Birinci Ergenekon'da 109. duruşma

Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci Ergenekon davasının 109. duruşması sona erdi. Avukat Metin Çetinbaş, müvekkili Güler Kömürcü Öztürk'ün yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti.

Birinci Ergenekon'da 109. duruşma
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.09.2009 - 07:16

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen Birinci Ergenekon davasının duruşmasına, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 23 tutuklu sanık geldi.

Tutuklu sanıklar Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm, Ümit Sayın, Erkut Ersoy, Kahraman Şahin, Erol Ölmez ve Alparslan Arslan ise duruşmaya katılmadı.

Tutuksuz sanıklardan Güler Kömürcü Öztürk ve Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu da duruşmada hazır bulundu.

Duruşmada, tutuksuz sanık Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun avukatı Metin Çetinbaş savunmasını yaptı.


Çetinbaş, Öztürk'ün yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın 109. duruşmasının sabahki bölümünde, eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve Güler Kömürcü Öztürk'ün avukatı Metin Çetinbaş'n savunmasını yapmasıyla devam etti.

Çetinbaş, müvekkili Güler Kömürcü Öztürk'ün 2007 yılındaki seçimlerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi destekleyeceğini köşesinde yazdığını, bu nedenle Kömürcü'nün İşçi Partisi ile görüş birliğinin bulunması ve Doğu Perinçek'in düzenlediği toplantılara katılmasının mümkün olamayacağını söyledi.

Ergenekon davasının, yapılan yanlışlıklar nedeniyle karikatür dergilerine ve tiyatrolara konu olduğunu savunan Çetinbaş, ''Bu dava siyasi bir linç davasıdır. Bu davalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gidecektir, biz de gideceğiz. Mahkemeden beklediğimiz adil yargılamadır'' dedi.

Avukat Çetinbaş, müvekkili Kömürcü'nün geçimini gazetecilik ve bazı basın kuruluşlarının yurt dışı temsilciliğini yapmakla sağladığını, ancak bu dava nedeniyle mesleğini gerçekleştiremediğini ve maddi yönden sıkıntıya düştüğünü söyledi.

Müvekkilinin yurt dışına çıkış yasağının bulunduğunu ve kaçmasını gerektirecek bir durumun olmadığını belirten Çetinbaş, Kömürcü'nün yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti.

Daha sonra tutuksuz sanık Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun savunmasına geçen Çetinbaş, müvekkilinin Türkiye sevdalısı olduğunu, Türkiye'den kaçmasının söz konusu olmadığını söyledi.

İddianamede Alemdaroğlu'nun yaptığı telefon görüşmelerine değinen Çetinbaş, dava ile ilgisi olmamasına rağmen müvekkilinin damadı ile yaptığı görüşmelere iddianamede yer verildiğini söyledi.

Çetinbaş, ''Kayınpeder ve damadın konuşmasının bu iddianamede ne işi var? Konuşmanın içinde para geçmesi nedeniyle Alemdaroğlu'nun olmayan suçları arasına parayı koyuyorlar'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan Osman Yıldırım, iddia makamı ve kendisiyle ilgili konulara ilişkin konuşmak istediğini belirtti.

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Yıldırım'a ifadesi sırasında bunları söyleyebileceğini bildirdi.

Yıldırım ise yargı önünde hiçbir kimseyle hesaplaşmak niyetinde olmadığını belirterek, ''Böyle bir amacım da olmadı. Bu işi bu noktaya getiren ben değilim. Hukuksuzluktur. Hukukun yapılmasına engel olanlardır. Bu suikastı üzerime yıkanlar ve yıktıranlardır'' diye konuştu.

Karanlık ve kirli ilişkilere sahip olabileceğini ifade eden Yıldırım, kendisi üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'ne yanlış yapıldığını, ''beyni uyuşmuş avukatlarla hukuk sağlanamayacağını'' savundu.

Yıldırım, ''Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri için hayatını seve seve feda ettiğini, Cumhuriyeti savunanların kendisine saldırdığını'' savunarak, şöyle devam etti:
''Kimse beni yönlendiremez. Hiçbir Cumhuriyet savcısı bana ne bir vaatte bulunmuş, ne beni yönlendirmiştir. İşlediğim suçların cezası TCK'da bellidir. 3-4 iş adamına silahlı eylem yaptım. Onlardan yargılanmak istiyorum. Beni bunlardan cezalandırın. İnsanlar iftiralarla karalanamaz. Herkes akıllı olacak, haddini bilecek.''


Kerinçsiz'den itiraz

Davanın bugünkü duruşmasında söz alan tutuklu sanıklardan Muhammet Yüce, ''(İtirafçı ol, ajan ol) diye bana söylendi. Veli Küçük'e, Muzaffer Tekin'e iftira atınca kul hakkı geçecek. Bunun hesabını öbür dünyada nasıl vereceğim? İftira atıp da mı tahliye olayım? Ben niye tahliye edilmiyorum? Beklentileri mi var benden?'' dedi.

Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz, geçen haftaki duruşmada sanıklara yarım saat konuşma hakkının tanındığına ilişkin karar verildiğini hatırlatarak ''Bu kararı kabul etmek mümkün değildir. Bu kararı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) hangi maddesine göre verdiğinizi anlamıyorum. CMK'da asıl olan serbestliktir'' diye konuştu.

Mahkemenin bu kararından vazgeçmesini isteyen Kerinçsiz, yarım saatlik süresini aşması üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, ''Sözünüzü kesmek, tartışmak istemiyorum. Lütfen taleplerinizi söyleyin'' diye uyarıda bulundu.

Kerinçsiz de Tuncay Güney hakkında ek iddianame düzenlenmesini ve yakalama kararı çıkarılmasını istediğini belirtti.

Kemal Kerinçsiz'in taleplerinden yalnızca birini açıkladığını dile getirmesi üzerine Başkan Şengün diğer taleplerini yazılı olarak verebileceğini söyledi. Kerinçsiz, açıklama yapma konusunda ısrar edince Başkan Şengün, ''Mahkemenin ara kararını uygulamak durumundayım. Süre hakkınızı doldurdunuz. Dilekçelerinizi verin'' dedi.

Yarım saatlik süreyi yaklaşık 20 dakika aşan Kerinçsiz, uygulamanın yanlış olduğunu, duruşma sırasında okumadığı dilekçelerini vermek istemediğini söyledi.
Başkan Şengün de ''Buyrun yerinize oturun'' demesi üzerine, Kerinçsiz konuşma yaptığı kürsüden salondaki yerine geçti.

Danıştay dosyası sanıklarından Erhan Timuroğlu, Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay saldırıları ile ilişkisi olmadığını öne sürerek, Osman Yıldırım ile tanışması nedeniyle 4 yıldır cezaevinde olduğunu iddia etti.

Selim Akkurt da uzun süredir tutuklu olduğunu dile getirerek ''İftira atmam isteniyorsa kapasitem yok. Tahliye edilmem için isyan etmem mi lazım, hakaret mi edeyim?'' dedi.
Kendisine zulüm yapıldığını ileri süren Akkurt, Erzurum'da bir kan davasından dolayı yargılandığını anımsatarak, Erzurumlu olduğunu belirttiği üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'nun kan davalı aile ile tanışıklığı olup olmadığını sordu.

''Danıştay sanıklarının avukatları değişsin" talebi

Sanık ve avukatların taleplerinin ardından söz alan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Kemal Kerinçsiz'in bazı beyanlarına ilişkin, ''Bir talebin kanuni dayanaklarını göstermek nasıl tehdit olabilir? Mahkemenin açık ya da kapalı olarak nasıl tehdit edildiğini huzurda hep birlikte görüyoruz. İddia makamı olarak görev kapsamında, duruşma esnasında işlenen suçlara ilişkin suç duyurularına devam edeceğiz ve işleme koyacağız'' dedi.

Pekgüzel, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davanın sanıklarına İstanbul Barosundan avukat atandığını hatırlatarak, ''Atanan avukatların aynı zamanda devam eden davadaki bazı sanıkların da avukatı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, Avukatlık kanununa göre, Danıştay sanıkları ve Ergenekon davası sanıkları arasında menfaat çatışması olur. Bu sanıklar aleyhine durum oluşturacaktır. İstanbul Barosu'na yeniden yazı yazılarak, Danıştay sanıkları için Ergenekon davasında görevli olmayan avukat tayin edilmesini talep ediyoruz'' diye konuştu.

Kemal Kerinçsiz'in eski İçişleri Bakanlarından Saadettin Tantan'ın duruşmada tanık olarak dinlenmesi yönündeki talebinin kabul edilmesi talebinde bulunan Pekgüzel, yine Kerinçsiz'in duruşmadaki konuşmalara ilişkin yarım saatlik süre sınırlandırmasının kaldırılması talebinin ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bile (AİHM) daha az söz hakkı verildiği gerekçesiyle red edilmesini istedi.

Pekgüzel, Alparslan Arslan'ın telefonunun 2000-2006 arasındaki baz istasyonu kayıtlarının otomobilinin de 4-16 Mayıs 2006 tarihleri arasındaki köprü ve otoban geçiş kayıtlarının istenmesini talep etti.

Mahkeme heyeti, duruşmaya 3 Eylül Perşembe gününe ertelendi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler