Çan Dörtten Fazla Çalınırsa Kim Ölmüştür?..

Çan Dörtten Fazla Çalınırsa Kim Ölmüştür?..
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 08.08.2010 - 05:42

Aklı hâlâ yerinde kalan birileri çıkıp yanıt versin!.. Türkiye’de güvenlik sorunu ortadan kalktı mı? Terör hâlâ en öncelikli sorunumuz değil mi? Ordusu üzerinde kurulmaya çalışılan psikolojik baskı ile demokratikleşen kaç ülke var? Psikolojik olarak kuşatılmış, toplum nezdinde itibarının sarsılması için hakkında giderek ağırlaşan eleştiriler üretilen bir kurumda moral kalır mı?..

Türkiye ağır bedeller ödeyeceği bir hesaplaşmaya sürükleniyor. Diyalog ve uzlaşmanın yerini tehdit, baskı, zorlama, suçlama, tutuklama aldı. Sade yurttaşların dahi endişeye kapıldıkları, kendilerinin de bir şekilde suçlanacakları, tutuklanacakları, sıranın kendilerine de geleceği kaygısını taşıdıkları bir Türkiye yaratıldı. Ülkede demokrasi varsa, referandumla ilgili görüşleri sorulan bazı tanınmış isimler görüş açıklamaktan neden sakınıyorlar? Demokrasi her türlü görüş ve düşüncenin serbestçe ifade edildiği yegâne rejim değil mi? “Evet” propagandası devletin resmi kanallarında serbestçe yapılabilirken “hayır” üzerine kurulan baskı ile mi daha demokratik bir Türkiye yaratılacak?

AKP’nin tek başına hazırladığı değişiklikler meydanlarda milletin anayasası olarak takdim ediliyor(?!).. Beyaz gömlek giymekten, ölüleri mezardan çıkarmaktan söz edilerek tuhaf bir “evet” baskılaması altında kuruluyor sandıklar. Referandum adı altında plebisite gidiyoruz. Gerçeğini kaybetmiş olan toplum önüne konulanı gerçek olarak algılıyor. Meydanlarda mağduru oynayanlar, mağrurları mağdur etmekle meşguller bu arada.

Tam bu süreçte Orgeneral Atila Işık, ışık oldu hepimize. Emeklilik kararı ile kurum geleneğine sahip çıkmakla kalmadı, son günlerde hasret kaldığımız “vefa”yı anımsattı. Duygulu olmakla duygusal olma arasındaki çizgiyi de bir dostum anımsatmıştı. Aklı öne çekmek, duyguyu geriye itmeyi gerektirmiyor. Sayın Işık’ın kararı duygusal değil, kurumsal ve giderek artan duyarsızlıklara yanıt!.. Kaybettiğimiz gerçek içinde giderek öğütülen değerleri geri çağırmak için hâlâ umut olduğuna ilişkin ışıklar bunlar.

İnternette dolaşan ve Türkiye fotoğrafını çok iyi yansıtan “Çan dörtten fazla çalınırsa kim ölmüş-tür?..” başlıklı bir kısa öyküyü paylaşmak istiyorum okurlarımla: “Çok eski yıllarda krallıkla yönetilen bir ülkede hukuk ve hâkimler de varmış. Törelere göre, bir yurttaş öldüğünde, kent merkezindeki çan bir kez çalınır, uzun uzun yankılanırmış. Eşraftan birisi ölünce iki kez, devlet adamı ölünce üç kez çalınırmış. Ya kral?.. Kral öldüğünde çan dört kez çalınırmış. Gel zaman, git zaman, kentte bir olay olmuş ve mahkemeye intikal etmiş. Davanın sanığı olarak mahkemeye çıkarılan kişinin masumiyetini tüm yurttaşlar biliyorlarmış. Bir formalite olarak görülen ve beraat beklenen davadan sürpriz bir karar çıkmış ve sanık para cezasına mahkûm olmuş. Hâkim sanığa ‘Bir diyeceğin var mı?..’ diye sormuş. Sanık ‘Hayır’ demiş. Mahkeme sona ermiş, beyinlerindeki kaygı ile dinleyiciler dağılmış. Kısa bir süre sonra dev çanın sesi duyulmuş. ‘Acaba kim öldü?’ Çan bir kez daha çalmış: ‘Eşraftan biri öldü.’ Kent çan sesi ile bir kez daha inlemiş: ‘Devlet adamı öldü, acaba kim?..’ Çan bir kez daha çalmış, yeri göğü inleterek... Herkeste bir feryat: ‘Eyvah!.. Kralımız öldü!..’ Ancak törede görülmemiş şekilde çan, beş, altı kez çalınmış, yer gök inlemiş ve sesler kesilmiş. Herkes bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için çan görevlisine koşmuş. Çanı, haksız yere mahkûm edilen adam çalmaktaymış. Sormuşlar: ‘Çanı defalarca çalmak ne demek? Kraldan daha büyük birisi mi öldü?’ Yanıt şaşırtıcı ve anlamlıdır: Evet, adalet öldü!..’ ”

Türkiye’de çanlar uzun süredir çok acı seslerle çalmaya devam ediyor.

Adaleti geri çağırmak isteyen herkes için 12 Eylül sandığı bir fırsattır. “Hayır” demekten ürkmeyiniz. “Hayır” diyenlerin üzerine baskı kuranların hayalledikleri Türkiye’den ürkünüz. Rejim gözümüzün önünde dönüştürülüyor, köklü kurumlar itibarsızlaştırılıyor, hukuk hukuksuzluğun kılıfı yapılıyorsa, “çanlar artık hepimiz için çalıyor” demektir!..


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon