Demirtaştan Erdoğan'a 'ucube' yanıtı
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kars'taki İnsanlık Anıtı'na 'ucube' diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a "İnzivaya çekilin biraz, kafanızı dinleyin. İçinde bulunduğunuz koşullar, hava, atmosfer sizi tanınmaz bir hale getirmiş durumda, ucubeleştiriyor maalesef" diye seslendi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş partisinin TBMM grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Helikopter kazasında şehit olan 5 subay ile Halk Müziği sanatçısı Kıvırcık Ali'nin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getiren ve ailelerine başsağlığı dileyen Demirtaş, gazetecilerin de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı. Demirtaş, basın emekçilerinin de diğer tüm kesimler gibi sömürü ve baskıyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Cezaevlerinde, düşüncelerini yazdığı için 50'ye yakın gazetecinin bulunduğunu, Kürtçe yayın yapan Azadia Welat gazetesinin üç yazı işleri müdürü için yaklaşık 400 yıl hapis cezası istendiğini belirten Demirtaş, konuşmasında Tunceli'de geçen hafta HES'lere karşı yapılan eylemi de hatırlattı. Demirtaş, "Geçen hafta sonu Dersim'de barajlara, HES'lere karşı halk ayaktaydı. Başbakanın ve Hükümetin ısrarla bütün kültürel varlıkları yok edeceğiz ve herkese baraj yapacağız dayatması altında Munzur'daki doğa katliamına karşı halkın duruşu çok anlamlıdır. 20 bin kişi bunu istemiyoruz diyorsa hükümete düşen o projeleri iptal etmektir. Türkiye'nin her yerinden Dersim halkına ses verilmeli, yalnız bırakılmamalıdır" dedi. Demirtaş konuşmasında, 13 Ocak'ta Diyarbakır'da KCK duruşmasının yapılacağını da hatırlatarak, davada yargılananlara anadilde savunma hakkı verilmesini istedi. Aydınları duruşmaya katılmaya çağıran Demirtaş, BDP olarak 13 Ocak'ta Diyarbakır'da meydanlarda ve duruşma salonunda olacaklarını kaydetti.
"JİTEM de sorgulanmalı"
Grup toplantısında, CMK'nın 102'nci maddesi nedeniyle yaşanan tartışmaları da değerlendiren Demirtaş, tahliyelerin Hizbullah üyelerinin tahliyesi üzerinden yaşandığını belirtti ve şunları söyledi:
"Bu tartışmalar hükümetin ve yargının içinde bulunduğu durumu, bu iki kurumun artık Türkiye'de iş yapamaz hale geldiğini ortaya koydu. Kamu vicdanı, toplum vicdanı yaralanmıştır. Bu tahliyeler on yılda yargılamayı bitirmeyen yargının bunun zeminini oluşturmayan hükümetin de ortak eseridir. Yargı hükümet elele verip ortaya bir imalat çıkardılar ve bu Türkiye'yi rahatsız ediyor. Mesele Hizbullah meselesi de değil, eğer Türkiye Hizbullah'ı tartışacaksa Jitem'i sorgulamalıdır. Ortada devlet eliyle gerçekleştirilmiş seri cinayetler zinciri var. Kürt halkı bu dramı yıllardır yaşıyor zaten. İnanın ki o bölgede 1990'lı yıllarda yaşananlar birer birer ortaya çıkarılsa Türk halkı bu ülkenin vatandaşı olmaktan utanacaktır. O dönemde görev yapan devlet görevlileri, başbakan, genelkurmay başkanı, emniyet müdürleri, valiler, kaymakamlar yargı önüne çıkarılmalı."
"Niye 50 bin sözleşmeli er alınıyor?"
Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulması önerisini yineleyen Demirtaş, CMK'nın 102'nci maddesi nedeniyle yaşanan tahliyeleri önlemenin mümkün olduğunu da dile getirdi. Demirtaş "Savaşa bu kadar bütçe ayrılacağına eğitime, adalete bütçe ayrılsaydı bu işler bu noktaya gelinmezdi. Elli bin sözleşmeli er alınacak. Niye alacaksınız hani Kürt sorunu çözülecekti, Bu kadar öğretmen, doktor, hakim, savcı açığı var. Niye Ellibin sözleşmeli er alınıyor" diye konuştu. Bir ülkede adalet sistemi çökmüşse orada devletten bahsedilemeyeceğini kaydeden Demirtaş, istinaf mahkemelerinin kurulmamasını eleştirdi. Demirtaş, "Bu istinaf mahkemelerinin hayata geçmesini AKP, MHP, CHP elbirliğiyle engelliyor. Hepsi birbirine topu atıyor. Bu mahkemeler kurulsaydı bu tahliyeler olmayacaktı. Alevidir, Kürttür diye hakim savcı almıyorsunuz, sonra hakim savcı bulamıyorsunuz. Bulamayınca da Hizbullahçılar tahliye oluyor. Bin 30 Hizbullah üyesi sizin 2003'te çıkardığınız yasayla serbest kaldı şimdi lider kadrosu tahliye oldu" diye konuştu.
"BDP'lilerin davaları 3-4 ayda sonuçlanıyor"
Yargıtay'ın hızlı sonuçlandırdığı bazı davalardan örnek veren Demirtaş, BDP'lilerle ilgili dosyaların hızla görüşülüp karara bağlandığını belirtti. Demirtaş "Bizimle ilgili dosyalar Yargıtay'a gidiyor üç dört ayda onaylanıyor. Tozlu raflardan, çuvallardan BDP'lilerin dosyalarını çıkarıyorsunuz, Hizbullahçılarınınkini de çıkarsaydınız. Hizbullahçıların dosyaları niye bu kadar sürede bitirilemiyor" diye sordu. 102'nci maddeye rağmen 10 yıl 13 gündür tutuklu bulunan iki kişi bulunduğunu, bunların Süleyman Kaya ile Faruk Menekşe olduğunu da ifade eden Demirtaş, "Diyarbakır'da başka hukuk Ankara'da başka hukuk. Sana başka bana başka hukuk. Böyle bir ülkede güvenceden. adaletten söz edilebilir mi? Tutuklu arkadaşlarımızdan tutuklu olan gazetecilere kadar Mustafa Balbay'dan Tuncay Özkan'a kadar tahliyeyse hepsi tahliye olsun" dedi. Yeni anayasa yapılmasının ardından Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılması, CMK ve TCK'nın yeniden ele alınması gerektiğini belirten Demirtaş, 102'nci maddenin derhal ele alınması ve adaletteki personel açığının giderilmesi gerektiğini de söyledi.
Duble yol haritasına 'duble yolsuzluk'haritalı cevap
Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın geçen hafta grup toplantısında gösterdiği duble yol haritalarını da hatırlattı. Duble yol haritalarının yanı sıra 'Duble yolsuzluk haritaları' da olduğunu, Başbakan'ın bunları göstermediğini ifade eden Demirtaş, Türkiye'de halen 13 milyon kişinin açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşandığını söyledi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin eğitim, işsizlik, sağlık, yeşil kart gibi konulardaki haritalarını gösteren Demirtaş, 1991 yılına ait bölgenin hayvancılığa ilişkin rakamlarını dile getirdi. Bölgede boşaltılan üç bin köyün faturasını tüm Türkiye'nin ödediğini, 'Kürtler Kürtçe konuşmasın' diye etin 15 TL yerine 30 TL, sütün 50 kuruş yerine tüketildiğini belirten Demirtaş, Yeşil Kart haritasını gösterirken "Kimse yanlış anlamasın bu Kürdistan haritası değil yeşil kart haritasıdır" dedi. Bölgenin doktor ve hemşire sayısında da Türkiye'nin en geri bölgesi olduğunu kaydeden Demirtaş, "Biz projeler üretiyoruz ama birileri çıkıp 'bunlar bölücüdür' diyor. Bölücünün daniskasısınız. Ülkeyi böldünüz biz bütünleştirmeye çalışıyoruz" dedi. Demokratik özerkliğin tek kurtuluş reçetesi olduğunu savunan Demirtaş, "Bu yönetim anlayışı olmazsa başbakanlık padişahlık zihniyetiyle yürümeye devam edecek" dedi.
"İnzivaya çekiin bu atmosfer sizi ucubeleştiriyor"
Başbakan'ın Kars gezisini değerlendiren Demirtaş, Erdoğan'ın Kars'taki İnsanlık Anıtı'na ilişkin 'ucube' değerlendirmesini de hatırlattı ve şunları söyledi:
"Seçimle başa gelmiş bir başbakan orayı ziyaret ediyor, heykeli görüp 'tez yıkıla' diyor. Biz bu filmi bir yerden hatırlıyoruz. Osmanlı padişahları gittikleri yerlerde şu şöyle bu böyle olma diyorlardı. Başbakan da Kars halkına sormadan bu yıkıla diyor. Hem sanata hem Karslılara hem demokrasiye hakaret. Tek bir cümlede bu kadar hakareti başaran başbakan ancak AKP iktidarında olur. O sanatçı arkadaşımız kocaman bir Recep Tayyip Erdoğan heykeli yapsaydı devlet sanatçısı olurdu. İşte demokratik özerklik o heykeli yaparken de yıkarken de Kars halkına sormaktır, onun iradesine saygı duymaktır. Recep Tayyip Erdoğan 20 yıl önce eyalet sistemini savunuyordu. Kendisine çağrı yapıyoruz; inzivaya çekilin, biraz kafanızı dinleyin. Yanınızda hiçbir danışmanınız olmadan, geçmişinizi ve geleceğinizi düşünün. İçinde bulunduğunuz koşullar, hava, atmosfer sizi tanınmaz bir hale getirmiş durumda, ucubeleştiriyor maalesef. Bu ucube düşüncelerden kurtulmak için inzivaya çekilin, nasıl bir gelenekten geldiğinizi, hangi çözüm önerilerini ortaya koyduğunuzu düşünün ve şimdi onları uygulama fırsatınız var. Bu iş danışmanlarla şakşakçılarla yürüyecek bir iş değil. Kars'ta ortaya koyduğunuz tablo kendini kaybetmiş bir başbakan tablosudur. Lütfen artık Türkiye'yi bu şekilde korkutmaktan, ürkütmekten vazgeçin."
"Millet tek, dil tek, çocuk üç"
Yerinden yönetim söz konusu olduğunda 'ucubeler'in ortaya çıkmayacağını, kaymakam ve valililerin de seçimle işbaşına gelmesi gerektiğini dile getiren Demirtaş, konuşmasının sonunda ise kadınlara ilişkin istatistikleri ve Başbakan Erdoğan'ın 3 çocuk tavsiyesini hatırlattı. Demirtaş, "Başbakan üç çocuk diye tutturmuş, neredeyse kanun çıkaracak; üç çocuk yapma kanunu. Her şeyden önce buna kadın karar verir. Milet tek, dil tek, çocuk üç. Bu koşullarda üç çocuk diyorsun ben de diyorum ki; kolaysa sen yap" diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza