Görgü tanığı anlattı: Bombacı çok kötü sırıtıyordu ve ardından patlama oldu

Suruç katliamında yaralanan gençlerden Zindan Dorudemir, açıklama sırasında ilk önce torpil sesine benzer bir patlamanın olduğunu, bu sırada arkasına döndüğünde arkadaşlarının arasında duran tanımadığı bir gencin çok kötü sırıttığını gördüğünü ve ardından patlamanın yaşandığını söyledi.

Görgü tanığı anlattı: Bombacı çok kötü sırıtıyordu ve ardından patlama oldu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.07.2015 - 15:24

Kobani'nin yeniden inşa çalışmalarına katılmak üzere İstanbul'dan çıkıp Kobani sınırında bulunan Urfa'nın Suruç ilçesine giden SGDF üyesi 300 gencin konakladığı Amara Kültür ve Sanat Merkezi bahçesinde meydana gelen patlamaya ilişkin her geçen gün yeni bir ayrıntı ortaya çıkıyor. Saldırıda yaralanıp tedavi altına alınan katliam tanıklarının anlatımları, katliamın boyutlarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Dersim Üniversitesi Büro Yönetimi öğrencisi olan, saldırıda başından, kolundan yaralanan ve bir kulağında işitme yetisini kaybeden SGDF'li Zindan Dorudemir (22), Diyarbakır'dan yola çıktıkları noktada bile çok sayıda polis ve zırhlı aracın olduğunu ve yolda iki kez durdurularak çantalarının ve üstlerinin arandığını aktardı. 

'Kobani'de çocuk parkı yapmak için bileklik sattık' 

Dorudemir, Kobani'de çocuk parkı yapmak ve kütüphane kurmak için bileklik yapıp sattıklarını söyledi. Suruç'a vardıklarında işlemlerin yapılması için Amara Kültür ve Sanat Merkezi'nde beklediklerini belirten Dorudemir, "Biz de o bekleme süresince kimlik fotokopilerimizi sorumlu arkadaşlara verdik. Arkadaşlar kimlik fotokopilerini emniyete götürdüler. Biz de o esnada kahvaltı yaptık. Karadeniz'den Ege'ye, Akdeniz'den Marmara'ya ve Kürdistan'a bütün illerden birçok genç arkadaşlar vardı" dedi.

'Çok kötü sırıtıyordu ve patlama oldu'

Gençlerin çoğunun üniversite öğrencisi olduğunu ve gözlerindeki heyecanı görebildiklerini ifade eden Dorudemir, hep birlikte kahvaltı yaptıklarını, hatıra fotoğrafları çektirdiklerini ve ardından da basın açıklamasına başladıklarını söyledi. Kadınların "Arîn'den Sibel'e yürüyoruz zafere" sloganı attıkları sırada patlamanın yaşandığını aktaran Dorudemir, "Öncesinde torpil sesi gibiydi bu patlama sesi. Dönüp sesin geldiği yere baktım tam emin değilim ama tanımadığım 20 yaşlarında seyrek saçlı bir genç, çok kötü bir şekilde sırıttı ve ardından büyük bir patlama gerçekleşti" diye anlattı. 

'Gözlerimi kapatmak zorunda kaldım'

Patlamayla birlikte büyük bir alev çıktığını ifade eden Dorudemir, patlama anını şöyle anlattı: "Gözlerimi kapatmak zorunda kaldım, ses çok yüksekti, çok ağırdı. 10-15 saniye gözlerim kapalı kaldı, gözümü açamadım. Gözümü açtıktan sonra bulunduğum yerden 15-20 metre uzakta olduğumu gördüm. Gözümü açtığım zaman çok kötü bir et kokusu geldi. Bu insan eti kokusuydu. Vücuduma dokunduğum zaman yandığımı hissettim; saçım, yüzüm, kolum ve her yerim yanmıştı" 

'Yere baktığımız zaman yanıyorlardı'

Kalkıp etrafına baktığında parçalanan arkadaşlarının bedenlerini gördüğünü ve acısını unuttuğunu dile getiren Dorudemir, "Yoldaşlara koşmaya başladım. Parçalanan bedenleri vücutlarımızın üstündeydi, dışarı fırlayan bağırsakları, kanları hep üstümüzdeydi ve üstüm kan kokuyordu, insan cesedi kokuyordu. Yere baktığımız zaman o insanlar yanıyordu. Önce söndürmeye başladık, sonra bağırmaya başladık" dedi. 

İlk 15 dakikaya kadar kimsenin müdahale edemediğini ve şokta olduklarını ardından da "Bomba olabilir" diye panik yapıldığını söyleyen Dorudemir, bahçedeki yurttaşları dışarı çıkardıklarını belirterek, şöyle devam etti: "Dışarısı çok kalabalıktı. 'Ne yapabiliriz, araçları durduralım' dedik. Önce araçlar durmadı, herkes telefonuna sarıldı, 112 Acil Servisi aradı. İnsanlar birden geldi, beni tutmaya başladı, 'Yaralısın, hastaneye götürelim' dediler. 'Daha acil insanlar var' diye bağırmaya başladım."

Dorudemir, ambulansların olaydan 20 dakika sonra yani çok geç geldiklerini ifade ederek, yaralıların ambulanslara taşındığı sırada polisin geldiğini ancak güvenlik almaktan öte orada bulunanlara saldırmak için geldiklerini söyledi. 

Polisler gülüyordu

"Ellerinde kalkanları, copları, hazırda duran plastik mermileri, silahları, biber gazları, panzerleri, akrepleri, gözaltı araçlarıyla gelmiştiler. Oysa o polisler, kasklarını, joplarını bırakıp gelip oradaki yaralılara müdahale edebilirlerdi oysaki onlar oradaki kitleye müdahale etmek için geldi" diyen Dorudemir, polislerin kahkahalar attığını belirtti ve ekledi: "Karşımıza geçip gülüyorlardı. Hem bizi öldürdüler, yaktılar, parçaladılar, bedenlerimizi ayırdılar, üstüne bize gülmeye başladılar. O kitle bunu hazmedemedi, alandan çıkmaları gerektiğini söyledi. Polis biber gazlarıyla kitleye, ambulanslara, yaralıları taşıyan araçlara her tarafa saldırdı. Akrep de sürekli taciz edercesine yanımızdan geçiyordu."

Dorudemir, patlamanın etkisiyle bedenlerin parçalandığını ve onları o halde taşıdıklarını ardından da çevrede bulunanların kendisini hastaneye kaldırdığını söyledi. 

'Herkes bu katliamın hesabını sorsun'

Dorudemir, yapılan katliamın faillerinin belli olduğunu belirterek, "MİT, devlet, hükümet ve başta olan herkes o canlı bombanın orada olacağını biliyordu. Hiçbir şekilde müdahale etmedi ve etme gereksinimi de duymadı" dedi.

Hiçbir zaman yılmadıklarını ve yılmayacaklarını söyleyen Dorudemir, Kobane'ye gidileceğini ve orada planladıkları çocuk parkı, kütüphane ve hatıra ormanını muhakkak yapacaklarını söyleyerek, "İyi değiliz iyi olmayacağız ve hiç kimse iyi de olmasın. Sadece biz değil herkes bu katliamın hesabını sorsun" dedi.(DİHA)


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler