"Hapiste en çok gazetecisi olan ülkeyiz"

Türkiye Gazeteciler Cemiyet Başkanı Orhan Erinç, ''Çok sayıdaki meslektaşımız mahkemelerde, yazdıkları, söyledikleri haberler, köşe yazıları nedeniyle yargılanmaktadır, hapis tehdidi altındadır'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.10.2010 - 10:16

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung’la (KAS) birlikte düzenlediği Yerel Basın Seminerleri’nin 56’ıncısı Gaziantep Grand Hotelde başladı. Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğini üstlendiği seminere Gaziantep merkez ve ilçelerinden gazeteciler katıldı

Seminerin açış konuşmalarını TGC Başkanı Orhan Erinç, Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Abdullah Kocaman, Gaziantep Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı ve Şehit Kamil Belediye Baskanı Rıdvan Fadiloğlu yaptı.                   

Erinç: Fikir suçu kavramı çağdışı                                                                           

56. Yerel Basın Semineri açılışında TGC Başkanı Orhan Erinç, ‘Türkiye yönetenlerin hapiste hiç gazeteci olmayacak sözüne rağmen demokratik ülkeler içinde hapiste en çok gazetecisi olan ülke olarak kalacaktır” diye konuştu. Erinç sözlerini şöyle sürdürdü:

“21 Ekim çok önemli bir gündü. 150 yıl önce fikir gazeteciliğinin başlangıcı olan Tercümanı Ahval’in  150. kuruluş yıldönümüydü. Düşünceleri nedeniyle öldürülen 62. gazeteci olan Ahmet Taner Kışlalı’nın aramızdan ayrılışının 11. yılıydı. Fikirlerini açıkladığı için hoşlanmayanlar tarafından taciz edilen tehdit edilen, kaba kuvvetle susturulmaya çalışılan meslektaşlarımızı anmak gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Türkiye bu açıdan da bir çelişkiler ülkesi olma yolunda devam ediyor. Öldürülen gazetecilerin yanı sıra fikirleri nedeniyle yargılanan tutuklanan mahkum edilen tutukluluk süresi ceza infazına dönüşen meslektaşlarımız var. Fikir suçu kavramı çağdışı, Bunu herkes söylüyor. Siyasetçiler bunu değiştirmek için yasalarda ne tip yenilikler getiriyor sorusuna olumlu yanıt bulma olanağımız yok. Hukuk siyasetçiler tarafından kural haline getiriliyor. Hukuktan çok siyaset ön planda. Sonunda beklenmeyen Türkiye’yi dünyayı gözünde örseleyen bir durum oluşuyor. Ceza yasası yapılırken söylediğimiz sorunları yaşıyoruz. Çok sayıdaki meslektaşımız mahkemelerde yazdıkları, söyledikleri, haberleri, köşe yazıları nedeniyle yargılanıyor.”

"Başbakana soru soramayan gazeteci topluluğu var"

TGC Başkanvekili Turgay Olcayto ise “Başbakana soru soramayan gazeteci topluluğu var. Akreditasyonlar iptal ediliyor, gazeteciler toplantılara katılamıyorlar. Sermayenin kendi çıkarları engel oluyor, muhabir ne yazacağını şaşırıyor” dedi.

Olcayto geçmişte editoryal bağımsızlığın önemli olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: “İstanbul Gazeteciler Sendikası’nı hatırlayalım. Kurucular Hıfzı Topuz, Ali İhsan Göğüş, Ecevit Güresin… Bir sendikaya bakıyorsunuz görev alan isimlere bakıyorsunuz üst kesimlerde gazetelerde yönetici olarak çalışan insanlardı. Editöryal bağımsızlık önemliydi. O dönemde tarafsız gazetecilik yapmak mümkündü. Yazı işleri müdürü sendikada görev yapacak kadar cesurlarmış. Örgütlenmenin bilincinde olacak kadar da gazeteciliğin ruhunu kavramışlardı.”

 
“Örtülü sansür var”

Gazetecilerin sorunlarıyla ilgilenen sendika kalmadı diyen Olcayto “İki gazete birleşti birçok kişi işsiz kaldı. İşsizlik çok fazla. Artık açık sansür yok ama örtülü sansür var. Holdingin çelişen bir haberi, gazetecinin yapması mümkün değil. Siyaset, sermaye çarkına sıkışmış medyanın çıkar ilişkileri yüzünden sağlıklı haber iletebilmesi halkı doğru yansız, bilgilendirmesi çok zor. Türkiye basın özgürlüğünde 138. sırada. Siyasetçilere göre basın özgürlüğü var ama tanımını yanlış yapıyorlar. Basın özgürlüğü doğru ve yansız bilgilendirme hakkıdır. Halk yönlendirilyor bilgilendirilmiyor. Ülkemizde bu ayıbı silecek girişimlerin yapıldığını söylemek çok zor” dedi.

 
“Yasalarda boşluk var”

TGC ceza yasasının pek çok boşluğu olduğunu ilettiklerine dikkat çeken Olcayto, yargıyı etkileme maddesi aleyhimize işliyor. Yargı bu kadar kırılgan mı ki, iki satır yazıdan etkileniyor. Yargıyı etkileme ve yayın yoluyla hakaret bizi başka yerlere götürüyor. Davanın davacının gazeteci olduğunu görüyorsunuz. Gazetecinin dayanışma içinde olacağı yerde yandaş, Candaş diyerek gazeteciler birbirlerine dava açıyor. Bel altından vurmaya başlıyor. Gazetecilik bu noktaya geldiyse artık oturup düşünmek lazım” diye konuştu. Olcayto sözlerini şöyle sürdürdü:

"Son dönemde halk, TV ile uyutuluyor. İnternette kirlilik var ama yine de özgürlük alanı. Otosansürle gizlemeye çalıştıkları haberler internetteki özgürlük sayesinde halka ulaşıyor. Yerel basın yaygın basına göre daha dik durabilir diye düşünüyorum. Böyle seminere gelince hayal kırıklığına da uğradığımız çok oluyor. Her ilde cemiyetlerin sayısı artıyor. Bir ilde bir cemiyet olması, birinci şık olmalı. Neden bir ilde güçlü bir gazete çıkmasın, yaygın basından önce yöre halkının okumasını sağlayacak bir gazete çıkmasın. Mutlaka olması lazım Çok güçlü yerel basınları var, örneğin Almanların. Halk önce yerel gazeteyi okuyor. Kooperatif olabilir, ortaklık kurulabilir yörenin sesini duyurur. Büyük gazeteler çok acımasız. Yerelde reklam haklarınızı elinizden alıyorlar.”

Seminerin açılışında konuşan Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Abdullah Kocaman, “Soru da bilgi de çıkar cevap da bilgiden çıkar” diyerek başladığı sözlerini “Bilgi içindeki ülkede hür iradenin özgür bağımsız olması gerekiyor. Aksi halde hür basından da söz edilemez” diye sürdürdü.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon