"Gazetecilerin yaşadıkları korku iklimine son verilmeli"

IPI, EFJ, IPI Türkiye Ulusal Komitesi, TGS ve Gazetecilere Özgürlük Platformu temsilcileri, hapiste bulunan gazetecilerin duruşmalarını izledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.09.2012 - 16:02

Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), IPI Türkiye Ulusal Komitesi, EFJ üyesi Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Gazetecilere Özgürlük Platformu temsilcileri yaklaşık 77 gazetecinin terör odaklı iddialarla hapis tutulmaya devam edilmelerini kınadı. Grup ayrıca bağımsız, eleştirel gazetecilik üzerindeki süregelen baskılar konusunda derin endişelerini dile getirdi

Grup temsilcileri gözlemlerini terör örgütü üyeliği ile suçlanan ve bu suçlamalarla hapiste
bulunan gazetecilerin duruşmalarını izleyerek, hapisteki gazetecileri ziyaret ederek,
gazetecilerin avukatları ve aileleriyle görüşerek sürdürdü.

Grup, Odatv ve KCK Basın Komitesinden 2’şer tutuklunun tahliye edilmelerini memnuniyetle karşılarken, haklarındaki zayıf delillere rağmen diğer tutukluluların serbest
bırakılmaması karşısında hayal kırıklığı yaşadı. Diyarbakır’da mahkemenin gazeteci/yayıncı Bedri Adanır’ın tahliye talebini reddetmesi hayal kırıklığını artırdı.

Devam eden davalar ve gazetecilerin hala tutuklu olmaları, bu yaz meclisten geçerek yasallaşan Üçüncü Yargı Paketinin Türkiye’de basın özgürlüğünü güvence altına alacak
gerçek yapısal reformları gerçekleştirmekten uzak kaldığı, tutuklu gazetecilerin durumlarına çare olamadığını göstermektedir. Gazetecilere reva görülen ve kimileri çok açıkca keyfi olan uygulamalar derin endişe yaratmaktadır

IPI Direktörü Alison Bethel Mc Kenzie, “Türkiye’nin demokrasi modeli olması ile
gazetecilerin karşı karşıya kaldıkları uygulamalar arasındaki uçurum giderek artmaktadır. Biz Türk yetkililerden basın özgürlüğünün önünü açmaları, gazetecilerin her gün yaşadıkları korku iklimine son vermeleri için talepte bulunuyoruz. Biz aynı zamanda basının da ayağa kalmasını ve birbirine destek vererek Türk halkının, kendi yaşamlarını etkileyecek kararlar verebilmeleri için gerekli olan haber alma hakkınının ortadan kaldırmasına karşı mücadele etmeleri ve yetkililerden hesap sormaları için çağrıda bulunuyoruz”
dedi.

EFJ Başkanı Arne König, “Endişelerimiz sadece Türk meslektaşlarımız ya da Türkiye’deki insanların güvenilir bilgiye ulaşması noktasında değil, Türkiye’deki durumun diğer ülkelerdeki muhtemel yansımalarına ilişkin. Türk hükümeti bu şekilde yoluna devam edememelidir. Maalesef, Avrupa’da gazetecilik ve basına yönelik artan kısıtlama eğilimlerini açıkca görmekteyiz. Eğer Türkiye gazeteciler ve basın üzerindeki baskılarına son vermezse, bu durumun diğer ülkelerde, bölgede ve Avrupa’da olumsuz etkiler yaratmasından korkuyoruz. Bu nedenle Türkiye’nin dostlarından hükümetin gazetecilere ve basın özgürlüğüne açtığı bu savaşa son vermesi için baskı yapmaları çağrısında bulunuyoruz” dedi.

OdaTv Davası

IPI, EFJ, IPI Ulusal Komitesi, TGS ve GÖP temsilcileri 14 Eylül’de İstanbul’da yapılan
OdaTV duruşması izledi.

Dava adını Soner Yalçın’ın başında olduğu ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yönettiği
hükümete çok sert eleştirilerde bulunan, haber içerikli bir web sitesinden almaktadır.

Savcılar websitesinin ve yargılanmakta olan 10 gazetecinin konumlarından yararlanarak basında Ergenekon komplosunu sorgulamakla, dolayısıyla önemini azaltmakla suçlamaktadır. Savcılar web sitesine ait bilgisayarlarda ve çalışanların bilgisayarlarında ele geçen belgelerde operasyonel bir planın mevcudiyetini iddia etmektedir. Bu iddialarını, elektronik postalar, dinlenilen telefon görüşmeleri ile desteklemektedirler.

Bazı sanıklar, hükümetin daha önce Ergenekon komplosunda hedef aldığı, yazar ve akademisyen Yalçın Küçük’ün OdaTV davasında sanık olmasını, bu davayı darbe komplosuna bağlayabilmek için “kayıp halka” konumunda olduğunu iddia ediyorlar.

Sanıklar delil dokümanların virüsle gönderilmiş olduğunu söylediler. Türkiye’den ve ABD’den gelen ve bu savlarını destekleyen uzman raporlarını sundular. Ancak mahkeme bu yılın başında TUBİTAK’tan rapor istemişti, gelen raporda söz konusu belgelerin sanıkların hiçbirinin oluşturmadığı ve açmadığı belirtiliyordu. Ancak TUBİTAK bu dokümanların virüsle gönderilip gönderilmediği konusunda açık bir şey söylemiyordu.

Ancak, sanıklar davanın bağımsız sesleri susturmak için bir bahane olduğunu iddia ediyorlar.

2011 Yılı başlarında sanıkların gözaltına alınması zamanlamasının, o yıl yapılan meclis
seçimlerinden önce Yalçın’ın televizyon yayıncılığına başlamasını engellemeyi  amaçladığını ve IPI Dünya Basın Özgürlüğü Kahramanı Nedim Şener’in, araştırmacı gazeteci Ahmet Şık’ın, kurum içi haberlerin yazarı Hanefi Avcı’nın da bu davaya dahil edilmelerinin suskunluk yaratmak ya da en azından dini bir hareket olan Fethullah Gülen hareketine karşı tepkileri kanunsuz hale getirmeyi amaçladığımı iddia ediyorlar.

Geçen Cuma günkü oturumda sanıklar raporu ve belirsizliğini sorguladılar, mahkeme
raporu 20 gün içerisinde revize etmesi talimatıyla TUBİTAK’a geri gönderdi. Mahkeme
Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nu tahliye ederken Soner Yalçın ve Yalçın Küçük’ün
tutukluluklatının devamına karar verdi. Terkoğlu ve Pehlivan’ın tahliyeleri memnniyet
yaratmasına karşın mahkemenin TUBİTAK raporuna rağmen aynı sanıklar için tahliye
talebinin daha bir hafta once reddedilmiş olması şaşkınlık yarattı.

Bedri Adanır Davası

EFJ ve TGS temsilcileri Kürt gazeteci/yayıncı Bedri Adanır’ın 13 Eylülde Diyarbakır’da
yapılan duruşmasında hazır bulundu. Ocak 2010’dan beri tutuklu olan Adanır PKK üyesi
olmakla suçlanıyor. Mahkeme Adanır’ın avukatına müvekkilinin tahliyesi ile ilgili olarak beş
dakika konuşma hakkı tanıdı, tahliye talebinin verilen 15 dakikalık aradan sonra reddedilmiş olması bu kararın daha önceden verildiği izlenimini yarattı.

KCK Basın Davası

IPI Türkiye Ulusal Komitesi, TGS ve GÖP temsilcileri 44 gazeteci ve basın çalışanın yargılandığı bu davanın ilk duruşmasında hazır bulundu. İddianamede gazeteciler meslektaşlarıyla telefon görüşmeleri yaptıkları, basın kartları taşıdıkları, pasaport aldıkları, yurtdışına seyahat ettikleri için hedef olmaktadırlar. Eleştirmenler sanıkların bütün dünyada standart gazetecilik faaliyeti olarak kabul edilen faaliyetlerinden dolayı  suçlandıklarını kaydetmektedir.

Önceki Pazartesi günü yapılan ilk duruşmada sanık avukatları yeterli oturma yeri bulamayıp ayakta kaldıkları için öğleden sonraya ertelendi.Mahkeme Perşembe günü iki sanığı, Vatan muhabiri Çağdaş Ulus’u ve Demokratik Modernite dergisinden Cihan Ablay’ı tahliye etti.

Üçüncü Yargı Paketi

Temmuz ayında Meclis, Türkiye’de hasar görmekte olan basın özgürlüğü iklimine hitap etmeyi amaçladığı belirtilen Üçüncü Yargı Paketini çıkardı. Pakette belirtildiğine göre basın aracılığıyla işlenen ve beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak suçlar üç yıl içerisinde aynı türden suç işlenmediği takdirde tamamen düşürülecektir. Özel yetkili mahkemeler kaldırılacaktır ancak sürmekte olan davalar souçlanana kadar görevleri sürecektir. Ancak paketin terrorle suçlanan gazeteciler üzerinde bir etkisi  bulunmamaktadır.

Sonuçlar

Türkiye’de bağımsız ve eleştirel gazetecilik üzerinde sürmekte olan baskı korku iklimine
yol açmakta ve basın özgürlüğünü tahrip ettiği konusunda ciddi endişeler yaratmaktadır.
IPI ve Ulusal Komitesi, EFJ, TGS, Alman Gazeteciler Federasyonu (Deutscher  Journalisten Verband, yani DJV), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Avrupa Gazeteciler Derneği (AEJ) nin içinde bulunduğu uluslararası gazeteciler ve basın kuruluşlarndan bir heyet geçen yıl 22- 24 Kasım 2011 tarihlerinde yaptıkları ziyaret sonrası benzer  gözlemlerini dile getirmişlerdi.

Oto sansür giderek yayılmış, açıksözlü gazeteciler sadece teröre destek vermekle suçlanma tehlikesiyle değil, medya sahiplerinin farklı ekonomik çıkarlarına olumsuz etkileyecek haberler yapılması durumunda işlerini kaybetme tehlikesiyle de karşı karşıya kalmaktadırlar.

Terörle ilgili bağımsız haberciliğin yokluğu savcıların gazetecilerle ilgili iddialar yaymasına
yol açmakta ancak pekçok ana akım medya gazetecilerin kendini savunma argümanlarına sessiz kalmaktadırlar. Gazeteciler arasında yaygın endişe güvensizlik bir istisna değil kural haline gelmiştir. Sonuç olarak, cezaevlerindeki gazeteci sayısında azalma olmasına karşın, olumlu gelişmeler ve gerçek basın özgürlüğü hala yok hükmündedir.

IPI, EFJ, IPI’ın Türkiye Ulusal Komitesi, TGS ve GÖP talepleri şunlardır:

- Türkiye’de basın özgürlüğünün giderek artan ölçüde kötüye gitmesi karşısında endişelerini
yinelerler. Türkiye hala dünyadaki en çok tutuklu gazetecisi olan ülke konumundadır.

- Tutuklu gazeteciler derhal serbest bırakılması için çağrıda bulunur

- Gazetecileri kriminalize etmeye çalışan yargılamaları kınar

- Türkiye’de yasa yapıcıların basın özgürlüğüne güçlü güvence verecek, uluslararası
standartlarda reformlar yapması konusunda israr eder

- Türkiye’de kriminal iddialarla yargılanan gazeteciler için adil yargılanma talep eder


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler