Derviş: Gelir eşitsizliği artacak

Brookings Kurumu Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, teknolojik gelişmenin ara kademelerdeki işleri ortadan kaldıracağını, bunun yüksek vasıflı ücretlilerle alt vasıftaki işlerde çalışanlar arasındaki gelir dağılımını artıracağını bildirdi.

Derviş: Gelir eşitsizliği artacak
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 18.04.2014 - 16:27

Brookings Kurumu Başkan Yardımcısı, UNDP eski Başkanı Kemal Derviş, teknolojik gelişmeyle, kasiyerlik, telefon operatörlüğü, ücret toplama gibi bazı mesleklerin ortadan kalkacağını, muhasebecilere, seyahat, finans danışmanı ve şoförlere daha az ihtiyaç duyulacağını, gelişmenin yüksek vasıflı işçilerle vasıfsız işçiler arasındaki ücret uçurumunun artmasına neden olacağını bildirdi. Derviş, artan eşitsizliği destekleyecek eğilimlerin birçok politika enstrümanıyla, eşitlik ve sosyal hareketliliği sağlayacak bir çabanın merkezinde, vergi rejimleri ve hayat boyu kapsayıcı ve ulaşılabilir eğitim ve sağlık hizmetleriyle etkisizleştirmesi gerekeceğini belirtti.

Derviş, Project Syndicate’de yayınlanan “Ekonomide İlerlemeyi Nasıl Ölçmeliyiz?” başlıklı makalesinde ekonomik büyümenin doğası üzerine yapılan tartışmalarda yeni bir döneme girdiğini bildirdi.

KÜRESEL EKONOMİK BÜYÜMENİN HIZI

Ekonomik büyümede soruların geçen onyıllardakilerden farklı olduğunu belirten Derviş, ilk olarak “ekonomik büyümenin gelecekteki potansiyel hızı” konusunun ekonomistler arasında ciddi anlaşmazlık doğurduğunu bildirdi. Derviş şöyle devam etti:

“-Nortwestern Üniversitesi’nden Robert Gordon ABD ekonomisinin orta vadede yüzde 0.5 kişi başına milli gelir artışı sağlamayı başarırsa şanslı olacağına inanıyor. Diğerlerinden belki de en dikkat çekicisi Dani Rodrik, yükselen ekonomiler için ‘büyüme kötümserliği’nin bir türünü geliştirdi. Bu önde gelen analizcilerin çoğunun ortak olduğu anahtar öncül, ülkelerin (en çok da gelişmekte olan ve yükselen ülkelerin) kendilerinden hızlı olanları yakalamasına olanak veren teknolojinin artık yavaşlayacağı.

-Karşı taraftakiler ise ‘yeni teknolojiciler’. Düşük ve orta vasıflı emeği mükemmel şekilde yedekleyecek gerçekten ‘akıllı makineler’in karakterize ettiği dördüncü sanayi devriminin başında olduğumuzu iddia ediyorlar. ‘Nesnelerin interneti’nin yanısıra (eşyalara uzaktan komuta edilmesi) bazıları yazılım biçiminde olan bu ‘robotlar’, enerji verimliliği, ulaşım (örneğin kendi kendine yolalan araçlar), tıbbi bakım ve kitle üretiminin üç boyutlu printerler sayesinde özele göre ayarlanması dev bir yeni verimliliğin müjdecisi olacak.”

İKİNCİ SORUN: GELİR DAĞILIMI

İkinci olarak “gelir dağılımı sorunu” bulunduğunu belirten Derviş, sermaye getiri oranının ekonomik büyümeden yüksek olmasıyla birlikte temel ekonomik güçlerin karlarda kalıcı artışını körüklediğini bildirdi. Derviş şu görüşleri savundu:

“-Birçokları, çok yüksek vasıflı emek hariç sermayenin diğer her şeyin yerini alması durumunda, çok sayıda yeni yeteneği piyasaya arzı için uzun süre gerektiğinden, yüksek vasıflı ve diğer emek türleri arasında artacak ücret farklılıklarının eşitsizliği daha da kötüleştireceğini gözlemledi.


-ABD ekonomisi belki on yıl içinde; en üstteki yüzde 5 büyük sermaye sahibi, çok yüksek vasıflı ücretli ve küresel ‘kazanan hepsini alır’ oyuncularının milli gelirin yüzde 50’sini aldığı bir ülke olacak. Bugün bu kesimin aldığı yüzde 40’ın çok altında değil.”

MUHASEBECİLERE DAHA AZ İHTİYAÇ DUYULACAK

İleri otomasyonun istihdama etkisi konusunda ise Derviş, “Önceki sanayi devrimlerinde de görüldüğü gibi insanoğlu birçok sıkıcı işten kurtulabildi. Örneğin kasiyerlere, telefon operatörlerine ve ücret toplayanlara belki ihtiyaç olmayacak ve muhasebecilere, seyahat ya da finans danışmanlarına, şoför ve diğer pek çoklarına ise daha az ihtiyaç bulunacak” dedi.
 
“Teknolojicilerin” söylediklerinin yarı doğru olması durumunda GSYH’ların daha yüksek olacağını kaydeden Kemal Derviş, “O zaman, akıllı makineler ağları toplarken 25-30 saatlik bir çalışma haftası umudunun ve yılda iki ay iznin tadını neden çıkarmayalım?” dedi. Derviş makalesinde şu görüşleri savundu:

“-Büyüme üzerine, toplam GSYH’da artış olarak tanımlanan ve bir asır önce keşfedilen ve milli muhasebe kullanılarak hesaplanan geleneksel odaklanma giderek daha az yararlı hale geliyor.
 
-Ekonomik ilerlemenin yapısı ve ölçülmesi, toplumlara teknolojinin tüm vatandaşlara hizmet edecek gücünü yönetme imkânı sağlayan yeni bir toplumsal sözleşmeyi içermeli. Çalışmak, öğrenmek, boş zamanların tadını çıkarmak ve sağlıklı ve ‘verimlilik’ hayatlarımızın sürekliliği olan bölümleri olmalı ve politikalar açıkça, bu sürekliliği kolaylaştırmayı ve rakamlarla ortaya konulmuş artan bir refahı hedeflemeli.

-Artan eşitsizliği destekleyecek eğilimlerin birçok politika enstrümanıyla, eşitlik ve sosyal hareketliliği sağlayacak bir çabanın merkezinde, vergi rejimleri ve hayat boyu kapsayıcı ve ulaşılabilir eğitim ve sağlık hizmetleriyle etkisizleştirmesi gerekecek. İnsanoğlunun hayat kalitesi, hatta gelişmiş ekonomilerde bile hala büyük ölçüde iyileştirilebilecek olsa da, toplam GSYH üzerinde odaklanmak bu hedefe ulaşmada daha az yardımcı olacak.

-Gelecekteki ekonomik büyüme çevresindeki sorular giderek net hale geliyor. Fakat insani gelişimin mesafe almasını sağlayacak ulusal ve küresel politikaları mümkün kılmak için ihtiyaç duyulan yeni bir kavramsal çerçeve oluşturma sürecinin başındayız.”

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler