Çehov Kimleri Yazdı?

Çehov Kimleri Yazdı?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.03.2012 - 06:08

Yazarın Bütün Oyunları’nı okurken başlık yaptığım soruyu sormaktan kendimi alamadım.

Çehov’un oyunları, her şeyin olup bittiği yerde başlar, kişilerin eşiği geçemediği yerde biter. Son durakta kendini açığa vuran, “yaşamak, uzaklara gitmek, çalışmak çalışmak...” isteği asla bir kanala akamaz. Geçmiş günlere duyulan özlemin ardında kaybedilmiş zamana tanık oluruz. Geleceğe ait düşlemler ise havada kalır.

XIX. yüzyılın sonlarında keskin dönüşümler yaşayan Rusya’nın bu aydın liberal insanları değişimi algılamış, ancak ayak uyduramamışlardır. Hiçbir iş yapmazlar, bol bol ‘felsefe(!)’ yapar, söylev çekerler. ‘Vişne Bahçesi’nde üniversite öğrencisi Trofimov’un konuşması tipiktir: “Kusurlarını gidererek hep ilerliyor insanlık. Şu anda ulamadığımız şeylere günün birinde iyice yaklaşıp o amaca ulaşacağız, yeter ki elimizden geldiğince çalışalım, gerçeği arayanlara yardım edelim. (...) Benim tanıdığım kadarıyla birçok eğitimli kişi böyle bir arayış içinde değil, yaptığı bir çalışma yok, çaba harcamaya yatkın değiller. Kendilerine ‘aydın’ diyorlar ama... (...) Bu kişiler yeni bir şey öğrenmiyor, ciddi bir şey okumuyor, işin doğrusu, hiçbir iş yapmıyorlar; bilimin yalnızca sözünü edip sanattan da hemen hemen hiç anlamıyorlar.”

Oyunlarda söylevlerin ötesinde diyalog elbette vardır; ancak sadece görünüşte böyledir.

Kişiler, birbirlerini dinlemezler bile; rüzgâra kapılmış, nereye gideceklerini bilmekten yoksun, geçmişlerine, geçmiş güzel günlerine sığınırlar. Oysa geçmişleri kayıplarla doludur. Sonuçta uzak geçmiş ile uzak gelecek arasında bir bungunluk, bir bunalım yaşanır. Çalışmak isterler çalışamazlar, gitmek isterler, gidemezler.

İştahla savunulan “uzaklaşma, çalışma” arzusu, kaybolmuşluk, yitip gitme korkusuyla çelişir. Bu aydın kişiler, dış dünyadan adeta soyutlanmış gibidir. Dışarıdan oyun alanına gelenler olur; ne var ki, benzer tavırlara onlarda da tanık oluruz. Zaman aktıkça, dışarıdan gelenler ile içeridekilerin sanki aynı hamurdan yoğrulduğunu görürüz. Çatışmalar yaşanır aralarında, daha doğru deyişle atışmalar, bir anlamdan, bir nedenden yoksundur yoksun olmasına ya, ölümle de sonuçlanır, tabancayla kendi canına kıymayla da.

Bir başka motif, sevgi alanındadır. Filizlenecek sanatı uyandıran yakınlıklar gerçekleşmez. Bu yakınlıkların arkasında tutkulu bir ilişki isteği mi, yeni sığınaklar yaratma telaşı mı olduğu sorusu ortada kalır. Vakarlarından asla ödün vermeyen bu aydın kişileri bekleyen yıkımdır; eşiği geçemezler.

‘Vanya Dayı’ oyununda Astrof şöyle der: “Bizden yüz, iki yüzyıl sonra yaşayacak ve yaşamımızı böyle aptalca, böylesine tatsız bir biçimde tükettiğimiz için bizi küçümseyecek olanlar, belki de mutlu olmanın bir yolunu bulacaklardır.”

Maksim Gorki ise Çehov’un kahramanlarının iki yüzyıl sonraki yaşamın güzelliklerini hayal edip durduklarından söz ederek, şu basit sorunun hiçbirinin aklına gelmediğini belirtir ve uyarır: “Eğer hepimiz yalnız düş kurmayla uğraşırsak yaşamın güzel olmasını kim sağlayacak?”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler