Futbol ne kadar kirliyse menajer de o kadar kirli...

Transfer sezonu yaza kadar kapandı. Kimilerine göre sönük geçen bir dönemdi. Ancak futbolcu menajerleri için her zamanki gibi hareketli bir aydı. Temsilcisi oldukları futbolcuların daha iyi şartlarda top oynaması için uykusuz geceler geçirdiler, her zamanki gibi pek az takdir gördüler.

Futbol ne kadar kirliyse menajer de o kadar kirli...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.02.2010 - 07:42

Önünde iki telefon, biri çalıyor, cevap veriyor; “Eğer River Plate’deki çocuk için 15 milyon dolar getirirlerse belki, ama ellerini çabuk tutsalar iyi ederler. Fiyatı her geçen gün yükseliyor.” Karşısında İranlı işadamı Kia Joorabchian var. O sıralar bir mali krizde olan West Ham United kulübünün satışını konuşmak için Londra’daki özel bir kulüpte bir araya gelmişler. Pini Zahavi’nin herhangi bir günü bundan farklı değil. O ne River Plate’in ne de West Ham United’ın başkanı. İsrailli futbolcu menajeri futbolda “süper menajer” lakabı yakıştırılan ilk ve şu ana kadar tek isim. Gücü, temsilcisi olduğu futbolcuların transferinden çok daha fazlasına yetiyor. Anlaşmak için orada bulunan Joorbchian da bunun farkında. “Arsenal-CSKA Moskova maçı için kaç bilete ihtiyacın var?” diye soruyor.

Observer gazetesinde Pieni Zahavi hakkında 2006’da yayımlanan makalede yer alan bu bölüm futbolun saha dışındaki önemli meslek kolu hakkında bir fikir edinmemizi sağlayabilir. Futbolcu menajerliği, futbolun bir asırı aşan tarihiyle kıyaslandığında oldukça kısa ömürlü bir meslek. Öncesindeyse futbolcuların okulda veli görüşmesine gider gibi babalarıyla katıldıkları transfer pazarlıkları yaygın olan yöntemdi. 1990’ların ortalarında futbolun altın yumurtlayan bir tavuğa dönüşmesinden mi, Bosman Kuralları’yla transfer yönetmeliklerinin farklı bir boyut kazanmasında mı, oyun içinde hızla büyüyen kurumsal yapıya futbolcular da kedilerini adapte etme ihtiyacı hissetti. Böylece profesyonel anlamda futbolcu menajerliği ortaya çıktı. Bugün dünya üzerinde 5 binden fazla lisanslı futbolcu menajeri faaliyet gösteriyor. İşin “lisanslı” kısmı bir hayli önemli. FIFA yaklaşık on yıldır menajerlere lisans verme görevini ülke federasyonlarına bırakıyor. Elbette hızla gelişen bu işkolu için başka geçerli bir yol da pek mümkün görünmüyor. Ancak dünyanın başlıca ekonomileri arasında yer alan bir sektör olan futbolda yetkili kurumlardan alınmış bir lisans da önemli güç. Her lisans ele geçirenin bu gücü faydalı amaçlar için kullanmadığını sanırım söylemeye bile gerek yok.

Futboldaki çalışma şartlarını oyunun doğasını bozmadan Avrupa Birliği standartlarıyla uyumlu hale getirmeye çalışan FIFA son yıllarda bu kurumla fazlasıyla içli dışlı. Bu yüzden iki kurum sık sık ortak rapor ve taslaklar hazırlıyor. Geçen yıl mayıs ayında yine iki taraf arasında geçen toplantıların ardından futbol piyasasını kökten değiştirecek bir söylenti medya-basın organlarında yankı buldu: “Futbolcu menajerliği ortadan kaldırılacak.” Elbette böyle bir hayalin gerçekleşmesi pek de olası görülmüyor. Ancak ortada işleyişle ilgili birtakım sıkıntılar olduğu da açık. Bir rapora göre ekonomisi gelişmemiş ülkelerde menajerlik lisansı çok kapıyı açıyor ve futbol üzerinden bahis, transfer odaklı mafya çetelerinin oluşmasına olanak sağlıyordu. Hatta çocuk ticareti gibi faaliyetler bile raporda yer edinmişti. Konu hakkında ilk elden FIFA ya da ülkelerin futbol federasyonlarını suçlamak çok da mantıklı değil. Çünkü FIFA menajerlik müessesesini belli bir standarda oturtmak için görünür bir çaba gösteriyor. Ancak futbol sayesinde edinilen nüfuz ve güç, kimi ülkelerdeki yasal boşlukları delmek için önemli bir fırsat.

“FIFA’nın kuralları tam anlamıyla uygulansa bir sorun çıkmaz.”
Bunu diyen, futbol dünyasında çok tanınan bir isim: Ceylan Çalışkan. Kendisi dünyaca tanınan futbolcu menajerlerinden biri. Temsilcisi olduğu futbolcular listesinde John Carew’den Hakan Şükür’e kadar birçok ünlü isim var. Ancak her ne kadar Çalışkan futbol dünyasında saygın bir isim olsa da mensubu olduğu Türk futbol camiası transfer ve kurumsal ilişkiler anlamında dünya çapında “sabıkalı” olarak tanınıyor. Çalışkan da bunu onaylıyor ve ekliyor: “Şu anda FIFA’da görüşülen dosyaların neredeyse yarısı Türkiye’ye ait.” Türkiye’deki futbolcu menajeri algısı da pek farklı değil. Genelde basına yansıyan transfer haberlerinde işin içinde problem çıkaran, fiyat arttırmak için futbolcusunu adeta açık arttırmaya çıkaran ya da kendi alacağı komisyonu futbolcunun geleceğinin önüne koyan menajerlere rastlamak mümkün. Çalışkan, Türkiye’de futbolcuların çoğunun iyi bir eğitim almadıkları için kolay kandırılabildiklerini düşünüyor. Dolayısıyla çevrelerinde kendisini menajer olarak tanıtan birçok insanın da aslında “korsan menajer” olduğunu. Yine de sırf futbol-cuları bilinçsizlikle suçlamak yersiz. Çünkü varolan futbol düzeni de onlara pek yardımcı olmuyor.

Özellikle Avrupa’da yaşanan büyük sıkıntılara karşın Çalışkan futbolcu menajerliğini “mütevazı ve saygın bir meslek” olarak tanımlıyor. Bu saygınlığı yaratan şartlar da sağlıklı bir sistem ve karşılıklı güven ortamıyla sağlanıyor. Birçok kulübün, tanıdığı menajerleri kendi futbolcu seçmelerine davet edip yetenekli gençleri izletmesi de işte böylesi karşılıklı bir güvenin sonucu. “Türkiye’deyse yurtdışından gelen 500 bin Avro maliyetli bir oyuncunun menajeri bile banka teminatı istiyor.”

Elbette bu güvensizliğe yol açan sırf menajerler değil. “İki dakikada yirmi yalan söyleyen kulüp başkanları” diye cevap veriyor Çalışkan. O futbolla ilgilenmeye henüz küçük yaşta Belçika’dayken başlamış. Sonrasında Eskişehirspor’da oynamış. Futbolculuk kariyeri bittikten sonra 1995’te dönemin Gaziantepspor Başkanı Celal Doğan ve Teknik Direktör Sakıp Özberk’in teşvikiyle mena-jerliğe atılmış. Gaziantepspor kendisini futbolcu izlemeye gönderdiğinde futbolseverlerin çok iyi hatırlayacağı Johnson, Preko, Desire üçlüsüyle birlikte dönmüş. Sonrasında menajerlik kariyeri hızla yükselişe geçmiş. Avrupa’nın ünlü futbolcuları ve futbol adamlarına menajerlik yapmaya başlamış. Bunlardan biri de Norveçli John Carew.

“Beni en çok zorlayan Carew’in Valencia’dan Beşiktaş’a transferiydi. Önce 7 milyon Avro’ya futbolcuyu verebileceklerini söylediler. Uzun bir bekleme ve görüşme süresi oldu. İki buçuk ay sonra Carew’i 3.5 milyon Avro’ya Beşiktaş’a getirdik.”

Böylesi bir transfer hikâyesi de futbolcu menajerliğinin zevkli yanı olsa gerek. Mesaisi oldukça karmaşık ve zorlu. Tek ülkede ya da kıtada çalışan menajerler belki transfer dönemleri dışın-da rahatlamaya zaman buluyorlar. Ancak Çalış-kan’ın Katar’dan Japonya’ya, Güney Amerika’ya kadar birlikte çalıştığı futbolcular ve temasta olduğu kulüpler var. Yani onun için transfer sezonu hiç kapanmıyor.

 

Menajer: Futbolcuların profesyonel babası

Futbolcu menajerleri hemen her transferin arkasındaki adamlar. Onları nadiren kameralar karşısında görürüz, sık eleştirilip, az övülürler. Oysa yetkilerini kötüye kullanan onca örneğe karşın futbol dünyasında saygın yer edinmiş birçok menajer de var. Ceylan Çalışkan da onlardan biri. Mesaisi zaman kavramından sıyrılmış bir şekilde Japonya’dan Güney Amerika’ya kadar uzanıyor.



Ayhan Bal: Menajerliğin kitabını yazan adam

Ayhan Bal futbolun her alanında menajerlik yapmış, bir dönem Alman kulübü Borussia Dortmund’da çalışmış bir isim. Şimdilerde bir kitap çalışmasının hazırlığı içinde. Futbolda her çeşit menajerliğin tanımını yapan bir kaynak yaratmak istiyor.

- Futbolla ilgilenmeye nasıl başladınız?

- 1981’de Almanya’da futbol okuluna giderek başladım. Sakaryaspor’da geçirdiğim sakatlıktan sonra erken yaşta futbolu bırakmak zorunda kaldım. Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Yüksekokul sınavlarına girerek Spor Akademisi’ni kazandım. Futbolun içinde yer almak hep aklımda vardı. Doç. Dr. Ekrem Albayrak’ın tavsiyeleriyle menajerlik konusunda araştırmalar yapmaya başladım.

- Futbolcu menajerliği nasıl bir meslek?

- Futbolcu menajerliği, futbol bilgisi, birikimi, yetenek seçimini, araştırmayı, dünya futbolunu ve dünya futbol ekonomisini takip etmeyi gerektiren bir meslek dalı. Mesaisi yıl 12 ay, 24 saattir. Kazanç sıfırdan “milyon dolarlar”a kadar değişebilir. Bunların hiç sınırı yok.

- Basın bazen menajerleri fazlasıyla eleştiriyor. Bu eleştirileri ne kadar haklı ya da haksız buluyorsunuz?

- Menajerlerin kulüpleri ticari alanda birbirine vurdurarak futbolcunun o kulübün vizyonuna uygun olup olmadığına bakmadan pazarlamasına yönelik eleştirileri haklı buluyorum. Yalnız kulüplerin de menajerlere bakış açılarında ciddi olumsuzluklar var. Yerden yere vurdukları menajerlere transfer dönemi geldiğinde, oyuncu için yalvarmalarını da hiç anlayamadım. Vasıfsız menajerlerin kulüpler tarafından kabul edilmeleri, daha sonra çıkan problemlerde o kişilere hiçbir yaptırımda bulunamadıkları halde sürekli ticari ilişkilere girmeleri ve zarar görmeleri, işinde ciddi, federasyon ve FIFA yetkili menajerlerin de onların sınıfına konulması bizlerin en büyük sıkıntısıdır.

- Menajerlerin genç futbolcu keşfetmek gibi bir misyonu var mıdır?

- Evet, kesinlikle vardır. Yetenek seçiminde, genç oyuncunun gelişim süreci izlenmeli kaydedilen süreç takip edilmelidir. O oyuncunun oyun stiline, kişilik anlayışına, oyun anlayışına, yaşadığı şehre, alışkanlıklarına göre ortam oluşturacak kulüpler tercih edilmeli ve gelişimi sağlanmalıdır.

- FIFA menajerler için birtakım kıstaslar getirdi. Bu durum mesleğinizi nasıl etkiledi? Fazla sert bulduğunuz yaptırımlar var mı?


- Bu kıstaslar Avrupa’da menajerlerin daha da çok rahatlamasını sağladı. Bizde ise hiçbir farklılık olmadı. Çünkü bu kurumu denetleyen Türkiye Futbol Federasyonu hiçbir yaptırımı uygulamadı. Uygulamadığı gibi, lisansı olmayan ve “menajerim” diye ortalıkta gezen bir sürü insanın -birçoğunun şikeyle ve kulüplerin dolandırılmasıyla ilgili bir sürü ispat olduğu halde- hiçbirine de bir yaptırım uygulamadı.

- Gerçekleştirdiğiniz en büyük transfer hangisi?

- Ali Tandoğan’ın Salihlispor’dan BJK’ye kadar olan transferleri ve Ahmet Dursun’un Kocaeli’den Beşiktaş’a geçişi.

- Menajerliğin kitabını yazdınız, kitabınızda neler var, anlatır mısınız?

- Menajerliğin dünya ve Türkiye’deki süreçlerini irdeledim. Dünyada nasıl yapıldığını, dünyadaki menajerliğin geçmişini ve bugününü yazdım. Bir menajerin bilmesi ve taşıması gereken özellikleri yazdım. En önemlisi ve tüm kulüp yönetimlerinin bilmesi gereken menajerliğin sınıflandırılmalarını açık açık yazdım. Genel menajer nedir, menajer nedir, sportif direktör nedir, koordinatör nedir gibi birçok soruya cevap verdim. Türkiye’de ve Avrupa’da kulüp menajerliği arasında çok fark var. Avrupa’da kulübün bir sistemi ve o sistem içerisinde o menajerin sonsuz yetkileri var. Araştırma-geliştirme sistemi sürekli olarak işliyor. Bizde ise her değişen yönetime göre menajerler değişiyor.

- Kitap yazma fikri nasıl oluştu?


- Kulüp menajerliği yaptığım dönemlerde çalıştığım Kartalspor ve Tarsus İdman Yurdu’nda yönetimlerin menajerlikle ilgili hiçbir şey bilmediklerini gördüm. Futbolcu menajerliğim döneminde de kulüplerle yaptığım transfer görüşmelerinde de kulüp menajerlerinin eksikliklerini, bilgisizlikleri aynı boyuttaydı. Bunun üzerine karar verdim.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon