Bütün çocuklar iyidir...
Sevgi herkese lazım, her canlıya. Hayatta ne başarı elde edersek edelim dönüp dolaşıp aynı soruyu sorarız kendimize. Açıkça olmasa da gizlide bu soru hep bir yerlerde durur. Seviliyor muyum?
Parkta yürüyordum. Kocaman bir köpek yanıma geldi. Önce burnunu elimin altına soktu, sonra kafasını. Biraz sevince dönüp bu kez bedenini sırtı bana dönük olacak şekilde tam önüme yerleştirdi. Bu beni daha çok sev demek, biliyorum, bu kadarı yetmedi, daha da çok sev, çok sev demek.
Sevgi herkese lazım, her canlıya. Hayatta ne başarı elde edersek edelim dönüp dolaşıp aynı soruyu sorarız kendimize. Açıkça olmasa da gizlide bu soru hep bir yerlerde durur. Seviliyor muyum? Aslında bunda şüphelenecek bir şey yok, elbet bizi seven birileri var etrafımızda. En azılı suçluyu da cezaevinde ziyaret edecek bir yakını bulunur. Hiç kimse gitmese annesi gider yanına, her şeye rağmen... Herkes sevilir. Seviliyor olduğumuzu içten içe her zaman biliriz ama yeniden, yeniden onaylansın isteriz. Bunca sevgi açlığı varsa bu, başkalarından aldığımız duyguyu kendi kendimizi sevmek için kendimize yakıt olarak kullanmak içindir. Çünkü onlar bilmese de biz kendimizde sevilemeyecek çok şey olduğunu biliriz. İçimizdeki karanlık arada bir hatırlatır bunu bize. Başkaları tarafından onaylanmak ve sevilmek isteğimiz çoğu zaman, bu tür düşüncelerimiz bizi kendimizden uzaklaştırır. Çünkü kendimizi sevmek için dışarıdan edindiğimiz sebepler geçicidir. Bir gün vardır, bir başka günse bizi sevenlerin sevebileceği daha cazip birileri ortaya çıkar ve ortadan yok olabilirler. O zaman işler daha da karışır. Bu yüzden bu ihtiyacın dışarıdan desteklenmesi yeterli değildir, kendiliğimize dair öz sevginin içeriden gelmesi gerekir.
Evimin salonu caddeye bakıyor, özellikle sabahları okul yoluna çıkmış pek çok aile camın önünden geçiyor. Tembellik edip erkenden evden çıkmadığım sabahlar bazen koltukta oturuyor ve bir şeyler okuyorum. Camın aralık yerinden sesler duyuyorum.
“-Yürüsene, yürü dedim sana.
-Hayır, ne diyorsam yapacaksın.
-Ben ne söylediysem o giyilecek, o kadar.
-Yeter ama bıktım artık.”
Ne zaman bir çocuğun kalbinin kırıldığına şahit olsam, onun o itiraz eden, acı çektiğini anlatan mızırdanmalı ses tonunu duyunca aniden ağlamaklı oluyorum. Anne babalarla çocuklar çatışır elbet ama yol ortasında sözle de olsa itilip kakılan bir çocuğun o an söylenenlerden bir şey öğrenmeyeceği de aşikâr. Üstelik yoldan geçenler kendisinin azarlandığına şahit olduğunda çocuk daha çok örseleniyor, değersizlik hissediyor. Çocuklarımızı çok sevdiğimizi söyleriz, onlar bizim için hayat kaynağı deriz, hatta yaşama amacım diyen de var ki bu bence bir çocuğa büyük bir yük. Önemli olan hayatın gri koridorlarında hazırladığımız o sevgi sandviçi içinde neleri kattığımız. Sevgi adı altında çocuğun bünyesine nelerin girdiği aslında. Yani beslenmekse kuru ekmek de ziyafet de karın doyuruyor bir şekilde. Tüm bunlarla ilgili Nihan Kaya’nın kitabı “Bütün Çocuklar İyidir” konuya kafa yoran herkes için güzel bir okuma. Yayımlandığından beri kitaptaki bazı görüşler sosyal medyada da tartışılıyor. Tek bir kitaptan tüm doğruları bir seferde söylemesini beklemek mümkün değil elbette ama “çocuk azarlama” toplumu olmaktan çıkmak için bir adımdır yine de...
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği