Baykal'dan Genel Af tepkisi
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında konuştu. Baykal, Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Genel affa karşı değiliz" sözlerini değerlendirirken, "Bu sözler yanlış sözler. Bunu gündeme getirmek ve buradan bir arayışa girmek kesinlikle doğru değildir" dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, grup toplantısında partililere seslendi. Baykal'ın konuşmasından satır başları şöyle;
Elazığ Depremi
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 51 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan Elazığ'daki depremi değerlendirirken, "Bu olayın bir an önce denetim altına alınması gerekir. Sadece o bölge değil o bölge civarında deprem riski olan bölgeler ve özellikle İstanbul'u dikkate almak gerekir. Bir milli yaklaşım içerisinde hareket edilmeli. Etmeliyiz. Hükümet bir an önce milli afet yaklaşımla yaklaşmalı. Bölge civarında çevre bölgelere ve deprem sonrası için el birliği ile yapılacakları halletmemiz gerekir. Umarım hükümet bir afet planı hazırlar. Proaktif oluruz" dedi.
Baykal, TBMM'deki CHP grup toplantısında, dün Elazığ'da yaşanan deprem felaketini değerlendirdi. "Elazığ'daki deprem dolayısıyla üzüntüleri paylaşıyorum" diyen Baykal, depremde yaşanan can ve mal kaybını hatırlatarak, "Pek çok yaralı ölen ve hayvan varlığı zarar gördü. Ciddi facia yaşandı. Bütün milletimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. 6 büyüklüğündeki depremde 51 ölü ciddi kayıptır. Bunu siyasete sokmadan milletçe atılması gereken adımları atmalıyız" diye konuştu.
İşsizlik patladı
İşsizliğin en büyük nedenlerinden birinin tarım politikaları olduğunu vurgulayan Baykal, Hükümetin tarım politikalarını eleştirdi. İşsizliğin Türkiye'de patlak verdiğini dile getiren Baykal şöyle dedi: "Esnafın yarısı varlık yokluk savaşı vermektedir. Hazırdan yemektedir. Çiftçiler de aynı şekilde büyük sıkıntı yaşamaktadır. Gerçekten tarımın çiftçinin yeniden ele alınmasına gerek vardır. Tarım işsizliği emer. 2,5 milyon insan tarımdan sürüldü. Tarım işsizliği emen bir şeydir. Eskiden bu ülkenin insanını besleyen topraklar şimdi besleyemez hale geldi. Çok yanlış bir olay büyük hata yapılmıştır. İnşallah CHP iktidarında ilk çiftçilerimiz ele alınacaktır. Geçen açıklandı. 3,5 katrilyon Ziraat kar etmiş çiftçi batıyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük rekoru kırılacak ama çiftçi batacak. Bütün her şey zorda ama bankacılık kar ediyor. Bu AKP'nin politikasının insan değil rant temettü odaklı olduğunu ortaya koyuyor. Başbakan 'ekonomik kriz teğet geçti' dedi. Sen banka isen bankacıların adamı isen bu kriz sana teğet geçti. Ama sen vatandaşın adamı isen bu kriz teğet geçmedi. Eğer biri kar ediyorsa hepsi edecek. Çiftçi zarar ediyorsa banka da zarar edecek."
Ermeni Tasarısı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP'nin önümüzdeki günlerde muhalefet partilerine götürmeye hazırlandığı Anayasa değişikliği paketi ile ilgili bir kez daha tavrını ortaya koydu. Baykal, Anayasa değişikliği konusunda AKP'ye destek vermeyeceklerini belirterek, "Bu ülkede herkesin kafasında Anayasa yapmak varsa, bu olmaz. Gümrükten mal kaçırır gibi Anayasa değişikliği mümkün değildir. Ciddi işbirliği ile gerçekleşir. Önce değişiklik hangi yöntemle yapılacaksa görüşmeliyiz. Bunun hazırlığını yapar, 'ABD'den onay alırım' dersen olmaz. Anayasa hazırlanırken, herkese soracaksın. Anayasa Mahkemesi ve Yargıyı RTÜK yapmana izin vermeyeceğiz, buna müsaade etmeyiz" dedi.
Baykal, AKP'nin Anayasa değişikliği çalışmalarını değerlendirdi. AKP'ye, bir kez daha destek vermeyeceklerinin mesajlarını veren Baykal, bir Anayasa değişikliğine karşı olmadıklarını anayasanın hazırlanış şekline karşı olduklarını söyledi.
Baykal, konuşmasında, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına yönelik karar tasarısının kabul edilmesini de değerlendirirken Hükümete sert sözlerle yüklendi. ABD Kongresinde, Türkiye ya da Osmanlı'ya yönelik tasarılarının konuşulmasının, karar alınmasının ilginç bir tarihi olduğunu belirten Baykal, "Sanmayın ki, bu konu yeni ortaya çıkmış bir konudur. 1890'dan itibaren, ortada 1915 olayları yokken, ABD Kongresi sürekli olarak, Türkiye'deki Ermeni konusuna yönelik ilgi sergilemiştir" dedi.
Ermeni tasarısı ile ilgili uyarılarını hatırlatan Baykal şöyle dedi: "Biz uyarılarda bulunduk ama maalesef bu noktaya gelinmiştir. Kamuoyunun aydınlanması açısından bir noktaya dikkat çekiyorum. Türkiye ve Osmanlıya yönelik kararların ilginç bir tarihi var. 1890 yılından itibaren 1915 bile yaşanmamışken ABD kongresi Türkiye'deki Ermenileri bahane ediyor. 116 yıl önce 1915 yaşanmamışken Osmanlı Devletinin katliam yaptığını söyleyerek suçlamıştır. Bu isyanda yine aynı yıl Osmanlı aleyhine bir karar alındı. 1894-1896 yılında bir karar sonrasında savaş gemilerinin gönderilmesi var. Sonra Osmanlı kınanmıştır. 1920'den 1975'e kadar hiçbir adım atılmadı. Yıllar sonra ABD Temsilciler Komitesi 1975'te geçti. Senotaya gelen tasarı reddedildi. Asala'yı bahane edip 1884'te yine tasarı götürüldü. 1985'te tekrar sunuldu 1987'dek ide reddedildi. 3 yıl sonra 1990'da Ermeni tasarısı Körfez savaşı nedeniyle askıya alındı. 2000'de yine tasarı Türkiye'nin müdahelesi ve Clinton'un girişimleri sonucu geri çekildi. 2 tasarı daha getirildi. 2007'de yeni tasarı geldi Bush'un çabaları ile genel kurul gündemine alınmadı. 116 yıldır ABD kongresi bu olaylarla ilgili bizi suçluyor."
Bu konunun tamamen şekillenmediğini, Ermenistan'ın Türkiye'ye dostane bakamayacağını, soykırım iddiasının "evet" diyecek noktaya henüz gelmediğini belirten Baykal, "Azerbaycanı yok sayarak bunun mümkün olacağına dair adımlar atmayın. Bir adım atamazsınız ama bir şeyleri yıkarsınız yanlış yapmayın dedik. O protokol uygulanabilir değildi. Biz bunu biliyorduk. Bir şey çıkar gibi adım atarsanız Azerbaycan dostluğunu yıkarsınız dedik. Ama bu bölgenin istikrarı bu dostluğa dayalıdır dedik. Olacak iş mi bu arkadaşlar" diye konuştu.
Baykal, Meclis'te bekleyen Ermenistan ile Türkiye arasında imzalanan protokolün bir an önce çekilmesi çağrısında bulunarak, "Bu olaya fırsat veren o protokoldür. Şimdi yapılması gereken hiçbir değeri olan protokolleri Meclis gündeminden çekmektir. İç politika zemininde tutmayın bunları bırakın. O protokolleri meclis gündeminden alınız" dedi.
Anayasa değişikliği
Türkiye'de çok ciddi hukuk ve adalet sorununun yaşandığına dikkat çeken Baykal, "Nasıl olmasın ki milyonlarca vatandaş devletle davalıdır. Türkiye'nin kaba sıvası oturmadı. Vatandaş malından canından emin olacak. Hepsi davalı. Baykal, Anayasa değişikliğinin Türkiye gündemini uzun süre meşgul edeceğini söyledi. Anayasa değişikliğinin ciddi bir iş olduğunu vurgulayan Baykal, Anayasa değişikliğinin ciddi bir sorumluluğu, yeni bir yaklaşım getirdiğini kaydetti. Anayasa değişikliği konusunda "Birden bire bir hareketlenme ortaya çıktı" diyen Baykal, "İktidarda, 8 yıldır bu konuda ciddi bir hareketlenme yoktu, mutabakat sağlandı, nasıl oldu bu" diye sordu.
Anayasa değişikliği konusunda tüm Türkiye'de bir mutabakat sağlanması gerektiğini savunan Baykal, AKP'nin Anayasa değişikliği çalışmalarını şu sözlerle eleştirdi:
"Bu ülkede herkesin kafasında Anayasa yapmak varsa, bu olmaz. Gümrükten mal kaçırır gibi Anayasa değişikliği mümkün değildir. Ciddi işbirliği ile gerçekleşir. Önce değişiklik hangi yöntemle yapılacaksa görüşmeliyiz. Bunun hazırlığını yapar, 'ABD'den onay alırım' dersen olmaz. Anayasa hazırlanırken, herkese soracaksın. Bu Anayasa da Türkiye'de hazırlanacak. Herkese sormalıyız. Hazırlanırken ortak bir anlayış sergileyeceğiz. 10 kişi yazı versin değil. Anayasa herhangi bir partinin işi değil, Türkiye'nin işidir. Bir siyasi partinin kendi özel meselesi değil, 70 milyonun insanın, sadece 70 milyonun da değil, gelecek kuşakların meselesidir. 'Canım benim çoğunluğum var getiririm' demek ve yaklaşım doğru değil. 'Senin kendi projenin önemi yok' diyerek Türkiye iyeni krizlerle yüz yüze getirmek doğru değil. Anayasa ciddi bir iştir. Anayasanın hangi yöntemle yapılacağı tartışılmalı o önemlidir. Yok öyle şey. Bu memleketin Anayasası Türkiye'de hazırlanacaktır. Bu memleketin herhangi bir siyasi partinin genel merkezinde hazırlanmayacak, tüm Türkiyelinin desteğiyle hazırlanacak. 70 milyon insanın Anayasası olacak. Onları dinlemeniz lazım. Nasıl olacak. Şu an da yapılması gereken Anayasanın ele alınması gereken bir konudur. Ama nasıl ele alınması gerekir yöntemi farklıdır. STK'ların, Anayasa Mahkemesi'nin, Danıştay Sayıştay Yargıtay, barolar, üniversiteler. Onların görüşleri alınarak bir Anayasa yapılmalı."
Yeni bir Anayasa yapılacaksa, görüşü alınacak en temel kurumların başında yargının geldiğini savunan Baykal, "Yargıyla oynanmasına asla müsaade edemeyiz. Henüz yargı ile ilişkilerini geliştirememişsin. Anayasa Mahkemesi'ni Yargı'yı RTÜK yapmana izin vermeyeceğiz, buna müsaade etmeyiz. HSYK ve Yargıyı RTÜK'e benzetmelerine izin vermeyeceğiz. Bu iki kurum RTÜK olamaz. Bunları anlatmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Baykal, Anayasa değişikliği konusunda Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın önerilerini hatırlattı, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in, Anayasa değişikliği konusunda Hükümete yönelttiği eleştirileri tek tek hatırlattı.
Baykal, Anayasa değişikliği konusunda BDP'nin de AKP ile ortak hareket ettiği imasında bulunarak, Başbakan Erdoğan'ın Anayasa değişikliği konusunda, "Olur olur bal gibi olur" sözlerine de sert eleştiriler getirdi, Anayasa Mahkemesi tarafından açılan kapatma davasını hatırlattı. Baykal şöyle dedi: "Nasıl yapacaksın. İki tane parti var ikisi de anayasa mahkemesi tarafından kapatma davası açılmış biri kapatılmaya mahkum edilmiş. O iki siyasi parti 'ben yaptım' diyecekler. Yargı laiklik bu Anayasanın temel ilkeleri değil mi. Bu iki partide bu ilkelerden dolayı yargılanmadı mı? Başbakan 'bal gibi olur' diyor. Olur da nasıl olur. Habur sınır kapısında ki gibi olur. Habur'da hukuku ne hale getirdiyse öyle olur. Sen Anayasadaki temel hususlar konusunda aklanmadan bu işi yapamazsın."
Baykal, Anayasa değişikliği konusundaki eleştirilerinin yanı sıra milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin ön şartlarını bir kez daha dile getirdi.
Başbakan'a Özdemir Asaf'lı yanıt
- Erdoğan'a buradan yanıt vermek istiyorum, "İnsansız adalet olmaz. Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu"
- Olur herşey bal gibi olur. Olursa Habur gibi olur. Protokole imza atma dedik, attın, ne oldu? Ona da olur olur dedin. Ne oldu? Hızlı treni de yaptın, onlarca vatandaşımız öldü. Dere yatağına tır parkı yaptırdın, tır parkına işletme hakkını aile yakınlarına verdin sonuç 31 ölü. Evet oldu, ama bal gibi değil çok acı oldu. Orman işine de olur dedin, bir yıla mahkum. Ruhsatsız inşaat yaptın. Mayınlı araziyi temizleyen yerli, yabancı şirketi 49 yıllığına kiraya vereceğim dedin, ne mayını temizlettin ne de kiraya verdin.
- Türkiye'de adalete olan güven ciddi şekilde sarsılmıştır. Yargıyay Başkanı dedi ki, yürütme yargıyı daha da kuşatma altına almak istemektedir.
Islak imza yorumu
Baykal, Meclis'te CHP Grup toplantısında yaptığı konuşmada; "İrtica Eylem Planı ve Islak imza" konularına değindi.
Baykal, darbe planlarına ilişkin gözaltına alınan kuvvet komutanlarının Çankaya Köşkü'nde yapılan "üçlü" zirvenin ardından, bir iki generalin serbest bırakılmasını "pazarlık" konusu yapıldığını ima etti. Yapılan açıklamaları anımsatan Baykal şöyle dedi:
"Genelkurmay'la ilişkili olarak iki önemli açıklama yapıldı. Bu açıklamalardan birisi bir süre önce 'irtica eylem planı' diye bilinen bir konuda Genelkurmay bu planla ilişkili olduğu öne sürülen belgenin askeri savcılığın yaptığı inceleme sonucunda orijinal olabileceği kanaatinin ortaya çıktığını söyledi.
Böyle bir kanaatin bu aşamada ifade edilebilmesi için ciddi bir araştırmanın yapıldığını söylemek mümkün değil. Halbuki şunlara ihtiyaç var;
1-Islak imzanın makine ile atılması mümkün mü? Bu araştırılmalıdır. Bunun araştırıldığına dair bir veri yok.
2-Belgede Albay'ın parmak izi yok. Parmak izi de araştırılmıyor. Araştırılmadan Genelkurmay bu açıklamayı yapıyor.
Kaligrafik incelemeyle bir yazının kime ait olduğu matematiksel bir kesinlikle söylenemez. Ama matematiksel kesinlikle söylenebilecek bir şey var o da parmak izi. Bunu yaptık mı, yapmadık. Bunu yapmadan bir açıklama yaptık."
Baykal, Genelkurmay'da 'İrtica eylem planı' diye bir plan hazırlanmışsa bunun net bir şekilde ortaya çıkması gerektiğini savunarak, "Eğer gerçekten yapılmışsa bu öyle kolay geçiştirilemez. Böyle bir şey olmaz. Eğer orada gerçekten o belge hazırlanmışsa önünü arkasını bütün boyutlarıyla ortaya çıkarmalıyız" dedi.
Baykal Hükümete seslenerek, "Ciddi olacaksınız. Adaletin gereği neyse onu yapacaksınız. Çiçek o belgeyi hazırladı mı hazırlamadı mı hesabını vermelidir. Sadece o değil ona yardım edenler de hesabını vermelidir" diye konuştu.
Balyoz planı iddiaları
Baykal, "Balyoz Planı" ile ilgili değerlendirmelerde bulunurken, "Bir diğer gelişme de İstanbul'daki tatbikat senaryosu ile ilgili. Bir binbaşı bilirkişi raporu koydu. Çok ilginç ifadeler var. Deniyor ki raporda; KKK'nın aksi yöndeki emirlerine rağmen. Plandaki tehlikesi en yüksek senaryo KKK'dan gizlenmiş" dedi.
Yedi yıl boyunca bu konudan dolayı kimsenin sorguya çekilmediğini kaydeden Baykal, "Günün birinde TSK'ya karşı psikolojik harekat ortaya çıktıktan sonra bunun yapıldığı günlerde fark edilmiş ki, 1. Orduda yapılan işler meğer KKK'nın Genelkurmay Başkanlığı'nın onayı ve bilgisi dışında yapılmış" diye konuştu.
"Bu sözler yanlış sözler"
Baykal, Meclis'te CHP Grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Baykal, Kılıçdaroğlu'nun, "genel affa" yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine; CHP olarak terörle mücadelenin ülkenin temel önceliği olduğunu, teröre karşı kararlılıkla ve sonuç alıcı bir mücadele vermenin mutlak zorunluluk olduğunu düşündüklerini belirterek, hep bu doğrultuda açıklamalar yaptıklarını vurguladı. Baykal şöyle devam etti: "Türkiye'de terörle mücadeleye artık bir son verildiğini, bu mücadeleyi açanlar ilan ettiği, ellerindeki silahların tümünü teslim ettiği, artık teröre tekrar başvurulmayacağı konusunda herkesin haklı bir güven duyabildiği bir noktada bir toplumsal barış projesi olarak af konusunun düşünülebileceğini söyledik, ben söyledim. O zaman da kullandığımız niteleme aftır. Herhangi bir onu niteleyecek kelime yoktur. Ülkenin şartlarına, ihtiyaçlarına göre bunun kapsamı, niteliği, çerçevesi elbette belirlenecektir. Ama Türkiye'de terör net bir şekilde gündemden düşecek ise, ortadan kalkacak ise, o günleri yaşar isek ve bunun kalıcı olduğu ortaya çıkar ise, silahlar tümüyle teslim edilir ve terör dönemi reddedilir ise elbette bizim insanları kin, intikam ve nefret duygusu içinde düşman gibi kabul etmemiz çok yanlıştır. Bir toplumsal barış projesine inşallah o gün geldiğinde Türkiye'de ihtiyaç olur, imkan olur, bu imkanı bu ihtiyacı o zaman değerlendiririz."
Baykal, son iki günde yaşanan şehit haberlerini hatırlatarak, "Bakın ikinci şehidi verdik son iki gün içinde, böyle bir şeyin hiçbir ortamı yok. Bu sözler yanlış sözler. Bunu gündeme getirmek, taşımak ve buradan bir arayışa girmek kesinlikle doğru değildir. Biz terörle mücadelenin kararlılıkla yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Terör tehdidi ülkenin gündeminden kesinlikle düştükten sonra elbette hepimiz bir toplumsal barış anlayışı içinde gereken neyse o zaman ona hep birlikte milletçe bakarız" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı