Bulgaristan'da demokrasi 20 yaşında

Bulgaristan'da ülkenin son komünist diktatörü Todor Jivkov'un iktidardan indirilişin ve demokrasiye geçişin 20'inci yıl dönümü kutlanıyor.

Bulgaristan'da demokrasi 20 yaşında
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.11.2009 - 11:38

Berlin Duvarı'nın 9 Kasım 1989'da yıkılmasından bir gün sonra yani 10 Kasım 1989'da Bulgaristan'daki komünizm dönemi sona erdi.

Ülkede yaşayan Türklere karşı girişilen asimilasyon politikasının uygulayıcısı Devlet Başkanı Jivkov, 10 Kasım 1989 tarihinde Sofya'da yapılan Komünist Parti Merkez Komitesi toplantısında parti genel sekreterliği ve polit büro üyeliğinden azledildi. Böylece Jivkov'un 3 yıllık baskıcı iktidarı sona ermiş oldu. Jivkov'un yerine dönemin dışişleri bakanı Petar Mladenov getirildi.

Türklere karşı yürüttüğü asimilasyon ve eziyet politikası içte ve dışta büyük eleştiriler almaya başlayan Bulgaristan Komünist Partisine (BKP) karşı muhalefet, 18 Ekim 1989'da Sofya'da büyük bir miting düzenledi.

7 Aralıkta, yaklaşık 16 siyasi örgüt ve partinin oluşturduğu Demokratik Güçler Birliği (SDS) koalisyonu kuruldu. Ülkede komünist aleyhtarı hareket gittikçe güçlenirken, 15 Ocak 1990 tarihinde, parlamentoda BKP'nin devletteki üstünlüğünü belirleyen anayasanın birinci maddesi iptal edildi. BKP ise aynı gün ismini Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) olarak değiştirdi.

Ülkede 10 ve 17 Haziran 1990 tarihlerinde yapılan ilk demokratik parlamento seçimini yine BSP kazandı. Seçim sonuçlarına itiraz eden SDS ise Petar Mladenov'un görevinden alınmasını sağladı. 12 ve 19 Ocak 1992 tarihinde SDS lideri Jelü Jelev 5 yıllık bir dönem için halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.

Ükede 10 Ekim 1989'da başlayan demokratikleşme süreci hala devam ederken, bu dönemde toplam 7 meclis oluşturdu ve 12 başbakan görev değiştirdi. Birçok Balkan komşusundan farklı olarak geçiş sürecini kansız atlatan Bulgaristan'ın 29 Mart 2004 tarihinde NATO ve 1 Ocak 2007 tarihinde Avrupa Birliği (AB) üyeliğine geçmesi, ülkenin demokratik döneminin en büyük siyasi başarıları olarak nitelendiriliyor.

 

Hak ve özgürlüklerin hareketi'nin rolü

1990 yılı başında kurulan ve üyelerin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS-HÖH) ülkenin demokrasiye geçiş sürecinin en belirgin simgelerinden biri oldu.

Komünizm döneminin son yıllarında siyasi suçlu olarak hapis yatan HÖH lideri Ahmet Doğan'ın, eski siyasi polisin "Sava" kod adlı ajanı olduğu ortaya çıkarıldı.
Doğan'ın ajanlık geçmişi, HÖH'nin BKP tarafından ülkedeki etnik barışının korunması amacıyla BKP tarafından kurdurulduğu iddialarına yol açtı.

Ülkenin demokratik döneminde yapılan tüm seçimlerde en az yüzde 6 oy oranıyla sürekli parlamentoda temsil edilen HÖH, siyasi tavrıyla gelmiş geçmiş tüm Bulgaristan hükümetlerin kaderini etkilemiş bulunuyor.

Bulgaristan'a sürgünden dönen eski kral Simeon Sakskoburgotski'nin 2001 yılında kurduğu hükümette iktidar ortağı olan HÖH, daha sonra siyasi hayatında en büyük düşmanı olarak gösterdiği Bulgaristan Sosyalist Partisi ile koalisyon kurarak, 2005–2009 döneminde de iktidardaki payını sürdürdü.

5 Temmuz 2009 tarihinde yapılan son parlamento seçiminde HÖH, muhalefetten aldığı tüm eleştirilere rağmen, seçim başarısını artırarak parlamentoya getirdiği 38 milletvekiliyle ülkenin üçüncü büyük siyasi partisi olmayı başardı. HÖH'nin eski ortağı Bulgaristan Sosyalist Partisi ise seçim yenilgisine uğrayıp 240 sandalyeli parlamentoda 40 milletvekiliyle ana muhalefet partisi durumuna düştü. Diğer eski iktidar ortağı olan Simeon Sakskoburgotski'nin Ulusal Özgürlük ve Yükseliş Hareketi (NDSV) ise yüzde dörtlük parlamentoya giriş barajını bile aşamadı.

Partisini güçlü bir otoriteyle yöneten Doğan, sağ kolu ve özel kalem müdürü Ahmet Emin'in geçen yıl evinde intihar etmesinden sonra siyasi hayattan uzaklaştı. Doğan, halen milletvekili olduğu halde parlamento oturumlarına bile katılmıyor.

 

Geçişimiz kutlu olsun"

Bulgaristan'da komünist dönemin bitişinin 20. yıl dönümü dolayısıyla basın bu süreçte yaşanan değişiklikleri her açıdan analiz ediyor. Basın, politikacıların bu dönemdeki rolünü netleştiremediğini öne sürüyor. Başbakan Boyko Borisov'un yıl dönümü arifesinde Sofya'da değişim sürecini betimleyen bir açık hava sergisinin açılışında yaptığı konuşmada, "Geçişimiz kutlu olsun" ifadesini kullanması, medyada tartışmalara yol açtı. Borisov eleştirilen bu cümleyi kullandığı konuşmasına şunları söyledi:
"Umarız, halkımız artık daha iyi yaşıyor ve önümüzdeki yıllarda yapılan tüm hatalar düzeltilecektir. AB ve NATO üyeliğimiz birçok nesillerin çabalarının sonucu oldu. Şimdiki amacımız, halkımızın gelir ve öz güven bakımından Avrupa'nın orta seviyelerine kadar ulaşmasıdır."

Ülkedeki komünizm döneminin en belirgin simalarından biri olan, eski komünist partisinin kurduğu siyasi polis teşkilatının (DS) genel müdürü Dimitar İvanov ise yıl dönümü dolayısıyla basına yaptığı açıklamada, "1944 yılında BKP'yi iktidara getiren eski SSCB, ülkedeki komünizmin çöküşünde de kilit rol oynadı" dedi.

Komünizmin çöküşünü belirli bir senaryoya bağlamayan İvanov, "Geçiş sürecinin bulanık sularında birçok insan boğuldu, az sayıda insan su üstünde kalmayı başardı. Bu durum, Todor Jivkov'un devrilmesinden sonraki neticeleri kimsenin hesap etmediğini gösterir" diye konuştu.

 

Vahşi orman

Ülkenin en ünlü siyasal bilimcilerinden biri olan sosyolog Ognyan Minçev de Bulgaristan Ulusal Televizyonu (BNT) için yaptığı yorumda, 20 yıllık geçiş sürecinden sonra Bulgaristan'ı "vahşi bir ormana" benzetti.

Örgütlü suç grupları ve mafyanın devletin yerini alıp devleti kontrol altında tuttuğunu savunan Minçev, "Örgütlü suçlar dünyasının devletin koltuğuna oturması Bulgaristan'ın başlıca sorunudur. Bulgaristan, eskiden medeniyetin olduğu, ancak artık bu medeniyetten eser kalmayan vahşi bir ormanın içindedir" ifadesini kullandı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon