"Çözüm için eşitsizliğin ortadan kalkması lazım"
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, New York'ta eylül ayında BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ve kendisinin katılacağı üçlü bir toplantı yapılmasında fayda gördüklerini, bunu BM Genel Sekreteri Ban'a da ilettiğini söyledi.
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Ada'da çözüm konusunda da, "Gerçek şu ki ben de Kıbrıs'ta bir anlaşma isterim. Anlaşmanın şekli benim için önemlidir. Yaşayabilir bir anlaşma, benim halkımı mutlu edecek bir anlaşma arayışı içerisindeyim ve yapacağımız anlaşmanın da 3 yılda bitecek bir anlaşma olmaması lazım" dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile görüşmesinin ardından KKTC'nin New York Temsilciliğinde, Kıbrıs müzakereleriyle ilgili sorularını yanıtladı.
Üçlü toplantı
BM Genel Sekreteriyle görüşmesinde, bu yılın eylül ayında Ban Ki-mun, Rum lideri Dimitris Hristofyas ve kendisinin de katılımıyla üçlü bir görüşme yapılmasında fayda gördüğünü ifade ettiğini belirten Eroğlu, "Tabii neticede burada karar Genel Sekreterindir. Bunun faydası olacağı ve kendisinin de başkanlık edeceği üçlü toplantıda müzakerelerin geleceği bakımından olumlu adımlar atılabileceği düşüncemizi ortaya koyduk. Ama olur mu olmaz mı, Hristofyas kabul eder mi etmez mi onu bilemeyiz tabii" diye konuştu.
İzolasyonların kaldırılması
İzolasyonun kaldırılması konusundaki bir soru üzerine Eroğlu, "Annan Planı tartışmaları içerisinde AB, izolasyonların kalkacağına dair söz vermişti, dolayısıyla izolasyonların kalkmaması, Kıbrıs Türk halkında AB'ye karşı bir güvensizlik yaratmaktadır" dedi.
Eroğlu şöyle konuştu:
"Kıbrıslı Türkler'e uygulanan bu izolasyonların haklı bir gerekçesi yok. Kıbrıs Türk halkı kendi güvenliğini sağlamak için, Kıbrıs Barış Harekatının yarattığı coğrafya üzerinde bir devlet kurmuştur. Barış Harekatına davetiye çıkaran kimdi? Rumların, Yunanlıların 15 Temmuz 1974 darbesi. Türkiye müdahale etme hakkına sahipti, bu müdahaleyi yaparken de diğer garantörlere de müşterek hareket etme teklifinde bulunmuştu. Dolayısıyla Kıbrıs Türk halkını toplu katliamdan korumak için yapılan askeri bir müdahale olmuştur."
Barış Harekatının, Kıbrıs Türk halkına yönelik izolasyona gerekçe gösterilemeyeceğini vurgulayan Eroğlu, "Kaldı ki başlangıçta izolasyonlar yoktu. Bu izolasyonlar sonradan derinleştirildi. 2004 Annan planı tartışmaları içerisinde izolasyonların kalkacağına dair söz verilmiştir. Sözün yerine getirilmemesi tabii ki sıkıntı yaratıyor. Biz Kıbrıs'ta iki tarafın onaylayacağı kalıcı bir çözüm arıyoruz. Bu çözüm formülünün kalıcı olması için ekonomik eşitsizliğin de 3-5 yıl içinde ortadan kalkması lazım. Bize uygulanan ambargo, ekonomik gelişmemize engel olmaktadır."
Şimdiden ambargoların kalkması gerektiğini belirten Eroğlu ancak bu sayede Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik gelişimini sağlayabileceğini, bulunacak anlaşmanın da ekonomik eşitliğe imkan tanıyabileceğini söyledi. Eroğlu, "Ambargonun kalkması gerekir. Ambargonun nedeni yoktur. KKTC ne atom bombası yaptı, ne de komşularını tehdit ediyor. Kıbrıs Türk halkının kendi toprağında huzur ve güven içinde yaşamaktan başka bir arzusu yoktur. Genel Sekreter'in, ambargonun kalkması konusunda biraz harekete geçmesi, AB'yi bu haksız uygulamadan vazgeçirecek şekilde Güvenlik Konseyi'ne raporlar sunması gerekmektedir."
AİHM kararları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) mülkiyetle ilgili aldığı son kararlardan söz eden Eroğlu, Kıbrıs'ta liderlerin mülkiyet konusunu tartışırken AİHM'nin bu konuda karar almasını "siyasi" bulduklarını ancak Rum lideri Hristofyas'ın "konuyu geçiştirmeye" çalıştığını söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece AB kanunları diyerek bir yere varamazsınız. Bazı kararlar var ki sizin lehinize olabilir, diğerleri ise aleyhinize olabilir ama neticede Kıbrıs'ta yaşanan gerçekler vardır. Bulacağınız bir anlaşmanın yaşayabilmesi için bu gerçekler dikkate alınarak anlaşmanın yapılması gerekir. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti 3 yıl yaşadı. Halbuki bizim istediğimiz, yaşayabilir, kalıcı bir anlaşma yapmaktır. O yüzden ambargoların kalkması, ekonomimizin düzeltilmesi, varılacak bir anlaşmanın yaşayabilmesi bakımından fevkalede önemlidir."
Eroğlu bu kapsamda, Kıbrıs'ta tarafların bulacağı bir anlaşmanın AB birincil hukuku olması gerektiğini, aksi taktirde yine mahkemelerle Kıbrıs konusunun ve mülkiyet konusunun halledilmeye çalışılacağını, bunun doğru olmadığını, meselenin siyasi olduğunu vurguladı.
Referandum konusu
"Yeni bir anlaşmanın referandumdan Annan Planı gibi geçmemesi ihtimali olup olmadığına" yönelik bir soru üzerine Eroğlu şöyle konuştu:
"Varılacak anlaşmanın halk tarafından kabul edilmesi tabii ki arzumdur. Ama yüzde yüz Rumlar'ı tatmin edecek, Kıbrıslı Türkler'i mağdur edecek bir anlaşmanın referandumdan geçmesi mümkün değil. Annan Planı bir rüzgarla estirildi. Vatandaş belki enine boyuna düşünmeden, o güzel propagandaya ve sözlere inanarak oy verdi. Ama Annan planı gibi bir anlaşma metni çıkarsa, ben halkımı iyi tanıyorum, böyle bir anlaşmayı kabul etmez. Halkın referandumda onay vermeyeceği bir anlaşmayı yapsak ne olur yapmasak ne olur. Mühim olan, referandumdan geçip uygulamaya konmasıdır. Uygulamaya koyacağınız bir anlaşmanın da yaşayabilir olması lazım."
Eroğlu, müzakerelere takvim konulmasına Rumlar'ın karşı olduğunu belirterek "Rumlar takvime karşı olmasa, herhalde Genel Sekreterlik bir takvim uygulamak ister. Ama Rumlar BM ve AB üyesi. Dolayısıyla bütün konuşmalarda, bütün verilen beyanatlarda sanki Kıbrıs Cumhuriyeti hala varmış gibi bir izlenim verilmektedir. Tabii bizim tanınmamış bir ülke olmamızın sıkıntısını müzakerelerde de yaşıyoruz. Sizi destekleyecek taraf bulmanız daha zor oluyor. Halbuki AB üyesi olan Rum tarafının AB'de müttefik bulması kolay. BM'den de bulması kolay. Bizim sadece güvendiğimiz anavatan Türkiye. Türkiye, diğer ülkeler üzerinde ağırlığını hissettirdiği sürece, Kıbrıs'ta biz de müzakere masasında elimizin daha güçlü olacağına inanıyoruz".
Kıbrıs meselesinin Türkiye'yi de ilgilendiren "ulusal dava" olduğunu anlatan Eroğlu, bu kapsamda Türkiye ile hep işbirliği yaptıklarını söyledi.
Uluslararası konfesans önerisi
Rumlar'ın Kıbrıs konusunda uluslararası bir konferans düzenleme önerisiyle müzakereleri New York'a taşıma fikrine yönelik bir soru üzerine, bunun, "üçlü zirve" konusundan ayrı olduğunu belirten Eroğlu, Rumlar'ın, "BM Güvenlik Konseyi üyeleri, AB üyeleri, Türkiye, Yunanistan ve Rum tarafı" olarak bir konferans teklifinde bulunduğunu belirtti.
Eroğlu, "Rumlar bizi kendilerine eşit görmüyor. Bizim böyle bir öneriyi kabul etmemiz mümkün değil. Kıbrıs konusu 3 garantör ülkeyi, Kıbrıs'ta yaşayan insanları ilgilendirir. Tabii uluslararası toplum da bu konuda ağırlığını hissettirmeye çalışıyor. Bu kapsamda Rumların daha olumlu olmaları ve gerçekleri çok daha iyi görererek tavır ortaya koymaları gerekir" dedi.
Rumlar'ın "Kıbrıs sorunu sanki 1974'te başlamış gibi propoganda yaptığını" belirten Eroğlu, "1963'ten 1974'e kadar biz Kıbrıs'ta nasıl yaşadık? 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yıkan, bizi Cumhuriyet'ten dışlayan kimdi, bunların dikkate alınması, Rumlar'ın politikalarına alet olunmaması gerek. Rumlar kendilerini bir işgalle karşı karşıya kalmış mağdurlar gibi göstermeye çalışıyor. Dünyanın bunu kabul etmesi mümkün değil ama kendilerine göre dost da bulabiliyorlar" diye konuştu.
Hristofyas'la görüşmeler
Eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın seçimleri kaybedip Eroğlu'nun KKTC Cumhurbaşkanı olmasının ardından Rum çevreleri tarafından müzakerelerin kötü gideceği yönünde haberler yayıldığının hatırlatılması üzerine Eroğlu şöyle konuştu:
"Müzakereler şimdilik iyi gidiyor. Tabii ki Talat ve Hristofyas birbirlerine yoldaş derlerdi ama yoldaşlık olayı bitirmedi. Çünkü yoldaşlık başkadır. İki ayrı halkı temsil eden liderler pozisyonunda olmak farklıdır, sorumluluklarınız başkadır. O bakımdan ben de kendisine (Hristofyas'a) söyledim. Dostuz. Aynı masanın etrafında oturuyoruz. Yoldaşınla 2 sene 3 sene müzakere masasında oturdun ama bir anlaşmaya varamadın. Benim seçilmemem için çok menfi propagandalar yapıldı. İngiltere, Avrupa, Rum basınında çıktı 'Eroğlu uzlaşmazdır, gelirse müzakere masası bozulacak' diye. Sırf bunlar Talat'a seçim kazandırmak için söylenen sözlerdi ama gerçek şu ki ben de Kıbrıs'ta bir anlaşma isterim. Anlaşmanın şekli benim için önemlidir. Yaşayabilir bir anlaşma, benim halkımı mutlu edecek bir anlaşma arayışı içerisindeyim ve yapacağımız anlaşmanın da 3 yılda bitecek bir anlaşma olmaması lazım."
Eroğlu, müzakerelerde sonuç alınamaması durumunda ne olacağı sorusu üzerine, şu an tek düşüncelerinin, müzakereleri bir anlaşma metniyle halkın referandumuna sunmak olduğunu söyledi. Derviş Eroğlu, "Biz buna niyetliyiz de Rum tarafı anlaşmama niyetini sürdürürse belki bir anlaşma olmayacak. Olamazsa o zaman günü geldiğinde tabii konuyu Anavatan Türkiye ile değerlendireceğiz" dedi.
Yıl sonuna kadar bir anlaşma olması yönünde BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un Kıbrıs özel danışmanı Alexander Downer'ın da istekli olduğunu belirten Eroğlu, "Ama tabii ki Downer'ın ya da benim anlaşma istememizle olmaz, Rum tarafının da aynı isteği müzakere masasına yansıtması gerekir. (Yıl sonundan sonrası için) kesin bir şey söyleyemem ama yıl sonu bir hedeftir. Çünkü bu müzakereler dün başlamadı, yıllardan beri bu müzakerelerin içerisindeyiz, saçlarımız ağardı, emekli oluyoruz, hala müzakereleri konuşuyoruz. O bakımdan artık bunun bir anlaşmayla sonuçlanması, anlaşma olmazsa da tarafların da pozisyonlarını gözden geçirmesi gerekir" dedi.
Müzakerelerin dili
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, müzakerelerde konuşulan dille ilgili bir soru üzerine ise, kendisinin Türkçe, Hristofyas'ın da Rumca konuştuğunu, müzakereleri ikisinin de kendi anadillerinde yürüttüklerini vurguladı. Eroğlu müzakereler sırasında hem kendi konuşmalarının, hem de Hristofyas'ın konuşmalarının İngilizce'ye tercüme edildiğini, özel temsilciler Kudret Özersay ve Yorgo Yakovu'nun ise hem müzakerelerde hem kendi aralarında İngilizce konuştuklarını bildirdi.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!