Felaket yarat, yok et, sonra yeniden başlat...Tanrı ol!

Küresel bir felaket tehdidini yaratıp, gerçekleştirip, sonra yaraları sarma bahanesiyle dünya ekonomisinin ve siyasetinin kontrolünü ele geçirme planı çok mu ütopik? Henry Kissinger ne demişti; "Petrolü kontrol ederseniz ulusları, gıdayı kontrol ederseniz insanları kontrol edersiniz" Norveç'in kuzeyindeki Svalbard Adası'nda bir yıl önce faaliyete geçen Küresel Tahıl Ambarı, gerçekleşecek küresel kıyamette insanlığı kurtaracak bir Nuh'un Gemisi olarak tanıtıldı. Finansörü ise dünyanın tekelleşen genetik tohum şirketleri. Sicilleri hiç de temiz değil...

Felaket yarat, yok et, sonra yeniden başlat...Tanrı ol!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.06.2009 - 14:36

Küresel bir felaketle karşı karşıya kalma korkusu insanoğlunun paranoyalarının hâlâ en büyüğü. Gerçi bu bize Hollywood filmlerinden miras. Ne de olsa önce zeminin yaratılması kaçınılmaz. Beyazperde de dünyaya yayılan ölümcül virüsleri izledik, sonra gribin envai çeşidi bilim adamlarının “bunlar genetik harikası” yorumlarıyla hayatımıza girdi. Susuzluk diyorduk, nerede doğal bir kaynak varsa tekel inşaat firmaları “suyu korumak” amacıyla oralara sayaç takmak için harekete geçti.

Koruma, kollama adına kaynakları satışa çıkarmak ya da onları önce yok edip sonra Tanrı rolünü oynamak, egemenliğin tek hâkimi olmak için şart görülüyor. Örnekler o kadar çok ki... İşte, korkuyla yönetilen bir dünyada yaşamayı bize böyle öğretiyorlar. Bunlar çok mu komplo teorisi geldi size? O halde bir de Norveçin kuzeyindeki Svalbard Adasında geçen yıl faaliyete geçen Küresel Tahıl Ambarı’nı düşünün. Elbette bu proje dünyaya modern Nuh’un Gemisi olarak tanıtıldı ve geleceği kurtaracak bir insanlık projesi olarak sunuldu. Peki ya öyle değilse? Zira kuşku iyidir, rahatsız eder ve düşünmeye iter. Düşünsenize; donmuş kocaman bir dağın yüzlerce metre altına dünyanın her yanından milyonlarca farklı tohum özel koruma koşullarıyla depolandı. Bilim insanları tohumların bu şekilde binlerce yıl sağlam kalabileceklerini söylüyor. Amaç “dünyanın başına gelecek küresel bir felakette insanlığın yaralarını çok hızlı bir şekilde onarabilecek doğal yapıyı sağlamak”. Ne kadar güzel değil mi? Ama pek çok bilim adamı bu konuya ciddi şüphelerle yaklaşıyor. Amerikalı araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl da burada şeytanın avukatlığını yapıp teorileriyle insanları sarsıyor. Sarsmakla kalmıyor ispatlıyor da; tahıl ambarının finansörlerinin, genetiği değiştirilmiş tohum üreticileri firması olmasının arkasındaki nedenleri sorguluyor. Çekincelerini, “Eğer dünya gıda kaynaklarını ele geçirirlerse şimdiye kadar kimsenin başaramadığı bir egemenlik kuracaklar. Lord Acton’un atasözünde dediği gibi; Güç ahlaksızdır, tam güç tamamen ahlaksızdır” diye özetliyor. Bu tehlikenin büyüklüğünü işaret ediyor. Ona göre, son dönemde insanları tedirgin eden domuz gribi de korku tüccarlığı. Bir derdi de Amerikan medyasının Pentagon’un sözcülüğünden öteye gidememesi. Evet, söyledikleri korkutuyor. Umalım ki bu korku uyuşturulmuş toplumun sunulana inanmayıp, harekete geçmesine ve üstündeki ölü toprağını atıp sorgulamaya başlamasına denen olsun.

-Norveçin kuzeyindeki Svalbard Adasında Küresel Tahıl Ambarı, bilim adamları, sosyologlar ve bizler için çok farklı anlamlar içeriyor. Sizce burası gerçekten tohumlar için bir Nuh’un Gemisi mi yoksa küresel iktidarı ele geçirmek için üretilen bir proje mi?

Geçen yaz tüm dünyadan tohumların toplanmasıyla birlikte başlayan Küresel Tahıl Ambarı projesinin finansörleri dünyanın en önemli genetiği değiştirilmiş tohum (GDO) üreticisi firmalarından bazıları; Rockefeller, Bill Gates Vakıfları, Montasto, Sygenta... Bu sponsorların hepsinin nüfusu azaltmak gibi “sinsi” planları var. Bir önceki kitabım Ölüm Tohumlarında bahsettiğim kontrol çeşidi, genetiği değiştirilmiş tohumları tüm dünyadaki çiftçilere yaymaktı. 2003te ABDnin Irak işgali sırasında ilk yok edilen yerlerden birinin dünyada yerine yenisi konulamayacak Abu Garipteki yegâne tohum bankalarından biri olduğunu hatırlayın. Eğer bu Rockefeller, Montaso, Pupont/Pioneer ve Hibred gibi güçlü yatırımcıların insanların ulaşamayacağı yerlerde dünyanın bütün tohumlarını topladıkları bir ambarları varsa, diğer bütün tohumları yok edip çiftçilerin kullanımına genetiği değiştirilmiş olanları sunabilirler. Sıra dışı geliyor ama bu isimlerin bazılarının kayıtları incelendiğinde hiç de öyle olmadığı anlaşılır.

 

Irk ve nüfus ıslahı...

-Bu isimlerin buluştuğu ortak nokta endişe verici. Ama devamı da var sanırım.

Öncelikle bu isimler yıllardır ırk ıslahı, nüfus azaltma ve “doğum kontrolü” adını verdikleri doğum kısıtlama projelerinin arkasında olan isimler. Gates Vakfı BM bünyesinde Afrika Kıtası için yürütülen doğum kontrol projelerine milyonlarca dolar aktarıyor. Şimdi bu isimler ve diğer tohum ambarı destekçileri BM Genel Sekreteri Kofi Annan önderliğinde “Afrika’da Yeşil Devrim” isimli genetiği değiştirilmiş tohumları oraya ekmekten başka bir amacı olmayan yeni bir proje başlattılar. Bunu da genetiğiyle oynanmış gıdalar için kullanılan “bioteknoloji” kodunu insanlara empoze ederek yapmaya çalışıyorlar.

-Küresel Tahıl Ambarı projesi felaket ve yeniden hayata dönüş senaryoları üzerine kurulmuş. Ancak siz bilinçli bir felaketten bahsediyorsunuz.

Dünya Sağlık Örgütü’nün yakın zamandaki araştırmasına göre, Domuz Gribi etrafında oluşan bilinçsiz endişelerle yaratılan korku tüccarlığı belli ticari yatırımcılar tarafından kullanılıyor. Aynı araştırmaya göre Anglo-Sakson dışındaki dünyada nüfus artarken Avrupa ve Kuzey Amerika’da nüfusun azalması hakkında ciddi endişe içindeler. Bu yüzden nükleer saldırıya karşı dayanıklı bir tohum ambarı yapılmasının güçlü elitlerin fesat düşündüğü ihtimalinden başka bir açıklaması yok. Kendilerine ulaşabileceğim özel bir bilgi kaynağım yok, sadece kamuoyu ile paylaşılan şeyleri analiz ediyorum, ancak oyunun içindeki aktörler ve geçmişleri insanlık için iyi bir şey yaptıkları konusunda güven vermiyor. Ben de araştırmalarımı yaptım ve Ölüm Tohumları isimli kitabı yazmaya karar verdim. Çünkü Monsatno, DuPont ve Syngenita gibi global tarım ve tohum şirketlerinin mısır, soya fasulyesi, buğday, pamuk ve pirinç gibi dünya için çok önemli tohumları kontrol etme imasında bulunduğunu fark ettim. Eğer dünya bu tohumların tüm gıda üretimini etkilemesine izin verecek kadar aptalsa şimdiye kadar insanlık tarihinde hiç görmediğimiz bir kontrolle karşı karşıyayız demektir. O zaman Pentagonun kimyasal araştırmalar ve Vietnamdaki Turuncu Ajan gibi biyolojik silah araştırmalarıyla ortaya çıkan bu şirketler teorik olarak hangi ırkların yaşayıp hangilerinin yaşamayacaklarına karar verebilirler demektir.

 

Medya tepkisiz

-Biyolojik silah tehdidi ne boyutta?

İnsanlığın önündeki en büyük tehdidin biyolojik silah denen şey olmadığına giderek daha fazla inanıyorum. Daha çok Mensantonun genetiği değiştirilmiş soya fasulyeleriyle birlikte elde edebileceğiniz kimyasal bitki yok edicileri tehlike unsuru. Biyolojik silahları gerçekten kullanışlı hale getirmek imkânsız değilse bile çok zor. Kimyasal silahlar ise çok kolay.

-Bu tehditlere karşı uluslararası medyanın tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birkaç istisna dışında ABD ve Britanyadaki medyanın 11 Eylülden sonraki tutumları gerçekleri söyleyecekleri konusunda kendilerine güvenemeyeceğimizi ortaya koydu. ABDdeki birçok medya kuruluşu bugün Pentagon politikalarının sözcüsü gibi davranıyor.

-Svalbard dünyadaki tek tohum ambarı değil. Gelecekte gıda şirketlerinin stratejileri nasıl şekillenecek?

Filipinlerdeki gibi dünya üzerinde pek çok yerel tohum bankası var. Meksikada mısır, Irakta ise eskiden buğday ambarı bunlardan ilk aklıma gelenler. Şirketler bu bağımsız ambarları ele geçirmeye çalışacaklar. Böylece çiftçileri kendilerinden bedava genetiği değiştirilmiş tohum almak ve işlemek için zorlamaya çalışacaklar. Gıda zinciri ve tarımın küreselleşmesi Anglo – Amerikan tarım işleri projesinin son ayağı. Modelleri ise Rockefellerın dünya petrol kaynakları ve dolayısıyla fiyatları kontrol ediş biçimiyle aynı. Eğer dünya gıda kaynaklarını ele geçirirlerse şimdiye kadar kimsenin başaramadığı bir egemenlik kuracaklar. Lord Actonun atasözünde dediği gibi “Güç ahlaksızdır, tam güç tamamen ahlaksızdır”. İşte Genetiği değiştirilmiş tohumlar ve tahıl ambarının gerçek tehlikesi de bu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler