Bütçe görüşmesinde 'yağma' tartışması
TBMM Genel Kurulu'nda devam eden Bütçe görüşmelerinde 'yağma' tartışması yaşandı. Başbakan Erdoğan'a ulaştırılan bir not ise Başbakan'ın gülmesine sebep oldu.
TBMM Genel Kurulu'nda, 2011 Mali Yılı Bütçesi'nin, tümü üzerindeki görüşmeler devam ediyor.
Meclis'e gecikmeli olarak gelen Başbakan Erdoğan, MHP Lideri Bahçeli'nin Genel Kurul'da bütçe üzerine grubu adına konuşma yaptığı sırada Genel Kurul salonuna geldi.
Erdoğan gelmeden önce konuşmaları kuliste izlemeyi tercih eden Milletvekilleri, Başbakan'ın Genel Kurul salonuna girmeleri ile birlikte onlar da toplu halde salona girmeyi tercih ettiler.
Bu arada bazı milletvekilleri, kulis bahçesinde sigara içen diğer milletvekillerinin Genel Kurul salonuna girmelerini isteyerek, "Patron burada" diyerek Erdoğan'ın geldiğini işaret ettiler.
Erdoğan'a sık sık milletvekilleri tarafından notlar iletildi. Erdoğan, gelen notların bir kısmını cebine koyarken, birkaç notu da önünde duran dosyanın arasına yerleştirdi.
Erdoğan'a daha sonra "A4" kağıdına yazılan bir not iletildi. Erdoğan bir iki dakika notu okudu ve gülümsemeye başladı. Erdoğan daha sonra notu yanında oturan Devlet Bakanı Cemil Çiçek'e gösterdi. Çiçek bir süre notta yazılanlara baktı ve gülmeye başladı. Erdoğan ile Çiçek'in bir süre notta yazılanlara güldükleri dikkat çekti.
Notta nelerin yazıldığı öğrenilemedi ancak, Çiçek ile Erdoğan'ın gülmesine neden olan notta neyin yazıldığı AKP vekiller tarafından da merak konusu oldu.
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in yönettiği birleşimde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bütçeyi sunuş konuşması yaptı. Bakın Şimşek'in konuşması:
Şimşek, ekonomik kriz nedeniyle dünya ekonomisinin 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş bir duraklama dönemine girdiğini, ancak alınan önlemler sayesinde 2009 yılının ortalarından itibaren toparlanma eğilimine girdiğini ifade etti. Toparlanmanın ülke grupları bazında farklılaşarak devam ettiğini belirten Şimşek, büyümenin gelişmiş ülkelerde zayıf, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ve Asya'nın başı çektiği birçok gelişmekte olan ülkede güçlü olduğunu kaydetti. 2009'da binde 6 daralan dünya ekonomisinin, 2010 yılında yüzde 4,8, 2011'de ise yüzde 4,2 civarında büyüyeceğinin tahmin edildiğini ifade eden Şimşek, 2010 yılı tahmin edilen yüzde 4,8'lik küresel büyüme oranının, Çin hariç tutulduğunda yaklaşık yüzde 3,5 civarına düştüğünü vurguladı.
Şimşek, 2010 yılında gelişmekte olan Asya ülkelerinde yüzde 9.4, Latin Amerika ülkelerinde yüzde 5.7, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 3.7'lik bir büyüme öngörüldüğünü, Türkiye için IMF'nin 2010 yılı büyüme tahmininin yüzde 7.8, OECD'nin tahmini ise yüzde 8,2 olduğunu belirtti. Türkiye ekonomisinin bu performansının asıl olarak gelişmekte olan Avrupa ülkeleri ile kıyaslanmasının daha doğru olacağını bildiren Şimşek, ''Bu açıdan ülkemiz için tahmin edilen yüzde 8 civarındaki büyüme büyük bir başarıdır'' dedi.
Şimşek, küresel ekonomideki güçlü toparlanmaya rağmen, özellikle gelişmiş ekonomilerin kamu, banka ve hanehalkı bilançolarında ortaya çıkan tahribatlar ile yüksek işsizlik oranlarının ciddi bir kırılganlık kaynağı olmaya devam ettiğini dile getirdi.
Bakan Şimşek, Türkiye'nin kamu borç dinamikleri yönünden de bir ayrışma içerisinde olduğunu, krize rağmen kamu bilançolarında kalıcı bir tahribat yaşanmadığını, hiçbir bankanın batmadığını, 2010;da borç stokunun milli gelire oranını bir önceki yıla göre en fazla azaltan Avrupa ülkesi olacağını anlattı.
Küresel toparlanmanın önündeki bir başka risk unsurunun da bankacılık ve finans sektörü olduğunu vurgulayan Şimşek, bazı ülkelerde bankacılık sektörü halen merkez bankalarının ve hükümetlerin sağladığı olağanüstü kaynaklarla ayakta durduğunu, kredi verme konusunda çekingen davrandığını söyledi. Şimşek, bazı ülkelerde bankacılık sektöründeki tahribatın hala devam ettiğini ifade etti.
Bankacılık sektörünün tekrar güçlü bir yapıya ulaşmasının uzun zaman alacağına işaret eden Şimşek, Türk bankacılık sisteminde ise mevcut uygulama çerçevesinde sermaye yeterlilik oranının ekim ayı itibarıyla yüzde 19,6 olduğunu bildirdi. Şimşek, ''Bu, Türk bankacılık sisteminin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir'' diye konuştu. ILO'ya göre kriz döneminde yaklaşık 34 milyon kişinin işsiz kaldığını, pek çok ülkede büyümenin, istihdam yaratmaktan hala uzak olduğunu belirten Şimşek, bunun, dünya ekonomisi için risk teşkil ettiğini ifade etti.
'Türkiye, krizden güçlü çıktı'
Türkiye ekonomisinin, 2009 yılında iç ve dış piyasalarda talebin zayıfladığı ve beklentilerin olumsuz seyrettiği bir süreçten geçtiğini, Türkiye'nin ise AK Parti Hükümetleri'nin hayata geçirdiği yapısal reformlar, sağlam makroekonomik temelleri ve güçlü bankacılık sistemi sayesinde 2010 yılında krizin etkilerini üzerinden en hızlı atan ülkelerden birisi olduğuna işaret ederek Şimşek, özetle şunları söyledi: ''Türkiye ekonomisi kriz sürecinde aldığı proaktif önlemlerin de katkısıyla, dünyadan pozitif yönde ayrışarak, hızlı bir toparlanma sürecine girmiştir. Bu ayrışma büyümede, istihdamda, kamu finansman dengelerinde, derecelendirme kuruluşlarının verdiği kredi notlarında ve ülke risk primi gibi temel göstergelerde kendini açık bir şekilde göstermektedir. Türkiye ekonomisi, bu yılın ilk üç çeyreğinde kaydettiği yüzde 8,9'luk büyüme performansıyla dünyada üst sıralarda yer almıştır. Türkiye, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkelerden biri olmayı sürdürmektedir. AK Parti Hükümetleri olarak uzun yıllar çift haneli olan hatta bazen üç haneye çıkan enflasyonu tek haneye indirdik ve küresel krize rağmen tek hanede tuttuk. Önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüşün devam edeceği tahmin edilmektedir.
Sağladığımız siyasi ve ekonomik istikrar ve gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar sayesinde sağlam makroekonomik temellere sahip bir ülke olarak krize karşı önemli bir direnç gösterdik. Kamu finansman dengeleri bakımından da birçok ülkeden pozitif yönde ayrışmış durumdayız. Bunu da 2002'den bu yana uyguladığımız sıkı maliye politikasına borçluyuz. Bu sayede son 8 yılda bütçe dengelerinde ve kamu borç yükünde önemli iyileşmeler sağladık. Mali disiplini kararlılıkla sürdürüyoruz. Hükümetimizin güçlü iradesi ve Orta Vadeli Programımız mali disiplinin en büyük teminatıdır. Kriz döneminde birçok ülke Merkez Bankası kaynaklarına başvururken, biz, tam aksine bu dönemde kamu bankalarına ve Merkez Bankasına 2001 krizi sonrası verilen kağıtlar nedeniyle oluşan borçları geri ödedik. 8 milyar lira geçen yıl 2001'den kalan borç ödedik. Yine kriz döneminde birçok ülke hazinesi IMF kaynaklarına başvururken biz IMF'den borç almadık tam aksine geçmişten gelen borçları azalttık. 2002 yılında 22 milyar dolar olan IMF;ye borcumuzu Ekim 2010 itibarıyla 6,5 milyar dolara düşürdük.''
'Biz yönettik'
Bakan Şimşek, krize karşı proaktif önlemler aldıklarını dile getirerek konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Türkiye, ilk defa bir krizi uluslararası kuruluşlardan destek almadan kendi kaynaklarıyla başarıyla atlatmıştır. Bu noktada uzun yıllar Türkiye ekonomisini takip eden birisi olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, 1994 ve 2001 krizleri ülkenin iç dinamiklerinden kaynaklandı ama başkaları yönetti, son krizi ise başkaları çıkardı biz yönettik. Son altmış yılın en büyük krizini kendi tedbirlerimizle atlattık. Ama daha da önemlisi bu dönemde krizin faturasını halkımıza çıkarmadık. Dünyada birçok ülke krizin faturasını doğrudan doğruya vatandaşına çıkarmıştır. Bu süreçte, birçok ülkede maaşlar dondurulmuş, hatta bazılarında düşürülmüş, emeklilik yaşı ve vergi oranları artırılmış ve yeni vergiler uygulamaya konulmuştur.''
Cari açık
Maliye Bakanı Şimşek, orta ve uzun vadede cari açığı daha makul seviyelere düşürmek için Türkiye'nin yurt içi tasarruf oranlarını artırması, enerjide dışa bağımlılığı azaltması, katma değeri yüksek mal ve hizmet üretiminde yoğunlaşması ve beşeri sermayesini güçlendirmesi gerektiğini vurguladı. Şimşek, cari açığın azaltılmasında geleneksel sektörlerin değişim ve dönüşümü için de çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Şimşek, ''Hükümetimiz cari açığı orta ve uzun vadede daha iyi yönetilebilir seviyelere çekmek için ne gerekiyorsa yapmıştır ve yapmaya devam edecektir'' diye konuştu.
Türkiye'nin diğer önemli bir sonunun da işsizlik olduğuna dikkati çeken Şimşek, Türkiye'nin, uzun yıllardan bu yana yüksek işsizlik sorunuyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Şimşek, ''Küresel kriz ile birlikte tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de işsizlik oranları yükselmiştir. Ancak, hızla toparlanan Türkiye ekonomisi, dünyadan ayrışarak krizde ve kriz sonrasında istihdam yaratmıştır. 2007 yılından 2010 yılının ikinci çeyreğine kadar Türkiye ekonomisi yaklaşık 2,8 milyon ilave istihdam sağlamıştır'' ifadesini kullandı. İşsizlik konusunda alınan tedbirleri anlatan Şimşek, ''Özetle işsizliği azaltmak için yüksek ve istikrarlı büyüme şarttır. Bu da ancak siyasi istikrar ve doğru politikalarla mümkündür'' dedi.
Bakan Şimşek, şöyle devam etti: ''Gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar ve uyguladığımız proaktif maliye politikaları sayesinde, ekonomide başlayan toparlanmanın kalıcı olmasını sağlayacağız. Biz, ülkemizin sorunlarına uzun vadeli çözümler üretiyoruz. Popülist politikalar ve seçim ekonomisi uygulamıyoruz. Makroekonomik istikrar ve mali disiplin önümüzdeki dönemde temel önceliğimiz olmaya devam edecektir. Bu anlayışla, 2011 yılı bütçesini de, dünyada oluşan yeni ekonomik konjonktürü dikkate alan, reel ekonomiyi destekleyen ve aynı zamanda sosyal yönü güçlü bir bütçe olarak hazırladık.''
2011 yılı bütçesinin reel kesimi destekleyen bir bütçe olduğunu belirten Şimşek, 2010 yıl sonu itibarıyla, esnaf ve sanatkara kullandırılan düşük faizli kredi için bütçeden sağladıkları 150 milyon lira faiz sübvansiyonunu, 2011'de yüzde 118 oranında artırarak 327 milyon liraya çıkardıklarını söyledi. Bakan Şimşek, esnaf ve sanatkarlara 2002'de Halk Bankası aracılığıyla 153 milyon lira kredi kullandırılırken, bu tutarın eylül sonu itibarıyla 3,3 milyar liraya yükseldiğini ifade etti. Bu bütçenin kamu görevlilerini ve emeklileri gözeten bir bütçe olduğunu dile getiren Şimşek, kamu görevlilerinin maaşlarında ocak ve temmuz aylarında yüzde 4'er oranında artış sağlanacağını bildirdi. Şimşek, yapılacak artışlar sonucunda; 2010 yılı Aralık ayında aile yardımı ödeneği dahil en düşük memurun bin 300 lira olan net maaşının 2011 yılı Ocak ayında bin 454 liraya, Temmuz ayında ise bin 532 liraya yükseleceğini bildirdi.
Ortalama memur maaşının da 2011 yılı Ocak ayında bin 717 liraya, Temmuz ayında ise bin 793 liraya yükseleceğini belirten Şimşek, böylece 2011 yılında ortalama devlet memuru aylığında yüzde 13,7 oranında artış yapılmış olacağını söyledi. Şimşek, işçi, esnaf ve tarım sigortalısı emeklilerine ödenen aylık ve gelirlerin, Ocak 2011'de 60 liradan az olmamak üzere yüzde 4 oranında ve temmuz ayında ise yüzde 4 oranında artırılacağını anımsatarak, ''Geçmişteki popülist yaklaşımlar olmasaydı bugün emeklilerimize daha fazla imkan sağlayabilirdik'' dedi.
'Eğitime ve sağlığa ayrılan kaynağı artıran'
Bakan Şimşek, en düşük devlet memuru maaşı ile Aralık 2002'de 45 kilogram dana eti alınırken, Kasım 2010'da 51 kilogram alındığını belirten Şimşek, net asgari ücretle ise Aralık 2002'de 21 kilogram dana etine karşılık bugün 24 kilogram alındığını kaydetti.
Maliye Bakanı Şimşek, 2011 yılı bütçesini, öğrencilere daha fazla kaynak ayıran bir bütçe olarak değerlendirdi, 2011 yılında öğrencilere sağlanan burs ve harç desteği ödeneklerinin, öğrenci sayısındaki artışı da dikkate alarak yüzde 22 oranında artırdıklarını belirtti. Bütçenin, özürlü vatandaşlara desteği de artırdığını ifade eden Şimşek, 2011'de özürlü eğitimi ve evde bakım desteğine ayırdıkları ödenekleri yüzde 33 oranında artırarak 3,2 milyar liraya çıkarttıklarını kaydetti.
Şimşek, 2011 yılı bütçesini, ''eğitime ve sağlığa ayrılan kaynağı, üniversitelere personel ve kaynağı, desteği artıran, üniversite eğitimini ülke geneline yayan, sosyal güvenlik sistemi ile bilim ve Ar-Ge'yi destekleyen, çiftçiye destek olan, mahalli idarelere desteği artıran'' bir bütçe olarak nitelendirdi. Maliye Bakanı Şimşek, vergi barışıyla gelen imkanların, bütçede yer almadığını, bunu Türkiye'nin önceliklerine harcayacaklarını vurguladı.
Bütçe büyüklükleri
Bütçe büyüklüklerini de veren Şimşek, 2011 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde bütçe giderlerinin 312,6 milyar lira, faiz hariç giderlerin 265 milyar lira, bütçe gelirlerinin 279 milyar lira, vergi gelirlerinin 232,2 milyar lira, bütçe açığı 33,2 milyar lira, faiz dışı fazlanın 14 milyar lira olarak öngörüldüğünü bildirdi. Şimşek, ''Buna göre 2010 yıl sonu gerçekleşme tahminleriyle kıyaslandığında bütçe giderleri yüzde 5,3, faiz hariç giderler yüzde 7,1, bütçe gelirleri yüzde 10,4, vergi gelirleri yüzde 10,5 oranında artış gösterirken faiz giderleri ise yüzde 4 oranında azalış göstermektedir. Böylece bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 4'ten yüzde 2,8'e düşüreceğiz'' dedi.
'Seçim değil, istikrar bütçesi'
2011 yılı bütçesinin, seçim değil, istikrar bütçesi olduğunu belirten Bakan Şimşek, AKP iktidarlarının bundan önceki 8 yıllık bütçe karnesinde olduğu gibi 2011 bütçesinin de mali disiplin anlayışı çerçevesinde hazırlandığını belirtti. Şimşek, harcamaları, sağlam gelir kaynaklarına dayandırdıklarına işaret ederek, ''Seçim ekonomisi uygulamıyoruz. Seçim bütçesi hazırlamıyoruz. Bugüne kadarki bütçe performansımız da mali disiplin anlayışına bağlılığımızın en önemli göstergesidir. Bütçe gelirleri ve vergi gelirlerimizde ise nominal büyüme oranında artış öngörüyoruz. Bu suretle 2011 yılı bütçe açığını, 2010 yılı gerçekleşme tahminine göre yaklaşık yüzde 24 oranında düşürmeyi hedefliyoruz'' diye konuştu.
'Faiz yükünü azaltmaya devam ediyoruz'
Faiz yükünü azaltmaya devam ettiklerini kaydeden Şimşek, 2002 yılında faiz giderlerinin GSYH'ye oranının yüzde 14,8 olduğunu, bu oranı 2009 yıl sonunda yüzde 5,6'ya indirdiklerini, 2010 yıl sonunda ise daha da düşürerek yüzde 4,5'e indirmeyi öngördüklerini belirtti. Şimşek, şunları kaydetti: ''2011 yılında yüzde 3,9 olarak öngördüğümüz bu oranın Mali Plan dönemi sonunda yüzde 3,4'e düşmesini hedefliyoruz. 2011 yılında yüzde 3,9 olarak öngördüğümüz faiz giderlerinin milli gelire oranı, 1992 yılından bu tarafa en düşük oranı ifade etmektedir. Aynı şekilde 2011 yılında yüzde 15,2 olarak öngördüğümüz faiz giderlerinin bütçe içindeki payı 1985 yılından bu tarafa ulaştığımız en düşük oran olacaktır. Başka bir açıdan baktığımızda da 2002 yılında topladığımız her yüz liralık verginin yaklaşık 86 lirası faize gidiyordu. 2010 yıl sonunda ise yüz liralık verginin 24 lirası faize gidecek. Mali Plan dönemi sonunda ise bu tutar 18 liraya kadar düşecektir. 2002 yılında yüzde 14,8 olan faiz giderlerinin milli gelire oranı aynı düzeyde kalsaydı 2011'de bütçedeki faiz giderleri 179,3 milyar lira olacaktı. Oysaki 2011 bütçesinde iç ve dış borç faiz giderlerine ayırdığımız ödenek sadece 47,5 milyar liradır. Bu AK Parti Hükümetlerinin başarısıdır. Biz faizden tasarruf etmiş olduğumuz bu kaynağı sağlığa, eğitime, Ar-Ge'ye ve yatırımlara harcıyoruz.''
'En düşük vergi yüküne sahip ülkelerden biri'
Türkiye'nin, OECD ülkeleri arasında vergi yükünün en düşük ülkeler arasında 2. ülke olduğunu belirten Şimşek, ''O zaman vergilerin yüksek olduğu algısı nereden kaynaklanıyor? 2008 yılında OECD ülkeleri ortalamasının yüzde 10,9 olduğu dolaylı vergilerin milli gelire oranı ülkemizde yüzde 10,8'dir. Ülkemiz, bu oranla OECD ülkeleri arasında 15. sırada yer almaktadır. Türkiye'de sorun, dolaysız vergilerin düşüklüğüdür; onları da artırmak için bir çok tedbir aldık. Yeni dönemde bunun sonuçlarını göreceksiniz'' dedi.
Şimşek, siyasi kaygılarla alınan kararların ve popülist yaklaşımların sonuçlarını hep birlikte gördüklerini, geçmişi suçlayarak siyaset yapanlardan olmadıklarını söyledi. Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Ancak bu ülke, AK Parti Hükümetlerinden önce, iç ve dış borç faiz ödemelerinin toplam vergi gelirlerini aştığı yılları da gördü. Çiftçisine, çalışanına, üreticisine borçlu olan bir devlet söz konusuydu. İçerideki makroekonomik istikrarsızlıklar ve alt üst olan mali dengeler, Türkiye'nin ilerlemesinin önünde engel teşkil etmekteydi. Biz, sağladığımız siyasi ve ekonomik istikrar ile bütün bunları ülkenin kaderi olmaktan çıkardık. AK Parti olarak siyasi sorumluluk ve riskleri üstlenerek Türkiye'nin uluslararası platformlarda saygınlığını tekrar kazanmasını sağladık. Bugün Türkiye, sağlam makroekonomik temelleri sayesinde, bölgesinin ekonomik ve siyasi olarak en önemli ülkesi haline gelmiştir. Hedefimiz, bilgi toplumuna dönüşmüş, her alanda AB standartlarını yakalamış ve dünya ile rekabet edebilen güçlü bir Türkiye'dir. 2011 yılı bütçesi Hükümetimizin önceki bütçelerinde olduğu gibi ülkemizi 2023 vizyonuna yaklaştıran bir bütçedir. 21. yüzyıla damgasını vuracak olan ülkemizin beşeri sermayesine, altyapısına ve Ar-Ge'sine kaynak ayıran bir bütçedir.''
İlk tartışma AKP'nin konuşmasında çıktı
Sakin geçen bütçe görüşmelerinde ilk tartışma AKP'li Bülent Gedikli'nin konuşması sırasında yaşandı.
Kamer Genç, DSP'den sıra istedi
CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, kuliste karşılaştığı DSP'li milletvekillerinden bütçe görüşmelerinde konuşmak için yer istedi, ancak olumsuz yanıt aldı. Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi üzerinde konuşacak olan Genç, başka bir bütçe üzerinde de konuşmak için DSP'den sıra istedi. Ancak DSP'liler, yerlerini vermedi.
'Bütçe inandırıcı olmazsa hayalkırıklığı getirir'
TBMM Genel Kurulu'nda Bütçe üzerine toplu görüşmelerde konuşan AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş bütçenin hem kamuoyu hem de hazırlananlar tarafından inandırıcı olması gerektiğini söyledi. Elitaş "Eğer bütçe yapıcıları tarafından, kamuoyu tarafından inandırıcı bulunmazsa, doğruluğu hakkında olumlu kanaat oluşmazsa, bütçe sonuçları hayal kırıklığını da beraberinde getirir" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda bugün başlayan 2011 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerine görüşmelerde AKP Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, 2009 yılında krizin Türkiye'yi teğet geçtiğini belirtti. 1994 ve 2001 yılında Türkiye'de yaşanan krizlerde görevli olan hükümetlerin krizi iyi yönetemediğini savunan Elitaş, "2001'de Amerika'da hiç kriz yokken, dünyanın hiçbir yerinde kriz yoktu o kadar güzel yönettiniz ki 5.7'ye çıkardınız. Hiç ortada bir şey yokken kendi başınıza çıkardığınız krizle belli bir noktaya getirdiniz" diye konuştu.
22 Temmuz seçimlerinin öne alınması, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve AKP kapatma davasının Türkiye ekonomisine zarar verdiğini de sözlerine ekleyen Elitaş, hükümetin mali disiplini elden bırakmadığını bu sebeple 2009 yılında yaşanan ekonomik krizden de minimum zararla çıkıldığını söyledi.
Güvenilir bütçe
Elitaş başarılı bir bütçenin güçlü bir hükümet tarafından hazırlanabileceğini de sözlerine ekleyerek "Bir bütçe, ne kadar güvenilir, öngörülebilir ise ülkenin küresel ekonomideki yeri de o denli sağlam ve güçlü olur" dedi. Elitaş şöyle devam etti: "Geçmiş yıllarda yapılan bütçe kanunlarındaki en önemli eksik, güvenirlik, uygulanabilirlik ve inandırıcılığı olmaması, ilgili hükümetlerin yaptığı bütçelerin kamuoyunda karşılığını bulmamasıdır. O anlamda bakıldığında 2003 yılına gelene kadar özellikle 1990'dan sonra Türkiye ekonomisinde inişli çıkışlı dönemler sıkça yaşanmıştır. 2 yıl, 3 yıl büyüme gerçekleştirilirken ardından büyük bir küçülme beraberinde gelmiştir ve bu da çöküşle sonuçlanmıştır. Hükümetlerin iktidarlarını korumak için yaptıkları popülist yaklaşım ile muhalefetin iktidarı koparabilmek için yaptıkları uçsuz bucaksız, mesnetsiz, dayanaksız, kaynaksız büyük bir vaat yarışını da beraberinde getirmiştir. Bu yüzden de ekonomide iki ileri bir geri, bir ileri iki geri hareketleri kaçınılmaz olmuştur."
'Türkiye İzlanda olmasın'
Ekonomik istikrar sebebiyle milletin AKP iktidarına 'şükrettiğini' de sözlerine ekleyen Elitaş milletin kaynakları iyi değerlendirmeyen, hesap verme sorumluluğu hissetmeyen hükümetlerin bunun sonuçlarına katlanacağını ifade etti. Elitaş, "2008'de yaşanan yüzyılın en büyük krizinin olduğu süreçte bizden önceki iktidarlar olsaydı Türkiye İzlanda'nın konumuna düşüp belirli değerlerini pazarlama noktasına gelecekti" diye konuştu.
Görüşmeler sakin başladı
TBMM Genel Kurulu'nda, 2011 Mali Yılı Bütçe görüşmeleri sakin başladı. Genel Kurul'da ilk gün bütçe görüşmeleri Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in sunuş konuşmasıyla başladı. Liderlerin izlemediği konuşmaya bakanlar ve milletvekillerinin de ilgi göstermediği gözlendi. Bir saat 15 dakika konuşan Şimşek'in, konuşmasını takip eden tek kabine üyesi ise Devlet Bakanı Bülent Arınç oldu. TBMM Genel Kurulu'nda, 2011 Mali Yılı Bütçesi'nin görüşmeleri sürüyor. Oturumu, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in yönettiği Genel Kurul'da görüşmeler şu ana kadar sakin ve sönük geçti.
Liderler izlemedi, milletvekilleri kuliste oturmayı tercih etti
Bütçenin ilk gün görüşmeleri sakin başlarken, Maliye Bakanı Şimşek'in konuşmasına milletvekilleri de ilgi göstermedi. Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Maliye Bakanı Şimşek'in konuşmasını BDP, MHP ve CHP liderleri de izlemedi. Şimşek, 2011 Yılı Bütçesi'nin sunuş konuşmasını yaparken, iktidar ve muhalefete mensup milletvekillerinin kuliste oturduğu gözlendi.
Genel Kurul'da bulunan milletvekillerinin ise birbirleriyle sohbet ettiği izlendi. Kabine sıralarında oturan bakanların ise Şimşek'in konuşması sırasında birbirleriyle sohbet ettiği ya da AKP'li milletvekillerinin talep ve notlarını almakla meşgul oldukları dikkatlerden kaçmadı.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, uzun bir süre kendi aralarında sohbet ederken, İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ ise sık sık milletvekillerinin taleplerini ve kendilerine iletilen notlarla ilgilendiler.
Arınç'ın dikkati
Bakanlar Kurulu sıralarında Şimşek'in konuşmasını kesintisiz dinleyen ve takip eden tek kabine üyesi Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç oldu. Bu arada Genel Kurul'da bütçe görüşmeleri devam ederken, AKP'li vekiller Başbakan Erdoğan'ı Meclis'e gelişini beklediler. AKP yönetimi tarafından, Başbakan Erdoğan'ı karşılama ekibi olarak belirlenen milletvekilleri bir kaç kez yanlış uyarı nedeniyle, Erdoğan'ı karşılamak üzere Genel Kurul salonundan çıkmak zorunda kaldılar.
Ayrıntılı bilgi verdi ancak yazdırmadı
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kuliste uzun bur süre gazetecilerle sohbet etti. Gazetecilerin sorduğu tüm sorulara ayrıntılı yanıt veren Davutoğlu, söylediği hiç bir şeyin yazılmaması konusunda da basın mensuplarından söz aldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek kuliste gazetecilerle sohbet etti ancak sorulan sorulara, "dişim ağrıyor" diyerek yanıt vermedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklayacağı belgeler
CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu'nun, sabah saatlerinde basın bürolarına dağıttığı, "Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu Kayseri'de yaşanan yolsuzluk dosyalarını belgeleriyle açıklayacak" şeklindeki notu iktidar kulisinde sohbet konusu oldu. Başbakan Erdoğan Meclis'e, Genel Kurul'da BDP'nin bütçe üzerine yaptığı konuşma sırasında geldi, ancak Genel Kurul yerine Meclis'teki makam odasına çıktı.
Genel Kurul'da yağma tartışması
TBMM Genel Kurulu'nda devam eden Bütçe görüşmelerinde 'yağma' tartışması yaşandı. AKP Grup Başkanvekili Bülent Gedikli'nin konuşması esnasında MHP sıralarına dönerek söylediği "Keşke vakit olsa da bunları anlatsak, o dönemde yapılan yağmaları anlatsam, banka hortumlamalarını anlatsak, teşvik yağmalarını anlatsak, banker yağmalarını anlatsak" sözleri tartışma yarattı. Görüşmeler esnasında Gedikli ile MHP'li vekiller arasında sözlü tartışma yaşandı.
TBMM Genel Kurulu'nda devam eden 2011 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı üzerine görüşmeler esnasında AKP Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Bülent Gedikli, Türkiye'nin 2009 yılında yaşanan küresel ekonomik krizden en az şekilde etkilendiğini söyledi. Gedikli bu dönemde kendilerini IMF ile anlaşmaya zorlayanlar olduğunu ifade ederek, "Türkiye'nin daha da kötü durumlara düşeceğini düşünen felaket tellallarının kötümser senaryoları ellerinde kalmıştır. Ekonomik krizin siyasal istikrarı bozmasını bekleyenler hayal kırıklığına uğramıştır" dedi.
'Başbakanımız IMF'ye duracağı yeri göstermiştir'
Küresel krizden Türkiye'nin 'felaketsiz, kazasız, belasız' çıkma sebebinin AKP'nin siyasi vizyonu olduğuna vurgu yapan Gedikli şöyle devam etti: "Sağlam bir siyasi irade, dünyayı iyi okuyan, ülkemizin bütün imkanlarını dünyaya iyi hissettiren bir iktidar iş başında olmasaydı kim bilir şimdi hangi uçurumdan yuvarlanacaktık. Krizi yönetmek başlı başına bir marifettir. "Eski dönemler devam etseydi, böyle bir krizde yalvar yakar IMF'ye gidilirdi. IMF'den temin edilecek kaynağa göre tutum belirlenir, buna uygun reçetelerle ülke yeni bir meçhule doğru yol alırdı. Oysa bu sefer milletine inanan, milletinden güç alan bir hükümet önderliğinde kriz başarıyla yönetilmiştir. Bu krizde IMF karşısında ilk kez komplekssiz bir duruş sergilenmiş, cumhuriyet tarihinde ilk defa bir başbakan, Başbakanımız IMF'ye duracağı yeri göstermiştir. Bu krizde bu olmuştur. Bu yüksek bir idealin, siyasi bir kararlılık ve millete duyulan güvenin sonucudur."
MHP'li Yıldız salonu terk etti
Gedikli konuşması sırasında sık sık muhalefet sıralarına dönerek daha önceki iktidarların ekonomi yönetiminde yaptıkları hatalara değindi. Bunun üzerine MHP Antalya Milletvekili Hüseyin Yıldız, "8 yıldır aynı şeyi söylüyorsunuz" diyerek Gedikli'nin konuşmasına tepki gösterdi.Bir süre Gedikli'nin konuşmasına oturduğu yerden yanıtlar veren Yıldız Genel Kurul Salonu'nu terk etti.
Grup Başkanvekili Gedikli'nin konuşması sırasında MHP sıralarından itirazlar devam ederken, Gedikli, "isterseniz 2001 yılına gidelim. Merkez Bankası'nın o dönemde sattığı ucuz dövizlere gidelim. Nasıl satmış? Nasıl olmuş? isterseniz onlara kadar gidelim. Daha sonra o hükümetin yaptığı kanun değişikliklerine b ir bakalım. Bunları söylemeden elbette bu konuşmaları yapamazsınız" diye konuştu. MHPli bir milletvekilinin 'Dedikodu yapmayın' şeklinde bağırması üzerine ise Gedikli, "Dedikodu değil, bunlar sabit. Yargı kararları var. Yapılan çalışmalar hakkında, o dönemde satılan dövizler hakkında. Değiştirdiğiniz kanun da ortada" yanıtını verdi.
'Sizin borçlarınızı ödedik'
Gedikli'nin konuşması uzun süre MHP'li milletvekilleri ile yapılan atışmalarla geçti. Cumuhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakanın krize teşhis koyduğunu ve 'Kriz bize teğet geçecek' dediğini ve haklı çıktığını söyleyen Gedikli, "Buna var mı itirazınız? Krizlerinde neler olduğunu gayet iyi biliyoruz. Krize teşhis bile koyamadınız. Krizin altında kaldınız. Biz bu krizde IMF'den borç almayı bırakın, 23,5 milyar dolardan, 6 milyar dolara kadar borcu düşürdük. O dönemde sizin IMF'ye yaptığınız borçları ödedik" diyerek milletvekillerine tepki gösterdi.
"Muhalefet olarak siz bu duruşa alışık değilsiniz. Yapılanları anlamakta zorluk çektiniz" sözleriyle devam eden Gedikli, "Bu krizdeki anlayışsızlığınızı mazur görüyoruz. Çünkü ilk kez böyle bir hükümet, böyle bir başbakan gördünüz. Bu krizlerde farklı bir durum daha vardı. Diğer krizlerin bedelini fakir fukaraya ödettiniz. Önceki hükümetlerin yaptığı budur. Fırsatçılar servetlerine servet kattı. Acele etmeyin, borçlara da geleceğim, sıcak paraya da geleceğim. Siz fırsatçıların servetlerine servet kattırdınız. Stokçulara, dövize, faize oynayanlara para kazandırdınız. Yaptığınız buydu" diye konuştu.
'Popülizm değil yağma'
Gedikli konuşması sırasında ekonomideki 8.9'luk büyümenin 'Kriz Türkiye'yi teğet geçmedi' diyenlerin 'kulağına küpe olarak taktığını' söyledi. MHP sıralarına dönerek ""Popülizme ihtiyaç duymuyoruz. Ama 3 Kasım'dan önce yapılan popülizmi de çok iyi biliyoruz. Keşke vakit olsa da bunları anlatsak, o dönemde yapılan yağmaları anlatsam, banka hortumlamalarını anlatsak, teşvik yağmalarını anlatsak, banker yağmalarını anlatsak... Neler görürsünüz orada neler?" diyen Gedikli'ye MHP'li bir vekil "Yağmanın daniskasını siz yaptınız" sözleriyle yanıt verdi. Gedikli ise bu söz üzerine "3 Kasım öncesine 'popülizm' demekle lütuf yaptım tabi. Yağma dememiz lazım, ne popülizmi" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, 2011 mali yılı bütçesinin tümü üzerinde BDP grubu adına konuşan Şırnak milletvekili Hasip Kaplan hükümete sert eleştirilerde bulundu. Geçen yıl bütçe görüşmeleri öncesinde, DTP'nin kapatılması nedeniyle Genel Kurul'da olmadıklarını hatırlatan Kaplan "Meclis renksiz, sessiz, heyecansız hatta sıkıcıydı. Biz Meclisin tadı biberiyiz. Farklıyız" diye konuştu.
'Yoksulluğun resmini yapabilir misin Recep Tayyip Erdoğan?'
Maliye Bakanı'nın Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2011 bütçesinin sunuşunda "2002 yılında 3 bin 492 dolar dolan kişi başına milli geliri 10 bin doların üzerine çıkardıkları"nı söylediğini hatırlatan Kaplan, bunun 'palavra' olduğunu savunarak, "Bir gece ansızın zengin oluverdik. AKP'nin elinde sihirli değnek kurlarla, istatistiklerle oynuyor" dedi. 2 milyon kişinin açlık, 15 milyon kişinin de yoksulluk sınırının altında yaşadığını dile getiren Kaplan "Nazım der ki; sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? Halkımız da soruyor, yoksulluğun, işsizliğin, baskının, ayrımcılığın, işkencenin, sosyal adaletsizliğin, zamların resmini yapabilir misin Recep Tayyip Erdoğan" diye konuştu.
'Siz El Kaide misiniz? Taliban mısınız?'
Hükümetin 2011 bütçesinin makro çerçevesi ile ilgili söylediklerinin birbirini tutmadığını, her bütçe döneminde işçi, memur maaşlarına ne kadar çok zam yaptığını söylediğini ifade eden Kaplan, ekmek, elektrik, benzin, doğalgaz, sigara ve içki gibi ürünlerde 2002 yılından bu yana yapılan zamları aktarırken şöyle konuştu: "Son ideolojik zamlarla alkol ürünlerine yüzde 30 zam yaptınız. Başbakan 'üzüm yiyin üzümün suyunu içmeyin' diyor. Sanki Dördüncü Murat devri, Başkentin göbeğinde Çayyolu'nda polisler restoran basıyor, bebeleri fişliyor. Siz El Kaide misiniz, Taliban mısınız? Sonra kıyılarda oy alamıyoruz diyorsunuz. Siz bu kafayla sittin sene oy alamazsınız."
'Türkiye'yi Teksas'a mı çevirmek istiyorsunuz?'
Bütçenin aslan payının güvenliğe ayrıldığını belirten Kaplan, TSK'nın mevcudunun 600 bin olduğunu, 'askeri vesayet' tartışmaları bitmeden güçler dengesinin değiştiğini kaydetti. Jandarma ve emniyete alınacak yeni kadrolarla güvenlik güçleri sayısının toplam bir milyon 200 bini bulacağını kaydeden Kaplan, "Orgeneral Koşaner mi büyük güce hükmediyor, İçişleri Bakanı Atalay mı? 36 kişiye silahlı güç düşüyor. Yumurtalı öğrenci olunca 50, Kürt siyasetçi olunca 500 polis düşüyor. Anlaşılan bu kadar silahlı güç yetmiyor, yeni bir yasa çıkarıp 18 yaşındakilere silah vereceksiniz. Teksas mı, dağ başı mı burası. Ne yapmak istiyorsunuz. Türkiye'yi Teksas'a mı çevirmek istiyorsunuz. Eğer zorbalıksa amacınız siz kaybetmişsiniz. Bu yanlışın ayrımında değil misiniz? 2 milyonu silahlı olan Türkiye'yi hukukla mı silahla mı koruyacaksınız? Tek partiye doğru gidiyorsunuz. Bunun sonu diktatörlüktür, bu ülkeye yapılacak en büyük hakarettir" diye konuştu.
'Dolmabahçe'de ne dolaplar dönüyor?'
Dolmabahçe'nin artık Atatürk ile anılmadığını da ifade eden Kaplan, "Dolmabahçe'de Büyükanıt'la konuştunuz Şemdinli davasını, Kürtleri sattınız yetmedi. Dolmabahçe'yi çiftliğe çevirdiniz. Orada ne planlar dolaplar dönüyor. En son oraya yürüyen öğrencilere saldırıldı. Rektörle üniversitelerde değil yumurta korkusundan Dolmabahçe'de görüşüyorsunuz" dedi.
'Hükümet MGK'nin yerine geçti'
Hükümetin Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni kendine göre değiştirdiğini, MGK'nın yerine geçtiğini belirten Kaplan "Gizli dinleme yapıyor, telefon dinliyor, ortam dinliyor fiziki takip yapıyorsunuz. Siz gizli dinlemeye, takibe bel bağlamışsınız" diye konuştu.
'AKP hep bana rabbena diyor'
GAP'ı da eleştiren Kaplan, Başbakan'ın GAP'a 16 milyar ayırdıklarını söylediğini ancak sorumlu bakanın 2008 yılında 2 milyar, 2009 yılında 3 milyar, 2010 da 4 milyar ayırdıklarını bildirdiğini kaydetti. Kaplan "Toplam 9 milyar lira. Yani ortada 6 milyar lira kayıp. Ya başbakan doğruyu konuşmuyor ya da bakanı. Birisi palavra atıyor ama çıksın konuşsun. Napolyon para para para diyor. AKP'de tutturmuş ama hep bana rabbena diyor" dedi.
'Ancak Kenan Evren'in önünde düğmeni ilikleyebilirsin'
AKP'nin yüzde 10 seçim barajına sığındığını, yüzde 10 barajı savunanların demokrasiden bahsetmeye hakkı olmadığını belirten Kaplan, AKP'nin referandum kampanyasında "Kenan Evren'i yargılayacağı'nı söylediğini ifade ederek "Kenan Evren bir gün ifadeye gitti mi? Siz onu yargılamadınız sayın Başbakan. Söylediğiniz yalanlardan vicdanen rahatsızlık duymuyor musunuz? Kenan Evren'i yargılayamazsın ancak önünde düğmeni ilikleyebilirsin" diye konuştu.
'Soygun ve seçim bütçesi'
2011 bütçesinin "soygun ve seçim" bütçesi olduğunu da dile getiren Kaplan şunları söyledi: "Bu bütçe seçim bütçesi değil diyorsunuz, en büyük yalan, palavra. Milleti enayi mi sanıyorsunuz. Uçun beyler uçun, zaten havada dolaşıyor, ülke ülke geziyorsunuz. Muhalefeti de almıyorsunuz. Bu bütçe neyin bütçesi kodlarını deşifre etmek istiyorum; S harfi; sıcak para, E harfi; enerjide dışa bağımlılık, Ç harfi; çevre felaketi, İ harfi; işsizlik artışı, M harfi; mali af, B harfi; bütçe açıkladı, Ü harfi;üretimi geriletme, T harfi; Türkiye ekonomisi krizden sonra en büyük büyümeyi sağladı yalanı, Ç harfi; çiftçiye köstek olma, E harfi; enflasyon artışını gizleme, S harfi; sadaka devleti, İ harfi; ihracat artıyor ithalat azalıyor yalanı. Yukarıdan aşağı okuyunca Seçim bütçesi çıkıyor."
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- ABD basınından Esad iddiası