'Cezaevlerinde Kürtçe yasağını bu hükümet getirdi'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, "Oluşturacağımız raporda bunlar da olacak, başka şeyler de olacak ama asıl mesele bunlardır zaten. Gitseniz Diyarbakır'a, Hakkari'ye, Van'a, 'Ne istiyorsunuz' diye sorsanız yurttaşa, bunları söyleyecek ağırlıklı olarak. CHP, bunları çok önceden söylemeye başladı, şimdi yeni yeni başka şeyler de söylüyor" dedi.

'Cezaevlerinde Kürtçe yasağını bu hükümet getirdi'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.02.2011 - 12:22

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP'nin bu haftasonu Van'da yapacağı toplantıyla ilgili bir basın toplantısı düzenledi. CHP'nin 18-20 Şubat tarihlerinde Van'da yerel ölçekli bir toplantı yapacağını, bu toplantıda bölgenin dinamikleriyle katılımcı bir süreç içinde sadece Kürt meselesine değil, Türkiye'nin bütün sorunlarına çözüm arayacaklarını belirtti. Toplantıda tüm katılımcıların, Kürt sorununa, bölgeye ve Türkiye'ye ilişkin düşüncelerini özgür bir ortamda dile getireceklerini vurgulayan Tanrıkulu, "Bu ortamdan da CHP olarak faydalanmaya çalışacağız. Kendi politikalarımızı ve siyasal çizgimizi bu seçim ortamında netleştirmeye çalışacağız. Bölgenin yerel aktörlerinden, sivil toplum önderlerinden, akademisyenlerden ve bu sorunla, bölge ölçekli sorunla ilgili olarak düşünce sahibi olan herkesin fikirlerinden bu ortamda faydalanmaya çalışacağız" diye konuştu.

Toplantıdan bir sonuç bildirgesi çıkmayacağını kaydeden Tanrıkulu, "Van'da ortaklaşmaya çalışacağız bölgenin aktörleriyle ve sivil toplum önderleriyle, amacımız bu. Kürt meselesini sadece siyasal boyutuyla değil, ekonomik boyutuyla, sosyal boyutuyla, kültürel boyutuyla ele alıp tartışmaya çalışacağız" dedi. Geçtiğimiz Eylül ayında CHP'nin İstanbul'da buna benzer basına kapalı bir toplantı yaptığını ve sonuçlarının kendileri açısından çok yararlı olduğunu dile getiren Tanrıkulu, "Umuyoruz bu toplantı da partimizin siyasetin oluşumuna büyük bir katkı sunacaktır" diye konuştu.
 

'Hükümet açılımla ilgili tek bir somut proje ortaya koymadı'

Tanrıkulu, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Hükümet'in Demokratik Açılım çalışmalarını tamamıyla ret mi ediyorsunuz, yoksa bunun eksik yanlarına dikkat çekip oraya mı yoğunlaşmak istiyorsunuz?" sorusu üzerine Tanrıkulu, Demokratik Açılım sürecini çok dikkatle takip ettiğini vurgulayarak "Sizlerden şu cevabı öğrenmek isterim: Gerçekten bu Demokratik Açılım sürecinde Hükümet'in ortaya koyduğu somut proje nedir? Herhangi bir yurttaşa verecekleri bir cevap var mıdır?" diye sordu. Tanrıkulu, açılım sürecinin başladığı Temmuz 2009'dan bu yana Hükümet'in ortaya koyduğu tek bir somut projenin olmadığını belirtti.

'OHAL'in kaldırılması kararı önceki hükümet döneminde alındı'

AKP sözcülerinin ve Başbakan Erdoğan'ın açılım sürecinde "Olağanüstü Hal'i biz kaldırdık. Kürtçe yayını biz başlattık. Kürtçe konusunda kısıtlamaları biz kaldırdık" yönünde açıklamalar yaptığını anımsatan Tanrıkulu, bu açıklamaların gerçeği yansıtmadığını söyledi. Olağanüstü Hal'in 19 Haziran 2002 tarihinde dönemin İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in Meclis'e gönderdiği yazıda "Olağanüstü halin Hakkari ve Tunceli'de kaldırıldığını, Diyarbakır ve Şırnak'ta ise son kez uzatılmasını" istediğini kaydeden Tanrıkulu, kararın AKP iktidara gelmeden önce alındığını ve 30 Kasım 2002'de kaldırıldığını kaydetti.

Kürtçe yayın yapan TRT 6'nın 1 Ocak 2009'da yayına başladığını ancak Kürtçe yayın yapılabilmesi için yapılan yasal düzenlemenin 9 Ağustos 2002'de yapıldığını anımsatan Tanrıkulu, "Bu Hükümet, yasa olmasına rağmen, Anayasa değiştirilmesine rağmen 2002'den 2009'a kadar böyle bir kanalı yayına sokamadı 7 yıllık bir süre içinde. Ancak 1 Ocak 2009 tarihinde TRT Şeş yayına başladı, 7 yıllık bir gecikmeyle. Bu yayın başladığında uyduda 24 saat Kürtçe yayın yapan 10 tane kanal vardı. Bu da bana göre bir açılım değildir" diye konuştu.

'Cezaevlerinde Kürtçe yasağını bu hükümet getirdi'

Tanrıkulu, cezaevlerindeki telefon görüşmelerinde Kürtçe konuşma yasağını 2006'da bu Hükümet'in getirdiğini de ifade ederken 2009'da yönetmeliğin değiştirildiğini ve "Cezaevlerinden telefonla görüşecekler bakımından mahallinde bir konuk araştırması yapılmayacağı" şeklinde bir düzenlemenin yönetmelikten çıkarıldığını dile getirerek şöyle konuştu: "Kürtçe halen bu yönetmelikte yasak değildir. Başbakan'ın reform dediği konu yönetmelikte yasak değildir. Dolayısıyla bu Hükümet'in 8 yıllık iktidar döneminde verdiği bu örnekler dışında verebileceği bir örnek yoktur ve bu üç örnek de tamamen yanlıştır. Hatta tamamen hukuka aykırıdır, ben daha başka bir ifade kullanmak istemiyorum sizlerin huzurunuzda. Dolayısıyla bu Hükümet'in Demokratik Açılım projesinin mevzuata tekabül eden, hayata tekabül eden hiçbir yanı yoktur."

'Toplantıda aykırı firikler de olabilir, yararlanmaya çalışacağız'

Tanrıkulu, "Van toplantısından sonuç bildirgesi çıkmayacak, ortaklaşmaya çalışacağız dediniz. Bu ortaklaşma nasıl olacak?" sorusu üzerine sivil aktörlerin, akademisyenlerin bu konudaki görüşlerinden faydalanacaklarını ve bu görüşleri daha sonra seçim bildirgesine yansıtmaya çalışacaklarını belirtirken "Burada çok aykırı fikirler de olabilir, CHP programına ters düşen fikirleri savunan insanlar da olabilir. Dolayısıyla amacımız tamamen özgür bir ortamda hem bu sorun konusunda, Türkiye'nin temel sorunları noktasında; hem de CHP'nin izlemesi gereken politikası konusunda farklı kesimlerden görüşler almak. Tabii ki bu toplantıda partililerimiz, partimizin yöneticileri de olacak, ama partimizin üyesi olmayan, partimizin uzağında olan insanlar da olacak. Bunların da görüşlerini alıp yararlanmaya çalışacağız parti politikamızın oluşturulmasında" diye konuştu.

'CHP sorunla ilgili net şeyler söylemektedir'

Toplantıda kendi görüşlerini anlatmaktan çok davet ettikleri kesimlerin görüşlerini alacaklarını söyleyen Tanrıkulu, "Bu sorunla ilgili olarak CHP çok net şeyler söylemektedir. Türkiye'de temel sorun siyasal katılım noktasında baraj meselesidir. CHP'nin bu konuda duruşu çok nettir. Yüzde 10 barajı noktasında önergesini çok önceden vermiştir. Bu, Kürt yurttaşlarımızın öncelikli talepleri arasındadır, CHP bunu çok önceden savunmaktadır. Sadece Kürtler bakımından değil, temsilde adalet bakımından bunu savunmaktadır" dedi. CHP iktidarında "katılımcı" Anayasa yapma sözü verdiklerini kaydeden Tanrıkulu, kendi açıklamalarından sonra Başbakan'ın da bu yöntemle Anayasa yapma modelini savunmaya başladığını dile getirdi.
 

'Kürt sorununun bütün boyutlarını konuşacağız'

Tanrıkulu, "CHP bu toplantıda bir 'Kürt açlımı' yapacak mı, bu konuda bir görüş ayrılığı var mı?" sorusu üzerine bu konuda parti içinde hiçbir görüş ayrılığının bulunmadığını vurgulayarak "Biz bu meselenin ve Türkiye'nin bütün meselelerinin bölge ölçekli tartışılmasını sağlayacağız bölge aktörleriyle ve akademisyenlerle birlikte. Dolayısıyla Kürt açılımı demek doğru değil, bütün meseleleri konuşacağız. Bölge odaklı meseleleri de, Kürt meselesini de konuşacağız, Kürt meselesinin sadece siyasal yönünü değil bütün yönlerini, ekonomik, sosyal, kültürel yönünü, yoksulluğu, her şeyi konuşacağız. Dolayısıyla buna sadece Kürt açılımı demek bence doğru değil, bu meselenin bütün boyutlarıyla konuşulmasını sağlayacağız" diye konuştu.
 

'AKP bir şey yapar gibi gösterip hiç bir şey yapmıyor'

"Çalıştaydan çıkacak sonuçlar CHP'nin Kürt raporuna da yansıyacak mı?" sorusu üzerine Tanrıkulu, toplantıdan ortaya çıkacak görüşlerden faydalanacaklarını belirtirken "Kürt raporu seçimden önce hazır olur mu?" sorusuna ise "Kürt raporundan daha öte ben şunu ifade ediyorum: Bizim seçim bildirgemizde bu soruna yönelik hedeflerimizi ortaya koyacağız ama şimdiden de söylemeye başlıyoruz. Seçim barajı, yeni anayasa, özel yetkili mahkemeler, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü. Hep bu sorun çerçevesinde CHP'nin bugüne kadar ifade ettiği görüşler" yanıtını verdi.

CHP'nin, Meclis'te grubu bulunan partilere Hakikat Komisyonları kurulması çağrısında bulunduğunu ancak bunun kabul edilmediğini ifade eden Tanrıkulu, "AKP, bir şey yapar gibi gösterip hiçbir şey yapmamakta aslında. AKP sözcülerinin buna karşı tavrını da gördünüz. Sonuçta Meclis'te 23 gün sonra görevi bitecek İnsan Hakları Komisyonu altında bir alt komisyon kurdular. Bu soruna kalıcı çözüm olabilecek, gerçekten yurttaşların kaybolan adalet duygusunu yeniden onaracak bir mekanizma oluşturmasına karşı çıktılar" diye konuştu.

CHP'nin bu konuda çözüm önerilerinin bulunduğunu vurgulayan Tanrıkulu, "Oluşturacağımız raporda bunlar da olacak, başka şeyler de olacak ama asıl mesele bunlardır zaten. Gitseniz Diyarbakır'a, Hakkari'ye, Van'a, 'Ne istiyorsunuz' diye sorsanız yurttaşa, bunları söyleyecek ağırlıklı olarak. CHP, bunları çok önceden söylemeye başladı, şimdi yeni yeni başka şeyler de söylüyor" dedi.
 

'CHP'nin 1989 raporu uygulansaydı sorun bu kadar karmaşık hale gelmeyecekti'

Hükümet'in bu konuda olumlu önerilerine destek vereceklerini ancak bugüne kadar somut bir projenin açıklanmadığını dile getiren Tanrıkulu, Kılıçdaroğlu'nun "sorunun adını koyamadığı" yönündeki eleştirinin de haksız olduğunu söyledi ve "Genel Başkanımız insan odaklı, insanı esas alan bir çözümü uzun yıllardır dillendiriyor" dedi. CHP'nin Kürt sorunu konusunda zengin bir deneyime ve birikime sahip olduğunu, 1989 raporunda kimsenin söylemeye cesaret edemediği ortamda açıkça Kürt sorununun adının konduğunu belirten Tanrıkulu, "Eğer gerçekten bunlar DGM savcıları tarafından soruşturulmak yerine Hükümetler tarafından uygulanmış olsaydı sorun bu kadar karmaşık hale gelmeyecekti" dedi.

Tanrıkulu, Şivan Perver'e geldiği ifade edilen tehditlerle ilgili olarak şiddetin ve baskının hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu kaydederken Perver'in çok değerli bir sanatçı olduğunu ifade etti. Van'daki toplantıyla ilgili güvenlik endişelerinin bulunmadığını vurgulayan Tanrıkulu, "Biz insanlarımızın sorunlarını tartışmaya, beraber ortaklaşmaya gidiyoruz, başka bir şey için gitmiyoruz oraya" dedi. Önceki Genel Başkan Deniz Baykal'ın Van'da uğradığı yumurtalı ve taşlı saldırıya ilişkin de Tanrıkulu, "İstenmeyen olayların da nasıl gerçekleştiğini biliyoruz, daha sonra basına yansıdı bu. İstenmeyen olay değil, aslında belli çevrelerin bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği olaylardı, o olayları da zaten kamuoyu mahkum etti zaten. Van'daki yurttaşlarımızın, Türkiye'nin her tarafındaki yurttaşlarımızın böyle bir çaba içinde olacaklarını sanmıyorum" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler