"Hak aramayla ilgili bütün yollar önü kapatılıyor"
BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak Anayasa Mahkemesi'yle ilgili tasarıda AİHM'e başvuru hakkını engelleyen bir düzenleme getirildiğini belirterek "Şu anda o yol tıkanarak Türkiye'de hak aramayla ilgili bütün yolların önü kapatılmaya çalışılıyor" dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eşbaşkan Gültan Kışanak, TÜSİAD ziyaretinin ardından Meclis'te gazetecilerin sorularını yanıtladı. Demirtaş, Meclis'e dün sunulan Anayasa Mahkemesi'yle ilgili yasa tasarısında Yüksek Mahkeme'ye Danıştay ve Yargıtay kararlarını iptal ya da durdurma yetkisi veren bir düzenlemenin de bulunduğuna ilişkin bir soruya şu karşılığı verdi:
"AKP hükümetinin 8 yıldır temel sorun çözme mantığı, sorun ortaya çıktığında palyatif, geçici çözümler üretme, bu çözümü üretirken de bütün kurumları kendi hegemonyası altına alma şeklindedir. Son dönemde yüksek yargıyla ortaya çıkan krizleri çözmek için de AKP başka formüller arıyor. Bir yüksek yargı kararının bir başka yüksek yargı organınca iptal edilmesi veya durdurulması hukukun temel ilkelerine aykırı olur. Ortada bir hukuk sistemi dramı var. Mesele Anayasa Mahkemesi, Danıştay krizi değil. Türkiye'deki yargı sistemi, adalet anlayışı çökmüş durumda. Bunun düzeltilmesi lazım. Yoksa şu anda Anayasa Mahkemesi, AKP'ye yakın isimlerden oluşuyor diye, Danıştay da AKP'ye karşı kararlar veriyor diye kalkıp onun kararlarını oraya onaylattırmanın, yeni siyasi krizler üreteceği ve yargı mekanizmasını daha da işlemez hale getireceği ortadadır. Bu anlayışla, bu tür palyatif çözümlerle, yargıyı egemenliği altına alacak çözümlerle Türkiye'de hiçbir meseleye köklü çözüm bulunamaz."
"AİHM yolu kapatılmaya çalışılıyor"
Kışanak ise yüksek yargının kendi arasındaki ilişkilerin önemli olduğunu ancak bu ülkenin yurttaşlarının kendi haklarını nasıl arayacaklarının da çok önemli olduğunu kaydetti. Yasa tasarısında bireysel başvuru mekanizması getirildiğine işaret eden Kışanak, bunun Türkiye için çok demokratik bir işleyişmiş gibi sunulduğunu kaydetti ve şöyle konuştu:
"Bazı doğru tarafları var fakat Türkiye'deki yargı sisteminin bütününü göz önünde bulundurduğumuzda bu tam tersine hak arayışının önünü tıkayacak bir süreç haline gelecek. Şu anda 10 yıllık tutukluluk süreleri nedeniyle hala mağdur olmuş insanlar var, bunu düzeltmeye çalışan bir düzenleme var. Bu öylesine hesapsız, kitapsız yapılan bir düzenleme ki, kamuoyu vicdanını rahatlatmak yerine tam tersine kamuoyu vicdanını yaralayan bir sürece neden oldu. Yargı işleyemez hale geldiğini, iş yükü altında boğulduğunu söylüyor. Böyle bir ortamda kalkıp AİHM'e başvuru hakkını engelleyen yeni bir düzenleme getirilmesi, bu ülkede insanların artık hak aramalarının önündeki bütün yolları kapatmak anlamına geliyor. AİHM Türkiye'de işlemeyen hukuk sistemine bir nebze de olsa nefes borusu oluyordu. Şu anda o yol da tıkanarak Türkiye'de hak aramayla ilgili bütün yolların önü kapatılmaya çalışılıyor."
"Kimlik sorusu ciddi şekilde masaya yatırılmalı"
Kışanak, söz konusu tasarıda, Anayasa Mahkemesi yemininden 'Türk milleti' ifadesinin çıkarılmasını nasıl değerlendirdiği yönündeki bir soruya "Böyle palyatif konularda başka şeyler ortaya çıkaracağımıza, bu ülkenin kimlik sorununu ciddi bir şekilde masaya yatırmak, sonuna kadar özgürce tartışmak, tartıştığımız zaman da karşımıza bildirilerle tehdit edilen bir süreci başlatmamak koşuluyla, sonuna kadar özgürce tartışmak ve demokratik kurallara uygun bir düzenleme yapmak zorundayız. Bu aslında önümüzdeki süreçte yeni Anayasa tartışmalarının en temel konularından birisidir" karşılığını verdi.
"Kayıkçı kavgası"
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, hakim ve savcı alımlarında yapılan mülakatlarda kamera kullanılmasına yönelik bir soruya şu yanıtı verdi:
"Bu ülkede hiçbir siyasi düşüncesi olmayan, hiçbir ideolojik yaklaşımı olmayan, hiçbir dünya görüşü olmayan kişileri mi hakim ve savcı yapacağız. Böyle birilerini arıyorsak Türkiye'de bu tür insanlar yoktur. İnsanların şu veya bu düzeyde düşünceleri, etnik kimlikleri olabilir. Kürt kimliği nedeniyle, Alevi inancı nedeniyle hakim ve savcı yapılmayan insanlar var. Danıştay da AKP'ye yakındır diye hakim ve savcı yapmıyor. Hal böyle olunca ortada hakim ve savcı yapacak kimse kalmıyor. Artık bu tür şeylerden vazgeçilmesi lazım. Hakim ve savcıların, yargıçların, adalete inanan, hukuku esas alan kişilerden oluşması ve sınavlarda bunlara dikkat edilmesi için bir standart oluşturulması gerekir. Bu kamera meselesi işin, tıkamak için kullanılan yolu ve yöntemidir. AK de, Danıştay da bu işi birbirine karşı tıkamak için kullanıyor. Bu tıkama çatışmasından dolayı da kamu vicdanını yaralayan tahliyeler ortaya çıkabiliyor. Yüzlerce insanı öldürmüş, domuz bağı ile katletmiş insanlar sokağa salıveriliyor. İşte bu kayıkçı kavgası nedeniyle. Yıllardır Türkiye'de hakim ve savcı alımlarıyla ilgili sıkıntılar var, doğrudur. Bu sorunları da giderecek bir yaklaşımla adaleti, eşitliği esas alan bir şekilde ihtiyaç kadar hakim ve savcı derhal alınmalıdır diye düşünüyorum. AKP ile yüksek arasındaki kriz nedeniyle vatandaşlar mağdur oluyor, bunun faturasını vatandaş ödüyor. Bu kavgaya bir son verin artık diyoruz. Ortada bir evrensel hukuk standardı vardır. Danıştay'ın standardı, AKP'nin standardı diye bir şey olmaz. Hükümetin standardı diye bir şey olmaz. En azından mevcut bir Anayasa vardır, kötü de olsa bunu uygulayın."
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Araştırma: Olası bir savaşta Türkiye'nin kaybı ne olur?