"Devlet adına Romanlardan özür diliyorum"

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Roman vatandaşlarım benim vatandaşımdır ve bu ülkede 10 yıllardır vatandaşlık hukukundan dahi istifade edememişlerdir. Bu tespiti de yapacağız. Eğer özür dilenmesi gereken varsa, benim Roman vatandaşlarımdır ve ben onlardan bu devlet adına özür diliyorum'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.03.2010 - 09:57

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genel Merkezi'nde partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmaya Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümüne değinerek başladı.

Çanakkale Savaşı'nın dünya tarihine, Mehmetçiğin asil duruşu sayesinde bir ''centilmenler savaşı'' olarak geçtiğini ifade eden Erdoğan, ''O gün orada Mehmetçik, kendisini katletmek, vatan topraklarını işgal için gelenlere kahramanlığını gösterdiği kadar, alicenaplığını, misafirperverliğini, şefkatini ve insanlığını da göstermiştir'' dedi.

Yeni Zelanda'lı bir esirin mektubunu okuyan Erdoğan, Mehmetçiğin, bu esire karşı insaniyetli muamelesinin mektupta anlatıldığını dile getirdi.

Çanakkale'deki bu tabloyu, bu manzarayı tarif etmenin gerçekten mümkün olmadığını, bu destanı, kahraman Mehmetçiğin en güzel tarifini Mehmet Akif'in yaptığını belirten Erdoğan, şairin Çanakkale şiirini okudu. Erdoğan, Mehmetçiğin, tarihe, makbere, asırlara sığmayacak kadar kahraman olduğunu belirtti.


"Tarihi nitelikte bir buluşma"

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, geçen hafta sonunda Roman yurttaşlarla yaptıkları toplantıya değinerek, tarihi nitelikte bir buluşma gerçekleştirdiklerini kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türkiye'nin dört bir yanından gelen yaklaşık 13 bin Roman vatandaşımız ile Abdi İpekçi Spor Salonu'nda buluştuk. Toplantı boyunca coşku bir an eksilmedi.
Burada salona ilişkin iki tespitimi paylaşmak istiyorum. Buna girmeden önce bir şeyi daha paylaşmak istiyorum çünkü köşe yazarı olarak medyada yazan çizenlerin, bakıyorum ki Romanlarla, kaçak olarak Türkiye'de bulunan Ermenileri birbiriyle mukayese ediyorlar. Bu bir defa benim Roman vatandaşlarıma saygısızlıktır. Bunu bir defa çok iyi tespit etmek lazım. Bunun yanında benim Ermeni vatandaşım var ona da saygısızlıktır. Vatandaşlık hukuku içerisinde değerlendirmek ayrı şey, kaçak olarak benim ülkemde bulunmak ayrı bir şey.

Bir defa Roman vatandaşlarım benim vatandaşımdır ve bu ülkede 10 yıllardır vatandaşlık hukukundan dahi bu vatandaşlar istifade edememişlerdir. Bu tespiti de yapacağız. Eğer özür dilenmesi gereken varsa, benim Roman vatandaşlarımdır ve ben onlardan bu devlet adına özür diliyorum. Şahsım adına değil, çünkü benim onlara karşı ilgim, alakam mevcut.

Öncelikle o gün o salonda, tabii bu arada Roman vatandaşım azınlık da değildir. Çünkü bazı Batılılar da Roman vatandaşlarımızı azınlık olarak tanımlıyorlar. Onlar azınlık değil, bu ülkenin asli unsurudur.

Hani benim Kürt kökenli vatandaşlarımı azınlık olarak tanımlayanlar var ya. İşte bunlan hep bilgisizlikten, cehaletten geliyor. Benim Kürt kökenli vatandaşım, bu ülkenin azınlıkları tanımına girmez. Onlar bu ülkenin asli unsurudur. Bunları bir defa birbirinde ayıralım.''

Toplantının olduğu gün, Roman yurttaşların, İstiklal Marşı'nı ne kadar güzel, yürekten ve coşkulu okuduğunu gördüklerini belirten Erdoğan, ''O gün salonda neşe vardı, heyecan vardı, müzik vardı. O gün o salonda kıyafetleriyle, çalgılarıyla renkli kişilikleriyle coşan vatandaşlarım vardı'' dedi.

O gün kendisinin, kameraların, fotoğraf makinelerinin, televizyon ekranlarının, gazete sayfalarının fark etmediği, üzerinde durmadığı bir şeyi gördüğünü anlatan Erdoğan, ''O gün o salonda aynı zamanda göz yaşı vardı. Ama bu gözyaşı Romanların sevinç gözyaşıydı. Her biri ilk kez bir hükümet tarafından muhatap alınmış olmanın, ilk kez değer verilmiş olmanın, ilk kez sıkıntılarının, sorunlarını ilk kez bu kadar ciddiyetle ele alınmış olmasının sevincini, mutluluğunu, umudunu yaşıyorlardı'' diye konuştu.


Milli birlik ve kardeşlik projesi

Erdoğan, bir süredir, ''demokratik açılımın durduğu, hız kestiği, milli birlik ve kardeşlik projesinin duraksadığı, yavaşladığı, motivasyon kaybettiği'' gibi yorumlar yapıldığını ifade ederek, ''Altını çizerek ifade ediyorum, sorunun ne olduğunu bilmeyenler, sorunu görmeyenler, görmek istemeyenler, sorunun farkına varmayanlar, çözüm üretemedikleri gibi çözümü de göremezler, sorunların çözüldüğünü de fark edemezler. Ben bu noktada her bir arkadaşımın da kendisini öz eleştiriye tabi tutmasını, sorgulamasını rica ediyorum.'' dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:
''Türkiye'deki sorunu gerçekten görebiliyor muyuz, birbirimizi gerçekten anlayabiliyor muyuz, anlama çabası gösterebiliyor muyuz, kendimizi, ötekinin yerine koyup o şekilde düşünebiliyor muyuz? Bizim bu sürecimizi sadece Kürt kökenli vatandaşlarımla çerçevelemeye gayret eden mihraklar var. Bizim bu projemiz veya bu süreç sadece Kürt kökenli vatandaşlarımla ilgili değildir. Bizim bu projemiz, tüm sorun alanlarını kapsayan bir projedir. Bunu sürekli söylememize rağmen, bakıyorsunuz TV kanallarında tartışmaya çıkanların hepsi geliyor işi Kürt kökenli vatandaşlarımın sorunlarıyla bitiriyor, onunla başlıyor onunla bitiriyor.

Bu bir oyundur, bu bir tuzaktır. Ve bu bizim sürecimizi, bu projemiz bu kadar dar kapsamlı değildir.

Eğer, bizler bunu yapıyorsak, biz bu sorunu görüyor ve anlıyor demektir. Niye şimdi benim Roman vatandaşlarımla ilgili konudan rahatsız oluyorlar ki? Diğer sorun alanlarına girildiği için. Niye Alevi Çalıştayı'ndan rahatsız oluyorlar? Farklı bir sorun alanına giriliyor diye. Daha dur bakalım, çok daha farklı sorun alanlarına gireceğiz. İşsizlik sorunu... Açıklandı rakam, 13.5... Bakıyorsunuz bazıları zil takıp oynamaya başladı. Ne oluyor yahu? Dur bakalım. Bu, Aralık ayının işsizlik raporu. İşsizliğin adeta zirve yaptığı ama artık inişe de başladığı dönemdeyiz... İnşallah şimdi yeni gelecek rakamlar, ocak, şubat belki biraz daha sıkıntı devam edecek ama Mart Nisan ile birlikte işin çok daha farklı bir şekilde azaldığını göreceğiz.''


"Anayasa değişikliği taslağı, bugün muhalefet partilerine gönderilecek"

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa değişikliğine ilişkin paketin, bugün muhalefet partilerine göndereceklerini açıklayarak, gelecek hafta da muhalefetin ziyaret edileceğini bildirdi.

Erdoğan, AKP Genel Merkezi'nde partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğine değindi.

Toprak, hava, su ısındığı kadar, siyasetin de ısındığını müşahade ettiklerini belirten Erdoğan, ''İşte Anayasa'da kısmi bir değişiklik çalışmasıyla belli bir noktaya gelindi'' dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu:
''Arkadaşlarımız, muhalefet partilerinden randevu talep edecekler ve çalışmaların içeriklerini paylaşacaklar. Burada şu hususu hatırlatmakta fayda görüyorum. Kısmi olarak bir Anayasa değişikliği hiç tartışmasız, hiç tereddütsüz tabii gönül bunu çok daha geniş kapsamlı yapmayı arzu eder ama ne yazık ki diğer siyasi partilerin hiç mi hiç yakın olmadıklarını görüyoruz. Hatta hatta 'bırakın sadece bir geçici madde ile bu işi bitirelim' diyenler de var.

Bugün Türkiye'nin çok acil bir ihtiyacı bu. Değişiklik asla ve asla kişisel beklentiler doğrultusunda değil, ülkenin ve milletin beklentileri doğrultusunda AB ile katılım müzakerelerini yürüten bir ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmiştir. AK Parti'nin 7.5 yıllık iktidarı döneminde Türkiye, ekonomide, iç politikada, sosyal yaşamda çok hızlı bir ilerleme kaydetmiş, artık kabına sığmayan bir noktaya ulaşmıştır.
Bu aşamadan itibaren bizim yolumuza kararlılıkla devam etmek için, bizim bu değişiklikleri, bu reformları yapmamız gerekli hale gelmiştir.

Yıllar boyunca geçikmiş reformları artık Türkiye bunu yapmak zorundadır. Geçen her saniye Türkiye'nin aleyhinedir. Türkiye, bir Anayasa değişikliğini gerçekleştirecek bir parlamentoya sahiptir. Yok kurucu meclismiş, yok şuymuş, buymuş... Bunların hepsi gereksiz tartışmalardır. Bu parlamentoya bu yetkiyi benim milletim, vatandaşım, 'git gerektiğinde yasa yap, gerektiğinde Anayasa değişikliği yap' diye bu yetkiyi vermiştir.
Milli iradenin temsilcisi olan TBMM, bu değişikliği yapacak, bu reformları gerçekleştirecek güce, iradeye, yetkiye sahiptir. Ben muhalefetin sağduyulu davranacağına, aklıselim ile hareket edeceğine inanıyorum, en azından inanmak istiyorum.

Değişime karşı çıkanlar, değişimi istemeyenler varsa lütfen bunu açık açık, samimi şekilde mertçe ortaya koysunlar. Farklı bahanelerin arkasına sığınarak, halkı yanıltmak suretiyle gerçekleri gizleyerek, çarpıtarak kimse bir şey elde edemez.

Bakın bugün arkadaşlarım, bu taslak çalışmayı, bütün siyasi partilere - parlamento içi, parlamento dışı - ilgili STK'lara bunları ulaştıracaklar, medyaya ulaştıracaklar. İstiyoruz ki bu taslak hepsine ulaşsın ve bu taslak hepsine ulaştıktan sonra da arkadaşlarımız, pazartesi, salı gerekirse çarşamba kendilerin ziyaret etmek suretiyle, onların bu noktada nereleri eleştiriyorlar, ilaveleri, çıkmasını istedikleri neler varsa, bunları kendilerinden arkadaşlarımız bu ziyaretlerle alacaklar. Yani bugünden verip, üç günlük bir onların taslak üzerinde çalışma imkanlarını hazırlayalım. Ve süratle de bu tasarıyla alakalı şu anda 110 imza toplanmış vaziyette ve bu TBMM'ye getirilsin.''



Demokratik açılım

Erdoğan, AKP yaptığı konuşmada, demokratik açılım konusuna değindi. ''Kader bugün sizi buraya değil, çok daha farklı bir yere sürükleyebilirdi. Farklı bir yerde, farklı şartlarda farklı bir anne ve babanın çoğunu olabilirdiniz'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
''Sünni değil Alevi, Türk değil Kürt, zengin değil son derece yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, bir Roman çadırında doğmuş olabilirdiniz. Bu da olabilirdi. Arkadaşlar bu empatiyi kurmak zorundayız. Arkadaşlar internetten bir tarama yaptığınızda 'çingene' kelimesinin nasıl çirkin ve olumsuz anlamlarda veya anlamlarla bir arada kullanıldığını göreceksiniz. 'Şopar'... Ne kadar çirkin, ne kadar hakaret dolu olduğunu göreceksiniz. Şopar aynı zamanda söylemek zorundayım, yani köpek ile beraber kullananlar da var. Bu denli saygısızca, hakaret dolu bir şekilde bunu yıllar yılı bu toplumda değerlendirenler olmuştur. Topyekun bir halkın, bir topluluğun, bir etnik grubun bu şekilde aşağılanması insani olabilir mi? Aynı olumsuz tamlamalar, sıfatlar farklı etnik gruplar için de kullanılıyor. Kendimize yapıldığında nasıl rahatsız oluyorsak, başkalarının da bundan rahatsız olacağını, rencide olacağını düşünmek zorundayız. Bizim medeniyetimiz, kültürümüz, inançlarımız da bunu tavsiye etmez, emreder. Bizim inancımızda Acem'in Arap'a, Arap'ın da Acem'e üstünlüğü yoktur. Olay bu kadar net ve basit. Herkes şapkasını önüne koysun, bir an için öteki gibi düşünsün. Köy boşaltmanın, yaylaya, mezra çıkmanın yasaklanmasının, 'arama yapılacak' diyerek evdeki kasetlerin saklanmasının, olağanüstü halin nasıl bir şey olduğunu, böyle bir psikolojiyi anlamaya çalışalım.''
 

"Empatiyi oluşturma başarısı"

Bir başkasının da Diyarbakırspor maçlardında yaşanan olayları, anlamsız bir şekilde milli birlik ve kardeşlik süreciyle ilişkilendirdiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bu olayların bu şekilde görenler, bugüne kadar yaşananları görmemiş olanlar. Romanlar hayatlarında ilk kez zorluk yaşamıyorlar'' dedi.

 

Nevruz bayramı

Erdoğan, Nevruz Bayramı ile ilgili kutlama dileklerini ''Nevruz'un barış ve kardeşlik çağrıları içinde, bayram havasında, bayram manzarasında geçmesini diliyorum. Nevruz kutlamalarında herkesin halkımızın da güvenlik güçlerimizin de siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin de engin bir hoşgörü, ağırbaşlılık ve sorumluluk çerçevesinde hareket etmesini özellikle rica ediyor, bu Nevruz farklı bir Nevruz olsun diyorum'' sözleriyle ifade etti.


"Ülkenin köşe yazarlarına sesleniyorum"


Erdoğan, çeşitli parlamentolarda Türk tarihine isnat edilmek istenen ''soykırım'' iddialarının son derece mesnetsiz olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''Bu iddialar, bizim tarihimizi lekeleyemeyecek kadar asılsızdır. Tarih, parlamentolarda yazılmaz. Tarih, siyasi saiklerle, inip kalkan ellerle yargılanamaz. Tarihi öğrenmek ya da aydınlatmak isteyenler, girerler arşivlere akla karayı, orada çalışarak ortaya koyarlar. Bunun tersi her türlü girişim, bilimsellikten ve mantıktan uzak olduğu kadar Ermenistan'la onarmaya, tamir etmeye çalıştığımız, samimiyetle gayret gösterdiğimiz çabaları da olumsuz etkileyecek girişimlerdir.

Buradan Ermenistan'a da üçüncü ülkelere de sorumlu ve yapıcı davranmaları noktasındaki çağrımı yineliyorum. Süreci zora sokacak her türlü girişimin bedeli ağır olacaktır. Bu bedeli de Türkiye ve bizim milletimiz değil, hiç kuşkusuz bu art niyetli girişimlerin sahipleri ve destekleyicileri ödeyecektir.''

 

Durak hakkındaki iddialar

''Bakın seçimlerin üzerinden daha bir yıl geçmeden Adana'da nelerin yaşandığını işte görüyorsunuz'' diyen Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu beyefendiyi niye tekrar aday yapmadık, görüyorsunuz. Ne kadar isabetli bir adım attığımız ortada mı? Ortada. Niye? Her şeyden önce bir insan kalkıp da genel başkanıyla konuştuğu zaman o sözünü yerine getirmiyorsa, yani doğru konuşmuyorsa doğru hareket etmiyorsa onun AK Parti çatısı altında yeri olamaz. O anda zaten biz dedik, 'kusura bakma seninle yollarımız ayrıldı'. İlk gittiği yer CHP oldu, CHP de kabul etmedi. Gittiği yer neresi oldu MHP. AK Parti'nin ve CHP'nin reddettiği kişiyi MHP aday gösterdi. Bugün o kişiyi istifasını isteyerek hatasını telafi etmeye çalışıyor. Gerçi şimdi istifa etti o ayrı mesele. Buradan da güya dürüstlük örneği vermek istiyor. Bunu bir defa sorsana ya. AK Parti, burada belediye başkanıyken niye acaba bunu aday yapmıyor, acaba burada ne var? Bir şey var ki aday yapmıyor. Yani Adana gibi yerde, AK parti bu kadar güçlü bir parti, ve kalkıp aday yapmıyor. Demek ki burada var bir şey, bir su kaçağı var. İşte bu son olaylar da AK Parti'nin hassasiyetlerini, farkını bir kez daha vurgulamıştır. Arkadaşlar bu hassasiyetle yolumuza devam edeceğiz. Bu hassasiyetlerden asla taviz vermeyiz.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon