CHP'de Yeniden Yapılanma
CHP ivedi olarak yeniden yapılanmaya gitmelidir. Bu amaçla partinin temel felsefesini ve önceliklerini herkesin anlayabileceği ve okuyabileceği sadelik ve kısalıkta bir program, parti birimlerinde tartışılarak hazırlanmalıdır. Parti içi demokrasiye geçilmeli, tüm parti üyelerini kucaklayan, farklı eğilimlerin de parti yönetiminde görev almasını sağlayan, ülkedeki muhalif demokrat örgütlerle dayanışma ve işbirliği yapmayı öngören politikalara geçilmelidir.
Parti içi demokraside CHP öncü parti olmalıdır
Parti programını irdelemeden, parti içi demokrasinin işlerlik kazanmasının vazgeçilemez önemini vurgulamak isterim. Parti içi demokraside işlerlik, CHP’ye büyük bir dinamizm kazandıracaktır.
Parti içi demokrasi, parti organlarında kararların demokratik kurallara uygun olarak alınabilmesidir. Partide kararlar en üst kuruldan aşağıya doğru verilirken, en alt parti biriminde de, örneğin mahalle, köy, ilçe ve il örgütünde parti tüzüğüne uygun olarak kararlar alınabilmeli; parti organlarına delegeler seçebilmelidir. Mahalle, köy, ilçe ve il parti organları, parti merkezinin müdahalesi olmaksızın yerel düzeyde demokratik olarak seçilebilmeli ve parti tüzüğüne ve programına aykırılık olmadığı sürece de, seçilenler görevden alınamamalıdır.
CHP’de büyük sancılara neden olan temel sorun, kurultaylara gelecek delegelerin merkez karar yönetim kurulu müdahalesiyle ve milletvekili adaylarının büyük bir kısmının, genel başkan ve bir - iki yardımcısı tarafından belirlenmiş olmasıdır. Bu sistem yerel düzeydeki eğilimleri ve önerileri dışlayan, kırgınlıklara, parti çalışmalarında isteksizliklere ve hatta istifalara neden olmaktadır. CHP’nin 12 Haziran genel seçimlerde hedeflediği sonucu alamamasında bu durumun büyük rol oynadığı kanısındayım. Parti içi demokrasinin işleyebilmesi ve çalışmalara her partilinin aktif desteğinin sağlanabilmesi için, parti üye ve delegelerinin özgür kararlarına saygılı olunması gerekir.
Kuşkusuz, parti çıkarları açısından, partiye seçimlerde oy kazandıracağı ve önemli katkı sağlayacağına inanılan kişilerin milletvekili adayı olabilmesi için parti genel başkanı ve yönetimine belli oranda kontenjan tanınması yararlı ve gereklidir. Örneğin milletvekili aday listesinde seçilebilecek yerler için yüzde 10-15’lik bir kontenjan bu kişiler için parti yönetimi tarafından kullanılabilir. Bu Batı Avrupa sosyal demokrat partilerinde de uygulanmaktadır. CHP’de izlediğim en ciddi sorun, parti yönetiminin, partideki farklı eğilimleri ve kesimleri kucaklamamasıdır. CHP bir kitle partisidir. Bu nedenle de parti bünyesinde, daha solda, merkezci, gelenekçi ve ulusal eğilimde olan partilileri, parti sempatizanlarını ve partiye oy verebilecek seçmenleri bulundurması doğaldır.
CHP’de bugüne değin göreve gelen gruplar, partideki diğer eğilimleri yönetimden uzak tutmuş, milletvekili ve hatta delege olmalarını bile engellemişlerdir. Önceki genel başkan Sayın Deniz Baykal’a yapılan bu yöndeki eleştiriler, bu eleştirileri yapanlar tarafından da uygulanmıştır, uygulanmaktadır. Bu anlayış kitle partisi ve parti içi demokrasinin işlerliği bakımından son derece yanlıştır. Bu durum parti dinamizmini köreltmekte, partideki tüm güçlerin ve eğilimlerin kucaklanmasını engellemekte ve tüm partililerin aktif çalışmalarını imkânsız kılmaktadır. Seçmenlerin, kendi görüşlerinin partide temsil edilmekte olduğunu görmeleri büyük önem taşır. Kuşkusuz partideki tüm eğilim ve grupların, partinin tüm birimlerinde tartışılarak kabul edilen parti tüzüğüne, partinin genel felsefesine ve programına bağlı kalmaları gerekmektedir.
CHP’nin, Türkiye’nin can alıcı konularına vurgu yapan kısa ve özlü bir programa gereksinimi vardır!
CHP’yi diğer partilerden ayırt edici kimliği, toplumda sosyal adaleti, sosyal devleti, işsizliğe çözümü, parasız eğitim-öğretimi, yenilenebilir enerjiyi, doğanın ve çevrenin korunmasını ve toplumsal barışı sağlayıcı olma özellikleriyle netlik kazanır.
İlginç konuları içermesine karşın 344 sayfayı kapsayan CHP programını, akademik çevreler dışında fazla bir kesimin okuma ve incelemesi kolay olmasa gerek. Bu nedenle programda partinin ana görüşlerini içeren konular 30-40 sayfayla sınırlandırılmalıdır. Görselliğe de önem veren bir biçimde broşür olarak ve e-posta yoluyla gönderilebilmeye uygun şekilde hazırlanacak bir programın, eğitim toplantılarıyla partililere ve ilgi duyanlara anlatılması gerekir. Ayrıca böyle kısa ve özlü bir program önemli dillere de çevrilerek CHP’nin nasıl bir parti olduğu, neyi amaçladığı uluslararası alanda da tanıtılmalıdır.
Kuşkusuz hazırlanacak parti program taslağının mahalle, köy, ilçe ve il parti birimlerinde tartışılması, gerekli ekler ve düzeltmeler yapıldıktan sonra da özel bir parti program kurultayında tartışılarak benimsenmelidir. Ancak böyle hazırlanmış bir parti programı, tüm partililerin ortak programı konumuna gelebilir ve partililer için bağlayıcı nitelik kazanabilir.
CHP’nin, sosyal demokrat parti kimliğinin ayırt edici özelliklerini öne çıkararak diğer rakip partilerden farkını sergilemesi, geniş halk kitleleri için can alıcı sorunların neler olduğunu ısrarla vurgulaması ve bu sorunlara nasıl çözüm getireceğini, kaynağını nasıl bulacağını inandırıcı bir biçimde anlatması gerekir.
*Prof. Dr. Hakkı KESKİN Siyaset Bilimci
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı