"Büyüyen bir mücadele var"

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan Sadık İpekçi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nün, gazetecilerin mesleki dayanışmalarını hatırlaması, mücadelelerini yükseltmesi, taleplerini ilgili organlara aktarması için anlamlı bir gün olduğunu belirtti.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.05.2011 - 12:54

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan Sadık İpekçi, 3 Mayıs'la ilgili kararın BM nezdinde UNESCO bünyesinde alınmış bir karar olduğunu, Türkiye'de de uzun süreden beri TGS'nin öncülüğünde bu günün kutlandığını söyledi.

''Bugün, gazetecilerin mesleki dayanışmalarını hatırlaması, mücadelelerini yükseltmesi, taleplerini ilgili organlara aktarması için anlamlı bir gün'' diyen İpekçi, uluslararası boyutta da 3 Mayıs'ın bu çerçevede kutlandığını dile getirdi. İpekçi, şöyle konuştu:

''Bu yıl Türkiye'deki gazetecilere yönelik ağır baskılar, yargılamalar, tutuklamalar dolayısıyla verilen ve giderek de ilerleyen, büyüyen bir mücadele var. Başlangıçta belki bu düzeyde mücadele yaygın değildi. Yine sendikalar, örgütler mücadele veriyorlardı. Bireysel olarak gazeteciler kendi mücadelelerini veriyorlardı ama bu düzeye ulaşması, olayların giderek hızlanması, ilerlemesi, tutuklamaların, davaların artmasıyla bunun Türk kamuoyuna mal olması biraz bu mücadelenin yükselmesinin bir sonucu. Basın özgürlüğü sorununun ciddi boyutlara ulaştığı, artık hem ulusal hem de uluslararası düzeyde kabul edildi.''

İpekçi, bugün düzenlenen Gazetecilere Özgürlük Kongresi'nin, yaşanan son olaylardan önce organize edildiğini, özgürlük mücadelesinin daha geniş katılımlı olarak kamuoyuna duyurulmasının amaçlandığını vurgulayarak, ''Ancak son tutuklamalar bunun kitleselleşmesine sebep oldu. Dolayısıyla 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü biz uluslararası boyuta da taşıyarak, hemen hemen bütün uluslararası meslek örgütlerinin temsilcilerini davet ettik'' dedi.

Dayanışmayı güçlendirmek anlamında Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde bu buluşmanın iyi bir organizasyon olduğunu, daha önce aynı sorunları ve baskıları yaşayan ancak farklı görüşlerde olan gazetecilerin bir araya gelme ve birbirlerini anlama şansı bulduğunu vurgulayan İpekçi, ''Bir de herkes bu dayanışmadan cesaret de alıyor, daha ilerisi için bir umut görüyor'' görüşünü ifade etti.

İpekçi, GÖP'ün çok iyi bir rüzgar yakaladığını, gazetecilerin ve kamuoyunun da bu mücadeleyle destek verdiğini belirterek, ''Önümüzdeki mücadele döneminde burada alınan kararların takibi yapılacak. Artık nelerin somut olarak talep edilmesi gerektiği de şekilleniyor. Bu zemin, bizi biraz daha ileri aşamaya taşıyacak. İyi bir entelektüel birikim oldu burada. Basın özgürlüğü mücadelesi Türkiye'yi daha demokratik bir noktaya götürecek diye umuyoruz'' dedi.
 

''Çığlığımızı duyan olmuyor"

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Ahmet Abakay da iletişim çağı olan 21. yüzyılda Türkiye'deki basının ifade özgürlüğünün hiç de övünülecek, gururlanılacak bir aşamada olmadığını belirtti.

Uzun bir süredir Türkiye'de basın ve medya üzerinde gazeteciler, yazarlar üzerinde ağır baskılar olduğuna işaret eden Abakay, ''Bunu sadece biz Türkiye'deki basın örgütleri söylemiyoruz. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü de söylüyor, Türkiye'yi 132. sırada sayıyor. Gazeteci arkadaşlarımız, yazarlar tutuklu. Yayımlanmayan kitapların toplatıldığı bir Türkiye haline geldik. Bunlar Türkiye'yi uluslararası camiada ikinci sınıf ülke durumuna sokan, bizi mahcup eden bir manzara. Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak, diğer basın örgütleri olarak 8 yıldır çığlık atıyoruz ama bu çığlığımızı duyan olmuyor'' dedi.

AB Komisyonu'nun 6 Mayıs'ta ''Batı Balkanlar ve Türkiye'de Medya ve İfade Özgürlüğü'' konulu konferans düzenleyeceğini, konferansa katılmak üzere yarın Brüksel'e gideceğini belirten Abakay, bunları orada da söyleyeceğini kaydetti.

Abakay, şu görüşleri ifade etti:

''Türkiye, AB'nin tartışma masasında. Neden tartışılsın ki? Çünkü baskılar ve sıkıntılar olduğu için AB Türkiye'yi tartışma gündemine aldı. Bunlar işlerin iyi gitmediğini gösteriyor. Yasa dışı telefon dinlemelerini artık herkes biliyor ama kimse bunu önlemiyor. Gazetecinin haber kaynağına en önemli ulaşma aracı telefon ama artık gazeteciler haber kaynaklarına ulaşmakta zorluk çekiyor. Haber kaynakları konuşmuyorlar çünkü dinlenildiklerini biliyorlar. Böyle bir manzara hiç iç açıcı değil. Türkiye'deki gazeteciler, medya bunu hak etmiyor. Taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, sendikal hareketin zayıflığı, iş güvencesizliği gibi konular en önemli konular olmasına rağmen bunlara sıra gelmiyor bile.''


İHD'nin açıklaması

İnsan Hakları Derneğinden (İHD) ''Dünya Basın Özgürlüğü Günü'' dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada da Türkiye'de güvenlik eksenli insan hakları politikası uygulandığı için ifade özgürlüğünün kısıtlandığı iddia edildi.

İstenildiği gibi yorumlanan suç tanımlarının yasalara yerleştirildiği ileri sürülen açıklamada, ''Bu yetmezmiş gibi bunların yargılanması için hukuka karşı hile yapılarak, kapatılan DGM'lerin devamı olan özel yetkili ve görevli ağır ceza mahkemeleri kurulmuş; bu da yetmemiş, bu mahkemelerin rahat tutuklama kararı vermesi için CMK 100/3'e özel hüküm getirilmiş. Yasalar değişmiş gibi gösterilip hiçbir şey değişmemiş'' görüşü yer aldı.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nün Türkiye açısından kutlanacak bir özgürlük olmadığı, sadece mücadele edilecek bir konu olduğu ifade edilen açıklamada, ''Türkiye'deki basın mensupları medeni ülkelerdeki meslektaşları ile birlikte özgür bir günü kutlayıncaya kadar bedel ödemeye devam edeceklerdir. Bu bedel sürekli tutukluluk, vaktinin çoğunu adliye koridorlarında geçirme, ceza tehdidi altında yaşama ve bazen olduğu gibi öldürülme'' ifadesine yer verildi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler