"Güneydoğu'da en önemli sorun yoksullluk"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki sorunun önemli nedenlerinden birinin yoksulluk olduğunu söyledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.03.2011 - 13:04

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP Diyarbakır İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, bölgede yoksulluğun bir yaşam biçimi haline geldiğini söyleyerek,''AKP iktidarında bölgede her 10 kişiden 6'sı yoksulluk sınırının altına düştü. Nüfusun yüzde 17.1'i ise yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi vermeye mecbur bırakıldı'' dedi.

Bölgede et yiyebilmenin bir hayal haline geldiğini ifade eden Tanrıkulu, şöyle konuştu:
''Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre nüfusun yüzde 60.5'i et, tavuk ya da balık içeren gıdalara erişemiyor. Yiyecek dışında ısınma ve giyim gibi temel ihtiyaçlar da bölge halkının önemli bir kısmı için 'ulaşılmaz' boyutta. Yüzde 37.8'i evinin ısınma ihtiyacını karşılayamıyor. Yüzde 43.9'u giyecek alamıyor. Bölgesel bu derin uçuruma rağmen AK Parti 'ekonomik mucizeden' söz etmektedir. Parlak bir ekonomik başarı değil, yoksulluk üreten bir yönetim yarattı. Bu rakamlar ortadayken ekonomik istikrardan bahsetmek mümkün değildir.''

TÜİK verilerine göre en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkının sürekli arttığını kaydeden Tanrıkulu, AKP hükümetinin ''Robin Hood'' modelinin tersine fakirden alıp zengine veren bir ekonomi politikası ile rantiyeyi ve yandaşlarını kalkındırdığını ifade etti.

Tanrıkulu, vatandaşın her geçen gün daha da yoksullaştığını belirterek, ''Yoksulluğun en çok etkilediği bölge Güneydoğu Anadolu Bölgesi'dir. Bu nedenle CHP olarak bölgesel kalkınma konusu bizim için özellikle önemlidir. Halkın içinden bakan bir siyasi hareket, CHP olarak, sıradan vatandaşlar için hayatın hiç de kolay olmadığını biliyoruz. Bu nedenle de eşitleyici, halkın iki yakasını birleştiren bir proje olarak aile sigortasını öneriyoruz'' diye konuştu.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde işsizlik oranının Türkiye ortalamasının çok üzerinde olduğu vurgulayan Tanrıkulu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Örneğin, 2009'da Türkiye genelinde işsizlik yüzde 14 iken bu oran Diyarbakır'da yüzde 20.6'dır. Diyarbakır'da çalışmaya hazır her 5 kişiden biri işsizdir. Türkiye'de yeşil kart oranı yüzde 12 iken bölgede bu oran yüzde 37'dir. Diyarbakır'da 570 bin yeşil kartlı var. Aylık geliri 230 liranın altında olanlar yeşil kart alabilmektedir. Bölgede sosyal yardımlar sosyal dışlanma olarak algılanmaktadır. Bunun nedeni de yapılan yardımın şekli ve yöntemidir. Bölgede yardımın veriş şekilleri zekat, sadaka anlayışının etkisini göstermektedir.''

Gazetecilerin ''Abdullah Öcalan'a ev hapsi önerisini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Tanrıkulu, ''Kürt meselesinin birçok nedeni vardır. Biz sorunun nedenleriyle ilgiliyiz. Burada sorunun nedenlerinden biri olan yoksullukla ilgili görüşlerimizi açıkladık. Daha önce bu sorunla ilgili olarak Hakikat Komisyonu'nu açıklamıştık. Ama maalesef siyasi iktidar bizim bu önerimizin değerini ve önemini anlayamadı. Bu sorun bugün bu noktada tartışılıyorsa iktidarın bu konudaki uzlaşmaz tavrıdır'' diye yanıtladı.
CHP'nin bu konudaki görüşlerini Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığını hatırlatan Tanrıkulu, şöyle konuştu:

''Bu konuda bir polemik yapmak istemiyorum. Bu sorunun nedenlerini ortadan kaldırmalıyız. Çatışmayı ve onu doğuran nedenleri ortadan kaldırmalıyız. Bu sorunları ortadan kaldırmadan bu sonuçlar üzerinden tartışma yaparsak Türkiye çok kısır bir döngü içerisine girer. Bu nedenle, Kürt meselesinin Türkiye'de birçok nedeni vardır. CHP bu konuda çok somut önerilerde bulunmaktadır. Bölgedeki insanlar da Türkiye'nin diğer kesimleri gerçekten aldıkları oy oranında Mecliste temsil edilseler sorun bu düzeyde tartışılır mıydı? Nedenlerden bir tanesi de budur. Bölgede bir çatışma riski var. Bu çatışma riskini her gün konuşuyoruz. Silahlı örgüt var. Şu anda da bir ateşkesle ilgili durum söz konusu. Ama bununla ilgili olarak CHP çok somut şeyler söylüyor. Seçim barajının düşürülmesini meclise yasa olarak öneren CHP'dir. Hakikat Komisyonu'nu öneren de CHP'dir. Dolayısıyla bu nedenleri ortadan kaldırmadan, nedenlerin ortaya çıkardığı sonuçları konuşmanın doğru olmadığını ve sorunun çözümüne yarar sağlamayacağını düşünüyorum.''

CHP olarak Türkiye'de ortak zeminde buluşabilecek çözümler önerdiklerini kaydeden Tanrıkulu, kutuplaştırma ve ayrıştırmayı sağlayarak, uzlaşmadan uzak bir tutumla sorunların çözülemeyeceğini belirtti.
Tanrıkulu, gazetecilerin ''BDP ile ittifak zemini olabilir mi?'' sorusunu ise şu şekilde yanıtladı:

''Başbakan Erdoğan, önceki gün Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'nın açılışında bir konuşma yaptı. İzlerken tüylerim diken diken oldu. Başbakan OHAL Valisi gibi konuşuyordu. Ağzından bir tek demokrasi lafı geçmedi. Temsili adalet ile ilgili olarak 'Biz 2001 yılında kurulan bir siyasi partiyiz. 2002'de iktidara geldik. Bizden önce bu vardı. Neden şimdi bizim önümüze getiriyorlar' dedi. Şimdi ben Sayın Başbakana soruyorum; sizden önce de HSYK, Anayasa Mahkemesinin yapısı vardı. Neden değiştirdiniz? Hesabınıza gelmeyince 'Bu bizden önce vardı' deyip değiştirmeyeceksiniz. 'Temsilde adalet' yani seçim barajı meselesini tartışmaya açtık. Bizim gündemimizde tek başına seçime girmek vardır. Onun dışında bir gündemimiz yoktur. Ancak Türkiye'de dışlanan bütün kesimlerin Mecliste temsilinden yanayız.''

Toplumsal uzlaşının ancak yeni bir Anayasa ile sağlanabileceğini belirten Tanrıkulu, ''Biz CHP olarak Anayasa'yı tek başına değiştirecek çoğunluğa ulaşsak bile kendi Anayasamızı yapmayacağız. Süreç odaklı Anayasa dediğimiz katılımcı demokratik bir yöntemle Türkiye'ye Anayasa vadediyoruz. Toplumsal uzlaşmayı ancak yeni bir Anayasa ile sağlayabiliriz'' dedi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler