Erdoğan'ın hedefi 367
Başbakan Erdoğan "Asıl hedefimiz Parlamentoda Anayasa değişikliğini yapabilecek güce ulaşmak" dedi.
Erdoğan, Kanal 24'teki Gündem Özel programında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Partisince Çankırı ve İzmir mitingini değerlendiren Başbakan Erdoğan, ''Çankırı mitingi bugüne kadar benim Çankırı'da yaptığım mitinglerin arasında katılım itibariyle en yüksek olanıydı'' değerlendirmesinde bulundu.
İzmir mitinginin de kendisinin bugüne kadar İzmir'deki mitinglerinin en başarılısı olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Ben hep şunu söylüyorum; 'Sahil kesimlerine yönelik bizim olumsuz tavrımız ne olmuştur' diye bunu hep soruyorum. Yani oralarda yaşayan insanların yaşam koşullarında ne gibi bir değişiklik oldu? Giyimi, kuşamı, yemesi, içmesi bu tür şeylerde bizim cebri olarak, otoriter bir yaklaşım tarzımız mı oldu? Bir defa biz zaten otokrasiyi kabullenmeden, otokrasiyi ret ederek gelmiş bir iktidarız. Çünkü biz otokrasinin olduğu bir yönetim tarzını kabullenmeyen bir siyasi partiyiz ve bunu aşarak gelen ve milletin rotasını çizdiği bir parti olarak iktidara gelmiş bir partiyiz. Biz böyle bir şeyi yapabilir miyiz?. Kalkıp da vatandaşın yemesi, içmesi, giyimi kuşamı... Bunlar bizi ilgilendirmiyor. Herkes bu noktadaki özgürlüğünü bugüne kadar hep yaşamıştır. Kimse de bu konuda ne belediyelerde, ne genel yönetimle ilgili, valiliklerde vesaire bize yansıyan, medyada zaman zaman çıkan bazı spesifik olayların dışında genelleme yapması mümkün değil.''
'Yaşam tarzlarına, müdehale etmediğimizin bir ifadesi olacak
''Haritaya bakıldığında bir hat olduğu ve bu hattın AK Parti'ye çok da yakın durmayan bir hat olduğu, Eğer bu bölgede ters dönme olur da kıyı hattında AK parti ön plana çıkarsa bunun sembolik anlamı AK Parti ve Türkiye için ne olur?'' şeklindeki soruya Başbakan Erdoğan, şöyle yanıt verdi:
''Bana göre anlam itibariyle olaya baktığımız zaman vatandaşlarımın hizmet, eser siyasetine ve bizim gerek ileri demokrasi hedefimizle, gerek özgürlükler noktasında halkımıza hizmetkar olmanın ve onun yaşam tarzlarına, koşullarına müdahale etmediğimizin bir ifadesi olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü biz istismar siyaseti yapmıyoruz, ideoloji siyaseti yapmıyoruz. Bizim tek şeyimiz eser üretmektir, hizmet üretmektir. Ondan sonra diyoruz ki 'marifet iltifata tabidir'. Halkımız da bu marifetin karşılığını bize sandıkta gelir verir. Şimdi zaten vatandaşım bana şunu söylüyor, 'Sen benim yaşam koşullarıma karışmadın ki. Hizmetse bana hizmet getirdin'.
Bazısı 'Benim karnım aç. Yol olsa ne yazar' diyor. Olaya böyle bakan da var. Ben buradaki yaklaşım tarzını da düşünüyorum. Biz yoksulluk sınırı noktasını 19 milyondan almışız. 12 milyon 715'e indirmişiz ve emeklilere bakıyorsunuz emeklilerde 1'e 3 artırmışız. En az artan burada 1'e 3 kat memurlardır. Mesela Bağkur emeklililerine bakıyorsunuz 66 lira alan vardı biz geldiğimizde ama şimdi onu biz 400'ün üzerine çıkarmışız. Bire 6'ya çıkanı var. Bu kadar hassas davranmışız. SSK işçisinde aynı şekilde böyle davranışımız var. Bu adımları atarken biz bir defa her zaman emeklinin yanında olduk. Şimdi de mesela intibak noktasında bazı sıkıntılar var. Geçmişte yapılan emeklilerin aldıkları maaşlarla, daha sonra yapılan arasında bir tutarsızlık var. Bunların intibakıyla alakalı da inşallah seçim sonrası onların da yasal düzenlemeleri yapmak suretiyle bunları da adil bir çizgiye getireceğiz. İntibak yasasını çıkaracağız.''
Asıl hedefimiz Parlamentoda Anayasa değişikliğini yapabilecek güce ulaşmak
Çıkarabilecek milletvekili sayısıyla ilgili bir değerlendirme yapıp yapamadığının sorulması üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Asıl hedefimiz Parlamentoda Anayasa değişikliğini yapabilecek güce ulaşmak. Bu tabi en büyük arzumuz. Vatandaşım bize bu yetkiyi verirse bunu biz sadece bir ceberut yapıyla kendimiz yaparız demiyorum asla. Bunda bile grubu olan bütün partilerle biraraya gelir, parlamento dışındaki siyasi partiler, sivil toplum örgütleri onlarla yine görüşürüz ve şu ana kadar bazı Anayasa çalışmaları olmuştur, o taslakları alır onlar üzerinde yine çalışmalar yaparız ve bir uzlaşma komisyonuyla parlamentomuzdan, eğer oluyorsa parlamento içinde bu iş, parlamentodan bu yeni anayasayı temel hak ve özgürlüklere gerçekten değer veren, kuşatıcı, tüm halkımızın 'bu benim anayasamdır' diyebileceği, özellikle dil itibariyle, söyle bir anayasayı, daha özet, daha kısa bir Anayasayı tabii ki hazırlamak şahsen benim hedeflerimin ilkidir. Eğer halkımız bize AK parti olarak bu yetkiyi verirse, parti olarak organize ederiz. Vermiyorsa diğer partilere de bu teklifi yaparız. Birlikte yapabiliyorsak yaptık, yapmıyorsak orada ellerimi açarım. Böyle bir sayıya ulaşamamamız halinde o zaman tabi tek yol var. 330'un üzerinde bir rakam olursa burada da referandum yolunu zorlarız. 26 maddelik pakette olduğu gibi.''
''367 milletvekilinin aşılması halinde referandum yapmayacak mısınız?'' sorusuna da Erdoğan, ''367'yi aştıktan sonra zaten millet size 'al bu işi yap' diyor. Yani bu yetkiyi size veriyor. Tekrar referanduma gitmenin orada anlamı yok. O zaman bu zaman kaybından başka bir işe yaramaz'' yanıtını verdi.
Türkiye'nin zamanla yarışan bir süreci olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, 12 Eylül olayında ayların kaybedildiğini söyledi. Milletin 367 milletvekili çıkaracak kadar oyla kendilerine yetki vermesi üzerine referanduma gidilirse tekrar ayların kaybedileceğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Millet size bu yetkiyi verdiğine göre, hemen çalışmaya davet edeceksiniz. Zaten yapılmış çalışmalar da var. Parlamento 26 maddede yanımıza gelmedi. Ziyaret ediyoruz, arkadaşlarımızı gönderdik, 'kahve içmeye gelirsiniz' dediler. MHP randevu vermedi. CHP, sadece kahveden bahsetti veya dedi 'bize gelsinler versinler taslaklarını'. Biz diyoruz ki 'gelin beraber çalışalım'. Ben göndereceğim o üzerinde çalışacak ondan sonra bize kanaatlerini bildireceklermiş. Öyle şey olur mu? Oturalım beraber bu çalışmayı yapalım. Senin neyin var onu getir, bizde ne var onu getirelim. Müşterek bir çalışma yapalım, ama yanaşmadılar. CHP'nin mantığı da bu. Ondan sonra Meclis'te CHP, MHP, BDP sadece o gün kimler konuşma yapacaksa onları gönderdiler. Çünkü oylama şu bu gibi herhangi bir şey düşünmedikleri için. Biz tabi grup olarak tamamen bir insicam içinde, iltisak olarak bulunduk ve ben 15 gün oradan hem ülkeyi yönetiyorsunuz sürekli olarak da orada gece geç saatlere kadar durdum. Ekibimin bütünlüğünü kurmam gerekiyordu. Ama bunu başardık bundan dolayı da ayrıca mutluyuz tabi. Grubuma da tabi çok çok teşekkür ediyorum. Böyle bir yetkiyi halkım bize verirse burada zaman kaybından çok, süratle aldığım o yetkiyle...''
Anayasayı tartışacağımız bir seçimi yapmıyoruz
Anayasa ile ilgili 13 Haziran'dan itibaren çizilecek yol haritasında daha net bir mesaj beklendiği belirtilerek, ''Neden çekingen davrandınız?'' sorusuna Başbakan Erdoğan, 12 Eylül'deki kampanyalarında yapılan konuşmanın sadece Anayasa maddelerine yönelik olduğunu, ama şu anda sadece Anayasanın tartışılacağı bir seçimin yapılmadığını belirtti.
''Biz sadece Anayasayı tartışacağımız bir seçimi yapmıyoruz, aynı zamanda ülkeyi konuşuyoruz'' diyen Başbakan Erdoğan, yaptıkları ve yapacakları olduğunu ve 2023'ü konuştuklarını söyledi.
2023'ü konuşurken yeni bir Anayasa, temel hak ve özgürlüklerin önde olduğu özgürlükler anayasası olduğunu söylediklerini, bunun ancak detaylı bir şekilde televizyon programlarında tartışılabileceğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Seçimin belirleyici başlığının bu olduğunu eğer şey yaparsak çok iyimserlik olur. Çünkü ne diyor adam, 'işsizlik' diyor. Başta anayasa demiyor. Yaptırdığımız kamuoyu araştırmalarında bu var. İşsizliğe yönelik bazı şeyler anlatmamıza rağmen bundan tatmin olmuyor. Emeklinin durumu ne olacak, sözleşmelilerin durumu ne olacak? Bunları soruyor. Bizim onlara cevabını vermemiz lazım. Biz iyi ki bu Kanun Hükmünde Kararnameyi çıkardık. O bizim işimizi rahatlattı. Mesela sözleşmelilerle ilgili sorunu böylece bu arada çözmüş olduk yoksa onu çözemeyecektik.''
Seçmenin gündeminde yeni anayasa nereye oturuyor sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, konuşmaları sırasında yeni anayasayı gündeme getirdiklerinde halktan olumlu bir tepki aldıklarını ifade etti. Başbakan Erdoğan, ''Beklenti var ama içeriğine gelince biz o içeriğe bir mitingi tamamen tahsis edemeyiz, o da başlıklar içinde bir yere oturuyor'' dedi.
Artık teslimiyet söz konusu
Kenan Evren'in ifade vermesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, Başbakan Erdoğan, ''Bazı önyargılar, kabullerle biliyorsunuz bizim bu sürecimizi, bu 26 maddelik paketi eleştirenler vardı. Bana bu yönde çok saldırılar, hakaretler oldu. Buyurun şimdi uyum yasaları hepsi çıktıktan sonra bir süreç başladı. Taşlar yerli yerine oturuyor ama çok acele edenler vardı. Köşelerinde yazdılar, oralardan saldırdılar ama şimdi ileri demokrasi diye 12 Eylül'de ifade ettiğim olay, güçlenen demokrasinin nelere muktedir olduğunu gösteriyor. Hukuk devleti anlayışı bir çok kurum ve o kurumların temsilcileri tarafından artık kabul edilir hale geldi. Burada bir artık teslimiyet söz konusu. Devlet içi bir dönüşüm yaşanıyor ve şu anda geçmişte bunu kabullenemeyenler vardı ama şimdi kabullenir hale geldi. Nereden geldi bu? Bir güven, iki ülkenin istikrarı, üç demokrasinin güçlenmesi. Bunlar bunu getiriyor ve inanıyorum ki bu bize kayıp yıllarımızı geri döndürecek. Çok daha süratle Türkiye'nin kalkınmasına katkıda bulunacak'' diye konuştu.
Kürt sorunu meselesini biz ölene kadar bu başlık altında gündemde mi tutacağız?
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, reformların belirli bir döneme ait olması gibi bir lüksün olmayacağını söyleyen Erdoğan, ''Siyasetçiye rehavet yakışmaz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
''Burada özellikle benim Güneydoğu meselesi ile ilgili yani programda da ifade ettiğimiz şey şu; Kürt sorunu meselesini biz ölene kadar bu başlık altında gündemde mi tutacağız?
Ben ilk gittiğimde Güneydoğu'ya partimi kurmak için o zaman bize sorulan şey şuydu; 'Olağanüstü hali kaldırın sizden başka bir şey istemiyoruz' veya ''Çekiç Güç'ü buradan kovun biz sizden başka bir şey istemiyoruz', ekonomik şeye gelince bana Cizre'de çöplüğe atılmış gibi orada bekleyen kamyonları gösterdiler. 'Bunlar ne zaman kalkacak' dediler, çünkü Habur falan kapalı.
Bu adımlar atıldığı gibi olağanüstü hali kaldırdık, Çekiç Güç'ü gönderdik, Habur çalışmaya başladı. Bütün bunların yanında TRT Şeş (6) olayını gerçekleştirdik, ana dilde kurslar açılması yolunu açtık, bunun yanında bilboardlarda şurada burada bu tür faaliyetleri yapar hale geldiler, cezaevlerinde ana, evladı ile kendi dilini konuşamıyordu, kendi dilini konuşur hale getirdik vs. Bütün bunlarla yoğun bir değişim ve dönüşümü burada sağladık. Olayın sosyo ekonomik boyutu vardı buna çok önem verdik. Hiç bir dönemde olmayanı Cumhuriyet tarihinde olmayanı bizim dönemimizde gerçekleştirdik.''
Seçimler öncesi parti genel başkanlarının seçim meydanlarındaki üsluplarının sert olduğunun belirtilmesi üzerine Erdoğan, bunun her seçimde olduğunu söyledi.
'Üçüncü ve dördüncüsü santral için çalışıyoruz
Erdoğan, çevre konusunda yapılan eleştirileri dikkati alıp almadığı yönündeki soru üzerine, şunları söyledi:
''Biz bu konular üzerinde çok çalıştık. Çevreci diye ortada dolaşanlar inanın insanoğlunu öne çıkaran bir yaklaşımla değil, ideolojilerini öne çıkaran bir anlayışla buna yaklaşıyorlar. Eğer biz bunların mantığıyla hareket edecek olursak elektriksiz yaşamamız lazım, mumla veya gaz yağı lambasıyla yaşamamız lazım veyahut da çayda çıra oynar gibi onlarla yaşamamız lazım.
Nükleer enerjide geçmişte emisyon noktasında, kontrol noktasında ciddi sıkıntılar vardı ama artık nükleer enerji, yanlış olmasın 3 aşağı 5 yukarı doğrudur, dünyada 460 civarında nükleer enerji santrali var. Ve bu ucuz enerji. Yatırım olarak pahalı işletme olarak ucuzdur. Yeni sistemlerle bu işler artık aşıldı.''
''Almanlar artık kapatma kararı aldı'' denilmesi üzerine Erdoğan, ''Bunlar konuşur ama kapatamaz onlar da'' karşılığını verdi.
Türkiye'nin yıllardan bu yana suyu değerlendiremediğini anlatan Erdoğan, ''Onun için bir atasözü çıkmış, 'su akar Türk bakar' demişiz. Ama 2014-2015 sınır aşan sular sorunu gündeme gelecek. Eğer biz bu sularımızı değerlendiremezsek o zaman birileriyle paylaşmak durumunda kalacağız'' dedi.
Hidroelektrik santralleriyle yeni bir çevre zenginliği elde edildiğini belirten Erdoğan, ''Bir elektrik enerjisi üretebiliyorsunuz, sulamada, içme suyunda kullanabiliyorsunuz, balık üretebiliyorsunuz, piknik alanları bu tür şeyler meydana getirebiliyorsunuz bir de bunlarla sınırları koruyorsunuz. Bu tür faydaları da var. Çok hassas bölgelerde barajlar kuruyoruz şu anda'' diye konuştu.
Erdoğan, Akkuyu ve Sinop'da nükleer santraller için adım atıldığını anımsatarak, ''Üçüncü ve dördüncüsü için çalışıyoruz. Bunları bitirdiğimizde halkımıza çok ucuz enerji verme şansını yakalayacağız'' görüşlerini dile getirdi.
Nükleer santrallerin güvenliğine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, şöyle dedi:
''Bütün her şey mevcut o dediğiniz noktada. Hiç bir şey yüzde yüz güvenli olur mu? İstanbul'un birinci köprüsü, bu tür çevreci zihniyet birinci köprüye karşı çıkmıştı, ikinci köprüye de bunlar karşı çıktı. Bunlar CHP zihniyetidir genelde veya yakın zihniyetlerdir. 3. köprüye CHP bizzat karşı olduğunu açıkladı. Biz 3. köprüyü her halükarda yapacağız. Çünkü bizim için öncelikli hedef insandır ve bununla birlikte insanın ulaşımını rahatlatacağız. İstanbul'un buna ihtiyacı var. Sadece İstanbul'un değil, Avrupa-Asya'yı da birbirine bağlıyorsunuz. Bunu getireceğiz. Bunu başarmaya mecburuz, bu adımı da atacağız. Nükleer enerji santralleri, güven noktasında çok güvenli teknolojiyle yapılıyor. Dünya'da bu işi yapan en iyi firmalar vesaire... Sadece Ruslar yapmıyor...''
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık