'Çözüm yolu diplomatik müzakereler'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran'a yönelik olası yeni yaptırımlarla ilgili olarak, "Eğer bir sorun varsa da bunu çözmenin doğru yolu, Türkiye'yi de etkileyecek bir askeri gerilim ya da ekonomik yaptırım değil, diplomatik müzakereler" dedi.

'Çözüm yolu diplomatik müzakereler'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.04.2010 - 06:28

Türkiye ile Ermenistan'ın anlaşamadığı konuları kendi arasında konuşabileceğini, bunun Türk-Amerikan ilişkilerinin ögesi olmaması gerektiğini belirten Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Tarihimizle ilgili olarak Ermeni dostlarımızı dinlemeye hazırız" diye konuştu. ABD'deki düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi'nde konferans veren Davutoğlu, Türk-Amerikan ilişkilerini "kendine has, özel bir karaktere sahip ve en kurumlaşmış ilişkilerden biri" olarak niteleyerek, iki ülkenin coğrafyası ve tarihinin "rekabetçi değil, birbiriyle uyumlu" olduğunu söyledi. ABD Başkanı Barack Obama yönetimiyle Türk hükümetinin politikalarının birbiriyle benzerliğine değinen Davutoğlu, Türkiye'nin de tıpkı Obama gibi, diyalog politikasından yana olduğunu belirtti.

Davutoğlu, Türk dış politikasının "kısa vadeli çıkarlara dayanan değil, değer yönelimli" bir politika olduğunu ifade ederek, İran'ın nükleer programı konusunda 3 temel prensiplerinin bulunduğunu bildirdi. Nükleer teknolojiyi barışçıl amaçlarla edinmenin tüm ulusların hakkı olduğunu kaydeden Davutoğlu, buna karşın Türkiye'nin nerede olursa olsun nükleer silah sistemlerine karşı olduğunu vurguladı. Tarihteki Nagazaki ve Hiroşima deneyimlerini hatırlatarak, nükleer silah sistemlerinin hiçbir meşruiyetinin olamayacağını belirten Davutoğlu, "Dünya politikasında nükleer silah yarışı görmeyi ve bölgemizde de nükleer silahlar istemiyoruz" dedi.
 

'Yanı başımızda nükleer silah geliştirmesini asla hoşgörmeyiz'

Orta Doğu'nun nükleer silahın bulunmadığı bir bölge olması gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, "Orta Doğu'da gerilimler için zaten yeterli neden var, buna yeni bir neden eklenmemeli. İran'a, Türkiye'nin tüm nükleer silah sistemlerine karşı olduğu açıkça söyledik" diye konuştu. Davutoğlu, "eğer bir sorun varsa da bunu çözmenin doğru yolunun, Türkiye'yi de etkileyecek bir askeri gerilim ya da ekonomik yaptırım değil, diplomatik müzakereler olduğunu" vurguladı. Türkiye'nin geçmişte Irak'taki askeri tansiyondan ve ekonomik yaptırımlardan komşusu olarak en çok zarar gören ülke olduğunu hatırlatan Davutoğlu, bölgelerinde yeni bir istikrar, barış ve refah dönemi olmasını istediklerini söyledi. Türkiye ile İran'ın yaklaşık 350 yıldır aynı sınırı paylaştığını, İranlıların üçte birinin Türkçe konuştuğunu, Tahran'ın İstanbul'dan sonra en fazla Türkçe konuşan nüfusa sahip ikinci şehir olduğunu, iki ülke arasında yakın kültürel ve coğrafi bağlar bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, "Dolayısıyla diplomasi yoluyla bir çözüm bulunmasını istiyoruz. Ancak yanı başımızda nükleer silahların geliştirilmesini de asla hoşgörmeyiz" ifadesini kullandı.
 

'Fakir bir komşu değil, zengin bir Ermenistan istiyoruz'

Davutoğlu, Türk-Ermeni meselesinin Türkiye ile ABD arasındaki bir konu olmasında hiçbir mantık görmediğini de belirterek, "Türkiye ve Ermenistan iki komşu ülke. Yüzyıllardır birlikte yaşıyorlar. Eğer anlaşamadığımız bir konu varsa aramızda konuşabiliriz. Ancak bunun Türk-Amerikan ilişkilerinin bir ögesi olmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi. Yunanistan Dışişleri Bakan Vekili Dimitris Druças'ın geçen hafta Türkiye'yi ziyaretinde, iki ülke arasında ortak bakanlar kurulu toplantısı düzenlenmesini kararlaştırdıklarını hatırlatan Davutoğlu, "10 yıl önce Türkiye ile Yunanistan'ın bu derece yakın ilişki kuracağını hayal bile etmek imkansızdı. Neden Ermenistan ile olmasın" dedi.

Konuşmasında, Türkiye'nin Ermenistan'a yönelik 2003 yılında başlayan açılımlarından bahseden Davutoğlu, komşularıyla "sıfır sorun" politikasını Ermenistan'a da uygulamak istediklerini vurguladı. Davutoğlu, "Yanı başımızda istikrarsızlığın kaynağı fakir bir komşu değil, zengin bir Ermenistan istiyoruz. Tüm komşularımızın zengin ve bizimle barış içinde olmasını arzu ediyoruz. Protokolleri imzalarkenki vizyonumuz da buydu" diye konuştu.
 

'Tarihimizle ilgili Ermeni dostlarımızı dinlemeye hazırız'

Türk ve Ermeni ulusları arasında, sadece devletler düzeyinde değil, Paris'te, Los Angeles'ta olsun, yeni bir uzlaşı dönemi istediklerini dile getiren Davutoğlu, "Tarihimizle ilgili olarak Ermeni dostlarımızı dinlemeye hazırız" dedi. Hiç kimsenin, hafızasını tek taraflı olarak karşı tarafa empoze etmemesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, 1915 dönemiyle ilgili olarak, Balkanlardan, Kafkaslardan da 3-4 yılda 2 milyon Türk'ün göçe zorlandığını hatırlattı.

Davutoğlu, tarihin parlamentolar yoluyla siyasileştirilmesini asla kabul etmeyeceklerini vurgulayarak, "(Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesindeki Ermeni tasarısı oylaması) 22'ye karşı 23 yerine tersi olsaydı, tarihle ilgili yorumlamalar değişecek miydi? Bu mantıklı ve etik değil" ifadesini kullandı. Bakan Davutoğlu, Irak konusunda da ülkenin Orta Doğu'nun küçük bir modeli olduğunu belirterek, Irak'taki seçimleri başarılı bulduklarını söyledi. Seçim sonuçlarının, Irak'ın bugün daha kozmopolit siyaset ihtiyacı olduğunu gösterdiğini belirten Davutoğlu, seçimlerin Şii partisine, Irak politikasının sadece Şii egemen olamayacağı, Sünnilere, başarı için Şiilerle işbirliği yapmaları, Kürt partisine de diğer partilerle ilişkilerinde daha az hırslı olması gerektiği mesajını verdiğini dile getirdi.

 

'Hala diplomatik bir çözümün olduğuna inanıyorum'

Davutoğlu, ABD'deki düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi'nde, ABD'nin eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve eski Ankara Büyükelçisi Marc Grossman'ın moderatörlüğünde verdiği konferansta, soruları yanıtladı. İran'ın nükleer programıyla ilgili bir soru üzerine Davutoğlu, "Hala diplomatik bir çözümün mümkün olduğuna inanıyorum" dedi. ABD Başkanı Barack Obama'nın yaptırımlar üzerinde çalışsa da diplomasi kapısının hala açık olduğuna işaret ettiğini hatırlatan Davutoğlu, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a komşu olan tek ülke olduğunu hatırlattı. Davutoğlu, "ABD'yi kastetmiyorum ama binlerce mil üzerinde bir ülke kolayca yaptırım kararı alabilir. Ancak bir komşu ülke olarak, çok fazla çıkara ve bağlantıya sahip ülke olarak bu konuda ciddi endişelerimiz var" diye konuştu.

İran'ın Türkiye'nin doğalgazda ikinci kaynağı olduğunu, Türkiye'nin bu konuda Rusya'ya bağımlı kalmak istemediğini, ayrıca İran'ın Türkiye'nin Orta Asya'ya erişimde "tek çıkış yolu" olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu: "Dolayısıyla diplomasi üzerinde çalışmaya devam edeceğiz. Bu İran'ı savunmaya çalışmak değil, bu bizim ulusal çıkarımız. Bölgemizde yeni çekişmeler, yaptırımlar, kutuplaşmalar, askeri tehditler görmek istemiyoruz. Ne İran'dan ne de diğer ülkelerden İran'a. Yeni bir Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya istiyoruz. İran da bu üç bölgenin tam ortasında. Dolayısıyla İran politikası, stratejik çıkarlarımız olan bu üç bölgeyi de etkileyecek."

Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'nde yaptırım oylaması durumunda Türkiye'nin ne yönde oy kullanacağına yönelik soru üzerine, yaptırım paketinin içeriğini bilmediklerine dikkati çekti. "BM Güvenlik Konseyi üyesiyiz, ancak şimdiye kadar bize paketin içeriğiyle ilgili bir bilgilendirme yapılmadı" diyen Davutoğlu, içeriğini bilmedikleri bir paket hakkında kesin yanıt veremeyeceğini söyledi. Bakan Davutoğlu, Irak'a 1990'lı yıllardaki yaptırımdan Türkiye'nin ciddi anlamda zarar gördüğüne işaret ederek, bu durumun terörist faaliyetlere de uygun zemin oluşturduğunu hatırlattı. Davutoğlu, İran'ın nükleer silahı olmasını istemediklerini, nükleer silahsızlanmadan yana olduklarını vurguladı.

Davutoğlu, bir soru üzerine, Türkiye'nin ulusal kapasitesinde herhangi bir nükleer savaş başlığı ve nükleer silah sisteminin bulunmadığını söyledi. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na (NPT) her ülkenin taraf olması ve NPT insanlığın geleceği için önemliyse bu konuda istisna yaratılmaması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, Türkiye'nin de nükleer silah konusunda bir "hırsı" olmadığını ve dünyada nükleer silahsızlanmanın olmasını umduklarını ifade etti.

 

Türkiye-Ermenistan protokolleri

Davutoğlu, bir soru üzerine, Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinde başarıya ulaşılacağına kuvvetle inandığını söyledi. Üç yıl önce Ermenistan'la hiç diyalog olmadığını hatırlatan Davutoğlu, büyük gelişme kaydedildiğini anımsattı. Davutoğlu, zorlukları aşmada siyasi istek ve vizyonun önemli olduğuna dikkati çekerek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a, özel temsilcisi olarak gönderdiği Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu aracılığıyla ulaştırdığı mektubu aslında, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde Ermeni tasarısının görüşülmesinden önce göndermeyi planladıklarını anlattı. Mektubun içeriğinden bahseden Davutoğlu, protokollere parlamentolardan onay almak için her iki ülkedeki siyasi atmosfer ve psikolojiyi hazırlamak gerektiğini kaydetti.

Davutoğlu, "Parlamentomuzda olumsuz bir sonucu kaldıramayız, sabırla ve Ermeni dostlarımızla koordinasyon içinde zemini hazırlamamız lazım. Eğer bunu yaparsak, Azeri-Ermeni ihtilafının çözümü de bizim sürecimize yardım edecektir. Bunu bir önkoşul olarak koymuyoruz. Ancak şunu biliyoruz ki, Kafkasya'da, Orta Doğu'da, Balkanlarda tüm bu konular bir şekilde birbiriyle bağlantılı. Eğer pozitif ivme varsa tüm bu süreçler pozitif olarak etkileniyor, negatif ivme varsa da bu domino etkisiyle her şeyi negatif hale getiriyor. Olumlu bir sonuç için çalışıyoruz ve iyimserim" dedi.

 

İsrail ile ilişkiler

Davutoğlu, Türk-İsrail ilişkileri hakkında bir soru üzerine, Türkiye'nin tarih boyunca Yahudiler için güvenli bölge olduğunu belirterek, "Biz nerede olursa olsun anti-semitizme karşıyız. Bu bizim için insani bir konu" dedi. İsrail'in Suriye ile doğrudan görüşmelere başlayacağı sırada Gazze'ye operasyon düzenlemesinin Türkiye'ye "saygısızlık" olduğunu, bu nedenle ilişkilerde sorun yaşandığını anlatan Davutoğlu, Gazze'de hala insani bir trajedi yaşandığını ve fiziksel anlamda "getto" görünümünde olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, İsrail'in, barış görüşmelerine yeniden başlanması, yeni yerleşim yerleri inşaatlarının durması, Kudüs'te Müslümanlar açısından kutsal yerlerde provokasyonlar olmaması yönünde politikasını olumlu bir şekilde değiştirirse Türkiye ile arasında hiçbir sorun kalmayacağını belirtti. Davutoğlu, "(Bu durumda) Yarın İsrail-Suriye görüşmelerine yeniden başlayabiliriz. Her şey öncekinden daha iyi olur. Ancak hiç kimse bizim politikamızın İsrail halkına ya da İsrail'in tüm hükümetlerine karşı olduğunu düşünmemeli. Bu, Gazze'ye operasyon düzenleyen İsrail hükümetinin bir politikasına karşıydı ve sonrasında da yeni hükümetin diplomasi ve barışçıl süreç çağrılarına cevap vermeme politikası nedeniyleydi. Umarım bu süreç yakında başlar ve İsrail ile ilişkilerimiz gelişir" diye konuştu.

 

'Ekümenik tipinde bağımsız bir kuruluş olamaz'

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Fener Rum Patrikhanesi'ne yönelik bir soru üzerine, dini kurumlara ve inanç özgürlüğüne saygının insanlığın ve Türkiye'nin en temel değerlerinden biri olduğunu söyledi. "Dini özgürlüklere sahip olmak bizim yükümlülüğümüz" diyen Davutoğlu, sadece Rum Ortodokslar değil, diğer gruplar için de durumu geliştirmek için çalıştıklarını kaydetti.

Uluslararası yasalar, Lozan anlaşması ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmaya göre patrikhanenin bir Türk kurumu olduğunu ifade eden Davutoğlu, Türkiye'de "ekümenik tipinde bağımsız bir kuruluş olamayacağını", bunun Müslüman çoğunluk için de geçerli olduğunu ve bunların ulusal kurumların parçası olduğunu bildirdi. Bakan Davutoğlu, "Tüm dini kurumlara saygı göstereceğiz, çünkü bunlar bizim de kurumlarımız" dedi.

İç politikaya ilişkin soru üzerine, Türkiye'nin evrensel standartları temel alan yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu belirten Davutoğlu, reformlarla Türkiye'nin daha yüksek demokratik standartlara sahip olacağını umduklarını ifade etti. Davutoğlu, Türkiye'de yargının bağımsız olduğunu ve hükümetin etkisinin bulunmadığını da söyledi.
 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler