Beşiktaşlı Yönetici Torunoğulları: 95 yıllık tarihinde Türk futbolunun 3 başarısı var

Beşiktaş Dış ilişkiler Sorumlusu Erdal Torunoğulları, Türk futbolunun içinde bulunduğu durumla ilgili iddialı tespitlerde bulundu... Torunoğulları, menajerlik sistemi başta olmak futbol kulüplerinin altyapıları, yabancı sınırlaması gibi konularına değindi. 95 yıllık Türk furbolunda kayda değer 3 başarı olduğunu söyledi.

Beşiktaşlı Yönetici Torunoğulları: 95 yıllık tarihinde Türk futbolunun 3 başarısı var
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.03.2018 - 12:36

İşte Torunoğulları'nın açıklamaları:

 "KAYDADEĞER 3 BAŞARIMIZ VAR"

 "Türk futbolunun geleceği hakkında iyi düşüncelere sahip olmadığımı maalesef bütün samimiyetimle söylemek zorundayım. 95 yıllık futbol tarihimiz boyunca kayda değer sadece üç başarımız var; rakibimiz Galatasaray'ın UEFA kupası, Milli Takımımızın Dünya Kupası üçüncülüğü ve Avrupa Şampiyonası üçüncülüğü. Son olarak geçtiğimiz iki yılda Beşiktaş'ın ülkemizi iyi temsil etmesinden de bahsedebiliriz.

 "YURT DIŞINA KAÇ SENEDE BİR FUTBOLCU GÖNDERİYORUZ?"

 Bu süre içinde yurtdışına üst düzey liglere çok az sayıda oyuncu gönderdik. En son Cenk Tosun gitti. Ancak kaç senede bir gönderiyoruz? Giden oyuncuyu da geri getirmek için büyük çaba gösteriyoruz. Yeterli oyuncu yetiştiremiyoruz. Teknik direktörlerden ise bahsedebileceğimiz sadece Fatih Terim var. Kendisi teknik direktörlük kariyerinde o kadar başarı sağlamış olmasına rağmen yurtdışında uzun yıllar yürütemedi.

 "DÜNYADA FUTBOL GELİŞİYOR BİZİM DE AYAK UYDURMAMIZ ZORUNLU"

 Bu gidişat Türk futbolunun dünyada nerede olduğunu gözler önüne seriyor. Kendimizi lütfen kandırmayalım. Futboldaki kalite anlayışımızı tekrar gözden geçirelim. Futbolu yönetenler neye göre analiz yapıp çalışma sağlıyor bilmiyorum fakat çalışmalar ve raporlar tartışılmalıdır. Çünkü mevcut sistemin sonuçları ortadadır. Yıl 2018, dünya ile beraber futbol da gelişiyor ve bizim de bu gelişime ayak uydurmamız bir seçenek değil zorunluluktur. Yaşadıklarımızı unutmamalıyız ve bildiklerimizi göz arda etmemeliyiz ancak bu şekilde ilerleme kaydedebiliriz. Gördüğümüz yanlışları örtbas etmek bize başarı getirmeyecektir.

 "FUTBOL KULÜPLERİNİN ÖZELLEŞMESİ GEREK"

 Yapılması gereken çok şey var bunlardan biri de futbol kulüplerinin özelleştirilmesi. Kulüplerin derneklerden çıkması gerekiyor. Futbol kulüpleri anonim şirketleri gibi yönetilmeli. Hiç kimse şirketinin zarar etmesini istemez. Siyasi otoritenin bu konuyu gündeme alıp gerekli değişiklikleri sağlayarak uygulaması taraftarıyım. Büyük statlar yapıldı ancak bu statlarda yetiştirilecek geleceğin oyuncuları için altyapı eksikliği bulunmaktadır.

 "FEDERASYON DA DENETLENMELİ"

 Kulüplere destek amaçlı TFF belirli konu başlığı altında bütçe tanımaktadır. Bu bütçeler nereye harcanıyor? Altyapı için alınan bütçenin transferlerde kullanıldığını hepimiz duyuyoruz, peki bunun önüne neden geçilmiyor? TFF bütçeyi "kötü" kullanmanın şartlarını ağırlaştırmalı, gerekirse ceza verebilmeli. Tabii ki bunu yapabilmesi için harcamaları iyi denetliyor olabilmeli ancak bu şekilde doğru amaçlı kullanım sağlanabilir ve kağıt üzerinde yazan bütçeye tanımlanmış olan kalemler giderilebilir. Kulüp dernek veya özelleştirilmiş olsun, TFF'ye bütçe kontrol ve denetleme izni verilerek her kulübün aynı şekilde denetlenmesi sağlanmalı. Mevcut duruma baktığımızda TFF'nın denetleme izni olmasına rağmen bütçe harcamalarını kontrol etmediğini ve konu ile ilgili kimsenin yorum yapmadığını söyleyebiliriz. Bu neden kimseyi rahatsız etmiyor siz düşünün. Konuyla ilgili söylenecek çok şey var.

 "ALTYAPIYA GEREKLİ ÖNEM VERİLMİYOR"

 Türkiye'de altyapı çalışmaları ile öne çıkan takımlar Altınordu, Bursaspor ve kısmen Trabzonspor olarak gözlemliyorum. Birkaç kulüp ile Türkiye'deki altyapı sorunu giderilemez, ciddi anlamda zaman kaybediyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden biri teknik direktörünün kontratına göre hareket edilmesidir. Hocanın gittiği gün bütün sistem durur ve yeni gelen hoca tarafından ele alınarak değişiklikler getirilir yani sil baştan yapılır. Bu durum bu şekilde devam ettiği sürece ilerleme kaydedemeyiz.

Bir diğer konu ise; bazı A takımı çalıştıran hocaların altyapı maçlarını veya idmanlarını izlediğini düşünmüyorum. Keşke haftada bir kez izleseler, oyunculara çok büyük bir motivasyon olur. Ne yazık ki izlemeyi bırak altyapı oyuncularından bile bir haberler. Biz böyle mi milli takımımıza oyuncu yetiştiriyoruz? Ayrıca bazı eski futbolcular tanıdıklar aracılığı ile kulüplerde çalışmaya başlayabiliyorlar. Oysa kendi çabaları ve bilgileri ile bunu hak etmelilerdir. Bu durum gelişmeye yönelik atılmış olan bir adım değildir aksine futbolumuz için çok yıpratıcıdır.

 "ANI KURTARMAK AMAÇLI DEĞİL GELECEĞE YÖNELİK HAREKET EDİLMELİ"

Altyapının sistemini ayrı tutarak, ülke genelinde taslak altyapı programını uygulamaya alarak eğitim kaldığı yerden durdurulmadan devam edebilmelidir. Bunun üzerine yoğunlaşmamız gerekir, geçen süre bizim için kayıp bir zamandır. Altyapı hocalarının elinde çocuk gelişimi ve ders programlarının olduğu sürekli kullanabilecekleri hatta kullanmak zorunda olduğu TFF tarafından baskıya alınmış kitaplar olmalıdır. Dünya futbolunda yer edinmiş ülke takımlarını analiz ettiğimizde temeli geçmişe dayanmaktadır. Yönetim 10, 20 hatta 50 yıllık planlama yaparak dönem içinde değişiklikler yaşasa da programdan şaşmayarak uyum içinde hareket ettiği görülmektedir. Bizde ise hoca değişikliğinde kulüpteki sistem resmen altüst olmaktadır. Bu duruma artık dur demeliyiz. Aksi taktirde büyük hedefleri kurşun kalemle yazabiliriz.

 "ALTYAPIMIZIN ALTYAPISI YOK"

 Daha önce uzun yıllar Avrupa'da yaşadığımdan ve hala süre gelen bağlantılarım olduğundan dolayı net kıyaslama yapabiliyorum. Mesela Hollanda'da yaşadığım köyün amatör takımının altyapı tesislerini henüz Türkiye'de göremedim daha doğrusu tesisimiz yok. İşin acı tarafı bizim altyapımızın altyapısı yok. Her kulüpte tek bir sahada çalışarak geleceğin yıldızlarını yetiştirmeye çabalıyoruz. Altyapıdaki hocaları yetersiz ve egoları yüksek buluyorum. Yurtdışındaki bu konuda gelişmiş kulüplerden destek sağlamalıyız Örneğin bu konu ile ilgili Çin Futbol Federasyonu, Ajax ve Bayern Münih ile 10 yıllık bir anlaşma yaptı. Bizde altyapı hocaları kiralayabiliriz. Eğitim için bu tarz adımları atmaktan çekinmemeliyiz.

 "EGOLU İŞ ADAMLARI YERİNE PROFESYONELLERE YÖNELMELİ"

 Kulüplerin yapısı değişmeli. Yedek üye dâhil sayı 12'yi geçmemeli. Gelen yöneticilerin egolarından dolayı asıl konu olan kulüp yönetimi doğru ve gereğine uygun yapılamıyor. Zengin işadamları devri de kapanmalı. Tamamen profesyonel kişilerden oluşan bir yönetim kurularak kurumsallaşmaya gidilmeli. Kulüpleri yönetenler görev süresince almış oldukları kararlar ve eylemlere ilişkin alınan sonuçları üstlenip her zaman her şekilde hesap verebilmeleri gerekmektedir. Bir önceki yönetimin yaptığı yanlışları yeni yöneticiler omuzlamamalıdır. Avrupa'daki gibi yöneticiler maaşlı çalışmalıdır. Herkes kendi adamını yönetime sokmaya çalışmamalıdır ancak bu şekilde profesyonelleşebiliriz.

 "MENAJERE YETKİ VERİLİYORSA ORADA SIKINTI VAR "

 Neredeyse 80 milyon nüfusa sahip olan bir ülke olarak konu futbol olduğunda neden başarı sayımız sıfıra yakındır? Bu şu zamana kadar yönetmiş ve yönetenlerin eseridir. Futbolumuza zarar veren, kulüplerin borç batağında olmalarının nedenlerinden biri menajerlerdir. Konuyla ilgili bana muhakkak tepki verenler olacaktır fakat fikirlerimden eminim ve düşüncelerimde kararlıyım, çünkü işin içindeyim. Kulüpler bütçelerinin neredeyse tamamını transfere ayırıyor ve maalesef menajerlerin baskısı altında kalarak yanlış kullanıyorlar. Doğru transferler doğru kişilerle yapılmalıdır. Başkan ve yöneticiler menajer ile içli dışlı olmamalıdır. Profesyonel liglerde kulüpler menajere yetki vermez, yetkisi olan menajerle görüşür. Kulüp menajere yetki veriyor ise; iyi niyetten uzak başka hesap ve ilişki vardır. Üst düzey kulüpler almak istediği oyuncuya ve oyuncunun kendi menajerine rahatlıkla ulaşırlar. Bunun haricindeki kişiler bu tabloda fazladır ve fazlalık zarar getirir. Daha çok zarara uğramamak için tablonun dışında kalan fazlalıklardan kurtulmamız gerekir. Sadece bununla da sınırlı değil; kulübe zarar veren diğer fazlalıklar ise başkanların etrafında dolaşan yancılardır. Bu şahısları şu şekilde tanımlayabiliriz; ellerini taşın altında koymayan, en iyi şekilde ağırlanan, asla maddi destek sağlamayan hatta kendi hesabını bile ödemeyen ama ne yazık ki karar aşamalarında çok etkili olanlardır.

 "MENAJERLER MİLLİ TAKIMLARDA SÖZ SAHİBİ OLUYORLAR"

 Kulüplerde yaşanan sıkıntılar maalesef milli takıma kadar yansıyor. Örneğin bir menajerin elinde milli takımda oynayan 4-5 futbolcusu var ise söz sahibi oluyor. Milli takımlarda etkisi oluyor. Bunun sıkıntısını çektik. Bunun kırılması gerekiyor.

 "YABANCI TRANSFERİNE YAŞ KOTASI GETİRİLSİN"

 Yabancı oyunculara yaş sınırlaması getirilerek yaşlı futbolcuya uzun kontrat verilmesini önlemiş oluruz. Kulüpler bu kontratların altında eziliyor Örneğin Negredo varken, biz Kanada'dan genç bir oyuncu aldık. Bakıldığı zaman çok doğru bir hamleydi. Doğru bir projeydi. Bunun üzerine de Vagner Love'u transfer ettik. Bu durumda daha genç oyuncumuzu oynatmadan hamlemiz boşa gitti. İlk hedeflediğimiz projemizi uygulamadan bitirdik. Bu tarz hataları önlemek gerekir, kulübe zarardan başka bir şey getirmedi. Şunu söylemeden de geçemeyeceğim; yabancı oyuncu sayısının 14 olması bizim liglere göre çok fazladır. Altyapıyı vurgulamamız gerekirken sayının bu denli yüksek oluşu durumu tutarsızlaştırıyor. Kulüp giderlerinin transfer ağırlıklı olması nedeniyle altyapıya gereken önem verilemiyor. Bu döngü kırılmalıdır.

 "ŞAMPİYON BEŞİKTAŞ OLACAK"

 Bu sene şampiyonluk yarışı kıran kırana geçiyor. Dört takımda şampiyon olabilmek için çalışıyor ama yöneticisi olduğum Beşiktaş şampiyonluğun en büyük favorisidir. Şenol Güneş Beşiktaş'ın en büyük şansıdır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler