Bir karikatüristin trajikomik idamı

Karikatürist kimliğini herkesten saklayan 19. yüzyıl Osmanlı bürokratı Yusuf Franko’nun albümü ilk kez ANAMED’deki sergide izleniyor.

Bir karikatüristin trajikomik idamı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.02.2017 - 21:42

Yusuf Franko Kusa Bey, 19. yüzyıl sonunda yaşamış bir Osmanlı bürokratı, hariciyeci, mutasarrıf ve cemiyet adamı. Aynı zamanda da oyunbaz bir karikatürist! Ama herkesten gizlemiş... Hicvin sıklıkla devlet erkanını hedef aldığını hesaba katınca, tarihte Yusuf Franko gibi başka kaç isim vardır diye düşünmeden edemiyor insan. İlişkileri gereği yakından tanıdığı, farklı koşul ve ortamlarda gözlemleme fırsatı bulduğu devlet adamlarını karikatürlerine yansıtmış, Franko. Aslında her birinin foyasını ortaya çıkartıp tarihe emanet etmiş. Yıllar sonra İstiklal Caddesi’ndeki, yani sık sık adımladığı eski Pera’daki bir adreste bu karikatürlerinin merakla izleneceğini bilse ne düşünürdü kim bilir.

Enstrümanı tersinden çalmak

Yusuf Franko’nun albümünde pek çok ilgi çekici karikatür var. Birkaçından bahsetmek, aklınızda albümün geri kalanına dair bir izlenim oluşmasına yardımcı olabilir... Zamanının çoğunu Pera’daki bir biracıda geçirdiğinden ismi “Bira Paşa”ya çıkan, Alman Askeri Eğitim Misyonu’ndan General Ristow Paşa’yla başlayalım. Franko onu yediklerinden arta kalan tabakların oluşturduğu kulenin ardında bayılmış, elinden ‘kılıcı’ düşmüş vaziyette çizmiş. Karikatürün üzerinde bir not var: “Onur Arazisinde Ölüm”.

Bir başka karikatürde Almanya Büyükelçiliği’nin Birinci Tercümanı Charles de Testa’yı bir kumar masasının başında çiziyor Franko. Bir diğerinde ise Kont Preziosi’yi elinde ileriyi gösterdiği bastonuyla koşar adım yürürken bileğine dolanmış bir yılanla. Karikatürün kenarında bir kadın eteğinin görünüyor olması tesadüf mü, diye düşünmeden edemiyoruz.

Bir diğerinde Fransa Büyükelçilik Sekreteri N.A. Jarosjinski’yi ‘Oryantal Salonu’nda bir ayağını Şarklıların yaptığı gibi kalçasının altına alıp divana kurulmuş halde görüyoruz. Bayağı havaya girmiş de, kucağında tuttuğu udu tıngırdatmaya çalışıyor. Udu ters tutuyor olması ise yalnızca küçük bir detay...

Hiç bedel ödedi mi?

Franko’nun albümündeki bahsi geçen tüm bu karikatürler ve daha fazlası bugünlerde Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nde (ANAMED) açılan “Yusuf Franko’nun İnsanları: Bir Osmanlı Bürokratının Karikatürleri” başlıklı sergide ilk kez gösteriliyor. 1 Haziran tarihine dek sürecek serginin büyük özenle hazırlandığını belirtmeden geçmek olmaz. Animasyon ve kukla tekniğiyle bazı karikatürler canlandırılmış. Karikatürler Franko’nun kimliğini de yansıtacak şekilde tarihsel ve mekânsal bir çerçevede sunulmuş. Ardındaki büyük emek sergiye adımınızı attığınız anda kendini hissettiriyor...

Osmanlı’da Yusuf Franko Kusa Bey adlı bir karikatüristin yaşadığı biliniyor. Ama sadece isim olarak. Daha önce eserleri hiç gösterilmemiş.

Sergi metinlerini hazırlayan K. Mehmet Kenter’in söylediğine göre, son 40 yıl içinde Franko hakkında yazılmış makaleler dördü, beşi geçmiyor. Onlar da hep birbirlerini tekrar eden kısa metinler. Zaten Franko da kendisini hiçbir zaman karikatürist olarak tanıtmamış. Hiçbir karikatürünü yayımlamamış. Ancak bazı karikatürlerini oyun olsun diye sosyal çevresindeki yakınlarına göstermiş. Çizdiği bazı diplomatların onun aynı zamanda yetenekli bir karikatürist olduğuna dair yazıları da var.

Franko karikatürleri sebebiyle hiç bedel ödedi mi, bilmiyoruz. Ancak sergideki “Kefaret” adlı karikatürde kendini asmış, idam ipini de karikatürlerine konu ettiği simaların eline vermiş olması, en azından bir tehlike hissettiğinin göstergesi olabilir.

ALBÜMÜN İSTANBUL’DAN İZLANDA’YA UZANAN HİKÂYESİ

Peki, nasıl olmuş da onlarca senedir kayıp bu albüm şimdi gözlerimizin önüne serilmiş? Hikâyesini, albümü Ömer M. Koç özel koleksiyonuna kazandıran sergi küratörü Bahattin Öztuncay anlatıyor: “Albümü Amerikalı bir aile 1957’de İstanbul’daki bir halıcı dükkânından satın almış. 60 senedir aynı ailedeymiş. Albümü ailenin vârisleri Toronto’daki Aga Khan Müzesi’ne teklif etmişler. Müze küratörü Filiz Çakır Phillip arayıp görmem gerektiğini söyledi. İnceledim ve kesinlikle almamız gerektiğini düşündüm. Albümü sahibinden bir İzlanda adasında alıp. İstanbul’a getirdim. Ömer M. Koç Özel Koleksiyonu’na girdi.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon