Canlı Yayın Yoğunluğu...
Televizyonda sevdiğiniz bir izlenceye kilitlenmişsiniz. Yayın aniden kesiliyor. Bir bakana ya da bir futbolcuya mikrofon uzatılmıştır. Yavan bir canlı yayın önünüze geliyor. Bazen yalakalığın canlısını izliyorsunuz. Başbakanın parti kongresindeki partili konuşması saatler alıyor… Son yılların modası…
İzlenceleri kesilen izleyicileri düşününüz. Yaşamsal olmadıkça, yayın kesme saygısızlık sayılmaz mı? Bir televizyonda günde kaç kez yaşanıyor bu durum?
Hazırlıksız, ayaküstü ne konuşulur?
Aziz Nesin’in söyleşilerinde, o çarpıcı sözlerini anlamakta güçlük çekenler: “Aziz Bey, siz de hep ağzınıza geleni söylüyorsunuz” derdi. Aziz Nesin’in yanıtı bilgece olurdu: “Hayır. Ağzıma geleni değil, aklıma geleni söylerim.”
O, Aziz Nesin’di. Canlı yayında ağzına geleni söyleyenin sayısına bereket. Pot üstüne pot kıranlar? Sonra da, ‘Yanlış anlaşıldım’a sığınma. Bilmezler ki, boğaz dokuz boğumludur. Bazılarına, ‘boru boğazlı’ sözü pek uygun düşüyor.
Şinasi Nahit Berker, 1950’lerde özgür gazeteciliğin öncülerindendi. Zamanında te-levizyon yoktu. Radyo yayınları ise yetersizdi. Sayın Berker, “Bu memleket, çok konuşmaktan battı” tanısını koymuştu. Sayın Berker, bir de bugünleri görseydi, sözlüğümüze okkalı bir söz kazandırırdı kesin.
Çözüm? Mustafa Balbay’ın bir sözü var; “Televizyondaki bir izlence için yüz kişi telefon etse, o izlence yayından kaldırılır.”
Eğer rahatsızsanız…
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama