'Çakma milliyetçilik söylemlerine artık milletimiz inanmıyor'

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, ''Bölücülüğü azdıranların, onunla müzakere edenlerin, meşrulaştıranların çakma milliyetçilik söylemlerine artık milletimiz inanmıyor'' dedi.

'Çakma milliyetçilik söylemlerine artık milletimiz inanmıyor'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.05.2011 - 11:59

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, partisinin Buca İlçe Teşkilatında düzenlediği basın toplantısında, ''PKK ve bölücülerin devlete yol haritası, kendilerine hukuk oluşturacak cesaret ve güce kavuştuğunu'' belirterek, ''AK Parti'nin hamiliğinde, bölücülük artık alenen devletle pazarlık etmekte ve tehditler savurmaktadır. Bu tablo, AK Parti'yi yönetenlerin siyasal Kürtçülük politikasına sapkınlığının bir eseridir'' görüşünü dile getirdi.

Yanındaki tablet bilgisayar yardımıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Ekim 2009'da partisinin grup toplantısında, 34 kişinin Habur Sınır Kapısı'ndan giriş yapmasını ''son derece olumlu ve sevindirici bir gelişme'' olarak nitelendirdiği konuşmanın ve 26 Ekim 2010'daki ''Bu ülkede Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum ve savunmaya da devam edeceğim'' dediği meclis konuşmasının video kayıtlarını gösteren Vural, şöyle konuştu: ''Meclis'te 'Kürt sorununu savunmaya devam edeceğim' diyenler, bölücüleri iştahlandıran ve cesaretlendirenler, milleti aldatmaya devam edeceklerini zannediyorlar. PKK ile devletin müzakere ettiğini söylüyorlar. 'Ezber bozuyoruz' diyen kendisiydi. Teröristle mücadeleyi sorguluyor, polisi, askeri suçluyorlardı. Şimdi kalkmış şehitlerimiz üzerinden siyaset yapıyor. AKP döneminde PKK ve bölücülük korunmuş kollanmıştır. Sokağın isteğiyle, hükümetin baskısı ve Cumhurbaşkanı'nın dahil olmasıyla, milletvekili adayı olamayacakların adaylık yolu açılmıştır. Bir taraftan seçim sonrasına kadar ateşkes, bir taraftan PKK ile müzakere ve diyalog, öte taraftan PKK'ya veryansın. AKP ile PKK, adeta kayıkçı kavgası yapıyor. Başbakan, Neron gibi ülkeyi yangın yerine çevirmiştir, bir yandan da herhalde bu tablodan gurur duyuyor. Başbakan, şehit polis üzerinden oy avcılığı yapıyor. Bölücülüğü azdıranların, onunla müzakere edenlerin, meşrulaştıranların çakma milliyetçilik söylemlerine artık milletimiz inanmıyor. Başbakan, tam bir çakma milliyetçi söyleme dönmüştür.''

Vural, Başbakan Erdoğan'ın, ''Meydanları boş bırakmayın'' dediğini belirterek, şöyle devam etti: ''Seçim döneminde Başbakan, PKK ve BDP'yi kullanmak suretiyle sözde PKK ile mücadele ettiğine ilişkin kanaat oluşturmaya çalışıyor ama heyhat, artık cini şişeden çıkarttılar. Maalesef artık bunu Türkiye'ye karşı koz olarak kullanıyorlar. Meydanı sen boş bıraktın. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu, sokakları, İstanbul'u teröristlere teslim ettin, şimdi kalkmış 'meydanı boş bırakmayın, şehit kanı yerde kalmayacak' edebiyatıyla AKP'den kaçışı azaltmaya çalışıyor. Şehit kanı yerdeyken şehidimize yapılan saldırıyı, kendisine yapılmış gibi göstermesi, içimizi yaralamıştır. Sokakta polise tokat atılırken niye 'o atılan tokat bana da atıldı' diye polise sahiplenmedin, niye kınamadın?''

Aysel Tuğluk'un açıklamaları

Oktay Vural, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un açıklamalarına ilişkin ise şunları söyledi: ''Türkiye kimseye pabuç bırakmaz. Herkes haddini bilsin. Bu devlet ne sokakta kuruldu ne sokakta bulundu. Bugün meydanı boş bulmuş olabilirler, terörle mücadele etmeyen bir hükümet olabilir. Müzakere etmelerinden cesaret alarak milletin de bu istikamette hareket edeceğini düşünenler oluyorsa, yanılıyorlar. En başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki insanlar bu gidişatın gidişat olmadığını biliyor. Asıl kötü olan, bölücülüğün siyasallaşmasıdır. İmralı canisi, 'ya müzakere ya kıyamet' gibi söylemlerde bulunuyor. AKP de 'ya müzakere ya terör' demişti. Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediklerinden farklı ne söylüyorlar?''

'Başbakan altın çilekle meşgul olduğu için...'

Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Osmaniye mitingindeki ''Eğer MHP'nin 2002 yılı sonundaki iktidarında asgari ücretle mutfağa giren, bugünkünden daha fazlaysa biz bu görevi bırakmaya hazırız'' sözleriyle ilgili de şunları ifade etti: ''Emekli muhtaç olmuş kuru soğana. 2002 yılında emeklilerimiz 29 kilo et alırken bugün 20 kiloya düşmüş. Et, artık vitrinlik malzeme oldu. 152 kilo pirinç alırken, 2010 yılında 146 kilo pirinç alabiliyorlar. Kendi dönemiyle mukayese edelim, 2007'de 155 kilo tavuk eti alırken 2010'da 102 kilo alıyor. Emeklinin hali perişan. Asgari ücretli, çay ve simide mahkum oldu. 2007'de asgari ücretli 127 kilo pirinç alırken, bugün 117 kilo alıyor. Asgari ücretli 2002'de 557 kilo soğan alırmış, 2011 Şubat ayı itibariyle 276 kilo soğan alabiliyor. Ey Recep Tayyip Erdoğan, senin döneminde şimdi mutfağa az mı giriyor, çok mu giriyor? Evdeki hesap çarşıya uymuyor. Başbakan altın çilekle meşgul olduğu için kuru soğanın, ekmeğin hesabını, kitabını bilmiyor. 2002'den bu yana zengin daha zengin, fakir daha fakir olmuştur. Sayın başbakan, istifa dilekçeni hazırlamana gerek yok. İnanıyorum ki emekliler, ev hanımları, işsizlerimiz, çiftçilerimiz ve esnafımız, seni resen görevden alacaktır.''
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler