"Çok partili hayatın neredeyse üçte ikisi terörle geçmiş"

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, hiçbir terör örgütünün, dış bağlantı olmadan ayakta kalamayacağına işaret ederek, ''Bugün birileri öyle diyorsa, 'şunu yapacağız, bunu yapacağız' diyorsa bu kesinlikle kendi fikirleri değil'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.06.2011 - 14:29

Bakan Cemil Çiçek, CNN Türk'de ''Ankara Kulisi'' programına katılarak, soruları yanıtladı.

Seçim kampanyalarında liderler arasında çok sert üslubun kullanıldığının belirtilmesi ve bu üslubu değerlendirmesinin istenmesi üzerine Çiçek, demokrasinin sadece hukuk ve sadece sandıktan ibaret olmadığını, bunun bir kültür ve ahlak altyapısı olmasının gerektiğini ifade etti.

Demokrasinin kendine göre gelenek ve göreneklerini de oluşturması gerektiğini dile getiren Çiçek, Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçmesinden bu yana 60 yıl geçtiğini belirterek, bu sürede siyasilerin artık gelecek nesillere güzel örnekler sunması gerektiğini söyledi.

Türkiye'de demokrasi denilince 60 yıllık süreçte hala İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerden örnekler verildiğini belirten Çiçek, şöyle konuştu:
''Mesela bu terör konusuyla ilgili, bu 60 yılın 40 yılında Türkiye'de terör var. 80 öncesi farklı bir terör, 80 sonrası farklı bir terör. Demek ki, 60 yıllık çok partili hayatın neredeyse üçte ikisi terörle geçmiş. Şimdi teröre muhatap olan başka ülkeler de var. Mesela İspanya var. Oradaki iktidar muhalefet ilişkisine, bir de bizimkine baktığımızda bizim daha bir fırın ekmek yememiz lazım.
Bir özeleştiri yapmak gerekirse demek ki 60 yılda demokrasi adına çok fazla güzel örnekleri koyamadığımızı, ister iktidar muhalefet ilişkileri açısından, ister birbirimizle ilişkiler açısından, ister yeri geldiğinde parti kimliğimizi aşarak birlikte bazı konuları omuzlamamız adına, 'hiç yok' diyemem o haksızlık olur ama biraz daha bu konuda üretken olabilirdik.''

''Seçimlerde bir özellik var. Terör örgütü, İmralı bir tehditte bulunuyor; 15 Haziran'a kadar Başbakan Erdoğan bir talepte bulunmazsa 'kıyamet kopar, savaş çıkar' gibi ağır tehditler var ki, bazı BDP sözcüleri de seçim kampanyalarında benzeri tehditleri tekrarladılar. Terörün sonlandırılması adına Başbakan Erdoğan'ın ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bazı önerileri oldu. Örneğin Kılıçdaroğlu, partilerarası diyaloğa açık olacaklarını ve akil adamlar gibi bir grup oluşturulup konuyu enine boyuna tartışmanın mümkün olabileceğini söyledi. Siz seçimlerden sonra böyle bir heyetin oluşmasında fayda görür müsünüz? İktidar partisi olursanız tekrar buna sıcak bakar mısınız'' şeklindeki sözler üzerine Bakan Çiçek, şu açıklamalarda bulundu:
''Aslında sadece bu terör meselesi değil. Çevremizde olup biten çok önemli gelişmeler var. Terör olayı bunlardan bağımsız değil, ayrık değil. Biri diğeri ile önümüzdeki zaman içinde başka türlü ilişkiler de çıkabilecek. Başka türlü gelişmeler de olabilir. Benim baştan beri iddiam ki, olaylar beni doğrulamıştır; çünkü bu konuda olabildiğince sağduyulu, bilgiye dayalı mesajları kamuoyuna vermeye çalışıyoruz.
Yani hiçbir terör örgütü, dış bağlantı olmadan ayakta kalamaz ve çok fazla faaliyet de yapamaz. Bugün birileri öyle diyorsa, 'şunu yapacağız bunu yapacağız' diyorsa, bu kesinlikle kendi fikirleri değil. Zaten bunlar kendi kendilerine aday olmadılar, bunları birileri aday yaptı şimdi bu konuşanları. Bunların hiçbirisinin kendi başına müstakil iradesi yok. Nerden biliyoruz? Yazılanlardan çizilenlerden, konuşmalardan, mesajlardan biz bunları biliyoruz.''

Çiçek, adaylık kararlarını da kendilerinin vermediğinin en açık göstergesinin Elazığlı birinin Hakkari'den, Hakkarili birinin de Iğdır'dan aday olması örneği ile açıkladı. Cemil Çiçek, şöyle devam etti:
''Kendi doğduğu yerden, yaşadığı yerden aday olanların sayısı o kadar az ki, dolayısıyla örgüt demek istiyor ki, 'bak siz bir şey değilsiniz, bir şey olan benim. Ben ne dersem o olur. Ben kimi aday gösterirsem o aday olur. Ben desteklersem olursunuz.' Dolayısıyla bu terör örgütünün siyasi uzantısı içinde insanın da kıymeti yok, kendisinin de müstakil bir iradesi, müstakil bir hareket kabiliyeti yok. Kararı veren, aday gösteren ve destekleyen örgüt, başkaları... Onun için diyor ki 'ben olmazsam sen hiçbir şeysin.' Onun için barış, demokrasi, insan laflarının hepsi dünyadaki tüm örgüt örgütlerinin palavrası. En kanlı örgütlerin bile sloganı barış, demokrasi hak ve özgürlük.''

Sri Lanka'da gerillaların 70 bin kişiyi kurşuna dizdiğini ve ardından ''barış, özgürlük'' gibi söylemleri olduğunu anlatan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bizdekine bakın, patlayıcıları yerleştiriyor oraya buraya, masum insanlar hayatını kaybediyor, sonra 'barış, demokrasi, insan hakları' diyor. 'Benim şu taleplerim var, olmadığı takdirde yakarım, iç savaş çıkarırım, patlayıcı koyarım oraya buraya' diyor.
Şimdi bunların insanlıkla da, demokrasiyle de alakası yok ama işin sonuç kısmı bu da, arka planına baktığımızda göreceksiniz de bunların bu söylemlerinin arkasında başkaları var, o başkalarını iyi görmemiz gerekir. O başkaları da bugün Ortadoğu'da birçok yerde şu an gelişmelerin içerisinde olan unsurlardır. Ona iyi bakmamız lazım.''

''13 Haziran sabahından itibaren Türkiye'yi bekleyen önemli konuların, sorunların bulunduğunu'' vurgulayan Çiçek, ''Bunların bir parti meselesi olduğunu kabul edersek siyaset kurumu olarak, siyasetçiler olarak çok vahim bir hataya düşmüş oluruz. 13 Haziran sabahından itibaren üzerinde durmamız gereken konular, Türkiye Cumhuriyeti devletinin konuları, sorunlarıdır'' değerlendirmesinde bulundu.

''Türkiye'de en azından devletin meşruiyetini kabul eden, tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek devlet ortak paydasında buluşan partilerin hepsinin ortak derdinin olması gerektiğini'' belirten Çiçek, ''Onun için de belki bugüne kadar olandan çok daha farklı olarak bir samimi dayanışma içerisinde olmamız gerekir'' dedi.

"13 Haziran sabahı soğukkanlı değerlendirme yapılmalı"

''BDP'nin görüşü farklı olduğundan onu katmayalım ama diğer partilerin bir araya gelip, ortak bir çözüm geliştirmek anlamında bir girişimleri olabilir mi'' yönündeki soru üzerine de Çiçek, şunları söyledi:
''Terör gerisindeki sorunlar itibarıyla da bunlara ihtiyaç var. 13 Haziran sabahı itibarıyla tüm partilerimizin en evvel şu milletin kararını soğukkanlı bir değerlendirmesi lazım. Şimdi bütün partiler, beşinci viteste finale doğru koşmaya çalışıyor, ipi göğüslemeye çalışıyor, herkes kendi koyduğu hedef ne ise. Bunu anlıyorum ama Pazartesi sabahından itibaren herkesin oturup soğukkanlı bir değerlendirme yapmasına ihtiyaç var; millet ne dedi?''

Tüm partilerin seçim sürecinde mesajlarını topluma verecek ortamı bulduklarını dile getiren Çiçek, ''Yani 'yerim dardı ben iyi oynayamadım' diyecek şey yok. Dolayısıyla herkes söyleyeceğini söyledi'' diye konuştu. Bunlara karşılık vatandaşın kararını vereceğini belirten Çiçek, şöyle dedi:
''Pazartesi artık millet karar verdiğine göre, bu kararı herkes bir içine sindirmeli, mesajları iyi okumalı. Önümüzdeki dönem tekrar başa dönerek bir tartışma yapmamamız lazım. Önümüzdeki konular üzerinde hükümetten kaynaklanan sorunlar varsa elbette hükümetle bunun ilintisini kurarak değerlendirme yapabiliriz ama sorduğunuz soruda benzeri birkaç konu var ki, bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin sorunudur ve bu devlet bu sorunu çözmek zorundadır. İster AK Parti iktidarıyla ister başka türlü... Onun için bir yan yana gelme ihtiyacını her zamankinden daha fazla görüyorum ve ümit ediyorum ki, bugün beşinci vitesteki sürat, herhalde Pazartesi sabahından itibaren üçe, ikiye, hatta biraz da kenara alıp motoru soğutmamız lazım gelir, diye düşünüyorum. Terör konusu da bu manada.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon