"İddianame 'fasa fiso'"
Ergenekon soruşturması kapsamında bugün yaşanan 11. dalganın yanısıra devam eden davanın 40'ıncı duruşması Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görüldü. Bugünkü oturumda İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek savunmasını yaptı. Perinçek, iddianamenin yarısının Güney'den oluştuğunu, diğer yarısının da ''fasa fiso'' olduğunu öne sürdü.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın bugün yapılan duruşmasında, tutuklu sanıklardan İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek savunma yaptı. Perinçek savunmasında ''Bu iddianame, Türk ordusuna düşmanlık metnidir'' dedi.
Perinçek, savunması sırasında ''zihninin yorulduğunu'' belirterek, savunmasına yarın devam etmek istediğini söyledi. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün de Perinçek'in savunmasına yarın devam edileceğini belirterek, dosyaya sunulan dilekçe ve taleplerin de yarınki oturumda değerlendirileceğini kaydetti. Heyet, duruşmayı yarın saat 09.30'a bıraktı.
Perinçek'in savunması
Perinçek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada başladığı savunmasında, bu davada, karanlık, eksik, tartışmalı ya da çelişkili kalan hiçbir husus olmamasını istediğini söyledi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün, duruşmalar başladığında, ''Burada, gerçekleri hep birlikte ortaya çıkaracağız'' dediğini hatırlatan Perinçek, ''Sayın Başkan'ın bu çağrısından cesaret alarak heyetten, savcılardan, müdahil avukatlarından talebim şudur, bana soru sorun. Avukatlarım bilgilendirilmiştir. Bana sorulan hiçbir soruya itiraz etmeyecekler. Savcılarımız da çekinmesinler. Bu soruyu sorarsak itiraz edilir diye düşünmesinler. Kanun dışı sorsunlar, hukuk dışı sorsunlar. Zaten yeterince hukuku çiğnediler'' görüşünü savundu.
Perinçek, her konuda sorulara cevap vereceğini vurgulayarak, şu görüşleri dile getirdi:
''Kahramanları intihar eden bir millet ayakta kalamaz. Kahramanları intihar eden bir ordu savaşma yeteneğini kaybeder. Kahramanları intihar eden bir yargı, başka büyük bir devletin infaz memurluğuna dönüşür. Şu anda Türk yargısı ABD'nin infaz memurluğuna dönüşmektedir. Hayretler içinde kaldık. Eski YÖK Başkanı, (ben sapına kadar Amerikancıyım) diyor. Yani diyor ki (ben suçsuzum, ben Amerikancıyım, beni neden aldınız) Demek ki Türk Ceza Kanunu değişmiş.
Koskoca eski Genelkurmay Başkanı diyor ki, (ben Kuzey Irak'ta 1995 yılında Çelik Harekatını yaptım. Kardak operasyonunu yaptım. ABD'ye karşı operasyonlar yaptım, benim suçum budur) diyor. 1998-2002 yılları arasındaki Genelkurmay Başkanı da diyor ki, (benim hedef alınmamın sebebi Amerika'nın Kuzey Irak politikalarına karşı durmamdır)''
Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ve davada da suçlamalara temel oluşturan bazı maddelerin yürürlükte olmadığını öne süren Perinçek, ABD'nin çıkar ve emellerine karşı fiiller işleyen ve hatta zihninde fikirler bulunan kişilerin suçlu olduğu yönünde bir uygulamanın yapıldığını iddia etti.
Perinçek, ''Kimse korkmasın, vatanını, milletini savunsun. Biz Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 'darbe yap' demiyoruz'' diye konuştu.
Perinçek, onurlu bir adamın şakağına kurşun sıkmasının, ''JİTEM öldürdü'' diye belirtildiğini söyleyerek, ''Bu mahkeme bunu çözecek. Bu çözemezse başka mahkeme çözecek. O da çözemezse Türk milleti bunu çözer. Kimse vatanseverliği mahkum edemez. Vatanseverliği mahkum etmeye kalkanlar, Türk milletinin ayakları altında kesinlikle kalacaktır'' dedi.
Bu iddianamede örgütü kuran, ilişkiler ağını ören, çatısını çakan kişinin Tuncay Güney olduğunu ileri süren Perinçek, Güney ile 2001'de yapılan mülakat, buna dayanılarak yapılan şema ve Güney'in polise verdiği belge çuvalının bu davanın 3 kanıtı olduğunu kaydetti.
''Deli saçmaları bunlar"
Perinçek, Güney'in mülakatı olmaması durumunda ortada bir örgütün de olmayacağını dile getirerek, iddianamede Güney'in adının 487 kez geçtiğini, iddianamenin yarısının Güney'den oluştuğunu, diğer yarısının da ''fasa fiso'' olduğunu öne sürdü. ''Bir meczubun Türkiye ile oynayamayacağını'' ifade eden Perinçek, şöyle konuştu:
''Deli saçmaları bunlar. Deli safsatasının arkasındaki gücü görelim. Bir meczubun şemasını MİT resmi belge haline getirip 2002 yılından itibaren devlet içindeki darbe ve tertiplerde kullanır mı? Bu işler, bir meczubun işleri değil. Kasette izlenen deli saçmalarını savcı Zekeriya Öz ve ekibi iddianame haline getirmiş. O zaman kasette izlediğiniz Tuncay Güney, Zekeriya Öz olmuş. Kim önüne konan Tuncay Güney mülakatından üretilen görüntüleri izledikten sonra 'delillendirin', 'savcıları bulun', 'onları tutuklayın' talimatı vermiş? 2006'da Fethullah Hoca 'ulusalcıların üzerine gidin' fetvası vermiş. Bu durumda kasetteki Tuncay Güney, Fethullah Hoca'nın ta kendisi oluyor. Koca koca komutanlar Güney'e meczup falan demesinler. Güney'in konuşması ulusa sesleniş konuşması. Bir meczup 70 milyonu önünde toplayabilir mi? Bu tertibi görelim. Güney bu tertibin, Türk milletine kastını açıklayan zavallı çocuğumuzdur. Çocuklarımızı sokaklara atıp zavallılaştırıyor, Tuncay Güney yapıyoruz.''
Yeniden yapılanma belgesi
Hakkındaki iddiaları tek tek açıklayan Perinçek, ''Ergenekon'un Yeniden Yapılama'' belgesini Bilecik'te yapılan toplantıda yazdıkları iddiasının uydurma olduğunu söyledi.
Perinçek, 1992'den beri resmi olarak kendisine koruma verildiğini, illere girerken otomobille karşılandığını ve Bilecik'e gidip gitmediğinin vilayetten öğrenilebileceğini kaydetti. Bu iddianın savcının samimi uydurması olduğunu savunan Perinçek, Tuncay Güney'in mülakatında böyle bir şeyin yer almadığını ifade etti.
Bu belgenin Doğu Perinçek ve arkadaşları tarafından Veli Küçük'ün talimatıyla yazıldığı iddiasının da yine Güney'in mülakatında yer almadığını, bunun da uydurma olduğunu belirten Perinçek, Güney'in mülakatında bunun tam tersini söylediğini kaydetti.
Perinçek, ''savcıların uydurduklarına iddianamede de yer verdiklerini'' öne sürerek, ''Bunlara savcı denemez. Babamın hatırasını incitirim'' diyerek, babasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yardımcılığı yaptığını belirtti.
Perinçek ve partinin 3 genel başkan yardımcısının ''Ergenekon temel belgesini'' hazırladıkları iddiasının da doğru olmadığını, Güney'in böyle bir yalanı söylemediğini ifade ederek, ''Devletin Yeniden Yapılanması'' belgesinin Ergenekon'un yeniden yapılanması belgesi olmadığını, bunun İP Başkanlık Kurulu kararı olduğunu kaydetti.
"Arz ederim" diye biten mektup iddiası
İddianamede, kendisinin Veli Küçük'e ''arz ederim'' diye biten bir mektup yolladığı yönündeki iddialara da değinen Perinçek, söz konusu mektubu hem mahkeme heyetine hem de savcılara verdi.
Perinçek, mektubun sonunda ''arz ederim'' ifadesinin yer almadığını dile getirerek, ''5 satırlık bir mektuptur. Bu sözcük de yoktur. Ayıptır, utanmazlıktır. Söylemediğim sözcükle bir gazeteye manşet oldum. Bu yalanlar mütareke basınında manşet olsun diye yazılıyor. Bu iddianamenin zavallılığına bakın, nelere muhtaç kalmış'' dedi.
Savcılara için suç duyurusu istemi
Savcıların bu kez ''sahtecilik'' suçu işlediğini savunan Perinçek, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e yolladığı mektubun sonundaki ''arz ederim'' sözcüğünün kesilip biçilerek, Veli Küçük'e yollanan mektuba eklendiğini, bu mektubun da Cumhurbaşkanı'na, bütün devlet ve hükümet yöneticilerine, TSK komutanlarına, siyasal partilere, kitle örgütlerine ve basına yollanan dosyanın sunuş mektubu olduğunu kaydetti.
Emniyetteki ifadesinde, ''arz ederim'' sözcüğünün o mektupta olmadığını açıkça söylediğini ifade eden Perinçek, mahkeme heyetine seslenerek, ''Bu bana iftiradır. Suç duyurusunda bulunacaksın. İddia makamı sahtecilik yaptığı zaman suç duyurusu yapacaksın. Eğer savcılıkla aranızda bir anlaşma varsa onu bilemem. Ama hakimseniz suç duyurusu yapacaksınız'' dedi.
Terör örgütü PKK'ya silah verildiği iddiası
İddianamede, TSK subaylarının, Doğu Perinçek'in ''organizesi ve referansıyla'' Barzani ve Talabani'ye 24 bin adet silah verdikleri, bu silahların 6 bininin yine Türk subaylarınca PKK'ya teslim edildiğinin yazıldığını belirten Perinçek, şöyle devam etti:
''Tek kanıtları, Tuncay Güney'in söyledikleridir. Savcılara göre, Mehmetçiği vuran silahları ve kurşunları PKK'ya, Türk ordusu vermektedir. 24 bin silahın bireysel veya grupsal bir girişimle Barzani, Talabani ve PKK'ya verilemeyeceği açıktır. Güney, 24 bin silahı 2 arabaya sığdırabilmiştir. Bu konularda uzman olan, İP Genel Başkan Yardımcısı emekli General Servet Cömert ile yaptığımız hesaba göre, 24 bin silah, 120 ton ağırlığındadır ve silahların arasındaki hava boşlukları da hesap edildiğinde bu kadar silah, en az 12 TIR ile götürülebilmektedir. TIR'ların büyüklüğüne göre bu konvoy 20 TIR'a kadar çıkmaktadır. TIR'ların boyu 13 metre 60 santimdir. Trafik kurallarına göre TIR'lar arasında bırakılması gereken mesafe de dikkate alınırsa, bu konvoyun boyu 1,5–2 kilometredir.
Genelkurmay Başkanlığı da bu haince suçlamanın 'tamamen asılsız ve mesnetsiz' olduğunu bildirmiştir. İddianame yazılmadan önce bu resmi yazı Savcı Zekeriya Öz'e verilmişti. Savcı, Güney'in 2001 yılındaki alçakça ve haince yalanını iddianamesine inatla ve ısrarla, döne döne yazmıştır. Güney güvenilir ama Genelkurmay Başkanlığı güvenilmez.''
Perinçek, 16 Şubat 2001 tarihinde New York Times gazetesi ve 23 Şubat 2001 günü Washington Post gazetesinde, gazeteci Jim Hoagland imzasıyla yayımlanan haberde, Türk ordusunun komutanlarının ''Kuzey Irak sınırında kaçakçılık yaptıkları''nın yazıldığını belirterek, bunun bir suçlama olduğunu söyledi. ''CIA, Ergenekon iddianamesine bu kuyruklu yalanı yazdırabilmiştir'' diyen Perinçek, bunun amacının TSK'yı yıpratmak olduğunu söyledi. Perinçek, ''Bu iddianame, Türk ordusuna düşmanlık metnidir. Hain olan insan bunu iddianameye koydurur'' dedi.
Kırca'nın intiharı
Doğu Perinçek, ''Türk yurtseverliğine karşı bu dalgalarda mahkemenizin büyük bir sorumluluğu vardır. Tarihe böyle geçecektir. Bir kahraman şakağına dayıyor tabancayı ve tetiğini çekiyor. Demek ki yaşamayı zindan etmişiz'' dedi.
Her milletin zorda kaldığı zamanlarda kahramanlara ihtiyaç duyduğunu belirten Perinçek, Ergenekon'da bir demircinin kahraman olduğunu, Kurtuluş Savaşı'nda da Mustafa Kemal'in önderlik ettiğini anlattı.
''Ankara'daki evinde intihar eden Emekli Jandarma Albay Abdülkerim Kırca'nın arkasından ağıt yakmadığını, burada meselenin Kırca'nın canı değil, katledilen Cumhuriyet olduğunu'' iddia eden Perinçek, yaratılan ideolojik iklimde vatanseverliğin suç sayıldığını, ihanete ise sonuna kadar özgürlük tanındığını savundu.
Bir gazetede Kırca'nın ölümüne ilişkin yayınlanan köşe yazısını okuyarak eleştirilerde bulunan Perinçek, bu süreçte mahkemenin dahlinin bulunup bulunmadığının da tartışılması gerektiğini savundu. Perinçek, ''İçeride bunu tartışmamız lazım. Sizin payınız da var, benim payım da var. Ben kendi payımı üstleniyorum. Ben yeterince mücadele edememişim yazıklar olsun bize. Bu hükümeti devirememişiz, yazıklar olsun bize'' diye konuştu.
Perinçek, Türk ordusuna karşı psikolojik bir savaş yürütüldüğünü ve ordunun savaş idaresinin yok edilmek istendiğini öne sürdü.
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün bazı açıklamalarını hatırlatan Perinçek, ''PKK'lıların iddia makamını desteklediğini'' ileri sürerek, ''duruşmanın başladığı 20 Ekim tarihinde Türk bayrağı taşıyan binlerce kişinin, yargılananları desteklemek amacıyla Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin önüne geldiğini, yaklaşık 30 kişilik PKK'lı bir grubun da savcı Zekeriya Öz'ü desteklediğini'' iddia etti.
Perinçek, ''Türk Silahlı Kuvvetleri, futbol topu gibi her gün tekmeleniyor. Genelkurmayın bir dilekçe yazacak mecali yok. Bugün Türkiye'de hukuk devleti falan yoktur. Hukuk devleti hikaye bugün. Amerika hukuku var'' görüşünü ileri sürdü.
Davadan notlar
Davanın bugünkü duruşmasına, Sevgi Erenerol dışındaki 43 tutuklu sanık katıldı. 42 tutuksuz sanıktan Güler Kömürcü Öztürk, İbrahim Benli, Emin Caner Yiğit, Murat Özkan, Yusuf Tunçer, Aydın Gergin, Rafet Arslan, Yusuf Beşirik de duruşmada hazır bulundu.
Duruşmaya, tutuklu sanıklardan İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatları Ceyhan Mumcu ve Servet Bora ile eşi Şule Perinçek, küçük oğlu Can Perinçek ile izleyiciler de geldi.
Duruşmada, izleyici ve avukatlardan katılımın daha yoğun olduğu gözlendi. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, müdahil Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın avukatları Ali Koç ve Özkan Yücel tarafından yapılan mahkeme heyetinin reddi konusundaki talebin reddedildiğini tutanağa yazdırdı.
Başkan Şengün, sanıkların iddianamede yer aldığı sıraya göre önce Serhan Bolluk'u savunması yapması için kürsüye çağırdı. Bolluk da hazırlayamadığı için savunmasını daha sonra yapacağını söyledi.
Öte yandan Perinçek'in, partililerin Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde toplanmasını istemediği belirtildi. Yerleşke önünde bir önceki duruşma günü yaşananların aksine, herhangi bir protestocu grubun olmadığı görüldü.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Emekliye iyi haber yok!
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!