DTP'li Kışanak'tan Atalay'a Mardin sorusu

DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak, Meclis Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, Mardin'in Mazıdağı ilçesi Bilge köyünde 4 Mayıs 2009 tarihinde meydana gelen ve 44 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliamın, insanlık adına utanç veren bir tablo ortaya çıkardığını ve tüm vicdanlarda derin bir yara açtığını söyledi. Kışanak, "Bu katliamın tüm yönleriyle açığa çıkartılması ve faillerin yargı karşısında hesap vermesi, benzer olayların yaşanmasını önleyeceği gibi; kamu vicdanında açılan derin yaranın bir nebze de olsa sağalmasını sağlayacaktır" dedi.

Saldırıdan bir gün sonra katliamın yaşandığı Bilge Köyü'ne giderek incelemelerde bulunduklarını kaydeden Kışanak, izlenimleri hakkında şu bilgileri verdi:

"Görgü tanıklarından ve katliamda yakınlarını yitiren kişilerden aldığımız bilgiler, olayla ilgili birçok soru işaretinin oluşmasına neden oldu. Saldırı, yatsı namazı sırasında yani saat 20.40 sıralarında meydana geliyor ve yaklaşık 10-15 dakika sürüyor. Saldırıdan sağ olarak kurtulan bir kişi, saat 21.00 sıralarında, Sultan Köyü Jandarma Karakolu'nda, korucu olarak nöbet tutan akrabalarını telefonla arayarak yardım istiyor. Karakol Bilge Köyüne 4 kilometre mesafede bulunmasına ve olaydan haberdar olmasına rağmen, olay yerine yalnızca karakolda görev yapan ve katliamda yakınlarını yitiren korucular gelerek, birkaç yaralıyı kendi imkânlarıyla Mardin Devlet Hastanesi'ne kaldırıyorlar. Böylece hastane olaydan haberdar oluyor ve saat 23.00 sıralarında köye ambulans ve sağlık ekibi gönderiliyor. Bilge köyüne 5-10 dakika mesafede bulunan ve olaydan hemen sonra koruculara gelen telefon nedeniyle katliamdan haberdar olan Sultan Köyü Jandarma Karakolu'nda görevli olan güvenlik kuvvetleri de saat 23.00'ten sonra olay yerine intikal ediyor. Saldırıda yaralanan, hastaneye yetiştirilmesi halinde kurtarılma ihtimali olan köylüler de muhtemelen geç müdahale nedeniyle yaşamını yitiriyor. Osman Çelebi'nin ifade ettiği gibi katliamın 'geride tanık bırakmama' üzerine kurgulandığına dair, görgü tanıklarının da anlatımları bulunmaktadır. Katliamdan sağ kurtulan kişiler, saldırganların sağ kalan olup olmadığını kontrol ederek, ölmediğini gördükleri kişilere yeniden ateş ettiklerini, bir birlerine 'iyi kontrol edin kimse sağ kalmasın' diye seslendiklerini anlatıyorlar."
 

"Husumet ve rant kavgasından karakoldaki görevlilerin haberdar olması mümkün değil"

Bilge köyünde gerek katliama uğrayan gerekse zanlı olarak tutuklanan kişilerin ailelerinin yaklaşık 15 yıldır korucu olarak görev yaptığını belirten Kışanak, "Aileler arasında bu vahşete neden olacak bir husumet, bir rant kavgası varsa, karakoldaki görevlilerin bundan haberdar olmaması mümkün görünmüyor. Bu açıdan da bakıldığında katliamın perde arkasının aydınlatılabilmesi için, karakoldaki görevlilerin vereceği bilgilerin önemi ortaya çıkmaktadır" dedi.

Kışanak, Bakan Atalay'a şu soruları yöneltti:

"Olay saatinde Bilge köyünden kaç korucu, Sultan Köy Jandarma Karakolu'nda veya başka bir yerde görevliydi? Olayda zanlı olarak tutuklanan korcular, o gün görevli miydi? Bilge köyündeki katliam saat kaçta meydana geldi? Bilge köyüne 5-10 dakikalık mesafede bulunan Sultan Köyü Jandarma Karakolu, olayı saat kaçta ve nasıl öğrendi? Güvenlik görevlileri, saat kaçta olay yerine intikal etti? Aynı karakolda görev yapan korucular, askerlerden önce mi Bilge köyüne gitti? Askerler neden korucularla birlikte köye gitmedi? Olayın perde arkasını aydınlatmak adına, köye 5-10 dakika mesafede bulunan Sultan Köyü Jandarma Karakolunda görevli askerlerin de bilgisine başvuruluyor mu? Karakolda görevli askerler, yaklaşık 15 yıldan beri korucu olan, bu nedenle sürekli bu karakolda nöbet tutan bu iki aile fertleri arasında varsa bir husumet, haberdar değiller miydi? Zanlılar saat kaçta ve nerede gözaltına alındı?"