"Ege'nin İmbatında Yolcu"
Cumhuriyet gazetesi Ege Bürosu temsilcisi Serdar Kızık'ın yeni kitabı "Ege'nin İmbatında Yolcu" kitap severlerin beğenisine sunuldu.
“Yola çıkmaya gör bi kez, yoldan çıkarsın...Yeryüzünün en ayrıcalıklı coğrafyası Ege'den yol halleri ve hikayelerimdir. Kalbimle yürüdüm...” diyen Cumhuriyet gazetesi Ege Bürosu temsilcisi Serdar Kızık'ın son kitabı "Ege'nin İmbatında Yolcu" Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlandı.
Kızık, yolu ve yolcuyu şöyle anlatıyor:
“Bitmeyen bir hikaye, yaşamın olağan akışında bir ezberi bozmaktır.
Bir arayıştır, rutine karşı.
Dünyaya, insanlara, doğaya, olup bitenin tümüne farklı bir bakış ve eylemlilik bazen.
Kaçma, kovalama, merak, arayış, keşfetme, görme, sıkıntı ve heyecan.
Kendini ve başkalarını anlamadır ya da anlamama. Arayış ya da aramayış da...
Karmaşadır, halüsinasyon ve ilham kaynağı.
Suskunluk, pişmanlık ya da neşeli bir kahkaha, hayrettir, şaşkınlık bazen.
Henüz ismi konmamış renk tonları, bana göre daha çok mavi...
Uçuk kaçık, sırlı, bazen de ciddi.
Mutluluktan uçulan en yüksek zirve, bazen tersi en dibe çökme, en kuytularda saklanma hali.
Bazen bir avuntu, bazen sahici bir yanıt.
Bilinmezliğin en şehvetli tarafı.
Elde etmenin utkusu.
Lir dokunuşu, derin bir arya, görkemli senfoni.
Gece bütün ürpertilerle deniz olma, buğday tarlasında serinleme, gökyüzünde uçurtma, ormanda uğultu...
Boşlukta baş dönmesi.
Sessizliğin sesi.
En yumuşak dokunuşlar. Tüylerin ürpermesi. Uçma halleri.
Rüzgârın sesi, bir ağaçkakan tıkırtısı.
Baş döndürücü kokular.
Yokluğun yorgunluğu, varlığın gönenci...
Yakamoz çarpıntısı, suda balık, bir kadeh rakı, yelkenin ucundaki bayrak, teknenin dibe giden demiri...
Fenerin kuytusu, lambanın fersiz ışığı, sırtını verdiğin ağların rahatlığı...
Bir gerçeğin ütopyaya dönüşmesindeki ikilem.
Yarılmış bir gerçeğin içinde, ''kaybetme'' üzerine kurulan korkular.
Gerçekliğinden şüphe edilen sevişmeler.
Geçmiş, şimdi ve gelecek...
Ya da birbirine geçen bütün zamanların hikayesi. Zamanı tariflemenin zorluğu. Gelenin etkisine göre, geçen ''şimdiki''. Dolayısıyla o anın, büyük bir şaşkınlıkla “şimdiki zaman hikayesine” dönüşmesi.
Terk etmek, terk edilmek. Zamansız vedalar, beklenmedik ayrılıklar.
İçini anlayamama, dünyayı sallama.
Cümle aleme, hayata, hatta evrene isyan ve küfür.
Ve sevdanın bin bir halleri...
Arayıştır, içindeki sestir yola çıkaran.
Bilmezsin, neler olur.
Bazen yol çizer rotayı, sen değil.
Bazen derin bir yaradır, yarılır gerçekler, ince bir çatlakla kalbe yürümüş haksız ve derin bir sızı, yolculuğu başlatır.
Bir gitar sesi ya da uzaklardan gelen senfoni kıyıda, kumsalda, ormanda, yıldızların altında eşlik eder yola.
Her yolculuğun kendi hali, her yolun sonu vardır.
Yine de yol ve yolculuk adamına göre değişir.
Şimdi aya dokunmanın da tam zamanı.
Kesindir sessizliğin sesini duyacak, sözlüğünü bulacaksın.
Yollara düş, derin hüzünlerin, çağlayan çoşkuların büyüdüğü kıyıya doğru yürü, hayatı ıskalama.
Korkma rüzgarın yoksa da.
Ama kimseleri yollarda bırakma.
Hoşça kal demeden ayrılma.
Alakasız belki ama bence de mutlu aşk yok hayatta.
Yolumdasın, zamanı sildim, karşılaşmamız an meselesi."
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Araştırma: Olası bir savaşta Türkiye'nin kaybı ne olur?