'Ekonomi popülizmi affetmez'

G-20 Bakanlar Toplantısına katılmak üzere Moskova'da bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, toplantının gündemini basın mensuplarına değerlendirdi. Rusya Maliye Bakanlığı ile Uluslararası Finans Enstitüsü'nün ortaklaşa düzenlediği ''Yüksek Düzeyli Özel Sektör Konferans''nın açılış konuşmasını Türkiye'nin yapmasını değerlendiren Babacan, Türkiye'nin attığı ekonomik adımların birçok ülke tarafından takip ve takdir edildiğini vurguladı.

Babacan, ''Türkiye'nin elde ettiği ekonomik başarılar nedeniyle, çalışmalarımızı anlatmamız ve tavsiyelerimizi dinlemek için bu kadar ülke arasında açılış konuşmasını yapmak üzere davet edildik'' diye konuştu. G-20 toplantılarında görüşülecek önemli konular arasında ülkelerin para politikaları olacağını vurgulayan Babacan, son aylarda dünya piyasalarındaki nisbi sakinliğin doğru adımlar atılmadığı sürece kalıcı olmayacağını kaydetti.

Piyasalardaki geçici sakinliğin ABD, Avrupa ve Japonya gibi devletlerin para basarak piyasaya sürmelerinden kaynaklandığını söyleyen Babacan, problemin kaynağına inildiğinde ülkelerdeki büyük oranda kamu borçları, yapısal sorunlar, bankalar ve finans sektörleri ile ilgili ciddi sıkıntılar olduğunun görüldüğünü vurguladı.

''Merkez bankalarının piyasaya sürdüğü olağanüstü düzeydeki paraların hangi dönemde ve nasıl geri çekileceği planının ortaya konulması gerektiği''ne dikkati çeken Ali Babacan, sorunlara köklü çözümler üretilmediğini vurgulayarak, ''Piyasaların nisbi sakinlik yaşadığı dönemi en iyi şekilde kullanmak ve ülkelerde yapısal reformları gerçekleştirmek gerekir'' diye konuştu.

Babacan, G-20 toplantılarına görüşülecek diğer önemli konular arasında banka sektörünün regülasyonu ve Uluslararası Para Fonu ile Dünya Bankası'nın yönetim yapısı ile ilgili değişiklikler olacağını belirtti. Gelişmekte olan ülkelerin bu kurumlarda hisseleri artarken, gelişmiş ülkelerin hisselerinin azaldığını vurgulayan Babacan, son 3-4 yılda Türkiye'nin hisselerinin iki kez arttığını hatırlattı.

Gelişmekte olan ülkelerin bu kurumlarda kotası ve hissesinin, iyileştirme yapılmasına rağmen ekonomik büyüklükleriyle orantılı olmadığını kaydeden Ali Babacan, G-20 gündeminde, bununla ilgili çalışmaların üçüncü turunun başlamasının da olacağını söyledi.

 

'Ekonomi popülizmi affetmez'

Başbakan Yardımcısı Babacan, büyüme ve altyapı yatırımlarının finansmanın da bir diğer önemli konu olduğunu dile getirerek, Türkiye'de kamu-özel ortaklıkla yeni açılımlar sağladıklarını ve kamu borçluluğu oluşturmadan, kamu bütçesine yük olmadan nasıl finansman sağlandığının güzel örneklerini ortaya koyduklarını, Türkiye'nin attığı bu adımların birçok ülke tarafından takip ve takdir edildiğini ifade etti.

Her bir ülkenin iç siyasetinin olduğu ve bazen popülizm rüzgarlarının esebileceğine işaret eden Ali Babacan, ''Ekonomi popülizmi affetmez. Popülizm yapan ekonomi er ya da geç sıkıntıya girer. Hep doğru politikalar yürütmek, gerçekçi olmak, kimseyi aldatmamak gerekir. Doğruları uygulamak, açık, şeffaf ve öngörülebilir olacağız. Güven böyle oluşur. Güven oluşturduğunuzda işler kolaylaşıyor, oluşturmadığınızda ekonomi sıkıntıya giriyor. Yaptığımız konuşmada hep güven konusuna vurgu yaptık. Başarılarımızı nasıl elde ettiğimiz anlattık'' şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan eylül ayındaki liderler toplantısına katılacak

G-20'nin 15 yıldır faaliyet gösteren ve bakanlar düzeyinde toplanan bir oluşum olduğunu, son ekonomik krizin ardından profilini yükselterek, yılda bir kez devlet başkanları toplantılarına ev sahipliği yaptığını anlatan Babacan, eylül ayında Rusya'da yapılacak liderler toplantısına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki bir heyetle katılacaklarını bildirdi.

Ali Babacan, G-20 resmi programından önce G-20 bakanları olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceklerini ve daha sonra oturumlara devam edeceklerini söyledi.

'Küresel kriz döneminde işi yokuşa sürmek doğru değil'

Ülkelerin, Uluslararası reyting kuruluşları hakkındaki şikayetlerini nasıl değerlendirdiği sorusuna Babacan, bu kuruluşların oluşturduğu oligopolik yapının doğru olmadığını ve mutlaka değişmesi gerektiğini söyledi. Babacan, bu kuruluşların verdikleri reyting nedeniyle sorgulanmaya başlandıkları ve zarara uğradıkları gerekçesiyle birçok ülke yatırımcılarının bu kuruluşlar aleyhinde tazminat davaları açtıklarını aktardı.

Piyasada, bu kurumların yerlerinin yeniden belirlenmesi ve bunlara olan bağımlılığın azaltılması gerektiği vurgulayan Babacan, bu konuda G-20'in direktifleri doğrultusunda uzmanlar tarafından hangi mekanizmaların üretilebileceği yönünde çalışmaların yapıldığını kaydetti.

Gelişmekte olan ülkelerin, IMF'deki söz hakkının artırılmasına karşılık 5 milyar dolarlık borç verilmesi konusuna ilişkin soruyu da cevaplandıran Babacan, bazı ülkelerin bu tür talepleri olduğunu vurgulayarak, ''Türkiye olarak o tür bir bağlantıda bulunmadık. Küresel kriz döneminde işi yokuşa sürmek doğru değil. Eğer küresel ekonomi gemisinde beraber gidiyorsak herkesin dikkat etmesi ve yapıcı davranması gerekir'' diye konuştu.

IMF'in 400 milyar doları bulunduğunu ve istenen 400-500 milyar dolar düzeyindeki paranın işlerin kötüye gitmesi durumunda alınacağını da dile getiren Babacan, iyimser bir senaryoda bu paranın istenmeyebileceğini vurguladı.

 

'Rusya, Türkiye için önemli'

Rusya'nın Türkiye için hem siyasi hem de ekonomik açıdan önem arz ettiğini kaydeden Ali Babacan, Türkiye'nin Almanya'dan sonra ikinci ticaret ortağı olan ve en çok turist gönderen ikinci ülke olan Rusya ile doğalgaz ve petrol alımı dışında nükleer enerji alanında da önemli işbirliklerinin bulunduğunu hatırlattı.

Yatırımcıların güvenli ortamlarda iş yaptıklarını vurgulayan Babacan, Rusya'nın en büyük bankası Sberbank'ın Denizbank'ı satın aldığına ve Türk iş adamlarının da Rusya'da özellikle gayrimenkul alanında ciddi proje ve yatırımları bulunduğuna işaret etti.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin Şangay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİO) diyalog ortaklığının da Rusya ile ilişkilerin yeni boyutu olacağını vurgulayarak, ''Türkiye'nin ŞİO'ya üye olması diğer üyeliklerine alternatif değildir, çünkü Türkiye Avrupa, Asya, Afrika, Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve diğer bölgelerde yoğun ilişkileri olan bir ülkedir'' dedi.

 

Suriye sorusu

Ali Babacan, ''Türkiye'nin ekonomik büyümeye rağmen Suriye ile sorununu çözemediğini'' belirten bir gazetecinin sorusu üzerine, Suriye sorununun Türk ekonomisi üzerindeki etkisinin sınırlı olduğu belirtti. Sorunun insanlık açısından küresel bir sorun olduğunu ve Birleşmiş Milletler'in el atması gerektiğini vurgulayan Babacan, Suriye'de 60 bin insanın hayatını kaybettiğini ve 2,5 milyon insanın yer değiştirdiğini söyledi.

Babacan, 1 milyon Suriyeli'nin ülkesi dışına çıkmak zorunda kaldığını, bunlardan 160 bininin Türkiye'deki kamplarda, 50-100 bin arasındaki Suriyeli'nin ise kamp dışında barındıklarını dile getirerek, sorunun Türkiye-Suriye arasında değil, bölgesel bir sorun olduğunun altını çizdi.

Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde hareket ettiğini kaydeden Babacan, Türkiye'nin, Suriye'deki duruma, akan kanın durması ve sivillerin ölmesinin önüne geçmek için uluslararası toplumun hareket etmesi prensibiyle baktığını söyledi.

Babacan, Suriye konusunda Rusya ile farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen her iki ülkenin de bunu ikili ilişkilere yansıtmadığını vurguladı. Terörle mücadelenin Türkiye'ye maliyetinin ne olduğu sorusunu da yanıtlayan Ali Babacan, bölücü terörün iki türlü maliyeti olduğunu, bunlardan birinin savunma ve askeri giderler, diğer ve asıl önemli maliyetin ise kaçan fırsat maliyeti olduğunu ifade etti.

Şırnak ve Diyarbakır'ı aynı coğrafi bölgede bulunan ve iç istikrarı sağlamış Gaziantep'le kıyaslayan Babacan, bu iller arasındaki ekonomik farkın çok yüksek olduğunu ve gelişemeyen diğer illerin kaçırdıkları fırsat maliyetinin yüksek olduğunu sözlerine ekledi.