"Hükümete yetki verilirse nasıl kullanacağını biliyoruz"
CHP grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkan Deniz Baykal; Meclis Başkanı seçiminden Kürt açılımına, Başbakanın Genelkurmay Başkanı ile yaptığı görüşmeden Ergenekon davasına kadar birçok konu hakkında açıklamalarda bulundu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın konuşmasından bazı satır başları;
"- Büyüme açısından ciddi sorunlarla karşıyız. Türkiye Amerika'nın ötesinde bir gerileme yaşamaktadır. OECD ülkerinden daha derin bir küçülme yaşamaktadır. İşsizlik açısından dünyadaki 2'inci ülke konumuna geldik. Türkiye gerçek büyüme temposunun altında kalmıştır ki Türkiye 2002-2008 periodunu kullanamadı. Bu hükümet Türkiye'nin yapısal büyüme düzeyini aşşağıya çekmiştir. Benzer ülkelerle mukayese edildiğinde çok daha kötü bir performans sergilemekteyiz.
- Ekonomi yönetiminde 'sahipsizlik' var. Ekonomi bugün sahipsiz bir haldedir. Uzun süredir söylüyoruz. Ortaya bir makro ekonomi programı koyunuz. Koymadılar. En son AB ile ilgili bir iki düzenleme yaptılar. Ama hedef yok.
- 4 ay sonra Türkiye yüzde 4 kalkınacak diyorlar. Dünya bize yüzde 6 küçüleceksiniz diyor. Biz yüzde 4 büyüyeceğiz diyorlar. Türkiye ilk kez bir bütçe kriziyle karşı karşıya. Maliye Bakanlığı'nın , DPT'nin yapması gereken işler var. Bunlar yapılmadı. Çünkü 2010 yılı hedefleri ilan edilmedi. 2009 yüzde 4 kalkınacak derseniz 2010 yılı için hedef koyamazsınız. Kanun ihlal edilmiştir. Haziranda yapılması gereken kararnameler çıkartılamamıştır.
- Kimse işine sahip değil. Birbiri ardına zam yağmuru, vergi artışları başladı.
- AKP'nin gözünde emekliler ikinci sınıf vatandaşlardır. Çıkarılan sosyal güvenlik yasasında bu ortaya kondu. 'Türkiye kalkınsa bile bundan emekli yararlanamayacak' denildi.
"Üçünü sevsinler"
"- Bağkur emeklilerine ayda 5 lira zam yani 1.83. O üçünü sevsinler. İşçi emeklisine 11 lira, o da 1.83. onun üçü de yerinde.
- Bu olacak iş mi? 5 lira 10 lira artışla zam yaptığınızı söyleyeceksiniz. Ama aynı anda huzur evi ücretlerine 250 lira zam yapacaksınız. Devletin kendi huzur evlerine. Bu ne biçim anlayış, ne biçim bir düşünce?
- Öğrenci harçlarına olağanüstü zam yapacaksınız. Emekli maaşlarına yüzde 1.83 zam yapacaksınız. İstanbul’da yüzde 8.5 zam yapacaksınız, emekliye zam 1.83. şekerin fabrika satış fiyatına 5.3 zam yapacaksınız. Bu zamlara baktığınız zaman en düşük zam emekli zammı 1.83. Bütün zamları çıkarsın, arayın arayın 1.83’ün altında zam yok. O da kimin emeklinin."
"TSK’yı vesayet altına alma gayreti var"
"- TSK ile tartışmaların üstü örtülmüş gözüküyor
- Eğer gerçekten bir darbe hazırlığı ortaya konulmazsa o zaman bu belgeleri kimler niçin hangi amaçla hangi bekleyişle ortaya atmışlardır. Bu belge nerede hazırlanmıştır. Hangi resmi kuruluşlar bu belgeyi ciddiye almıştır. Türkiye'nin istikrarına, demokrasisine karşı gizli bir tertibin olduğu ortay çıkmaktadır. Bunun ortaya konması gerekmektedir. Genlkurmay Başkanı'da bunu inancında olduğunu açıklıkla ifade etti. 'Böyle bir olay varsa derhal ortay çıkarılmadır' dedi. 'Yoksa Türkiye ne yapacağımızı görecektir' dedi. Biz de bunu teminat olarak aldık. O günden bu güne ne değişti. Ne oldu? Başbakan türkiye'yi neye dayanarak ayağa kaldırmak istedi. Bu komplonun nersinde duruyor. bilmeden mi alet oldu. Komployu kim yaptı. Ne zaman ortaya çıkacak? Ne yazıkki Türkiye bu olayı yaşadı. Bu olay bize asker sivil ilişkileri hususunda düşündürmelidir.
- Türkiye’de bir süreden beri bu konuda çok çeşitli tartışmalar yaşanmaktadır. Türkiye’de TSK demokratik bir toplumun içinde silahlı kuvvetlerin taşıması gerekn noktada olmalıdır. Hukuk sistemi içindeki konumu hukukun üstünlüğü anlayışına uygun biçimde şekillenmelidir. Bu konuda Türkiye’de bir değişimin gerektiği de açık bir ihtiyaçtır.
- AB’ye üye olmak isteyen bir ülkenin içinde TSK’nın taşıması gereken konum için pek çok değişiklik yapılmıştır, bundan sonra da yapılmaya devam edecektir. Böyle bir düzenlemeye TSK’nın da katkı yaptığına tanık oluyoruz. Bu konudaki adımları anlayışla karşılamaktadır.
- Türkiye’de yaşanmakta olan olayı biz bu nitelikte silahlı kuvvetlerin kamu içindeki durumunu daha demokratik bir şekle getirme olarak ifade edemeyiz. Yaşanan bir öç alma, bir intikamdır.
- Türkiye’de asker-sivil ilişkilerinin bir rayına oturtulması gerektiği açıktır.
- Türkiye’de bir çatışma, kavga vardır. Dünyanın her yerinde silahlı kuvvetler saygın bir durumdur
- Vesayet altına alma gayreti hiçbir yerde kabul edilebilir değildir. Türkiye’de şu anda böyle bir çaba vardır. İçi boş darbe uydurmasıyla kendini göstermiştir.
-Tablonun düzelmesi lazım. Herkes haddini ve sınırını bilecek. Burası demokratik bir ülke."
"Dolmabahçe'de ne konuşuldu?"
"- Dolmabahçe buluşması neyi çözmek için yapıldı? Dolmabehçe görüşmelri kimden gizli tutuluyor. Başbakan bunu niye hükümetten, devletten, TC arşivinden gizli tutuyor. Genelkurmay Başkanı niye TSK'dan gizli tutuyor? Türkiye yeni bir Dolbahçe mülakatını mı bekleyecek şimdi? Bu sorun bu sıkıntı nasıl aşılcak. Tekrar gizlice bir araya gelcekler, eteklerindeki taşalrı dökecekler. Bunu mu bekleyceğiz. Kim ne veriyor, kime veriyor, ne için veriyor?
- İlk defa ilgil kurumun kendisiyle ilgili çıkarılan kanundan haberi yok. Meclis Başkanı'nın da bundan haberi yok. Bunu söyleyince bedelini ödedi. Ortada iyi niyetli anlayışın ötesinde bir durum var.
- Yargıya yönelik olarak da önemli gelişmeler yaşandı. Yargıya karşı hükümetin tavrını biliriz. Hükümet başından beri yargıyı politize etme telaşı içindedir. Başbakan yargıyı siyasi kontrol altına alma yarışı içindedir. Bu olayların yaşanmaya başlaması Ergenekon davasıyla başalmıştır. Başbakan 'Bir savcı arıyoruz' demişti. Daha sonra bbu davanın nasıl işlediği görüldü. Uygulamalar garipleşti, çığrından çıktı. İlk kez bir davanın bu kadar politize olduğuna tanık olduk. Konu bir siyasi hesaplaşmaya dönüştü.
"Yargıyı kontrol altına alma gayreti içindedir"
"- Türkiye’de yargıyla ilgili çok üzüntü verici olaylar yaşanmıştır. Bu olayların yaşanmaya başlaması Ergenekon davasıyla somutlaşmaya başlamıştır
- Davadan önce Başbakan belli yerlere bir savcı arıyoruz diye talebini ifade etmişti. Daha sonra aradığı savcıyı buldu, dava başladı. Davanın nasıl bir nitelik taşıdığı açıkça görüldü. Türkiye’de ilk kez bir davanın bu kadar politize olduğuna tanık olduk.Bu dava olmaktan çıkmış, bir siyasi hesaplaşma haline geldi.
- 5600 sayfayı geçen üç iddianame var. Yıllarca süreceği anlaşılan bir dava. İfadeler daha tam alınmamış. Giderek genişleyen, ucu açık bir dava. Çığrından çıkmış bir manzara.
- Bazı yazarlar, düşünürler siyasetçinin yargıya üye seçmesinin doğal karşılanması gerektiğini iyi niyetle söyleyip öneriyorlar."
"Siyasetçi yargıdan kaçan insandır"
"- Türkiye’de siyaset-yargı ekseninde yerine oturmamış o kadar çok eksiklik var ki.
- Türkiye’de siyasetçi daha hesabını verebilir hale gelmiş durumda değildir. Siyasetçi yargıdan kaçan insandır
- Bu nitelikte bir siyasi kadroya siz diyeceksiniz ki ‘seni de yargılayacak kurumlara kimlerin tayin edileceğini sen seç’, HSYK’yı sen seç. Niye? Çünkü falan ülkede bu böyle. O falan ülkede yağtığının hesabını vermekten kaçınmış bir tek siyasetçi var mı? Hükümete yetki verilirse nasıl kullanılacağını biliyoruz.
- Siyasetçi opsiyonu ne için kullanıyor? Kendi çıkarı için kullanıyor.
- Kendi anlayışındaki insanları tayin etmenin dışında ne yapmışlar ki bunu onlara söyleyeceğiz."
Erdoğan, HSYK'nın fiili başkanı
"- Aylarca Akman’ın soruşturmasını engelleyenlere Anayasa Mahkemesi için sen adam seç mi diyeceğiz
- Tayyip Erdoğan vesayetinin önemli bir hedefidir yargı. Ergenekon davasının savcısıyım diyordu şimdi HSYK’nın fiili başkanı haline dönüşmüştür. Orada seçilmiş üyeleri etkisizleştirmeye yönelik her türlü baskıyı bizzat başbakan orkestra etmiştir. Son krizin arkasında o vardır. HSYK ile Adalet Bakanlığı kamuoyu önünde karşılıklı çatışır hale geldiği bir manzara görüldü. Bunu normal saymak mümkün mü?
- Ergenekon davasındaki savcılarla ilgili yüzlerce şikayet var. Kaç tane şikayet olduğunu arkadaşalrım öğrenemedi. Soruşturma talebi var. Bir tek soruşturma açılmadı.
- Bu hakimler, savcılar çok ciddi hukuk ihlalleri yapıyorlar. Bunun engellenmesi lazım dendiğinde ‘niye alalım bunları. Bunların hakkında soruşturma yok’ diyorlar. Hem soruşturma açtırmıyorlar, hem de ‘almamız için soruşturma olması lazım. Yok’ diyorlar
- Hiçbir dava savcı ve hakime endeksli olmaz.
- ‘Türkiye’deki onbinlerce hakimin ve savcının arasında yalnızca bir tek savcı ve hakim var’ demek Türk adaletine saygısızlıktır
- ‘Biz onu bizim istediğimiz gibi taşıyacak birini bulduk, onu ordan oynatmayız’ demek hukuka saygının mı ifadesidir.
- Şu yaşanan olaylara bir baksanıza, gizli tanıklarla dava açıyorlar. 3 gün sonra gizli tanıklar ‘vazgeçtik’ diye ortaya çıkıyorlar
- Rüşvetle çıkar sağlayarak dava dosyası tanzim edilir mi?
- Son günlerin tartışması ilk kez hukukun ne kadar siyasallaştığını gösterdi. Buna direnen hukukçuların hangi baskılara maruz kaldığını göstermiştir
- Başbakan Erdoğan’ın yargıyı vesayet altına alma anlayışının bir parçasıdır bu."
"Meclis Başkanı seçimi"
- Bugün Meclis Başkanlığı seçimi başlayacak. Meclis Başkanı’nı bir mutabakatla seçmiştik. Şimdi bu kararı Başbakan kendi iradesiyle alıyor
- Kimseye hiçbir şey söylemeden bekletiyor.
- Son anda tebliğ ediliyor, falan kişi diye. TBMM kimi başkan seçeceğini Başbakan’ın son andaki tebliğine kadar bilemez halde bekliyor.
- Başbakan kişisel hegemonya anlayışını Meclis Başkanlığı kürsüsüne kadar taşıyor. Bu seçim Meclis’in kendisine yakışır yöntemlerle gerçekleştireceğiz seçim olmayacaktır
- AKP’li vekiller seçecek ve o da AKP’li bir başkan olarak ortaya çıkacaktır
Kürt açılımı
"- Uzun süreden beri Kürt sorunuyla ilgili bir açılımın yapılmakta olduğu izlenimi verildi.
- Hala ne yapılmak istendiğine dair somut hiçbir şey söylenmedi. Açıklama yapılmamış olması kafalarında yapmak istedikleri hiçbir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Herhalde kafalarında bir şey var. Ama söylemeye telaffuz edemiyorlar
- Herhalde bu Türkiye’nin iç dinamiklerinin ötesinden kaynaklanan bir taleple ilgili olabilir.
- Birileri bir şey yapın demişse ve o doğrultuda hareket ediyorlar demektir.
- Kendilerinin dahi kuşkusu olan bir çözümü Türkiye’ye kabul ettirme gayreti içindeler.
- İmralı çıkıp konuşacak. 15 Ağustos İmralı açıklaması kafasının arkasında Erdoğan’ın. Onu temel alan bir arayışın içinde. Sakıncalı bir yöntem izliyorlar.
- 12 gazeteci ile bir araya gelmiş olmaları iyiniyetli ve sorumlu bir yaklaşım olarak görülmemelidir.
- Bu müzakerelerle çözüm çıkmaz. Terörün sorumluları ile yapılacak müzakere, terörü etkisizleştirmez.. Bu kişilerin projeleri bitmiş, Türkiye'yi bölme projesi unutulmuş, böyle bir izlenim. Hiçbir geçerliliği yoktur. Başbakanın kendisine bölücü denilmesinden son derece rahatsız olduğunu görüyorum. Ama kimse ben bölücüyüm diye ortaya çıkmaz. Kendisini bölücü konumuna getirecek politikalardan uzak durmasını öneriyorum.
- Türkiye’nin milli bütünlüğünü sarsmaya yönelik tartışmanın polis akademisinde tartışılması garip.
- Yani bula bula bu işin sorumluluğunu yıkacak polisi mi buldunuz? Bunun arkasına saklanarak mı bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Polisi mi öne sürüyorsunuz? Kamuflaj diye polisi mi gördünüz? Ne kadar sorumsuzca, kendini düşünen bir anlayış. Kurumların duyarlılıklarını bile dikkate almayan bir anlayış. Kaygım; Türkiye'yi ayrıştıracak olmasıdır."
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!