"İddialar TSK'yi zan altında bırakır"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Taraf Gazetesi'nde "AKP'yi ve Gülen'i bitirme planı" başlığıyla yayınlanan belge ve iddiaları değerlendirdi. Bahçeli, iddiaların TSK'yi zan ve töhmet altında bırakacak kadar ağır ve ciddi olduğunu belirtti.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.06.2009 - 09:25

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda yaşanan ağır sorunların yanı sıra bir süredir iktidar ile ana muhalefetin birbirini yolsuzlukla suçlayan tartışmalarına sahne olduğunu ifade eden Bahçeli, "hortumları kestik" diyen AKP'nin bugün yolsuzlukların odağı haline geldiğini söyledi. Deniz Feneri davasını hatırlatan Bahçeli, Alman Mahkemesi'nin Deniz Feneri davasını sonuçlandırdığını ve verdiği kararla da hem Türk milletini hem de adalet sistemini açıkça töhmet altında bıraktığını kaydetti. Bahçeli, iktidarın iddialara konu olan suçun Türkiye'deki ayağının ortaya çıkması için adaleti acilen harekete geçirmek ve süreci sonuna kadar takip etmek zorunda olduğunu dile getirdi.


"AKP zihniyetinin gerçek yüzü ortaya çıktı"

RTÜK Başkanı Zahid Akman'la ilgili yaşanan tartışmaların, 'dürüstlüğü ağzından düşürmeyen' AKP'nin gerçek yüzünün ortaya çıkması açısından anlamlı olduğunu belirten Bahçeli şunları söyledi:
"Türk milletinin yardımlaşma geleneğini ve temiz din duygularını hırsızlık aracı haline getiren Deniz Feneri soygunculuğu karşısında Başbakan Erdoğan'ın 'temiz bir arkadaş' olduğunu söyleyerek kefil olduğu RTÜK Başkanını korumak için çırpınması bu açıdan yadırganmamalıdır. Başbakan'ın bu tavrı bizi şaşırtmamıştır. Bu konuda Başbakan Yardımcısı olan hükümet üyesinin durumu vicdanına sindiremeyip, açıkça ve yüksek sesle haklı eleştiri ve istifa çağrısı 'kendi görüşü' olduğu gerekçesiyle Başbakan Erdoğan'dan dönmüş ve bu noktada Başbakan aslında kendisine yakışanı yapmıştır. AKP bünyesinde bulunan sağduyu sahibi insanların Başbakan'a itidal ve adalet yolunu gösterememeleri, gösterenlerin de yalnız kalmaları, Başbakanın giderek kirlenen ve kirlendikçe öfkesi artan siyaseti açısından en büyük talihsizliktir."


"AKP'nin sahte ampulü Deniz Feneri'nin sararmış ışığı"

Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki konumuna ayarlama yaparak kamu adına savcılık değil avukat rolüne soyunduğunu savunan Bahçeli, "AKP'nin sahte ampulü ile deniz fenerinin sararmış ışığı aynı kirli yolu aydınlatmaktadır" dedi. MHP olarak bütün yasa dışı oluşumların, çetelerin, organize suç örgütlerinin, hırsızın üzerine kararlılıkla gidilmesini alkışladıklarını ifade eden Bahçeli, "Ancak arka bahçesindeki yandaşlarının etrafa saçılmış pisliklerini çöpe atacağı ve adalete havale edeceği yerde, halının altına sürdürmeye çalışanların varlığını gördükçe, namus ve ahlak iddialarının göz boyamadan öteye gidemeyeceğini de biliriz. Bu olayın bütün yönleriyle ortaya çıkartılması, ticari, siyasi ve ahlaki boyutlarının incelenerek aklanılması halinde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin lekeli siyaset sicilinin tıkanmış damarlarından biri belki temizlenmiş olacaktır" dedi.


"RTÜK başkanı görevden ayrılmalı"

Bahçeli, yaşanan süreçte Başbakan Erdoğan'ın yapması gerekenin, "RTÜK Başkanının hukuki süreçte aklanana kadar görevden ayrılmasını" sağlamak olduğunu kaydeden Bahçeli "Başbakan ve AKP'nin bu şaibeden kurtulması ve vicdanlarda aklanmasının yegane yolu budur. Şeref ve haysiyet sahibi olmanın ilanı, inançları paravan yaparak meydan okumakla değil, yargı nezdinde hesap vererek ve vermeyi kolaylaştırarak aklanmakla mümkündür. Aksi halde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltması olan AKP yerine Ak Parti denilerek ne siyaset ağaracaktır ne çalınmış kara lekeler, laf ebeliği ile ak-pak hale gelecektir. AKP de desek, Ak Parti de desek yüzünüz hep kara kalacak ve ilelebet de böyle anılacaktır" diye konuştu.
 

"İsrail'le yapılmış gizli anlaşma yok"

AKP hükümetinin temsil ettiği siyaset, hukuk ve demokrasi anlayışının temelden 'sakat ve çarpık' olduğunun son dönemde yaşanan gelişmelerle bir kez daha anlaşıldığını vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu:
"Siyasi hayatımızda 'serseri mayın' gibi sürüklenen ve bu hüviyetiyle temel bir güvenlik riski ve gerginlik odağı haline gelen AKP için çatışmacı siyaset anlayışı, siyasi varlığını sürdürmenin yegane vasıtası olarak görülmektedir. Bu bakımdan Başbakan Erdoğan'ın siyasi gerilimi sürekli tırmandırmasının gerçek nedenleri 'dertli' olmasında değil, çatışma ve kavgayı siyasi varoluş sigortası olarak gören tehlikeli anlayışında aranmalıdır. Geçtiğimiz günlerde başlatılan 'edep-adap' ve 'mertlik-namertlik' tartışmaları ve Suriye sınır bölgesindeki mayınların temizlenmesi yasası konusunda Başbakan'ın sergilediği ilkesiz tutum, kendisine hakim olan ruh halinin ve yalan ve iftiraya dayalı karalama alışkanlığının yeni tezahürleri olarak görülmelidir."

Başbakan Erdoğan'ın mayın yasası tartışmaları sırasında '57'nci hükümet döneminde İsrail'le gizli anlaşma yapıldığı' yönündeki sözlerine tepki gösteren Bahçeli, İsrail'le yapılmış gizli bir anlaşmanın olmadığını belirterek Başbakan Erdoğan'ı böyle bir anlaşma varsa açıklamaya ya da özür dilemeye çağırdı. Bahçeli, "Bunu yapamadığı takdirde, yalandan medet uman müfteri başbakan sıfatını kabul ettiği anlaşılacak ve partisinin isminin başındaki 'AK' yakıştırması ile 'adımız da alnımız da aktır' söyleminin içi boş bir aldatmaca olduğu gerçeği milli vicdanda tescil edilecektir. Karar ve tercih Başbakanındır" dedi.


"Lozan Başbakan'ın eliyle deliniyor"

Konuşmasında Avrupa Parlamentosu seçimlerini de değerlendiren Bahçeli, seçimler nedeniyle Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin geleceğinin yeniden siyasi gündemin merkezine oturduğunu söyledi. Türk limanlarının Rum gemi ve uçaklarına açılması mümkün olamazsa, AB'yi tatmin etmek amacıyla Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması ve Fener Rum Patriği'nin 'ekümenik' statüsünün tanınması gibi konuların tartışmaya açıldığını vurgulayan Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın Ruhban Okulu'nun açılmasının tartışılabileceği yönündeki sözlerine de tepki gösterdi. Bahçeli, "Lozan Antlaşmasına aykırı olarak Türk vatandaşı olmayan metropolitlerin atanmasına ses çıkarmadıklarını bizzat kendisi söyleyen Başbakan, bu konuda Patriğe hile yolunu da gösterdiklerini ve bunların Türk vatandaşlığına geçme başvurusu yapmalarını önerdiklerini açıklayarak, Lozan Antlaşmasının Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının eliyle delindiğini ikrar etmekten çekinmemiştir" diye konuştu.


"Dolmabahçe görüşmesi üzerindeki sır perdesi kaldırılmalı"

Bahçeli grup toplantısında, Başbakan Erdoğan ile eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın Dolmabahçe'de yaptığı görüşmeye ilişkin tartışmaları da değerlendirdi. Bahçeli, "Dolmabahçe görüşmesinde demokratik rejimi ilgilendiren bazı hassas konuların veya çok özel şahsi meselelerin ele alındığı tahmininde bulunmak yanlış sayılamayacaktır. Konunun çok ciddi bir demokrasi sorununa dönüşmesini önlemek ve görüşmenin iki tarafını ve temsil ettikleri kurumları şaibe altında kalmaktan kurtarmak bakımından sır perdesinin kaldırılması gerekli ve kaçınılmaz olacaktır. Devlet ciddiyeti ve sorumluluğunun gerektirdiği hareket tarzı budur" dedi.


"Siyasetin alternatifi yine siyasettir"

Milletin kendilerine verdiği yetkiyi yine millete karşı kullanan temsilcilerin varlığının Türkiye'nin siyasal tarihinin talihsiz gerçeği olduğunu dile getiren Bahçeli, "demokratik siyasal sistemin tercihlerine demokrasi dışı arayışlarla müdahale etme niyeti ve daveti eksik olmamış, 'millete dayatmayı, milleti iknaya' tercih eden zihniyet bugünlere kadar yaşayagelmiştir. Unutmayalım ki siyasetin alternatifi yine siyasettir ve yine siyaset olarak kalmalıdır. Demokratik rejimin ve işleyişin eninde sonunda mutlaka sorunları çözeceğine inanmak ve bunu ısrarla savunmak lazımdır" dedi.


"İddialar TSK'yi zan ve töhmet altında bırakacak kadar ciddi"

Yaşanan dönemin demokrasi dışı müdahale arayışlarının, heveslilerinin ve çağrılarının bitmediğini gösterdiğini kaydeden Bahçeli, Taraf Gazetesi'nde yayınlanan "AKP'yi ve Gülen'i bitirme planı" başlıklı haberi de değerlendirdi. Siyasete, adalete, üniversiteye, emniyete ve orduya olan güvenin azaltılmak istendiği, karmaşık senaryoların son yıllarda bütün yönleriyle sahnelenmek istendiğini belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bu itibarla, her söylentiye, her iddiaya hatta belge adındaki yayınlara ihtiyatla bakmak, çabuk karar vermeden yanlış bir şeyler söylemeden konuları hukuk çerçevesinde çözmek ve sonuçlandırmak en makul yol ve yöntem olmalıdır. Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı bir birim tarafından 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' başlığı ile hazırlandığı iddia edilen bu bölgede hükümete yönelik demokrasi dışı müdahale açıkça görülmektedir. İddialar Türk Silahlı Kuvvetleri'ni zan ve töhmet altında bırakacak kadar ağır ve ciddidir. Olayın aydınlatılması için Genelkurmay Askeri Savcılığının vakit kaybetmeden soruşturma başlatması bu açıdan son derece önemlidir. Konu askeri yargının kısa sürede çözemeyeceği boyutlara ve kapsama ulaşmış ise sivil yargının konuya derhal el atması demokratik hayatımızın ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarı açısından zorunludur."


"TSK'ye karşı tam bir psikolojik savaş hali ilanı"

Taraf Gazetesi'nde yer alan haberin doğru olması kadar yanlış çıkmasının da vahim sonuçlar doğuracak gelişmelere davetiye çıkarttığını söyleyen Bahçeli, bu durumda da bazı mihrakların TSK'ye karşı tam bir psikolojik savaş hali ilan etmiş olduklarının ortaya çıkacağını söyledi. Bahçeli şunları kaydetti:
"Böylesi bir gelişme halinde, bunların kim oldukları, nereden güç aldıkları, kim tarafından yönetildikleri, neyi amaçladıkları, hangi kurumların içine sinmiş ve sızmış oldukları gibi konuların ayrıntılı soruşturulması ve sonuçlandırılması hükümetin, istihbarat ve emniyet birimlerinin ve adalet teşkilatının sorumluluğundadır. Bu konuda en mahkem devlet belgelerini ve mahkeme evrakını, sorgulama kayıtlarını yayınlayanlar hakkında hükümetin geçmişte hareketsiz kalmış olduğu düşünülürse bu kanaldan sonuç alınması zor görünmektedir. Bu durumda zan ve töhmet altında kalacak ve bunun hesabını verecek olan da hükümet olacaktır.Her iki ihtimalde de soruşturmanın sonuçlarını beklemek ve sorumluların adalet önünde hesap vereceği sürecin açılmasını takip etmekten başka bu aşamada başka yapacak ve söyleyeceğimiz yoktur."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler