"Böyle hukuk olur mu?"
CHP lideri Deniz Baykal "Evladınız Mustafa Balbay'ın tabi olduğu bir Silivri hukuku var. Ergenekon terör örgütünün varlığı mahkeme kararıyla ortaya çıktı mı? Çıkmadı. Aylardır orada tutuklu" diyerek hukuk sitemini eleştirdi.
CHP Lideri Baykal, Burdur'un Karamanlı ilçesinde belediyeyi ziyaret etti. Burada "Kürt açılımı''na yönelik açıklamalarda bulunan Baykal, PKK'li teröristlerin Türkiye'ye gelişleri sırasında sınırda mahkeme kurulduğunu belirtti.
''PKK'lı teröristlerin ayağında mahkeme kuruldu. Dünyanın neresinde suçluların ayağına mahkeme gider'' diye soran Baykal, ''Gece yarısı sabahlara kadar çalışma yapıldı ve bunlar elini kolunu sallayarak serbest bırakıldı ve girdi içeri. Hangi kanun, hangi madde buna cevaz verir. Adam 'düşman değilim, PKK'lıyım, ifademi ona gör al' diyor, ona göre alınıyor. Bu işi kim kotardı? Apo ile bizim hükümet nasıl aynı projede beraber çalışıyor?'' diye konuştu.
AKP, PKK ve DTP'nin üçlü iş birliği içerisinde olduklarını öne süren Baykal, şöyle devam etti:
''Başbakan ve İçişleri Bakanı'nın etnik ayrıştırma dediğimiz politikası, 89 yılın ortak politikasını tersine çevirmeye yöneliktir. Uluslaşmaya çalışıyoruz, şimdi etnik ayrışmaya yöneliyoruz. Bir ulus olmaya çalıştık hepimiz. 'Aynı milletin evladıyız' duygusu içine girmeye çalıştık. Şimdi bunu tersine çevireceğiz yavaş yavaş... Etnik ayrıştırma süreci işleyecek. Bu kimin projesi? AKP, PKK ve DTP... Dünkü tartışmalar da bunu açıkça ortaya koydu. Türkiye böyle bir ayrışmaya girmiştir. Türkiye'nin temeli olan 89 yıllık politikası tersine çevrilmeye çalışılmaktadır.''
''Etnik eğitim başlayacak''
Etnik ayrıştırma politikasının demokrasi diyerek kabul ettirilmek istendiğini ifade eden Baykal, ''Etnik ayrıştırma, demokrasi politikası değildir. Hiçbir ileri demokraside, 'madem ileri demokrasisin, etnik ayrışmaya yönel kardeşim'' anlayışı yoktur. Demokrasi insanla, bireyle ilgilidir. Cemaatle, aşiretle, etnik kimlikle ilgili değildir. Herkes etnik kimliğini elbette insan hakları ve özgürlüğü çerçevesinde yaşar ama devlet onun parçası olmaz. Şimdi devleti etnisitenin parçası yapıyorlar. Şimdi etnik dilde milli eğitim, eğitim yapacaklar. Devlet, Milli Eğitim, şimdi etnik eğitim yapmaya başlayacak'' dedi.
Türkiye'de yıllarca Türkçe etrafında kaynaşıldığını, Türkçenin öğretilmeye çalışıldığını, onun dahi başarılamadığını ve Türkçe öğretilemeyen insanlar bulunduğunu dile getiren Baykal, şöyle konuştu:
''Şimdi devlete diyoruz ki: 'Sen Türkçe öğretme görevini tamamla da sana bir görev veriyoruz. Artık etnik dil öğreteceksin. Onun için öğretmen yetiştireceksin. Ona maaş vereceksin'. Okul kuracağız, öğretmen yetiştireceğiz, maaş vereceğiz. Göndereceğiz ve çocuklara diyeceğiz ki 'Yavrum Türkçeyi bırak da ana dilinde eğitim al. Seçmeli al şimdi, bir süre sonra o seçmeli eğitimi dil eğitimi olmaktan çıkarıp, ders eğitimine dönüştürürüz.' Bir süre sonra o gelecek önümüze. 'Tarihi, matematiği, coğrafyayı etnik dilde öğrenelim' diyecekler. Bu da demokrasi anlayışının gereği diyecekler. Hiç alakası yok. Demokrasilerde böyle bir şey yok. Bunun sonucu, Türkiye'deki uluslaşma sürecinin tersine çevrilmesidir. Kimin katkısıyla? Devletin katkısıyla. 72 milyonun vergisiyle maaş vereceğiz, etnik dilde eğitim yapacağız. Bu çok tehlikeli, sakıncalı ve fevkalade önemli tarihi bir kırılmadır.''
''Elde etmek üzeredir''
Herkesin bu gerçeği çok iyi anlamasını isteyen ve bunu Türkiye'ye anlatacaklarını dile getiren Baykal, ''Olay budur. Bunun kararını millet düzeyinde almak zorundayız. Çünkü yukarıda birileri bu anlayışın içine sokuldu. Nasıl sokulduğu, kimlerin yönlendirmesiyle sokulduğu ayrı iş ama içine sokulduğu anlaşılıyor. PKK 25 yıldır silahlı mücadele ile elde edemediğini bu iktidarın iş birliğiyle elde etmek üzeredir. 25 yıldır bunca şehitle, mücadele ile elde edemediğini şimdi bu hükümet onlara vermek üzeredir. Dün bunu gördük, ben gördüm. Milli Eğitim seçmeli diyor ya, bu bir zihniyet. Oraya girdi mi tutamazsın'' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dün Türkiye'nin önüne, 'Anasır-ı İslamiye'dir, samimi bir mecmuadır' diyerek çıktığını, bunun da ''İslami unsurların topluluğuyuz'' demek anlamına geldiğini dile getiren Baykal, ''Bu, Mustafa Kemal'ın Birinci Meclis'i açış dönemindeki değerlendirmesidir. Doğrudur Birinci Meclise öyle çıktık ama sonra ne oldu? Türkiye milleti olarak ortaya çıktı. İslam unsurları olmanın ötesinde millet haline dönüştük. Şimdi Türkiye'nin Cumhuriyet öncesi bu tablosu, Başbakan tarafından hedef olarak sunuluyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, ''Tek millet, tek devlet, tek bayrak'' dediğini ancak Türk milletinin adını söyleyemediğini iddia eden Baykal, şunları söyledi:
''O tek milletin adı neymiş söylesene bana. Nedir o millet Allah aşkına. Adı ne o milletin? Ne milleti o? Onu söylemeye bir türlü dili varmıyor. Başbakan, ta başından beri 25-30 tane kimlik sayar. Türklüğü de onlardan biri diye sayar. Türkiye'de Türk olmak bir alt kimlik değildir, bir milli kimliktir. Bütün bunlar belli bir etnik kimliği kabul ettirmek, belli bir ayrışmayı kabul ettirmek için söyleniyor. 1902'deki tabloyu, şimdi 21. yüzyıla model diye koyuyor.''
Burdur'un da Mehmet Akif Ersoy'un milletvekili olarak hizmet ettiği yer olduğuna, İstiklal Marşı'nı yazan Ersoy'un da Arnavut Türkü olduğuna dikkati çeken Baykal, ''Onun, Türk milleti demesine, İstiklal Marşı'nı yazmasına, hepimizi kaynaştıran emeğine, çabasına ters düşen bir tarafı var mı? Şimdi onları da kendi etnik kimliklerine göre ayrıştıracağız. Bu yanlış bir politikadır. Sadece yanlış değil, tehlikeli bir politikadır'' ifadelerini kullandı.
''Böyle sözleri ben çok sık kullanmam, bölücülük lafını çok sık kullanmam'' diyen Baykal, şöyle konuştu:
''İlk kez o tabloyu gördükten sonra önümüze gelen manzaranın bir demokrasi manzarası değil, bölücülük manzarası olduğunu görüyorum ve ifade ediyorum: Bu yanlış bir gidiştir, lütfen buna el koyunuz. Bu artık parti işi falan değildir. Türkiye'nin kendi tarihi, büyük ilerleyişini geriye çevirme hareketidir. Cumhuriyet öncesi dönemi, Türkiye'nin önüne model diye koyma girişimidir. PKK ile iktidarın iş birliği içerisinde oldukları net bir şekilde ortadadır. Bir tek kişi reddedemez, itiraz edemez söylediklerime.''
Kürt kökenli vatandaşların etnik ayrıştırma talebi olmadığını yineleyen Baykal, "Hükümet PKK ile iş birliği yapıyor. O çocuklar yarın Türkiye'nin içinde yer tutabilirler mi? Kendi evinizde onları ayrıştırmış oluyoruz. Dün Başbakan bunu ilan etti'' dedi.
Meclis'i terk etmeleri
TBMM'deki görüşmeleri terk etmeleriyle ilgili soruya da Baykal, şu yanıtı verdi:
''Başbakan bu söylediklerimizi saklamaya çalışıyor. Ben konuşmasının şifrelerini milletimize anlatıyorum. Bunları söylemesi lazım, bunları söylemiyor. Bize ortaokuldaki kompozisyon ödevi hazırlayan bir anlayış içerisinde, Uludağ'ın eteğinde açan çiçeklerden, Ağrı Dağı'ndaki karlardan, Zap Suyu'ndaki coşkudan bahsediyor. Bu konuşma kamufle edilen bir konuşmadır. Açıklaması değildir. Onları söyleyemiyor. Bize tabiat hamaseti yapıyor. Coğrafya anlatıyor. Bir yandan kızgın, bir yandan gergin. Neden gergin? Demin anlatığım aldatmacanın parçasıdır. Acı ve üzüntü verici olanı da 'muhalefet partileri yeni yeni şehit cenazeleri gelsin istiyorlar' diyor. Başbakan'ı kendi vatandaşlarının böyle bir temenni içerisinde olabileceği iftirasını, bu kadar rahatlıkla Meclis kürsüsünden yapabilmiş olması, herhangi bir ülkede rastlanabilecek bir manzara değildir. Bir Türk vatandaşının 'şehit cenazesi gelse' diye bir beklenti içerisinde olması için ruhsal dengesini, akıl ve mantığını kaybetmesi lazımdır. İşin esası Başbakan'ın söyleyemedikleridir. İlk kez devlet katında etnik ayrıştırma başlamıştır. 'Hazmettirme' diyor... Çiçek, böcek diyerek bize bunu hazmettirmeye çalışıyor.''
Bir gazetecinin, ''Bir yandan açılım politikaları ve Ergenekon operasyonları. Bu AKP'nin boyunu aşmıyor mu?'' sorusuna Baykal, ''Hiç şüphe yok ki aşıyor ama aştığını kim tespit edecek? İnşallah millet tespit edecektir. Yargının telefonlarının dinlenilmesini de o soruya eklemek lazım'' yanıtını verdi.
Baykal, yurttaşların talebi üzerine, belediye önünde de halka hitap etti. Baykal, parti yöneticileriyle de toplantı yaptı.
''Varsa yoksa, Kürt açılımı''
Baykal, yarın (pazar) belediye seçimleri yenilenecek Burdur'un Gölhisar ilçesine bağlı Yusufça beldesinde halka hitap etti. Parti otobüsünün üzerinden seslenen Baykal, sözlerine, ''Bu iktidara bir ders vermek için çok önemli bir seçim'' diye başladı.
Hükümetin 3,5 aydır, ''varsa yoksa, Kürt açılımı'' diye tutturduğunu ifade eden Baykal, şöyle konuştu:
''Sabah Kürt açılımı, akşam Kürt açılımı. (Ne yapacaksınız söyleyin) diyoruz, söylemiyorlar. Somut bir şekilde ifade edemediler. Herkesle konuştular, konuştuklarını ifade edemediler. Bunlar, (Mecliste nihayet açıklayacağız) dediler. Müzakere görüşmesinde, Başbakan'ı da, İçişleri Bakanını da dikkatle dinledik. Bunların derdi açıklama değil, saklamak. Dürüstçe ifade etmek değil. Yapmak istediklerini milleten gizlemek için laf cambazlığı yapıyorlar. Yapmak istediklerini milletin öğrenmesini istemiyorlar. İçişleri Bakanı, 'kenarından dolaşarak millet anlamasın'' düşüncesiyle açıklamalar yapıyor. Sen dağı, çiçeği bırak da ne yapacaksan onu söyle.''
PKK'lilerin dağdan inip gelmesi, insan öldürmekten vazgeçmesi ve silah bırakmasından kendilerinin de memnuniyet duyacağını, ancak Silopi'den giriş yapan PKK'lıların örgütten kopmadığını ve terör örgütü PKK lideri Öcalan'ın talimatı ve mektubuyla geldiklerini ifade eden Baykal, ''Bunlar, üzerlerinde örgütün kıyafetleriyle, 'PKK'nın, liderinin elçisiyiz' diyerek geldiler. 'Pişman değiliz' diyorlar. PKK'dan ayrıldılar mı? Hayır. 'Liderim talimat verdi. Onun talimatıyla geldim'' dediler. Biz ne yaptık, MİT Müsteşarını, devletin valilerini, savcılarını, mahkemelerini taşıdık bunların ayağına. Seyyar gezici mahkeme gibi bunların ayağına mahkeme kurduk. Türkiye'de kim yargılanacaksa yargılansın gelir mahkemede yargılanır. Mahkemeyi ayağına götürdük, kanunu mu uyguladık? Ceza Kanunun 120. maddesi, ''PKK'nın liderinin talimatıyla geldim'' diyeni serbest bırak demiyor'' diye konuştu.
''Silopi, Silivri hukuku"
DTP Genel Başkanının da, gelen PKK'li teröristlerle, savcıların, hakimlerinin yanında müzakere yaptığını belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Silopi'de yaşananlar hukuk faciasıdır. Türkiye'de hukuk, adalet katledilmiştir. Ortaya Silopi hukuku çıkmıştır. Silopi'de bir hukuk var, Silivri'de başka bir hukuk var. Evladınız Mustafa Balbay'ın tabi olduğu bir Silivri hukuku var. Bir de Deniz Feneri hukuku var. Mustafa Balbay bir gazeteci. 'Ergenekon terör örgütü üyesisin' diyorlar. Ergenekon terör örgütünün varlığı mahkeme kararıyla ortaya çıktı mı? Çıkmadı. Aylardır orada tutuklu. Adam geliyor diyor ki, (PKK liderinin talimatıyla geldim. İşte mektubu). Ona (sen geç) diyor. Böyle hukuk olur mu? Oluyor. Siz de Yusufça olarak ona göre oy kullanacaksınız.''
İktidarın ülkede etnik ayrıştırmayı amaçladığını, bunun ileri aşamasında da farklı etnik kimliklere ana dilde eğitim olanağı sağlama olduğunu savunan Baykal, ''89 yıllık Meclis tarihinde ilk kez devlet, milleti etnik temelde bölmeye yönelik uygulamanın içinde yer tutacak. Etnik ayrışmanın devlet eliyle, devlet işçisi ve memuru eliyle önü açılacak'' diye konuştu.
''Başbakan'ın dilinin altındaki bakla"
86 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nde bu coğrafyadan her kesimin millet olarak ortaya çıktığını, kimsenin kimseye üstün olmadığını dile getiren Baykal, şöyle devam etti:
''Kimsenin kimseye dudak bükmeye, tepeden bakmaya hakkı yok. Hepsi de eşit, hepsi de kardeş. Aynı milletin parçası. Böyle bir millet oluşturmuşuz, başkaları oluşturamamış. 90 yıla yaklaşan Meclis tarihi var. Dilimiz Türkçe. Türkçeyi öğretmeyi çalışmışız. Hala bazı yerlerde tam öğretememişiz. İlk kez bir hükümet çıkıyor diyor ki; (Kardeşim bırak insanlar Türkçe dışında kendi dilleriyle de eğitim görebilsinler). Sen bunun kapısını açtığında, bunun sonu bizi ayrıştırmaktır. Birbirimizden koparmak, uzaklaştırmaktır. Bu yola girerseniz sonumuz ne olur diye düşünüyorsanız Irak'a bakın. Cumhuriyetin değerlerini demokrasi diye diye yıprattınız. Demokrasi ayrı, bölücülük ayrı. Demokrasinin içinde Silopi, Silivri hukuku değil, öz be öz Türk hukuku var. İnsanları etnik kimliğine göre eğitmeye başlarsan iki kuşak sonra ne olacak? Kendi ana dilinde eğitim gören çocuklar ileride, Türkiyemizin parçası olarak yer tutabilir mi?. (Başbakan'ın) Dilinin altındaki bakla bu. Dilinin altındaki bakla Türk dilini dağıtma ve parçalama.''
Bu açılım ve hedeflenenlerle ''PKK'nın silahla, 25 yıldır elde edemediğini, bu hükümetin onlara vereceğini'' öne süren Baykal, ''(Al sana istediğin dili veriyorum, istediğin eğitimi yaptırıyorum) diyor. Bunun sonu ne? Bu, demokrasi değildir, bölücülüktür. PKK, 25 yıldır elde edemediğini bu iktidardan alma noktasındadır. Ayrıştırmaya yönelik uygulamanın parçası olarak eğitime başlayacak. Buna son verecek iş millet işidir. AKP'lisi, CHP'lisi ile milletçe el ele vereceğiz. Yarın seçimi bir kaybetsinler, niye bu oldu diye soracaklar. Değerlendirme yapma ihtiyacı hissedecekler. Bu cevabı Yusufça'da hep beraber vereceğiz. Yusufçalılar, aman ha, Türkiye'nin ufkunu açarsınız ufkunu.'' ifadelerine yer verdi.
Baykal, Türkiye'deki yanlış ekonomi politikaları nedeniyle tarım ve hayvancılığın tükenme noktasına geldiğini, esnafın, sanayicinin, işçi, memur ve emeklilerin büyük sıkıntılar çektiğini, besicilerin mallarını kesmek zorunda kaldıklarını söyledi.
Deniz Feneri soruşturmasının da Türkiye'de sümen altı edildiğini, iktidara yakın olanların da türlü imtiyazlar elde ettiğini ifade eden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu imkanı bunlara kim sağlıyor? Siz sağlıyorsunuz, millet sağlıyor. Millet yanlış gidişe hayır diyecek, karşı çıkarak bu işler düzelecek. Türkiye artık şunu görüyor; (Artık bıktık bu AKP iktidarından. Artık yeter bu AKP iktidarından) diyor. Bütün Türkiye'nin gözü Yusufça'da. Buradan bir işaret arıyor. Gözler üzerinizdedir Yusufçalılar. Deniz Feneri, emeklinin zammı, TEKEL'den atılan işçilerin sorununu da, Yusufça soracak. Bunu en iyi şekilde yapmanız için önünüzde imkan var.''
Baykal, partisinin Belediye Başkan Adayı Kadir Tavas'a da yarın yapılacak seçimde oy istedi. Baykal'ın mitingine, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ile ilçe belediye başkanları da katıldı.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Araştırma: Olası bir savaşta Türkiye'nin kaybı ne olur?