Geçmişle Yüzleşme mi Hesaplaşma mı?
“İnsan insanın kurdudur” deriz; bugün kimi TV’ler içindekilerle kurdumuz oldu. Beyazcamlar kımıl kımıl kımıldayanlarla dolup taşıyor. Dinsel ve ırksal öğeleri sömürerek yüzleşme oyunuyla beynimize, belleğimize sızıp ulusal birlik için olmazsa olmaz tüm değerlerimizi sinsice kemiriyorlar.
Sözüm ona sorunları tartışmak için ortaya çıkıyor; bugünü bırakıp sözü 87 yıl öncesine taşıyorlar. Yaşanan olumsuzlukları Cumhuriyeti kuranlara, devrimleri yapanlara yüklüyor; eleştiri kılıklı saldırılarını aydın sorumluluğu diye satıyor; kurdukları yüzleşme oyununu bile dürüstçe oynamayı başaramıyorlar. Çünkü yüzleşmek için yüzleşecek ak pak yüz gerek…
Çoğunun yüzü yıllardır iktidar rüzgârlarına göre değişiyor. Halk adlandırmasına kulak vermeli; dolmuşta duydum. Biri güncel bir konudan, TV kuşu aydınlardan söz ediyordu; yanındaki kızdı; “Ne aydını yahu, bunlar bal gibi baydın” dedi ve ekledi: “Baydılar artık… İşi Atatürk’e kadar götürüyorlar.” Halk, her oyunun ayrımında…
Hesaplaşmak eylemi, tartışma terbiyesinden uzak “baydın”larca yüzleşmekle maskeleniyor. Adam ya da kadın birden TV’lerin vazgeçilmez yüzü oldu; çünkü geçmişe saldırmanın yeni adı yüzleşmek… Hanımefendi ünü kendinden kaynaklı bir yazar; beyefendi pek ünlü bir şarkıcı; öteki oyuncu, beriki yapımcı…
Sınıf ayrımı
Çoğu “sanatçı” olduğunu sık sık yineliyor; “Biz sanatçılar” diye şişiniyorlar. Çoğu TV’lerin ve reklamın gücüyle takındıkları nazarlığı bedenlerinin en görünen yerine, dudaklarına yapıştırıp sağa sola koşuyorlar. “Sorunları çözecek olanlarla yüzleştik” diyorlar.
Merak ediyoruz; özellikle solculuk taslayanlar, birilerinin beş on yılda nasıl varsıllaştığını, gittikçe derinleşen sınıf ayrımını, bunca borca karşın neden halka kalkınma masalı anlatıldığını, ocaklar yıkan yoksulluğun, işsizliğin hesabını adam gibi sordular mı acaba? Özellikle yazar sanı taşıyanların duruşu insanın içini yakıyor. Çoğu hangi coğrafyanın yazarı olduğunun ayrımında değil. Böylelerini “Sen ben bizim oğlan” övgüleriyle üne, yazarlığa taşıyanlar sağ olsun.
Ünlü oyuncu da yüzleşmece oynuyor. Cumhuriyetin ırkçı olduğunu, 12 Eylül’ün de yalnız bir halkı ezdiğini, Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılamayan eziyetleri tamamladığını geveliyor. Bilgisi sığ, bir dediği ötekini tutmuyor.
Verdiği beş örnekten biri doğru; konuşma ilerleyince anlıyoruz ki örnekleri kendi saptaması, sözleri kendi aklının ürünü değil. Ödünç bilgilerle ve yüzleşmece oyunuyla “reyting” almaya çabalıyor. Yaşadığı kente bile uzak, AB’den daha yabancı… Beyefendiler, hanımefendiler de ünlü birer gazeteci; TV’ler sağ olsun. Kırık dökük bir dille, kendi çelişkilerini duymayarak geçmişle yüzleşiyor; ırkçılığın sınırlarını “Türkle, Türkçeyle” çiziyorlar. Yazarı, gazetecisi, sanatçı olanı olmayanıyla pek kalabalık sandığımız bu takım, yüzleşme oyunuyla gerçek yüzlerini gösteriyorlar.
Ağız birliği etmişçesine söz oyunu yaparak Atatürk’ü tutuculukla, yalnız Türkleri kayırmakla, manevi değerleri sarsmakla suçlarken tutucu iktidarların, inanç ve köken sömürücülerinin oyuncağı olmaktan utanç duymuyorlar. Bu ikiyüzlü yüzleşmenin, acıları, yoksulluğu bitirmeyeceğini, derinleşen sınıf ayrımını yok etmeyeceğini; inancı, kökeni farklı yurttaşları iyice uzaklaştıracağını görmezden geliyorlar. Bir bildikleri, bir bekledikleri, bir çıkarları mı var acaba, diye düşünmemek elde değil.
Efendilerimiz politikacı; tarihi, coğrafyayı; her şeyi bilmeleri gerekmez. Böyle bir dertlerinin olmadığı da belli; çoğu tarihi tersten okumuş; coğrafyayı satılacak alanlar sanıyor. Danışmanları bilgi toplar; onlar da yazılanları okur.
Danışman bilgi yoksulu olunca her sözü “manşet” olan politikacımız ne yapar, ne durumlara düşer? Biri Ali’nin şiirini Veli’nin diye okur; 70 yıl önceki telgrafı yanlış yorumlar; öteki karşıtlarını mat etmek için tarihsel kişiliklerle dövüşür. Danışmana danışan da danışman da önyargılıysa, Cumhuriyetin temelini oluşturan ilkelerden hoşnutsuzsa...
Onların ve onlara alkış tutanların tavrı, geçmişle yüzleşmek maskesiyle Cumhuriyetin değerleriyle hesaplaşmak anlamı taşımaz mı? “Politika, politikacı, politik…” gibi kavramlar hiç bu denli sevimsizleşmemişti.
Ülkenin doğası, tarihi, insanı direniyor; ama sanatçı ve yazar sandıklarımız günlük politika oyunlarına direnemiyor!
Çok yazık!
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Araştırma: Olası bir savaşta Türkiye'nin kaybı ne olur?