"İçinden geçmeler, içimden seçmeler"
Adeviye Endirlik'in "İçinden geçmeler, içimden seçmeler" başlıklı resim sergisi 24 Haziran- 20 Temmuz tarihleri arasında Rh+ Art Gallery'de görülebilir.
Nilgün Yüksel'in anlatımıyla, "İçinden geçmeler, içimden seçmeler"...
"Pandora efsanesini birçoğumuz biliriz. Olympos’un tanrılarının yarattığı ilk kadındır
Pandora. Büyük olasılıkla da Sami kaynaklıdır, çünkü Eski Yunan’da kadına bakış açısı o
kadar da karamsar değildir. Hesidos’un ilk anlatışında Pandora tanrılar tarafından aratıldıktan sonra eline bir kutu verilir ve onu asla açmaması söylenir; ne kadar tanıdık bir hikaye değil mi? Neyse, Pandora kadın merakına yenilir ve kutuyu açar. Açmasıyla da dışarıya tüm kötülükler savrulur, paniğe kapılan kadın, kutuyu kapatır. Ve insanlığa sonsuz kaosa sürükleyecek ikinci hatayı yapmış olur. Çünkü dışarıya çıkamayan biri kalmıştır: Umut…
Neyse ki Homeros, Hesidos kadar acıması değildir. Onun şiirlerinde kadın, daha iyimser bir dünya görüşü ile anlatılmıştır. Bir türlü çözülmeyen ve çözülecek gibi de görülmeyen şu bilinçaltı, insanlığın varoluşundan beri kedinin fareyle oynadığı gibi oynamaya devam ediyor bizimle. Üstelik sadece bireylerle uğraşsa iyi, bir de toplumsalı var kendisinin. Pandora efsanesinde olduğu gibi…
Diğerlerin saymaya bile yeltenmeyeceğim, liste çok uzar…
Adeviye’nin resimleri, kişisel, ortak bilinçaltımızın yansımaları gibi. Patlayan, geri çekilen,
karmaşıklaşan, belirginleşen yüzeyler, formlar sanki mırıldanmalarla bir düşün ertesini
yansıtıyorlar.
İlginç olan ise bütün dominant yapılarına karşın işlerin şiddet çağrıştırmaması. Daha ada
ötesi, bilinen argümanları, ironik göndermelerle tiye alır gibiler.
Hiçbir açık gönderme içermemelerine karşın yarattıkları etkiyle bakılma nesnesine
dönüşüyorlar.
Başka bir açıdan “Degas’nın bir deyişini doğrular bir yapı sergiliyorlar; “Işığın kaynağını
değil, etkisini göstermektir asıl etkileyici olan”…
Resimlere dikkatli bakın tuvallerin nereden ışık aldığını fark etmeniz neredeyse olanaksız
ama ışık var değil mi?
Aborjinler, bizim “yalan dünya” diye arabesk bir tanım getirdiğimiz yaşama, “rüya vakti” ya
da “hayal kurma” zamanı derler.
Görsel imge üreten bir sanatçı için tuval yüzeyi her dem rüya vaktine dönüşebilir. İmgenin
sınırsız gücü “hayal kurma” zamanını da sonsuzlaştırır.
Belki de bu yüzden çoğu zaman gösterme anlatmadan daha güçlüdür. Üstelik fantazyalar
dünyasında dolaşıyorsanız, imgenin anlamı kelimelerden daha belirsiz bir o kadar çoğalabilir olur.
Kırmızı, yeşil, figür, form, renk, yüzey… genel geçer tanımlamalar dışında bütüne bakan
alılmayıcı için görüntü, her seferinde yeni bir anlam üretme yetisine sahiptir.
Alt metinler tükenmez. Daha da ötesi yüzeyi her kaldırşınızda yeni bir alt metin ile
karşılaşmak olasıdır. Yeniden geriye çekildiğinizde görüntü bir kez daha değişir. Artık resim salt o, olmaktan çıkmış, üst üste yığılmış manalara dönüşmüştür.
Bazen imge için söylenecek tek bir şey vardır: Sadece bak…
Sadece bakın… İyi seyirler… Tatlı rüyalar…"
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı