İbrahim Varlı’dan ‘Suriye Kapanı - Bir Cinayetin Anatomisi’

Herkesin gözleri önünde işlenen bir cinayetin öyküsüdür Suriye. Yaşananlar ünlü Kolombiyalı yazar Marquez’in o efsanevi Kırmızı Pazartesi romanını çağrıştırıyor.

Yayınlanma: 31.12.2019 - 13:34
Abone Ol google-news

Suriye’yi ve Ortadoğu’yu yakından takip eden isimlerin başında gelen gazeteci İbrahim Varlı’nın, Suriye’de dokuzuncu yılına giren savaşı tüm yönleriyle irdelediği Suriye Kapanı - Bir Cinayetin Anatomisi kitabı; okur için bir başucu kitabı niteliğinde. İlk çatışmaların başladığı günden bu yana defalarca bu ülkeye giden, savaşın önemli kırılma anlarına tanıklık eden Varlı’nın anlatımları, analizleri verdiği bilgiler “bu kirli savaşı” anlamamıza yardımcı olacak önemli bir kaynak. Savaş bölgesine defalarca gitmiş, karış karış Suriye’yi dolaşmış olan yazar, dünyanın “Ortadoğu” kapısında gördüklerini birikimi ve entelektüel yeteneğiyle birleştirerek başlangıcından bugüne, diyalektik bağı da koparmadan resmediyor. Ve dünyanın gözleri önünde işlenen büyük “Bir Cinayetin Anatomisi”ni okura sunarken, IŞİD’i ve sahnedeki diğer oyuncu ve figüranları da doğru bir bakışla analiz etmeyi elden bırakmıyor.


BİR İHTİYACIN ÜRÜNÜ


- Böyle bir çalışmaya imza atmak hangi ihtiyacın bir karşılığı olarak çıktı?

- Ortalıkta büyük bir bilgi bombardımanı, kara propaganda, manipülasyon ve hile var. Gerçeğin kendisine ulaşmak, doğruları öğrenmek, yaşananları objektif bir şekilde tahlil etmek ve kirli propagandanın altında bocalayanlar için bir kılavuz hazırlamak akut bir ihtiyaçtı. Bilginin varlığı, ulaşılabilirliği ne denli önemliyse, uzman olmaksızın yaşadığımız dünyayı ve bölgeyi kavrayacak bir el kitabına sahip olmak da o derece değerli. Bu çalışma bu tür bir ihtiyacın ürünü olarak hazırlandı. Sahadaki gözlemler, tanıklıklar, araştırma ve analizlerin bir sentezi olarak ortaya çıktı.

- Nasıl bir kapandır sözünü ettiğin?

- Küresel ve bölgesel aktörler el birliğiyle Suriye’yi parçalara ayırıp istikrarsızlığa sürüklerken büyük bir bataklık da yarattılar. Bu bataklık çevresindeki herkesi, her şeyi yutan bütün hesapları, planları, stratejileri boşa düşüren bir gayya kuyusu adeta. Bataklık kapana sıkışmayla başlıyor. Suriye kapanı da küresel aktörleri, bölgesel güçleri, yerel unsurları herkesi kapana sıkıştırdı. Buna Amerikan emperyalizmi de dahil Körfez Arap monarşisi de yeni Osmanlıcı AKP Türkiyesi de.

- Tam da burada bir cinayetin anatomisi derken neyi kastediyorsun?

- Herkesin gözleri önünde işlenen bir cinayetin öyküsüdür Suriye. Yaşananlar ünlü Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in o efsanevi Kırmızı Pazartesi romanını çağrıştırıyor adeta. Kahramanımız Santiago Nasar bütün bir kasabanın bildiği ancak kimsenin kılını dahi kıpırdatmadığı cinayete kurban gitmiştir. Cinayete uğrayacak kişi hariç herkesin bildiği cinayet adım adım gelmiştir.

Suriye’de işlenen cinayet de adım adım geldi. Her şey bütün dünyanın gözleri önünde, göstere göstere yaşandı. Kimilerinin sevgili “demokrasi” ve “özgürlük” savaşçılarının kafa kesip, “Hristiyanlar Beyrut’a Aleviler mezara” sloganlarıyla Ortaçağ karanlığını vaat eden mottoları da gözleri açmıyordu. Sonrasında yaşananlar malum.


ELBİRLİĞİYLE İSTİKRARSIZLIK


- Sonuçta ne oldu?

- Suriye emperyalist müdahaleciliğin, demokrasi ihracının ve siyasal İslamcılığın bir ülkenin başına ne tür çoraplar ördüğünün somut göstergesidir. Çok parçaya bölünmüş, içeriden çökertilerek istikrarsızlığa mahkûm edilmiş bir ülke yarattılar elbirliğiyle. Vahabi/Selefi muhalefet, cihatçılar ve “vekâlet savaşı” ile hedef ulaşılamayınca küresel aktörlerin kendileri bizzat devreye girdi. Vekâlet savaşı da (proxy war) vekalet veren güçlerin doğrudan müdahalesiyle açık bir paylaşım, nüfuz, güç savaşına dönüştü. ABD’sinden Rusya’sına, İran’ından Fransa ve İngiltere’sine kadar tüm güç merkezlerinin bilek güreşine tutuştuğu bir savaş muharebesine dönüştü. Bugün hem sahada hem de diplomasi masasında yaşananlar da tam da bu güç savaşının bir yansıması.

- Artık yeni bir Suriye gerçekliği var. Halihazırda neler oluyor?

- Suriye artık yeni bir dönemin arifesinde. IŞİD ve türevi radikal İslamcı Vandalizm yenildi. En azından askeri olarak yenilgiye uğratıldılar. Radikal İslamcı grupların ellerinde bir tek İdlib kaldı, orası da dört bir taraftan kuşatılarak kontrollü bir ablukaya alınmış durumda. Ancak bu her şeyin bittiği anlamına gelmiyor. Savaşın henüz birinci aşaması kapandı. Fırat’ın doğusundaki gelişmeler daha büyük bir kırılmanın işareti.

- Bundan sonra neler olacak sence?

- “Savaşı başlatmaya siz karar verebilirsiniz, ama durdurmaya değil” klişesi Suriye özelinde her geçen gün daha da doğrulanıyor. Savaşın kim tarafından nasıl, niçin ve ne zaman başlatıldığı hangi düşünce veya saikle savaşa dâhil olunduğu, haklı olunup olunmaması da savaşmanın sonu belirsiz bir süreç olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

- Başından itibaren savaşın taraflarından olan Türkiye’deki siyasal İslamcı iktidar ne umdu, ne elde etti?

- Savaşın vurduğu ülkelerin başında Türkiye geliyor. İflas eden politikaların yol açtığı enkaz askeri, ekonomik, toplumsal olarak her yönüyle ülkeyi kuşatırken ardı ardına yapılan sınır ötesi operasyonlarla var olan yanlışlara yeni yanlışlar ekleniyor. Bütün bu neo-Osmanlıcı heveslerin maliyeti haliyle ağır ki daha da ağırlaşacak.


Suriye Kapanı - Bir Cinayetin Anatomisi / İbrahim Varlı / Tekin Yayınevi / 366 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler