Diş tedavisinde korkuya 'sedasyon' ile son
Ağrı korkusuyla geciktirilen diş ve diş eti hastalıkları tedavisi, bir anestezi yöntemi olan ''sedasyon'' ile başarıyla tamamlanıyor.
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Esra Özer, çoğu hastada diş ve diş eti hastalıkları tedavisinin meydana getirdiği sıkıntı ve gerginliğin bilinç düzeyinin hafif baskılanmasıyla kontrol altına alınabildiğini söyledi. Bir anestezi uygulaması olan bilinçli sedasyonun, hastanın bağımsız veya devamlı solunumunu devam ettirebilmesine olanak sağlayacak şekilde bilinç düzeyinin baskılanması; fiziksel ve sözel uyarılara uygun yanıt vermesi olduğunu belirten Özer, bilinç düzeyinin damar yolundan verilen anestezik ilaçlarla baskılandığını anlattı.
Bilinçli sedasyon uygulaması sonrasında hastanın ruh halinin değişmesi gerektiğine işaret eden Özer, şöyle devam etti: ''Önceden girişimi kabul etmeyen hasta artık kabul eder hale gelmelidir. Hastayla iletişim devam etmeli, özellikle ağrı için lokal anestezi yapılırken iletişim zorunludur. Ağrı eşiğinin yükselmesine imkan sağlanmalıdır. Hastanın solunum, yutkunma gibi koruyucu refleksleri aktif olmalıdır. Kalp hızı, kan basıncı, solunum hızı gibi yaşamsal bulguları düzenli olmalıdır. Anestezik ilaçların sakinleştirici etkileri nedeniyle kalp hızı ve kan basıncında bir miktar düşme olabilir. Bir miktar unutkanlık olabilir. Bu durum, seçilen anestezik ilaca ve doza bağlı olarak gelişebilir.''
Aşırı derecede korkan, zihinsel engellilere ''derin sedasyon''
Derin sedasyon uygulamasında ise koruyucu reflekslerin kısmen kaybolduğunu anlatan Özer, ''Fiziksel ve sözel uyarılara uygun yanıt veremeyecek düzeyde bilinç baskılanmıştır. Derin sedasyon, genel anesteziye benzer. Tek farkı genel anestezide uyanıklık tamamen ortadan kalkmıştır. Derin sedasyon ve genel anestezi, aşırı derecede korkan, iletişim kurulamayan, zihinsel özürü bulunan çocuk ve erişkinde, ağız içi ağır travmalarda ve lokal anestezinin yetersiz kaldığı girişimlerde kullanılır'' diye konuştu.
Özer, uygulama öncesinde klinik değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek, doz ayarlamasında sara, depresyon, karaciğer-böbrek rahatsızlıkları, astım gibi bazı hastalıkların dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Hastanın fizik durumu ve öyküsünde şüpheli bir durum halinde, hekime danışılmadan uygulama yapılmaması gerektiğine dikkati çeken Özer, dental tedavi korkusunun sedasyon veya genel anestezi gerektirdiğinin hastayla değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
'Sedasyon, çocuklar ve huzursuz hastalar için her zaman güvenli olmaz'
Özer, sedasyonun her yaştaki hasta için uygun bir anestezi yöntemi olmayabildiğini söyledi. Dental girişim gerektiren hastalardaki anestezi yönteminin, yaşa, klinik öyküye ve uygulanacak girişimin büyüklüğüne göre belirlendiğini ifade eden Özer, ''3 yaş altındaki çocuklarda derin sedasyon uygulanmadığında oldukça tepkisel, uyumsuz davranışlar gösterirler ve sözlü komutlara yanıt vermezler. Ayrıca çocuğun uykusunu almadan müdahaleye getirilmesi bu uyumsuzluğu daha da artırmaktadır. Bu nedenle sedasyon, çocuklar ve huzursuz hastalar için her zaman güvenli ve yeterli olmaz'' diye konuştu.
Özer, özellikle 5 yaşından küçük çocuklara böylesi bir durumda genel anestezi verilmesi gerektiğini belirterek, genel anestezi öncesinde çocuklara ağızdan sakinleştirici anestezik ajanlar verildiğini dile getirdi. Bu uygulamanın teknik olarak kolay olup, özel donanım gerektirmediğini anlatan Özer, ''Ağızdan verilen ilaçların etki başlama süresi uzun olabileceğinden verilme zamanı iyi ayarlanmalıdır. Daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde damar yolu açıldıktan sonra uygulanacak anestezi tekniğine göre anestezik ajan seçimi yapılır'' dedi.
Sedasyon işlemi nerede gerçekleştirilir
Özer'in verdiği bilgiye göre sedasyon işlemi, her türlü tıbbi ekipmanın sağlanabildiği ve acil müdahale imkanlarının oluşturulduğu hastanelerde ve ameliyat odalarında yapılabilir.
Sedasyon alan hasta, sözel komutlara anlamlı yanıtlar verecek şekilde bilincinin yerinde olduğu, solunumunda, yutkunmasında problem olmadığı, yaşamsal bulgularının normal sınırlar içinde izlendiği, minimal yardımla hareket edebildiği, kanama, bulantı-kusma ve ağrısının olmadığı durumlarda taburcu olabilir.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza