"Böyle korkulu dönem yaşanmadı"

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ''Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri, askeri dönemler de dahil -ki biz onları iyi biliriz- böylesine korkulu bir dönem yaşanmadı'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.11.2009 - 21:50

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nın (ATSO) 123. kuruluş yıldönümü ve geleneksel ödül töreninde konuştu. Dünyaya açılan pencere olan Antalya'nın, Türkiye'nin gururu olduğunu belirten Demirel, Antalya'nın kısa sürede önemli gelişmeler kaydettiğini anlattı. Antalya'nın yılda 10 milyona yakın uygar dünyanın insanına evsahipliği yapar duruma geldiğini belirten Demirel, ''Burada medeni dünyayı kucaklayışındaki medenilik takdire değer. Ticaret odası da bu gelişmelere ayak uydurmuş ve bugünlere gelinmiştir'' diye konuştu.

ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak'ın konuşmasına da değinen Demirel, Budak'ın sözlerinin Türkiye'deki kaygıların ifadesi olduğunu söyledi. Türkiye'nin neresine gidilirse gidilsin aynı hissiyatla karşılaşıldığını ifade eden Demirel, şöyle konuştu:
''Ülkemizde korku geniş çapta hakimdir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri, askeri dönemler dahil, -ki biz onları iyi biliriz- böylesine korkulu bir dönem yaşanmadı. Vatandaşlar, ziyarete gelenler (acaba burası dinleniyor mu) diye soruyorlar bana. Bir ülkenin insanları kendi ülkelerinde bu duruma düşürülür mü? Bu kendiliğinden olur mu? Olmaz. Aslında bu zeminin nezaketini biliyorum ama bunları söylemesem olur mu?

Başka söyleyecek lafım da yok zaten. Var da söylense de olur söylenmese de olur cinsinden. (Efendim bu zeminde siyaset yapmayın). Yaptığımız siyaset değil, şikayet. Şikayet yapmayayım mı? Onun içindir ki eleştiriler Türkiye'de bir kamuoyu yapmaya kafi değil. Kamuoyunu aydınlatmaya bile kafi değil. Siyaset büyük sıkıntılar içinde.

Siyaset aslında sadece iktidardan ibaret değildir. İktidar sadece kendisinden ibaret sayarsa diğer kurulları susturmak mecburiyetindedir. Eğer bir ülkede özgür iletişim vasıtaları, özgür basın, özgür meslek kuruluşları, özgür üniversite yoksa, veyahut da bunların hepsi varolup da tabela olarak varsa ve fonksiyonlarını ifa etmiyorlarsa, bu ülkede sadece siyasi muhalefetten herşeyi beklemek çok yanlıştır. Siyasi muhalefet çırpınır durur. Derdini anlatacak kimse bulmakta sıkıntı çeker.

Üzüntüyle söyleyeyim ki bugünkü Türkiye'de korku imparatorluğunun kurulmasında yanlışları söyleyememek ya da söylendiği zaman yanlışları söyleyenlerin (aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın) şeklindeki bir duyguya kapılmış olmasıdır. Böyle olur mu? 70 milyon insan korkar mı, bir millet korkar mı? Korkmaz ama maalesef bu hissiyat yaygındır.''


Telefon konuşmalarının dinlenmesi

Telefon konuşmalarının dinlenmesi konusuna da değinen Demirel, telefonun, dünyadaki en önemli iletişim aracı, insanları birbirine yaklaştıran, dünyayı küçülten birşey olduğunu belirterek, ''Ama telefonlarınızı dinliyorlarsa, bunu dinlemeye kimin ne hakkı var? Bir ülkede herkes devlet düşmanı olabilir mi, bir ülkede herkes rejim düşmanı olur mu, bir ülkenin savcısı devlet düşmanı olur mu, Yargıtay'ı devlet düşmanı olur mu, bir ülkenin kurumları o rejimin düşmanı olur mu? Yahut rasgele hoşlanmadığınız insanların telefonlarını dinleyip adamları hapsederseniz acaba o telefon hizmete mi yarar zulme mi? Bunlar zulümdür'' diye konuştu.

Bunları siyasal amaçla söylemediğini, gördüğü kimi şeyleri içine sindiremediği için söylediğini anlatan Demirel, şöyle devam etti:
''Böyle devirleri uzun süre yaşatmak mümkün değildir. Herşeyin vakti, saati vardır. Tabii ki bizim 60 senelik Türkiye Cumhuriyeti hizmetimizde devirler değişti. Tabii ki devirler sandıkla değişmelidir, halkın oyuyla değişmelidir. Devirler değişir, halkın oyuyla değişmelidir, sandıkla gelinmelidir, sandıkla gidilmelidir. Bunun mücadelesini yapmış bir insan olarak bunun dışında birşeyi tavsiye etmem. Yine de etmiyorum. Sandık önünüze geldiği zaman eğer bu kadar şikayete rağmen, bunu size değil, bütün milletime söylüyorum: Bu kadar şikayete rağmen icabını yapmazsanız o zaman zulmü hakedersiniz.''

Kendisinin bu toplantıya, dünya ve Türkiye sorunlarından sözetmeye geldiğini kaydeden Demirel, ''Ama aslında bunları söylemeyip de başka şeyleri söylesem onların o kadar kulağa gireceğini tahmin etmediğim için kulağa girecek şeyleri söyledim. İcap ederse gerisini de söyleyeceğim'' dedi.


Ekonomik gelişmeler

Ekonomik gelişmeler ve Türkiye'nin genel durumundan da sözeden Demirel, Cumhuriyetin kurulduğundan bugüne Türkiye'nin tarımda 10, hizmette 56, sanayide 170 kez büyüdüğünü dile getirerek, ''Türkiye, yüzde 4.5-5 oranında bir büyümeyi başarabilmiştir. Türkiye, bir iptidai tarım ülkesi olmaktan çıkmış, 190 ülke arasında 17., 18. konuma gelmiştir. Bunlar herhalde geçen 7 yıl zarfında olmamıştır'' diye konuştu.

Antalya'da üniversitenin, havaalanının, Alanya-Antalya karayolunun bu hükümet döneminde yapılmadığını belirten Demirel, ''Eğer bu 7 senede oldu diyen varsa sorarım ne oldu diye? (Üniversite mi oldu, günde 500 uçağın indiği havaalanı mı oldu, elektrik santralı mi oldu, Alanya-Antalya yolu mu oldu) diye sorarım'' dedi.

2002 yılına gelindiği zaman Antalya'nın köylerinin yüzde 95'inde su olduğunu ifade eden Demirel, şöyle devam etti:
''Şunu söylemek isterim: Benim maksadım şudur. Bu kadar büyük iş kolayca olmamıştır. Seneler almıştır. Bu seneler içinde hükümetler gelmiş geçmiştir. Herkesin gayreti olmuştur. Dünya konjonktürü içinde olmuştur ama herkesin gayreti içinde olmuştur. İnsanın yaptığı hizmeti (yaptım) demesi normaldir ama (bir düğmeyi diktim diye bütün elbiseyi ben diktim) dersen o yanlıştır. Türkiye'de 60 bin kilometre asfalt yol var. 350 bin kilometre köy yolu var ve 3 bin kilometre otoyol var. 2 boğaz köprüsü, 5 bin tane köprü var. Bunlar geçen 7 sene zarfında yapılmadı. Geçen 7 yılda 16 bin kilometre bölünmüş yol yapılmış. Bölünmüş yol nedir biliyor musunuz? Yol var da, sağına soluna ortasına bir çizgi koyuyorsunuz.''

Korku imparatorluğunda bunları anlatmanın kolay olmadığını ifade eden Demirel, sözlerini şöyle tamamladı:
''Ben 60 sene bu hizmeti yaptıktan sonra kendi vicdanımla da, siyaseten herkesle de hesabını gördüm ama milletin içi buna razı değil. Bence ülkeyi yönetenlere (herhalde bu telefonları dinleyin diyen) biri vardır. Kayboluyor herkes. O ona atıyor, o ona bakıyor. Eğer (dinleyin diyen birisi yok da dinliyorlarsa) bu ayıptır yani. O zaman Türkiye'yi idare edenler çoğalmış demektir. Ya, (şu adamları alın Silivri Hapishanesi'ne götürün) diyenler vardır herhalde.

Yoksa kendiliğinden birtakım adamları götürmenin ne manası var? Tutukladığın adamın kaçıp gitmesi ya da birtakım delilleri karartma şüphesi olması lazım. Mehmet Haberal'ın kaçacağından kimsenin şüphesi olur mu? Niye tutuyorsunuz Mehmet Haberal'ı hapishanede. Böyle hukuk olur mu? Olmaz. Suçlu kimse yakasına yapışın. Ben mi savunacağım suçluyu? Hiç savunmadım. Ben hukuku savunuyorum, hukukun üstünlüğünü savunuyorum. Yapmayın, keyfilik yapmayın, adaletsizlik yapmayın. Ayağınıza dolaşır. Keyfilik yapıp da ayağına dolaşmayan kimse yoktur.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler