Hakimden muhalefet şerhi

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti üyesi hakim Oktay Kuban, ''oy çokluğu'' ile kabul edilen ''Kafes Eylem Planı'' iddianamesinin tensip tutanağına, sanıkların askeri mahkemede yargılanması gerektiğini belirterek muhalefet şerhi koydu.

Hakimden muhalefet şerhi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.03.2010 - 17:18

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyetince kabul edilen iddianamenin tensip tutanağında, tutuklu sanıklar Albay Mücahit Erakyol, Albay Levent Gülmen ve Yarbay Halil Özsaraç ile tutuksuz 30 sanığın ''Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak'' suçundan yargılanmalarına hükmedildiği yer aldı.

Suç tarihini ''30 Ekim 2009 ve öncesi'' olarak gösterilen tutanakta, kabul edilen dava dosyasının, daha önce kabul edilen ''Poyrazköy'de bulunan mühimmata ilişkin'' dava dosyasıyla birleştirilmesine yönelik Cumhuriyet Savcılığı talebinin duruşmada değerlendirilerek bu konuda bir karar verilmesinin daha sonra düşünülmesine hükmedildiği kaydedildi.

''Sanıklara isnat edilen suçun mahiyeti, sanıkların suçu işlediklerine dair kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması, delil durumu ve atılı suçun CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olmasını'' göz önüne alan heyet, tutuklu sanıklar Erakyol, Gülmen ve Özsaraç'ın tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, avukatlarınca yapılan tahliye taleplerinin reddine hükmetti.

Davayla ilgili duruşmaların 15, 17 ve 18 Haziran günü saat 10.00'da üç gün süreyle yapılmasına hükmeden heyet, iddianamede sanık olarak yer alan müşteki avukatlarına son duruşma günü olan 18 Haziran tarihli davetiyelerin yazılmasını kararlaştırdı.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde duruşma günleri tutuklu ve tutuksuz bütün sanıkların güvenliklerini tehlikeye sokabilecek hareketlere, adliye çevresinde bazı gösteriler ve taşkınlıklara karşı çok sıkı güvenlik önlemlerinin aldırılmasını ve duruşmaların ses ve görüntülü kayıt yapılan en büyük duruşma salonunda yapılmasını öngören heyet, bu konuda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına karar verdi.


Hakim Kuban'ın muhalefet şerhi

Mahkeme heyetinin davayla ilgili kararlarının yer aldığı tensip tutanağına, üye hakim Oktay Kuban, ''muhalefet şerhi'' yazdırdı.
Hakim Kuban, ''üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair ileri sürülen delillerin hukuki niteliği ve sanıklar hakkında kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren olgular ile bir tutuklama nedeninin bulunmaması'' nedeniyle tutuklu sanıklar Erakyol, Gülmen ve Özsaraç'ın tahliye edilmeleri gerektiği görüşünde olduğunu belirterek, sanıkların tutukluluklarının devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmadığını dile getirdi.

Hakim Kuban, Anayasa'nın 37, 142 ve 156/1. maddeleri ile CMK'nın 3 ve 4. maddelerine göre mahkemenin görev konusunun öncelikle ve özenle değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğunu savunarak, ''Anayasanın 145. maddesine göre askeri mahkemelerin, asker kişilerin, askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askeri hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli olduklarını'' hatırlattı.

353 sayılı Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun 9. maddesi ile Askeri Ceza Kanunu bünyesine giren suçları tanımlayan Kuban, Anayasa Mahkemesinin 21 Ocak 2010 tarihli ''5918 sayılı yasa ile yapılan değişikliğin iptaline yönelik kararını'' da örnek gösterdi.

Askeri Ceza Kanunu'nun 54. maddesinde, ''Vatan aleyhinde cürüm yapan asker şahıslar hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 125 ile 145. maddeye kadar olan hükümler tatbik olunur'' ifadesinin yer aldığını aktaran Kuban, bu madde ile yeni TCK'nin 302 ve devamı maddelerinde yer alan ''devlet güvenliğine karşı suçlar'' hükümlerine atıfta bulunulduğunu belirtti.

Eski Türk Ceza Kanunu'na yapılan yollamaların yeni TCK maddelerine yapılmış sayıldığına dikkati çeken Kuban, ''Bu düzenlemeye göre, 5237 sayılı TCK'nın 302 ve devamı maddelerinde yer alan suçlar, yollama suretiyle asker kişiler açısından da askeri mahkemelerin görevine girmektedir'' ifadelerini kullandı.

Yine Askeri Ceza Kanunu'nun 12 ile 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu'nun 21/2. maddelerine atıf yapan Kuban, 5271 sayılı CMK'nin genel, Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu'nun ise özel bir ceza yargılama yasası olduğunu dile getirdi.

Kuban, ''Genel yasa, özel yasa uygulamasını ve önceliğini belirlemeye çalıştığımızda 5271 sayılı CMK'nın 250/3. maddesindeki istisnai düzenleme itibarıyla öğretide ve yargısal uygulamalarda öncelikle özel yasa hükümlerinin uygulanacağı kabul görmektedir. Bu düzenlemeye göre, askeri mahkemelerin görevine giren ve askeri suç kapsamında yer alan suçlar terör suçu olsa bile CMK 250. madde ile yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılamaya konu olmayacaktır'' diye anlattı.


İcrai hareketin yokluğu

İddianamede, sanıkların terör örgütü olarak TSK içerisinde yapılanma faaliyetleri gerçekleştirdiği, TSK içerisindeki irtibatlarını örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullanmaya çalıştığı ve 'Kafes Operasyonu Eylem Planı'nın Deniz Kuvvetleri bünyesinde oluşturulan bir örgütlenme olduğu'' iddialarına yer verildiğini belirten Kuban, ''İddianamede sanıklar hakkında üzerlerine atılı suçun yasal unsuru olan cebir ve şiddete yönelik icrai bir hareketlerinin olduğuna dair anlatım ve iddiaların ise bulunmadığını ve sanıkların eylemlerinin TSK içerisindeki emir komuta yapılanması içerisinde kalmış olduğunu'' savundu.

Hakim Kuban, ''Bu iddianameyle irtibatlı olduğu gerekçesiyle birleştirilme talep edilen diğer iki iddianamede örgüt için TSK içerisinde yapılanmanın çok önemli olduğu, örgütün TSK içinde karargah evleri olarak isimlendirilen hücre yapılanmasını oluşturduğu, başlarında asker kişilerin olduğu, bu yapının askeri liseler, harp okulları öğrencileri ile irtibata geçip askeri öğrenci ve subaylardan sempatizan ve örgüt mensubu kazandıkları, bu yolla TSK içerisinde yapılanma oluşturulduğu ve örgütün TSK içerisinde mesleki olarak başarılı olan subayları ileride üst düzey görevlere gelmeleri için örgütsel faaliyetler dışında tuttuğu''nun iddia edildiğini aktardı.

''İddianamede sanıkların üyesi oldukları örgütün TSK içerisindeki örgütlenmeyi yaşamsal değerde gördükleri, hücre yapılanması yürüttükleri, kara, deniz ve hava kuvvetlerinde birimler kurup bu birimlerin sorumluları oldukları, kara kuvvetleri içerisinde yer alan örgüt üyelerinin askeri mühimmatları değişik yerlere sakladıkları ve asker olan şahısların örgütün askeri yapılanmasında yer aldıklarının'' aktarıldığını anlatan Kuban, iddianamede sanıkların ayrıca askeri mahallerde, askerlik hizmeti sırasında, aralarında askerlik görevi gereği ilişki kurarak araç, gereç ve irtibatlarının askerlik görevleri sırasında yaptıklarının anlatıldığını'' da dile getirdi.

Hakim Kuban, mahkemelerin yürürlükte bulunan yasalara göre karar vermek zorunda olduğunu belirterek, muhalefet şerhini şu sözlerle noktaladı:
''Mevcut yasal düzenlemede de 5271 sayılı CMK'nın 250/3'üncü maddesinde 'bu maddede yazılı suçları işleyenlerin sıfat ve memuriyeti ne olursa olsun bu kanunla görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinde yargılanacaklarını hükme bağlayıp, aynı fıkrada Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişiler ile askeri mahkemelerin görevine ilişkin hükümleri saklı tutmasını, Anayasa'nın 145. maddesindeki düzenleme ile iddianamede sanıklara atılı suçların anlatımı birlikte değerlendirildiğinde sanıklar hakkındaki yargılamanın yürürlükte olan Anayasal ve yasal düzenleme itibarıyla Askeri Mahkemede yapılması gerektiği ve görevsizlik kararı verilmesi görüşünde olduğumdan mahkemenin kendisini görevli sayması ve duruşma hazırlığı kararı alması yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.''

 

İlgili haberler

KAFES İDDİANAMESİ KABUL EDİLDİ


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler