''Gelişmeler son derece kaygı verici'
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Suriye'de yaşanan gelişmelerin son derece kaygı verici ve insanlık adına üzücü olduğunu belirtirken, Arap Ligi veya geniş bir ülke grubu ''bu işte beraberiz'' derse Türkiye'nin de uluslararası toplumla beraber hareket edeceğini bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Çünkü bu bir insanlık meselesi ve insanlığın topyekun 'dur' diyebilmesi lazım. Meşruiyeti, hukuki ve siyasi zemini olan uluslararası tüm formlarda Türkiye yerini kuşkusuz alacaktır'' dedi.
Babacan, SKY Türk televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı. Suriye'deki olaylar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan, binlerce Suriyeli'nin Türkiye'ye gelmeye başladığı belirtilerek, ''bir tampon bölge oluşturulacak mı?'' sorusu üzerine Babacan, Suriye'deki gelişmelerin son derece kaygı verici ve insanlık adına üzücü olduğunu söyledi.
Bir devletin, bir rejimin kendi vatandaşlarını böylesine pervasızca katletmesinin son dönemlerde dünyada pek yaşanmayan bir gelişme olduğunu kaydeden Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu: ''Suriye konusunda en önemli problem, uluslararası toplum tek vücut halinde, hep birlikte hareket edip rejime 'dur' diyememiştir. Uluslararası toplum yan yana geldiğinde o surda gedikler vardır. Bazı ülkeler Suriye ile ilgili en ufak bir adıma, en ufak bir yaptırıma dahi yanaşmamaktadır. Sadece jeopolitik çıkarları açısından mevcut rejimin devamı için çaba göstermektedir. Fakat tarih bunları affetmeyecek. Bugün yaşanan bu insanlık dramını, bu katliamı şöyle ya da böyle destekleyenler, rejime 'dur' demeyenler, bunun ileride mutlaka hesabını verecekler. Türkiye olarak bizim baştan beri duruşumuz çok açık. Ancak Türkiye olarak da mutlaka uluslararası toplumla beraber hareket etmek istiyoruz. En azından Arap Ligi diyoruz. Arap Ligi bu işlerde etkin olmalıdır. Çünkü Suriye bir Arap ülkesidir, Arap Ligi üyesidir. Arap Ligi kendi içerisinde sıkı bir duruş gösterebilirse, biz de Arap Ligi ile birlikte hareket ederiz. Ya da geniş bir ülke grubu 'bu işte biz beraberiz' derse yine Türkiye olarak da beraber hareket ederiz. Çünkü bu bir Türkiye-Suriye meselesi değil, bu bir insanlık meselesi ve insanlığın topyekun bir 'dur' diyebilmesi lazım, adım atması lazım. Meşruiyeti, hukuku ve siyasi zemini olan uluslararası tüm formlarda formlarda Türkiye yerini kuşkusuz alacaktır.''
''Tampon bölge konusunda net bir şey var mı?'' şeklindeki soru üzerine Babacan, bunun için bir şey söylemenin çok erken olduğunu belirtti. Babacan, Suriye'deki sorunların uluslararası desteği olması gerektiğini, fakat yine de sorunun Suriye'nin kendi iç dinamikleriyle çözülmesi gerektiğini düşündüklerini vurguladı.
Başbakan Yardımcısı, Türkiye'ye geçen Suriyeli sayının 15 bine yaklaştığını da belirtirken, orada bir katliam varken Türkiye'den yardım isteyen ve Türkiye'ye sığınmak isteyenlere kapıların açılacağını söyledi. Babacan, ''İster çadır kentler deyin, ister konteyner kentler deyin bu çalışmaları hızlı bir şekilde gerçekleştiriyoruz. Altyapımızı bunun için hazır tutacağız. Suriye vatandaşları için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz'' diye konuştu.
'Cari açıkta en kötü rakamlar geride kaldı'
Ocak ayı cari açığının beklentilerin üzerinde çıktığı belirtilerek ''cari açıkta bir risk sinyali var mı?'' sorusu üzerine Babacan, cari açığın yapısal bir takım sebepleri olduğunu, bunların başında da enerji konusunda dışa bağımlılığın geldiğini söyledi. Bu konuda epeyce tedbir alındığını kaydeden Babacan, ancak bu tedbirlerin hemen sonuç verecek tedbirler olmadığına işaret etti.
Cari açıkta en kötü rakamların geride kaldığını belirten Babacan, ''Bundan sonra her ay basamak basamak cüzi de olsa biz bu düşüşlerin devam edeceğini düşünüyoruz. Ancak kuşkusuz petrol fiyatlarında hiç kimsenin tahmin etmediği olumsuz tablolar karşımıza çıkarsa bu trendde geçici olarak farklı gelişmeler kuşkusuz görebiliriz'' dedi.
''Cari açık konusunda yeni bir önlem düşünüyor musunuz?'' sorusu üzerine Babacan, tasarruf oranlarının artması konusunda yaptıkları çalışmalar ve aldıkları kararlar bulunduğunu bildirdi. Babacan, ''Tasarruf oranlarının artması için alacağımız tedbirler var, bunların hazırlıklarını önemli ölçüde tamamladık. Bunlarla beraber zaten belli bir trendin oluşacağını düşünüyoruz'' dedi.
Küresel ekonomik gelişmeler
Küresel ekonomik gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulunan Babacan, ABD açısından durumun pek iç açıcı olmadığını, ABD'de yeni kararlar alınamadığını ve seçimin beklendiğini söyledi. Seçimlerden sonra ABD'de yeni yönetimin 2013 yılı için gerekli kararları almazsa sıkıntılı dönemin başlayacağını ifade eden Babacan, şu anda bunun izlendiğini dile getirdi.
Bu yılın başında Avrupa'da önemli kararların alındığını kaydeden Babacan, şimdi Avrupa'da alınan bu kararların uygulanıp uygulanmayacağının izleneceğini söyledi. Babacan, ''İlan edilen tedbirler vergi oranlarını artırmalarını, kamu harcamalarını azaltmalarını, maaşları düşürmelerini ya da dondurmalarını gerektiriyor. Şimdi izleyip göreceğiz, söz verdiklerini yapabilecekler mi? Dolayısıyla 2012 yılı Avrupa açısından uygulamayı izleyeceğimiz, 2013 yılı da ABD açısından yeni kararların ve tedbirlerin alınıp alınmayacağını takip edeceğimiz yıllar olacak'' dedi.
Krizin aslında henüz çözülmüş olmadığını ifade eden Babacan, birkaç haftadır küresel piyasalardaki rahatlamanın asla aldatıcı olmaması gerektiğini kaydetti. 2012'nin Türkiye açısından da dikkatli gidilmesi gereken bir yıl olduğunun altını çizen Babacan, Türkiye'nin büyüme hızında biraz vites küçülttüğünü, ancak ülkenin ileri doğru gitmeye devam ettiğini söyledi. Babacan, ''Halbuki Avrupa şu anda fiilen resesyona girmiş durumda, oysa biz hala 'büyüyeceğiz' diyoruz'' diye konuştu.
Bundan sonra tasarruf çok önemli olacak
Türkiye'de kazançtan çok harcamanın vergilendirildiğini kaydeden Babacan, ''Bu biraz da insanları tasarrufa yönlendirmesi gereken vergi yapısı alında. Dolayısıyla bundan sonra tasarruf çok önemli olacak. Tabii ki halkımızın refahının artmasını istiyoruz, otomobil alan sayısı çoğalsın, ama bir yandan da tasarruf, tasarruf, tasarruf...'' dedi.
Son iki yıllık tabloya bakıldığı zaman Türkiye'de tüketici ve bireysel kredi kullanımının çok hızlı bir şekilde arttığını ve 2011 rakamlarına göre Türk vatandaşının yaklaşık 93 milyar lirayı henüz kullanmadan harcadığını ifade eden Babacan, iç tüketimin büyüme rakamlarını yükselttiğini, fakat tasarruf oranlarının düşmesi ve cari açığın artması anlamına geldiğini söyledi.
Kredi hacmiyle ilgili Merkez Bankası'nın ve BDDK'nın aldığı yavaşlatma tedbirlerinin tasarruf artırmaya katkısı bulunduğunu anlatan Babacan, ''Fakat harcamayı cezalandırmaktan öte tasarrufu teşvik için neler yapabiliriz. Bununla ilgili tedbir ve reform listesi hazırladık'' dedi.
Bireysel emeklilik sistemi
Bu tedbirlerden birinin bireysel emeklilik sistemiyle ilgili yapılacak değişiklikler olduğunu kaydeden Ali Babacan, bireysel emeklilik sisteminin kurgusunu tamamen değiştireceklerini bildirdi. Babacan, bugüne kadar kazanılan hakların baki kalacağını, yeni sistemin katılanların daha uzun süre sistemde kalmasını teşvik edecek bir model üzerine kurulduğunu söyledi.
Yeni sistemin tasarruf oranlarına etkisinin büyük olacağını hesapladıklarını ifade eden Başbakan Yardımcısı, ''Uzun süre kalmanın cazibesi daha çok olacağı için zaman içinde tasarruf oranlarına milli gelirimizin en az yüzde 3 ile yüzde 5'i arasında bir katkıda bulunacağını düşünüyoruz. Ama nereden bakarsanız 5 sene 10 sene sonra ciddi rakamlar oluşturmaya başladığı zaman bunun cari açığa katkısı olacak'' dedi.
Kıdem tazminatı fonu
Bir başka değişecek sistemin de kıdem tazminatı fonu olduğunu belirten Babacan, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: ''Bugüne kadar ne yükümlülük varsa o işverenin üzerinde, ona karışmıyoruz. Ama biz yeni yasayı yürürlüğe soktuktan sonra çalışanlarımızın maaşının belirli bir yüzdesi kadar ki mümkün olduğu kadar cüzi bir rakam tutmaya çalışıyoruz, bunu işveren çalışan hesabına yatıracak. Bu hesaplar işsizlik fonu gibi havuz değil, sizin şahsi hesabınız olacak. Siz istediğiniz zaman internetten hesabınızı görebileceksiniz. Böylece kayıtdışılık da önlenmiş olacak. Adam 10 yıl çalışıyor ama 3 yıl çalışmış gibi gösteriliyor. Kıdem tazminatı fonundaki birikimin, paranın eski sistemdeki gibi hemen alınması mümkün olmayacak.''
Fonun kim tarafından yönetileceğini henüz netleştirmediklerini kaydeden Babacan, işçi ve memur sendikalarının da olduğu bir yönetim kurulu düşündüklerini bildirdi. Aslında bireysel emeklilik firmalarının da bu fonu işletebileceğini dile getiren Babacan, ''Aslında bireysel emeklilik şirketleri bana göre bunu yürütür. Ama belki ilk başlangıçta psikolojik etki olarak çalışan kesimin temsilcileri (biz devleti görmek istiyoruz) diyorlar. Sistem kurulduğunda işin yürüdüğü görülünce belki emeklilik şirketleri üzerinden de yapılabilir, bununla ilgili çalışmalarımız hazır. Fakat şu anda sendikalarımız henüz bu kavrama hazır değiller'' diye konuştu.
Nemalandırma konusunda çok fazla seçenek olmayacağını, sistem olgunlaştıktan sonra belki seçeneklerin oluşabileceğini de kaydeden Babacan, kıdem tazminatında yeni sistemin eski sistemle benzeşmesi gerektiğini ve burada güven unsurunun önemli olduğunu söyledi.
Yastık altındaki altın
Yastık altındaki altının değerlendirilmesi konusunda kuyumculuk sektörüyle bankaların fikir egzersizleri yapmaya başladığını kaydeden Babacan, BDDK'nın bu konuda neler yapılabileceği konusunda çalıştığını ifade etti. Babacan, ''Ne kadar başarılı olur, insanları ne kadar cezbeder bunu hep beraber göreceğiz. Çalışma bitmediği için ben de fazla bir şey söylemek istemiyorum'' dedi.
Tasarrufun artırılmasıyla ilgili bir diğer konunun da finans sektöründe uzun vadenin daha cazip hale getirilmesine ilişkin kararlar olduğunu belirten Babacan, Finansal İstikrar Komitesinde bu kararların alındığını, fakat uygulamada birkaç yasal düzenleme gerektiğini söyledi. Babacan, ''Çalışmalar devam ediyor, bunun da bir miktar etkili olacağını düşünüyoruz'' diye konuştu.
Merkez Bankası'nın geçmiş dönemde aldığı bazı kararların çok eleştirildiğini, ancak sonunda Merkez Bankası'nın haklılığının ortaya çıktığını ifade eden Başbakan Yardımcısı, ''Biz Merkez Bankamızın politikalarına güveniyoruz'' dedi.
Babacan, Türkiye'nin döviz varlığında bir azalmanın olmadığını ve 2012 yılının 2 ay 15 günlük dönemine bakıldığı zaman Türkiye'ye net anlamda 8 milyar doların üzerinde bir döviz girişi olduğunu söyledi. Toplamda bakıldığı zaman yabancıların Türkiye'deki döviz varlıklarında bir azalmanın bulunmadığına dikkati çeken Babacan, Türk insanının tuttuğu varlıklarda bir miktar TL'den dövize dönüşün olduğunu ifade etti.
En zorlu sorun eğitim ve yargı
''Şu anda Türkiye'nin en zorlu sorunu olarak neyi görüyorsunuz?'' şeklindeki soru üzerine Babacan, 2023 yılı hedeflerine ulaşmada ''takoz olan'' iki önemli sorunun eğitim ve yargı olduğunu söyledi. Türkiye'de 25 yaş üstü kişilerin ortalama eğitim seviyesinin 6,5 yıl olduğuna dikkati çeken Babacan, değişen şartlara adapte olabilecek, her 4 yılda bir seçenek değiştirme ya da arzu ettiği alanlarda yoğunlaşma konusunda teşvik programı başlatılacağını bildirdi.
Babacan, ''Gelişmiş ülkelerde çok ileri yaşlarda dahi insanlar üniversitelere gidebiliyorlar, bir master veya doktora yapıp meslek değiştirebiliyor. Bir mühendis (ben hukukçu olacağım) diyor, 3 sene eğitim aldıktan sonra dal değiştirip hukukçu oluyor. Bir işletme, bir hukuk eğitimi artık master seviyesinde bir eğitim haline geldi. Bizim de bütün bu kapıları açık tutacak, insanların kolay meslek değiştirebileceği bir yapıyı bugünden kurmamız lazım'' dedi.
Yargının da ekonomi açısından son derece önemli olduğuna işaret eden Babacan, gerçek anlamda bir hukuk devleti olmadan ekonomik anlamda gelişmenin olamayacağını vurguladı.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza