'Bu tabloyu mutlaka değiştirmeliyiz'
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ''Önemli olan sadece Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki ticaret değildir. Zira D-8 üyesi ülkelerin kendi aralarında yaptıkları ticaret, potansiyelimize yakışmayan bir seviyededir'' dedi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Tahran'daki ''1. D-8 Ülkeleri Sanayi Bakanları Toplantısı''nda üye ülkelerin bakanlarına hitap etti. Nihat Ergün, İran'ın başkenti Tahran'da sanayi alanında işbirliğini geliştirmek amacıyla düzenlenen ''D-8 Ülkeleri Sanayi Bakanları Toplantısı''nda, 21. yüzyılda dünya genelinde esen değişim rüzgarlarının, ülkelerin siyasetini, ekonomisini, sosyal yapısını ve kültür alanlarını etkisi altına alarak, yeni bir dünya düzeninin kurulmasına yol açtığını söyledi. Gümrük duvarlarının yıkıldığı, ekonomik ve siyasi sınırların anlamının değiştiği yeni düzenin, statik yapıları sürekli bir değişime zorladığını, ülkelerin dinamik politikalar üretmesini de zorunlu hale getirdiğini belirten Ergün, bunun bilincine varan ülkelerin, ulusal ekonomilerini dünyaya açmaya, pazar çeşitliliğini artırmaya ve uluslararası rekabet yarışında öne geçmeye yönelik strateji ve politikalar geliştirdiklerini kaydetti.
Bakan Ergün, rekabet gücünü tek başına artırmanın mümkün olmaması nedeniyle ekonomik işbirliği süreçlerinin ve bölgesel ekonomik birleşmelerin de giderek önem kazanmaya başladığını ifade etti. Hükümet olarak, 1 milyara yakın nüfusuyla geniş bir coğrafyayı temsil eden, büyük bir ekonomik potansiyele ve son derece çeşitli kaynaklara sahip olan D-8 ülkeleriyle ilişkileri bu açıdan değerlendirdiklerini anlatan Ergün, ilişkilerin daha da artırılmasına büyük önem verdiklerini bildirdi.
Ergün, D-8'in, ülkeler arasındaki ticaret ilişkilerini nitelik ve nicelik olarak artırmak, somut ortak projeler etrafında ekonomik işbirliğini geliştirmek, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki durumlarını güçlendirmek gibi amaçları taşıyan bir platform olduğuna işaret etti. Bakan Ergün, ''Bu hedeflere ulaştığımız takdirde, ekonomik olduğu gibi siyasi platformda da güçlenecek, ülkelerimizin uluslararası karar alma süreçlerine daha aktif katılımını sağlayabileceğiz. Avrupa Birliğiyle katılım müzakerelerini sürdüren Türkiye, bu yönüyle D-8 platformuna da derinlik ve genişlik kazandıran bir rol üstlenebilecektir'' diye konuştu.
D–8 gibi işbirliklerinin önemi arttı
Son yaşanan küresel ekonomik krizin, ülkelerin kaderinin birbirine bağlı olduğunu, dünya ülkelerinin ortak sorunlara ortak çözümler üretmesi gerektiğini gösterdiğini belirten Ergün, bu krizin D–8 gibi işbirliklerinin de önemini artırdığını kaydetti. Ergün, Türkiye'nin, bu gibi küresel krizler sonucunda daralan pazarlardan kaynaklanan riskleri azaltmanın ve potansiyel pazarlara açılım sağlamanın büyük bir önem arz ettiğinin bilincinde olduğunu ifade etti. Türkiye'nin, özellikle belli bir coğrafya, tarih, kültür ve geleneği paylaştığı komşu ve çevre ülkeler başta olmak üzere, tüm dünya ülkeleriyle ilişkilerini artırdığını, ihtilaflara odaklanmak yerine, işbirliği süreçlerine odaklandığını anlatan Ergün, ''Örneğin, hükümetimizin göreve başladığı 2002 yılında D-8 ülkeleriyle yaptığımız ticaret hacmi 2,9 milyar dolar iken, 2008 yılında 17 milyar dolara ulaşmış, 2009 yılında krizin etkisiyle daralarak, 13 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. 7 yıl içinde yaklaşık 5 katlık bir artış, önemli bir artış olmakla birlikte, ülkelerimizin potansiyelini dikkate aldığımızda, bu seviye yeterli değildir'' dedi.
Türkiye'nin, diğer 7 ülke ile olan ticaretini artırmayı olduğu gibi, diğer ülkelerin kendileri arasındaki ilişkilerin artmasını da önemsediğini belirten Ergün, şöyle konuştu:
''Önemli olan sadece Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki ticaret değildir. Zira D-8 üyesi ülkelerin kendi aralarında yaptıkları ticaret, potansiyelimize yakışmayan bir seviyededir. 2008 yılında D-8 ülkelerinin toplam ihracatı 658 milyar 850 milyon dolar, ithalatı ise 630 milyar 720 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu, kabul edeceğimiz bir tablo değildir, mutlaka değiştirmeliyiz. Daha da önemlisi D-8 ülkeleri arasındaki ticaret, toplam dış ticaretin yüzde 6 veya 7'lik bir kısmına karşılık gelmektedir. Yani kendi içerisindeki ihracat 35 milyar 247 milyon dolar, ithalatı ise 43 milyar 135 milyon dolardır. Bu, yeterli değildir. Üzerinde uzun uzun düşünmek ve tabloyu değiştirmek zorundayız. Ülkelerimiz arasında ortak yatırımlara yönelmemiz, iş adamlarımızın başka ülkelere yapacakları ortak yatırımlara da ağırlık vermemiz gerekir.'' Bakan Ergün, D-8'in kuruluşunun üzerinden 13 yıl gibi bir süre geçtiğine işaret ederek, bu toplantı için biraz geç kalındığını düşündüğünü, ancak ortaya koyacakları iradeyle bunu telafi edebileceklerini söyledi.
Türkiye ekonomisi
Türkiye ekonomisinin son yıllarda yaşadığı gelişmeler hakkında da bilgi veren Ergün, ekonomide rekabet edebilirliğin artırılması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için yasal, kurumsal ve ekonomik alanda pek çok reformu hayata geçirdiklerini kaydetti. Bugün dünyanın 16'ncı, Avrupa'nın ise 6'ncı büyük ekonomisi olan Türkiye'nin, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedeflediğini ifade eden Ergün, 2002 yılında 231 milyar dolar olan gayri safi yurt içi hasılanın, 2008 yılında 742 milyar dolara yükseldiğini belirtti. 170 farklı ülkeye 7 binin üzerinde ürün ihraç eden Türkiye'nin, Avrupa'nın en büyük otobüs ve buzdolabı üreticisi, en büyük çimento ihracatçısı, seramik üretiminde dünya üçüncüsü ve çelik üretiminde Avrupa üçüncüsü konumunda olduğuna işaret eden Bakan Ergün, ''Doğrudan yabancı yatırımlar kanununu yürürlüğe koyarak, yabancı ve yerli yatırımcı ayrımını ortadan kaldırdık. 2007 yılında 22 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çekerek dünyada 16'ncı, gelişmekte olan ülkeler arasında ise 5'nci sırada yer aldık'' dedi.
Ergün, her tür yatırımcı için hammadde temini, pazarlara yakınlık, yasal altyapı, siyasi istikrar, genç ve büyük nüfus gibi avantajları olan Türkiye'nin, İtalya ile Çin arasındaki geniş coğrafyada, en rekabetçi ülkelerden birisi olduğunu bildirdi. Dünyanın en büyük 225 müteahhitlik firması arasına 22 firmayla giren Türkiye'nin, Çin'den sonra dünyada en çok iş üstlenen ikinci ülkesi olduğunu ifade eden Ergün, D-8 üyesi ülkelerin, kendi ülkelerinde yapılacak altyapı yatırımlarında, Türk firmalarının tecrübe ve becerisinden daha çok yararlanabileceklerini kaydetti. 2010 yılında ekonominin büyüme hedefini yüzde 3,5 olarak hedeflediklerini; ancak başta Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) olmak üzere pek çok uluslararası kuruluşun, Türkiye için bu oranın daha üzerinde büyüme tahmininde bulunduklarını anlatan Ergün, krizin başladığı günden bugüne kadar dünyada 40'tan fazla ülkenin kredi notunun defalarca aşağı çekilirken, son birkaç ay içinde, 4 ayrı kuruluşun, Türkiye'nin kredi notunu artırdığını söyledi.
Devlet kurumlarının ve özel sektörün, D-8 ülkeleriyle mevcut alanlarda işbirliğini geliştirmeye ve yeni işbirliği alanlarını ortaya çıkarmaya büyük önem verdiğini belirten Ergün, ''Bu noktada bir hususa da dikkatinizi çekmek istiyorum, Dünya Bankası'nın her yıl yayınladığı 'Doing Business' raporuna göre, 2010 yılı için iş yapma kolaylığına göre sıralanan 183 ülke arasında, D-8 üyesi ülkeler, 23 ile 137'nci sıralar arasında yer alıyorlar. Buradaki hiçbir ülke için, şu an bulunulan sıranın, yeterli ve tatmin edici olduğunu söylememiz mümkün değildir'' dedi. Bakan Ergün, sadece bu raporun bile G-8 ülkelerinin rekabet gücünü artırmak, yatırım ortamını iyileştirmek ve halkların refahını yükseltmek için almaları gereken uzun bir mesafe olduğunu gösterdiğini belirtti.
'Bilgi ve tecrübemizi paylaşmaya hazırız'
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olarak, sağlıklı ve güvenli bir altyapı kurulması, aynı ve benzer sektörlerdeki sanayicilerin bir arada üretim yapmaları, verimliliğin ve kar artışının sağlanması gibi hedeflere uygun olarak, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerinin kurulmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını anlatan Bakan Ergün, sanayi bölgelerinin tasarlanması, kurulması ve işletilmesi konusunda sahip oldukları bilgi ve tecrübeyi, D-8 üyesi ülkelerle de paylaşmaya hazır olduklarını kaydetti. Uluslararası çeşitli kurumlarla işbirliği yaparak, tekstil, gıda ve nano-teknoloji gibi alanlarda, grup eğitim programları, uluslararası seminerler ve çalışma gezileri düzenlediklerini ifade eden Ergün, sözü edilen alanlarda ve üye ülkelerin talep edebileceği diğer alanlarda, Türkiye'nin teknik ve kurumsal kapasitesini paylaşabileceğini belirtti.
Toplantıda alınan kararların hayata geçirilmesi konusunda, bütün üye ülkelere sorumluluk düştüğünü ifade eden Ergün, bu kararların hayata geçirilmesi adına, her türlü desteği vermeye kararlı olduklarını vurguladı. Bakan Ergün, toplantı sonunda kabul edilecek Tahran Deklarasyonunun, ülkeler arasındaki işbirliğini daha ileriye taşıyacağını, özellikle sanayi alanında yapıcı diyaloğun gelişmesine büyük katkı sağlayacağını düşündüğünü sözlerine ekledi.
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!