Gökdelenler arasındaki ‘baraka hayatlar’

İstanbul Şişli’de gökdelenler arasında başka bir yaşam var. Kimsenin dönüp bakmadığı ‘Baraka evler’ gökdelenler arasında sıkışıp kalmış. 19 Aralık Çarşamba günü sabah saatlerinde yoğun yağış nedeniyle çöken gecekondulardan biri tam da burada. Dinç, ailesi ve diğer barakalarda kalan yurttaşlarla konuştuk.

Gökdelenler arasındaki ‘baraka hayatlar’
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.12.2018 - 22:30

19 Aralık günü geceden yağmaya başlayan yağmur, sıcak yatağımızda uyurken hepimizin evinin dışını ıslatıyordu sadece.

Çoğumuz için sıradan olan o günün sabahında, kalın giyinerek, şemsiyemiz le veya romantik olsun diye yağmur altında işe, okula yada bir buluşmaya gittik.

Ben de, klimanın sıcaklığıyla ısınan gazetenin ofisinde haberleri tararken biran da üşüdüğümü hissettiğim o haberi gördüm; “Şişli’de gecekondu çöktü: 2 yaralı!” İşte burada, o ‘normal’ hayatın akışı dışında, Türkiye ekonomisinin önemli lokasyonlarından biri olan Şişli’nin rezidansları arasında başka bir yaşam hikayesi haykırıyordu. Haberde, yoğun yağış nedeniyle bir gecekondunun çatısının çöktüğü o sırada ‘evde’ uyudukları öğrenilen anne Vidan Dinç, küçük çocuğunu da alarak kendi imkanlarıyla molozların altından çıkarken, baba İbrahim Dinç çöken çatının altında mahsur kaldığı söyleniyordu.

 

Enkazın altında olan İbrahim Dinç’in fotoğrafına bakarken, bir anda Van depreminde enkazda sıkışıp kalan ve saatlerce omzunda yaşamını yitirmiş bir kurbanın eliyle sessizce kurtarılmayı bekleyen ancak küçük bedeni daha fazla dayanamayan ve gözümün önünden hiç bir zaman gitmeyen 13 yaşındaki Yunus’un fotoğrafı canlandı. Ve ajansların geçtiği bir diğer fotoğraf, para babaların çıkarları için çıkardıkları savaşlarda en çok zarar gören kesimin başında gelen, akan kanın yüzünü kırmızıya büründürdüğü bir annenin, kucağındaki çocuğuyla haykırmasını.. İşte o fotoğraf da, Vidan ve çoğunun rezidanslar arasındaki harabe bir gecekondunun enkazında çekildi.

Gökdelenler arasında baraka ‘evler’
Mahalleye gitmek için gazeteden yola koyuluyorum. 25 dakikalık yürüyüşüm boyunca AVM’ler, holding binaları, lüks dairelerin olduğu sokaklar arasında ilerliyorum. Haritadan açtığım gecekondunun bulunduğu sokağın konumuna yaklaştığımda rezidansların yüksekliğinin artığından biran, gittiğim adresin yanlış olabileceğini düşünmüştüm ki sağ tarafımdaki gökdelenlerin ‘büyüklüğü’ karşısında, içinde insanların yaşayabileceğini ihtimal vermediğim ve gizlenmiş gibi olan baraka ‘evler’ gözüme çarptı. Barakaların önündeki gençlerin yanına gidiyorum. Gençlerden biri, enkazda yaralanan İbrahim Dinç’in(45) yeğeni Mehmet Davulcu, İbrahim ve Vidan ailesininki gibi kendisinin de rezidanslar arasında görünmeyen yaşamlarını anlatmaya başladı. İlk öğrendiğim şey de, gecekondunun çökmesiyle enkaz altında kalan aile bireylerinden Kazım Dinç’in (22) kolundan yaralandığı ve İbrahim Dinç’in de kaburga kemiğinin kırıldığı için ameliyat olacağı oldu.

“Garibanlığın gözü kör olsun”
Bir yanımdaki, çatlamış duvarlar, birazdan düşecek gibi duran çatı ve elektriği olmayan, gecekondu bile denilemeyecek harabelere bakıyorum, birde, bu harabeleri yutar gibi duran karşımdaki Anthill Residence ve gökdelenlere.. Bu görüntü, aslında haberimi bitirmiş, krizin, ekonomik eşitsizliğini özetlemişti. Kendi evinin de her an uçabileceğini söyleyen Duvulcu, “Korkuyorum ama ne yapabilirim ki, garibanlığın gözü kör olsun. Suriye’de savaştan kaçıp gelen insanlara aylık kişi başı 1.500 TL veriliyor. Biz de bu çatma barakalara kiramızı ödeyemiyoruz. Biz yurttaş değil miyiz, insan değil miyiz? Ekmek yiyemiyoruz. Bazen fırınlardan, bayat ekmek alıyoruz” diyor. Evde 15 kişi kaldıklarını söyleyen Duvulcu’nun kardeşi Ekrem, kendilerine küçük gelen evin yanına, tahtalar ve çadırla yaptıkları bir göz ‘oda’, barakayıda kallanıyorlar. Baraka eve 600 TL verdiklerini söyleyen Ekrem, “Evin duvarı yan yatıyor. Duvar çökmesin diye kapıyı yavaş örtüyoruz. Elektriğimiz yok. Geceleyin mum yakıyoruz. Babam ameliyat geçirdi, evde yatıyor” diye konuşuyor.

“Gidecek yerimiz olmadığı için oraya girdik”
Hastanede olan babasının yanından gelen Zeynel’le, annesi Vidan ve kardeşlerin kaldıkları eve giderken, o sabahı anlatıyor:“Deprem oldu zannettim. Kendim, enkaz altında çıktım sonra abim Kazım’ı enkaz altından çıkardım. Oda yardım için bir kaç ev ilerde olan tanıdıklarımızı çağırmaya gitti.”

Vidan ve çocukları gecekondunun çökmesi ardından bir geceliğine, evli olan kızı Nergiz’in, diğer 10 aile gibi bir başka baraka ‘ev’de kalıyor. 15 kişinin sıkıştığı oda da ağlayan Vidan, aslen Hatay Erzin’li olduklarını ve 3 hafta önce İzmir Limontepe’den geldiklerini söyleyerek, “İş olmayınca bir umutla İstanbul’a geldik. Gecekondunun sahibi, ‘girmeyin yıkılacak’ dedi ama, gidecek yerimiz yoktu. Ev çökerken 8 kişi evdeydik. Yarım saatten fazla eşim enkaz altında kaldı. Çökmeden sonra, buradaki baraka evlerde kalanlar dışında kimse yardımımıza gelmedi” dedi.

“Bu rezillik kimin?”
İzmir’den gelmeden bir ay önce çok sevdikleri okul sıralarında son kez oturan Halil(12) 6’ıncı, başındaki yaralara rağmen gülümseyen Fatma (9) 3’üncü, Filiz(13)’de 5’inci sınıfa gidiyormuş. Vidan,“Ayakkabıları, kifayetleri yok. Okula gidemiyorlar. Bu rezillik kimin? Şişli Belediyesi dışında kimse bizimle iletişime geçmedi” ifadesinde bulunuyor. Kızı Nergiz’de,“Başkaları bize ekmek gönderiyordu, bizde babamlara gönderiyorduk” diyor. Diğer kardeşleri gibi Halil’in de ayakları yırtık ayakkabıdan görünüyor. Gecekondunun enkazına doğru adımlarımızı attarken üstünde ince bir kazak olan 1 yaşındaki Hacı’yı kucakladığımda havanın ne kadar soğuk olduğunu daha iyi anlamış oldum.

“Günlük 20-25 TL”
Yaşamak için için sığındıkları ama kendilerini ölümle yüz yüze getiren gecekondunun enkazına uzun uzun bakan aileyle birlikte, Şişli Belediyesi’nin gönderdiği servis ile hastaneye Kazım ve İbrahim’i ziyarete gidiyoruz. Kendisini suçladığı ses tonuna yansıyan İbrahim, “Kağıt topluyoruz. Günlük 20-25 TL kazanıyoruz. Bir umutla İstanbul’a geldik.. Kapı yok, pencere yok. Çocuklar soğukta kalmasın diye girdik. Belime kadar gömülü kaldım. Yaşadığımızı, bizimle aynı durumda olan diğer ailelerin başına gelmesin” diyor.


Şişli Belediyesi aileye sahip çıktı
Şişli Belediyesi, Dinç ailesine sahip çıktı. Başkan Hayri İnönü’nün talimatıyla harekete geçen Belediye yetkilileri, dışarda kalan aileyi, uygun kiralık bir ev bulunana kadar Şişli Öğretmenlerevi’ne yerleştirdi. İnönü, aileyi öğretmenlerevinde ziyaret etti. Gecekondunun enkazında kimlikleri de kaybolan Dinç ailesine Belediye yetkilileri önce yeni kimlikler çıkaracak ardından ailenin ikametgahını İzmir’den İstanbul’a getirecek. Ev tutulduktan sonra eşyalarını da alacak olan Belediye, çocukların eğitimi içinde hertürlü destekte bulunacağı belirttildi.

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon