"Balbay ve Özkan'a sarıldım"

Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli albay Levent Göktaş, üst düzey yargı ve ordu personelini fişlediği iddialarını yalanladı. Davayı izleyen Tarık Akan, ''Ergenekon'dan yargılanan tüm dostları görmeye geldim'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.02.2011 - 09:22

Gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’la Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’den izin alarak görüşen Tarık Akan, izlenimlerini basın mensuplarıyla paylaştı. Akan, "Bir kere Ergenekon’dan yargılanan tüm dostları görmeye geldim. Onlara bir moral olur mu düşüncesiyle geldim. Evet çok güzel çok sıhhatliler. Moralleri yerinde. Ama ülkemin morali yerinde değil. Yani Bu acı bir mahkeme. Bunun acısını belki onlarca yıl sonra, yeni nesil kitaplardan çok daha derinlemesine öğrenecekler. Acı bir dönem yaşıyoruz bence" dedi.

 

"Balbay ve Özkan'a sarıldım"

Gazeteciler Balbay ve Özkan ile görüşmesiyle ilgili olarak da Akan, "Balbay’la ilk müsaade etmediler, ama son anda yakalayabildim, sarıldım. Tuncay’a da sarıldım. Onları öptüm. Zor çok zor…" diye konuştu.

 

Duruşma görülmeye devam etti

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın da aralarında bulunduğu 20 tutuklu sanık katıldı. Tutuklu sanıklar eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, İbrahim Özcan, Hasan Atilla Uğur, Ersin Gönenci ve Mustafa Dönmez ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada savunmasına devam eden emekli Albay Mustafa Yusuf Göktaş, gazeteci Saygı Öztürk ile yaptığı telefon görüşmesi kaydını duruşma salonunda dinleterek, telefon görüşmesinde Öztürk'ün kendisine avukatlığını aldığı Levent Ersöz'ü sorduğunu kaydetti.

Göktaş, ''Ben Levent Ersöz paşayı hayatımda hiç görmedim ve kendisi ile de herhangi bir yerde görev yapmadım. Kendisi de savunması esnasında beni tanımadığını ve benimle hiçbir yerde görev yapmadığını belirtmiştir. Kendisiyle hiçbir tarihte, hiçbir telefon görüşmemizin ve irtibatımızın olmadığı da görülmektedir'' dedi. Kara Harp Okulundan devre arkadaşı olan emekli Binbaşı Nihat Özdemir'in Temmuz 2008'de bürosuna gelerek, Ersöz'ün eşinin bu davaya girecek emekli subay ve avukat birini aradığını, bunun üzerine kendisini tavsiye ettiği söylediğini belirterek, daha sonra bu arkadaşı ile birlikte Ersöz'ün eşi ve iki kızının bürosuna geldiklerini anlattı.

Yaptıkları görüşme sonucunda, Ersöz bulunamadığı için şu anda yapılacak pek bir şey olmadığını, ancak gelmesi halinde davasını takip edeceğini ve savunmasını yapacağını söylediğini ifade eden Göktaş, vekaletnameyi gelince çıkartılmak kaydıyla Levent Ersöz'ü görmeksizin avukatlığını aldığını kaydetti. Duruşma, Göktaş'ın savunmasıyla devam ediyor.

Duruşmada savunmasına devam eden Levent Göktaş, birinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Fikret Emek'i 1995 yılında Şırnak'ta Cudi Dağı Derebaşı bölgesinde PKK'ya karşı yapılan bir operasyon esnasında tanıdığını söyledi. Taburu ile kendisinin emrine giren Emek'in çatışma sırasında ağır yaralandığını ifade eden Göktaş, helikopter çağırıp kendisini emniyetli bölgeye aldırarak diğer yaralılarla birlikte hastaneye sevk ettiği Emek ile 2002-2003 yılları arasında 1 yıl birlikte çalıştıklarını ancak 2003 Haziranında Özel Kuvvetler Komutanlığından Ankara Eğitim Doktrin Komutanlığına tayin olduktan sonra 5 yıl Emek'i hiç görmediğini ileri sürdü. Göktaş, Emek tutuklandıktan sonra onun avukatlığını yaptığını dile getirdi.
 

Gizli belgeleri temin etmek

Bürosunda yapılan aramada ele geçirilen 51 numaralı DVD'de yer alan belgelerin, devletin güvenliğine ilişkin belgeler olup, kendisinin bunları örgütün arşivine konulmak üzere temin ettiği iddialarına ilişkin olarak da Göktaş, ''Devletin güvenliğine ilişkin bilgi ve belgeleri Türk Silahlı Kuvvetleri karargah ve birliklerinden, hırsızlık yaparak çalmayacağım ya da hileli yollar kullanarak temin etmeyeceğim, edemeyeceğim, daha doğru bir deyimle böyle bir suçu işlemeyeceğim geçmiş hizmetlerim, katıldığım çatışmalar aldığım takdirnameler, madalyalar ve ödüllerle sarihtir'' dedi. Bu DVD'de yer aldığı belirtilen ''İkinci Paket İnsansız Hava Aracı Projesi'', ''ABD'nin Irak Harekatı'' gibi bazı dosyaların daha önceden yayımlandığını ifade eden Göktaş, bunların Türkiye'nin iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarı ile gizli kalması gereken bilgi olamayacağını kaydetti.

Göktaş, yine DVD'de Özel Kuvvetler Komutanlığı Muhabere Eğitim Kısmı başlığında geçen, 1998 yılına ait ''ACAR Harekat Planı Muhabere Eki''ni kendi birliği dahil diğer Özel Kuvvetler birliklerinin de katıldığı ve 1998 yılında icra edilen bir tatbikatta kullanılan telsiz konuşma kodları olduğunu söyledi. Birinci taburun telsiz kodunun ''Şahin'', ikincisinin ise ''Akrep'' olduğunu, bu kodların da kullanıldıktan sonra hemen yürürlükten kalktığını vurgulayan Göktaş, ''1998 yılındaki bu telsiz kod bilgilerine, 12 yıl geçtikten sonra gizli demek ve devletin güvenliğini veya siyasal yararları ile olan ilgisinin devam ettiğini söylemek hem mantıklı hem de hukuki değildir'' diye konuştu.

Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmatlar

Göktaş, Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmatlarla ilgili ''Göktaş'a bağlı bir ekip tarafından bu patlayıcı maddelerin eylemde kullanılmak üzere gömüldüğü, Göktaş'ın serbest bırakılmaması durumunda Ergenekon savcılarına yönelik büyük bir eylem yapacakları, bu eylem için ellerindeki patlayıcı ve silahları, Bedrettin Dalan'a ait araziye gömdükleri, muvazzaf subaylar Levent Bektaş, Ercan Kireçtepe, Turhan Ecevit, Eren Günay ve Erme Onat'ın içinde bulunduğu hücre yapılanmasının sorumlusu olduğu, bu kişilere tahliye olmaması halinde soruşturmayı yürüten savcılara yönelik suikast yapılması talimatını verdiği'' şeklindeki ihbarlara değindi. Bektaş'ı 1993 yılında SAT Grup Komutanlığında taburuyla beraber katıldığı ''Kurbağa Adam'' kursunda gördüğünü, 2007 yılına kadar görüşmediklerini ifade eden Göktaş, tutuklu kaldığı zaman diliminde Bektaş ile hiç görüşmediğini anlattı.

Göktaş, bu iddialar nedeniyle Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmata ilişkin davada Bektaş ile diğer subayların tutuklandığını anımsatarak, karalandıklarını ve mesnetsiz bir iftiraya uğradıklarını öne sürdü. Bir SAT subayının lav silahını gömmeyeceğini, gömülen lav silahının işe yaramadığını dile getiren Göktaş, ''Devlet görevlisi ve eşi ile aynı mesleği icra eden savcılara karşı bir eylem düşüncesi ya da aklımdan geçirmek ne kadar hayatın olağan akışına uygundur. Allah korusun'' diye konuştu. 

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı emekli albay Levent Göktaş, bugünkü duruşmada savunmasını tamamladı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada konuşan Göktaş, bir gazetede peşmerge giysileriyle fotoğrafına yer verilen haberdeki ''PKK'nın içine sızdığı'' şeklindeki ifadeye değindi.

Bu fotoğrafının yanlış anlaşıldığını ifade eden Göktaş, ''Kuzey Irak'ta peşmergeyi komuta ettiğimiz için peşmerge giysisi giymek zorundaydık. Peşmerge gibi hareket ederiz, peşmerge gibi konuşuruz. Yoksa derhal tespit edilirsiniz, keskin nişancılar (sniper) derhal sizi vurur. 'Sızma' dediğim PKK ile kampında çatışmaya girmek ama sadece Özel Kuvvet birlikleri bu şekilde davranabilir'' diye konuştu.

Savunmasının sonunda tahliyesini isteyen Göktaş, hakkındaki suçlamalara konu olan 51 No'lu DVD'nin orijinalinin açılmadığını, imajının alınmadığını, hash değerlerinin hesaplanmadığını, kopyasının tarafına verilmediğini, gözaltına alınmasından bir hafta önce yazıldığının bilirkişi raporuyla belirlendiğini ve emniyete ait olduğunun tescil edildiğini öne sürerek, bu DVD'nin hukuka aykırı delil olarak kabul edilmesini istedi.

Göktaş'ın 271 sayfadan oluşan yazılı savunmasını okumayı tamamlamasının ardından duruşma yarına ertelendi.

 

Fotoğraf: Hürriyet


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon