Bir Osmanlı polisiyesi

Ayfer Kafkas yarattığı Eşrefzade İdris Bey tiplemesine Kızıl Şebeke ve Divina’nın Bileziği romanlarında yer vererek hem yeni bir kahramanı hem de yeni bir polisiye serisini okurlara sunuyor.

Bir Osmanlı polisiyesi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.09.2020 - 15:37

 

Bir Osmanlı Polisiyesi alt başlığıyla altında çıkan seri, anlaşılacağı gibi bir dönem polisiyesi olma özelliğini taşıyor. Kafkas, dönem polisiyesi yazmanın zorluğunu dönemi çok iyi araştırarak ve dönemin diline hakim olarak aşmış. Tanıtacağımız ilk macera olan Kızıl Şebeke’de, yazar bizi padişahların, cariyelerin, vezirlerin, harem ağalarının, dizilerden aşina olduğumuz entrikalarla dolu ve şaşalı saray hayatlarına dahil etmek yerine Dersaadet’in fakir sokaklarına götürmeyi yeğleyerek sıradan insanların hayatlarına tanıklık etmemizi istemiş.

KIZIL ŞEBEKE

Hikâyemizin başkahramanı Eşrefzade İdris Bey Dersaadet’te kollukçulara yardım maksadıyla karmaşık cinayet vakaları üzerinde çalışmakla vazifeli özel bir hafiyedir. Eşrefzade'yi önemli kılan özelliği delil toplama işindeki becerikliliğinin haricinde Sherlock Holmesvari akıl yürütme ustalığıdır. Bu niteliklere ek olarak, hafiyemizin yardımcısı polis zabiti Musa Efendi’nin de Dr. Watson rolüne soyunması hikâyede sezdirilen Sherlock Holmes esintilerini pekiştirir.

Olay örgüsüne bakınca; biri Müslüman öteki gayrimüslim iki tüccar, evlerinin çalışma odalarında, koltuklarında oturur vaziyette boğazları kesilmiş halde bulunmuştur. Üstelik her iki müteveffanın alınlarına “Sultanım çok yaşa” yazan bir pusula yapıştırılmıştır. Bu manzara iki kurbanın katilinin aynı kişi olduğunu göstermektedir.

İdris Bey tahkikata başlar başlamaz son derece sıra dışı başka bir durum dikkatini çeker: Kurbanların bulundukları odaların kapıları ve camları içeriden kilitlenmiştir. Bu durumda kurbanlar kendi boğazlarını kesmemişlerse, başka biri önce kapıları içeriden kilitlemiş, sonrasında cinayeti işlemiş ve buhar olup uçarak sırra kadem basmış olmalıdır.

İdris Efendi soruşturmayı derinleştirip maktullerin yakınlarını, iş ortaklarını, iki vakada da bir vesileyle adı geçen tüm şahısları sorguya çekip her biri hakkında bilgi edinmesine rağmen ne bir şüpheliye ne de kayda değer bir ipucuna ulaşabilir.

İpucu sayılabilecek tek şey, kurbanlardan Necmi Efendi’nin evinde yapılan incelemede bulunan, kurbanın kendisine gönderilmiş bir pusuladır. Pusulada “sahibine dönük en keskin hançer ihanettir” ve “ruh, doğum, yaşam ve ölüm, tabiat” yazmaktadır.

Yazının biçimi bu pusulanın, kurbanların alınlarına iliştirilen pusulalarla aynı elden çıktığını göstermektedir. Her iki kurban arasındaki yegâne ortak nokta ise gizemli gayrimüslim bir terzi ve her ikisinin evlerinde bulunan kütüphanelerinde yer alan, kapakları değiştirilmiş bazı kitaplardır.

Eşrefzade İdris Efendi cinayetleri didikleyip yeni bilgilere ulaştıkça kendisini Devlet-i Ali’nin içine kadar sızmış bir hain çetesinin ortasında bulmakla kalmaz, bizzat şahsı düşünülerek tertiplenmiş büyük bir tuzağın içine düştüğünü de gecikmeyle fark eder.

DİVİNA’NIN BİLEZİĞİ

İkinci hikâyede Eşrefzade İdris Efendi'nin, başarıyla çözdüğü davalar neticesinde Germiyan Sancağı’nın ilk ve tek hafiyesi mertebesine getirilerek şereflendirilmiş olduğunu öğrenerek başlarız. İdris Efendi artık ünlü bir hafiyedir.

Tam da hafiyemizin bu en şaşaalı döneminde sudan bir kadın cesedi çıkartılır. Ceset uzun süre suda kaldığı için tanınmayacak halde olmasına rağmen kolundaki bilezik kurbanın kimliğini ele verir: Zinnur ismindeki bu kadın Sancakbeyi Alaattin Paşa’nın ikinci hanımıdır. Eşrefzade İdris Efendi kurbanın suda boğularak mı öldüğünü yoksa öldürüldükten sonra mı suya atıldığını öğrenmek amacıyla otopsi yaparak engin bir teşrih ve tababet bilgisine sahip olduğunu bize gösterir.

Otopsi sonucunda maktulün karnından bir anahtar çıkar. Belli ki maktul anahtarı katilinden saklamak için yutmuştur. Eşrafzade İdris Bey soruşturmasını ilerlettikçe maktulün paşa ile izdivacından önce fal ve büyücülük işleriyle iştigal ettiği bambaşka bir hayat sürdüğü bilgisine ulaşır.

Ayrıca maktulün odasında Alaattin Paşa’nın bile bihaber olduğu yüklü miktardaki para ile beraber Kadı Hazretleri’nin Saray’a yazdığı bir mektup bulununca gizem daha da artar.

Ayfer Kafkas gerek yarattığı Eşrefzade İdris Bey tiplemesiyle gerekse kurgudaki ustalığıyla ve muammayı hiç kaybetmeden biz okurları son sayfaya kadar merakta bırakmasıyla başarılı iki romana imza atmış.

Kızıl Şebeke ve Divina’nın Bileziği / Ayfer Kafkas / Inkılap Kitabevi / 208 s. / 2020.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon