İHO'lar yeni bir çocuk istismarı

İHO'lar yeni bir çocuk istismarı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 24.10.2012 - 06:51

Jet hızı ile gündeme oturtuldu. Yangından mal kaçırırcasına uygulanmaya başlandı. Her şey 4+4+4 diye isimlendirilen kesintili eğitim için... Milli Eğitim Bakanı bütün gücünü harcayarak okulların büyük çoğunluğunu kısa zamanda imam hatip okullarına (İHO’lara) dönüştürdü. Çocuklarını bu okullara kayıt yaptıran aileler için göz ardı edilemeyecek, özendirici vaatlerde bulunuldu. Amaç, 10 yaşındaki çocukları İHO’lara yönlendirmek...

Ayrıca şimdilik İHO adını almamış okulların müfredatlarını İHO’lara yakınlaştırmak için gereken önlemler alındı. Teoride seçmeli, fakat uygulamada büyük oranda zorunlu din bilgisi, Kuranıkerim, Hz. Muhammet’in hayatı dersleri ile ağırlık dini bilgilere kaydırıldı. Amaç; çağdaş eğitimi yok etmek...

Kısaca eğitimi dinselleştirmek! Bu olgu sözlü olarak da dile getirildi. “Çok şükür bütün okulları İHO’lara dönüştürme şansını yakaladık” dedi bakanlardan biri. “Çok şükür bu millet okullarına kavuştu” dedi Başbakan’ın kendisi. İşte bu yapılanlar açıkça çocuk istismarıdır. Çünkü geleceklerini güvence altına almak için çocukları kullanmak, onlara zarar vermektir. İktidara geldiklerinden beri laik düzene, Cumhuriyet kazanımlarına darbe üstüne darbe vuran yetkililer, son darbeyi eğitime indirerek hem başarılarını perçinlediler, hem de ileriki yılları da garantiye almış oluyorlar. Yaratacakları dini eğitimli kuşaklar iktidarlarının ilelebet sürmesini sağlayacak.

İşte bu amaç uğruna o zavallı çocuklara, tertemiz beyinlere zarar vermekten kaçınmıyorlar. Çünkü henüz insanı, doğayı, yaşamı yeterince tanımamış, doğruyla yanlışı kendi görüşüyle ayırt etme düzeyine erişmemiş bir çocuğu dini eğitime mahkûm etmek onun yaşama özgürlüğüne ipotek koymaktır... Özgür birey olmasını engellemektir... Yaşamını öbür dünya korkularına veya soyut öbür dünya ödüllerine endekslemektir... Soyut kavramlarla gerçek yaşamdan koparmaktır... Tabii yaratıcılığını da engellemektir... Yaratıcılık için insanın önce ‘neden’ ve ‘niçin’ sorularını sorma özgürlüğü olmalıdır... Sonra bu sorularına yanıt ararken deneye, gözleme, araştırmaya gereksinimi vardır. Oysa dini eğitimde neden ve niçin sorularına yer yoktur; kurallar sorgulanamaz. Binlerce yıl önce yazılmış kutsal kitaplar, o gün yazıldıkları şekliyle okunmak ve yorumlanmak zorundadır. Kısaca dini eğitim, eğitimi bilimsellikten, toplumu da çağdaşlıktan uzaklaştırır. Kendini Batı dünyasında kanıtlamış bir bilim adamı olan Nobel ödüllü Pakistanlı fizikçi Muhammed Abdüsselam bu gerçeği şu sözlerle dile getirmiştir: “Bu gezegen üzerinde gelmiş geçmiş uygarlıklar arasında, bilimin İslam ülkelerinde en zayıf olduğu konusunda günümüzde herhangi bir tereddüt yoktur. İçinde bulunduğumuz çağda, bir toplumun onurlu bir şekilde ayakta durması doğrudan doğruya onun bilim ve teknolojideki gücüne dayandığına göre, bu zayıflığın tehlikeleri ne kadar vurgulansa azdır.”

Bu bağlamda iktidar bindiği dalı kesmekte; ama farkında değil!


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler