Çağlar Çetok’tan efeler anısına; ‘Karaova’

Ege’de doğup büyüyen Çağlar Çetok, Karaova adlı romanını unutulmaz iki efenin gerçek hayat hikâyelerinden kurgulayarak kaleme almış. Karaova; hem bir dönemin siyasi ve toplumsal panoramasını gözler önüne seriyor hem de derinlikli psikolojik tahlilleriyle iki efenin mücadelesi üzerinden iyilikle kötülük meselesini tarafsızca sorguluyor.

Yayınlanma: 04.06.2020 - 22:00
Abone Ol google-news

SOYLU BİR EŞKIYA ROMANI

Ege’de doğup büyüyen, Ege’nin masallarını dinleyen, efelerini okuyan, mavi yeşil bir kültürle yoğrulan Çağlar Çetok, Karaova adlı romanında; Necati Cumalı, Fakir Baykurt, Cevat Şakir gibi isimlerden bu yana ihmal edildiğini düşündüğü Ege edebiyatına yeni bir soylu eşkıya romanıyla eğiliyor. 

Romanda geçen olayların çıkış noktasının gerçek olduğunu göz önüne alınca Ege’nin sadece kumdan, denizden ibaret olmadığı; içinde muhteşem bir kültür mirasını da barındırdığı anımsatılıyor.

“Öyle bir kültür hazinesinin üstünde yaşamaktayız ki bir ucu Homeros’un eserlerinde dile getirdiği Dardanos’a, Finike’ye, Lidya’ya, Karya’ya bir ucu Menteşe Beyliğine dayanıyor. Bir tarafta Herodotlar yer alırken bir tarafta Halikarnas Balıkçıları bulunuyor.” diyen Çağlar Çetok şöyle devam ediyor:

“Bu topraklar hep canlı, hep hayat doluymuş. Krallara, tarihçilere, bilim insanlarına, efelere örtü olmuş bir topraktan bahsediyoruz. Bunu daha fazla görmezden gelemeyiz. Bu topraklar yazdan yaza hatırlanacak ya da insanların kendi romanesk fantezileri için yaz aşklarını kovalayacakları mekanlardan çok daha fazlasıdır. Daha fazla göz ardı edemeyiz. Ben insanlara bunu hatırlatmak istiyorum.”

EFELER, YÖRÜKLER, GÖÇMENLER

Çetok romanında günümüz tarihine yakın sayfaları karıştırarak bu coğrafyada yaşamış efelerin, yörüklerin, göçmenlerin bölgenin sosyolojik yapısı üstündeki etkilerini çarpıcı şekilde ortaya koyuyor.

Cehalete ve zulme karşı onurlu bir direnişin anlatıldığı Karaova’da, insani derinlikleriyle işlenen iki kişi öne çıkıyor: Birisi keman çalıp berberlik yapan Ali, Kerimoğlu Ali; diğeri ise onun torunu Memed, Katil Memed.

Kitapta her şeyden önce “Ailemiz kaderimiz midir?” sorusunun karşılığı aranıyor? Çünkü hem dede hem de torun çeşitli olaylardan sonra bile isteye olmasa bile kendilerini garibanların savunucusu olarak buluyorlar ve bu onlara daha önce hiç tatmadıkları ancak tattıklarında da vazgeçemedikleri bir duygunun kapısını aralıyor: Zalime karşı direniş!

Buna ulaşmanın yolu da vicdandan geçiyor. Birisi dağlarda birisi hapiste adeta mazlumun sesi oluyor.

Kerimoğlu Ali bir iftira yüzünden dağlara çıkmıştır ve mazlumun sesi olmuştur ancak yaşadığı acı kayıplar onu bir bunalımın içine sürükler. Bu devran değişir mi, bir Kerimoğlu düzene karşı gelebilir mi, bunca insanın vebalini almaya değer mi? 

Bu soruların cevabını ararken en sonunda kendisini bile isteye Fizan’a sürdürür. Niyeti silinip gitmektir ama kaderi peşini bırakacak mı? İnsan beyninin içini kemiren kurtlardan kaçabilir mi?

İYİLİK Mİ GALİP GELECEK, KÖTÜLÜK MÜ?

Kerimoğlu Ali’nin yaşamına paralel olarak bir asır sonra torunu çıkar karşımıza. Cehaletin verdiği cesaretle işlediği suç onu mahpusa attırır. Peki etliye, sütlüye karışmayan Memed’in gözleri nasıl açılır? Nasıl mazluma sırtını dönmekten vazgeçip omuz verir?

Karaova romanında arka planda iki dönemin siyasi, ekonomik, sosyal, toplumsal değerlendirmeleri yapılırken ortaya konulan derinlikli psikolojik tahlillerle de tarihin kadim mücadelesi bir kez daha gözler önüne serilir: İyilik mi galip gelecek yoksa kötülük mü?

Karaova / Çağlar Çetok / Destek Yayınları / 239 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler