'İkiyüzlülüğün daniskası'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Genelkurmay eski Başkanı terör suçuyla tutuklanıp demir parmaklıklar ardına atılırken bunu normal ve olağan karşılayan AKP zihniyeti"nin kendisine dokunan bir yargılama sürecine karşı cephe almasını "ikiyüzlülüğün daniskası" şeklinde nitelendirerek, bu girişimin hukuk devleti mantığı ve anlayışına alenen bir saldırı olduğunu söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meclis'te partisinin grup toplantısında KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan MİT yetkilileriyle ilgili gelişmeleri değerlendirdi. Konuşmasına şehit düşen askerlere 'başsağlığı' dileğiyle başlayan Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan'a da 'geçmiş olsun' dileğinde bulundu. Bahçeli, "Başbakan Erdoğan'ın rahatsızlığından dolayı kendisine Cenab-ı Allah'tan acil şifa dileklerimi iletmek istiyorum. Sağlığına tam olarak kavuşmasını diliyor; şahsına, ailesine, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne geçmiş olsun temennilerini bildiriyorum" dedi.
'AKP eskidi ve bayatladı'
Türkiye'nin 9 yıl 2 ay 28 gündür AKP hükümetiyle yönetildiğini söyleyen Bahçeli, büyük bir güçle iktidar olan AKP'nin bu süreçte kendisine verilen desteği heba ettiğini savundu. Bahçeli, "AKP yoruldukça kavga çıkartmış, yıprandıkça çirkefleşmiş, yozlaştıkça Türkiye'yi yokuşa sürmüştür. Yıllar içinde AKP eskimiş ve bayatlamıştır. Yıldan çıkmış, yılgınlığa düşmüş ve yalana teslim olmuştur" dedi.
'Liberaller AKP'ye verdikleri kefaleti geri alıyor'
Son dönemde AKP'nin çıkışında payı, fikri, katkısı ve emeği olan değişik kesimlerin, düşünce ve grupların 9 yıllık birlikteliklerinin bitme noktasına geldiğini savunan Bahçeli, "Başta liberal kalemler olmak üzere, devleti ağ gibi saran unsurlar, etki alanlarını yaygınlaştırmak ve daha üst bir aşamada rakipsizlik olabilmek amacıyla AKP'ye verdikleri kefaleti geri almaya başlamışlardır" dedi.
'KCK, kandan beslenen vampirliktir'
Açılımı "Kürdistan Topluluklar Birliği" olan KCK'yla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, paralel bir devlet organizasyonu olan bu örgütün 2005 yılında kurulup, hakkında ilk soruşturma, takibatın 2009 yılında başlatıldığına dikkat çekti. KCK'nın PKK'nın şehir uzantısı olduğunu ve sözde alternatif bir toplum ve siyasal örgütlenme modeli önerdiğini ifade eden Bahçeli, "Bize göre KCK; bölücülüğün, eşkiyalığın ve düşmanlığın adıdır, tanımıdır ve bizatihi kandan beslenen vampirliktir" dedi.
'AKP yargısı hukuki sürece kirini bulaştırdı'
KCK soruşturması kapsamında MİT müsteşarı ve eski yöneticilerinin şüpheli olarak ifadeye çağrılmasıyla başlayan süreçte AKP'nin "kişiye özel bir yasa değişikliği için" harekete geçtiğini anlatan Bahçeli, "Yapılması düşünülen yasal hamleyle öz ve esas olarak mevcut soruşturma sürecinin etkisizleştirilmesi amaçlanmaktadır" dedi. Hukuku siyasi hedefler için kullanmanın AKP'nin gerçek niyetini ortaya koyduğunu ileri süren Bahçeli şunları söyledi: "Genelkurmay Başkanlığı görevini yapmış emekli bir orgeneral, terör suçundan ve terör örgütü kurmaktan demir parmaklılar arkasına atılırken, bunu normal ve olağan karşılayan AKP zihniyeti, birden bire kendisine dokunan bir yargılama sürecine karşı cephe almaktan çekinmemiştir. İkiyüzlülüğün daniskası olan bu girişimin, hukuk devleti mantığına ve anlayışına alenen bir saldırı olduğu kuşkusuzdur. Hukuku işine geldiği gibi yorumlayan, adalet terazinin sübjektif değerlendirmelerle dengesini bozan iktidar partisinin, bundan sonra inandırıcılığından ve dürüstlüğünden hiç kimse bahsedemeyecektir. AKP yargısı bir kez daha harekete geçmiş ve yürüyen bir hukuki sürece kirini bulaştırmıştır."
'AKP'nin cüretinin arkasında 12 Eylül referandumu var'
Başbakan Erdoğan'ın bağımlı yargı yok" yönündeki sözlerini "Gelişmelerden hukukun kimin arka bahçesi olduğu, kimin tetikçisi haline dönüştüğü ve kimin borazanını çaldığı iyice gözler önüne serilmiştir" diyerek eleştiren Bahçeli, "Belirtmek isterim ki, adaleti siyasal maksatlarla eğip bükenler, gün gelecek aynı adalet terazinin kefelerine başlarını vuracaklar ve bunun altında da hiçbir zaman kalkamayacaklardır" dedi. AKP'nin bugünkü cüreti ve hukuku rafa kaldırmasının ardında, kendi yargısını oluşturmaya ayarlı 12 Eylül Referandumu olduğunu iddia eden Bahçeli, MİT müsteşarının ifadeye çağrılmasına tepkileri "skandal" olarak nitelendirdi.
MİT müsteşarının çağrılmasıyla ilgili "Aklımla izah edemiyorum" sözlerini ifade eden hükümet yetkilisini "akıl yoksunu hükümet üyesi" olarak eleştiren Bahçeli, "Ortada suç yok vazife var" diyen hükümet üyesinin sözlerini ise "devri iktidarlarında vicdanların susturulduğunu, acımasızlıkların zirveleştiğini daha hangi misallere bakarak öğrenecek" diye eleştirdi.
'MİT görevlileri ifade vermelidir'
Başbakan Erdoğan'a tavsiyelerde bulunan Bahçeli, emniyet, MİT ve yargının devletin taşıyıcı direkleri arasındaki üç vazgeçilmeyecek unsur olduğunu, bunlar arasındaki keşmekeşlik, kavga ve kargaşa Türkiye'yi öngörülmeyecek tehlikelerin içine sokacağını söyleyerek şöyle devam etti: "Var olan çekişmelere bir an önce son vererek, aklı selimi ve sağduyu hakim kılmanız milletimizin en öncelikli beklentisidir. Başbakan sıfatıyla, Türkiye'yi istikrar içinde yönetme sorumluluğu içinde olduğunuzu ve bunun sonsuz yararlar sağlayacağını görmeniz gerekmektedir. Bu nedenle MİT müsteşarını koruma altına almanıza gerek ve ihtiyaç yoktur. MİT müsteşarı ve diğer görevliler İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığına giderek bir an önce ifade vermelidir."
Başbakan ya da herhangi bir hükümet üyesinin, yasa ve anayasada dışında, hiç kimseye özel yetki, özel misyon ve özel görev veremeyeceğini belirten Bahçeli, "Aksi tutum bilinsin ki kesinlikle suç olacaktır. Bu itibarla, MİT Kanununda yapacağınız değişiklik teklifini de vakit geç olmadan ve başka sorunlara meydan vermeden geri çekiniz. Zira bunda ayak diretirse, Milliyetçi Hareket Partisi, bahsi geçen değişikliğe hayır diyecek ve sonuna kadar da karşı tavır alacaktır" dedi.
MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında MİT Müsteşarının ifadeye çağrılmasıyla ilgili gelişmeleri değerlendirdi. MİT görevlilerinin neden ve niçin şüpheli zannıyla ifadeye çağrıldığı konusunun değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Bahçeli, medyadaki, "KCK'nın MİT'in gözetimi ve denetimi eşliğinde tamamlandığı, MİT'in örgütün yönetilmesine aracılık ettiği" gibi iddiaların geçiştirilebilir yanı olmadığını söyledi. Bunlar doğruysa Başbakan Erdoğan'ın izni ve müdahalesi olmadan gerçekleşmesinin imkân dâhilinde olmadığını söyleyen Bahçeli, "Oslo'da PKK'yla yürütülen pazarlıkları önce inkar eden, ardından kabullenmek durumunda kalan Başbakan, anlaşıldığı kadarıyla MİT'i bölünmenin vasıtası ve tetik çeken eli olarak kullanmıştır" dedi.
'İllegal oluşumlara sızmak başka, suça ortak olmak başka'
MİT'in görevinin sadece, Türkiye'ye yönelik yabancı operasyonları izlemek ve gerektiğinde de etkisiz hale getirmek olduğunu belirten Bahçeli, "Kendi devletine, varlık nedeni olan milletine namlu çeviren, aleyhe çalışan bir istihbarat oluşumuna dünyanın neresinde şahit olunmuştur" diye sorarak hükümetin bunu açıklığa kavuşturması gerektiğini söyledi.
İstihbarat teşkilatının önleyici tedbirleri almasının, suç örgütlerinin içten çökertilmesi amacıyla sızma ve intikal çalışmaları yapmasının mümkün olduğunu belirten Bahçeli, "Ancak illegal oluşumlara nüfuz etmek başka bir şeydir, suçlarına ortak olmak ise başka bir şeydir. Ve bunlar kesinlikle birbirlerine karıştırılmamalıdır. Öyle ki, terör örgütünün hain eylemlerine teşrifatçılık yapmak, sessiz kalmak ve hatta kolaylaştırmak istihbarat mantığının neresinde vardır ve hangi veçhesinde bulunmaktadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için "Büyük resim meraklısı" nitelemesinde bulunan Bahçeli, Gül'ün "olağanüstü dönemden geçiyoruz, yaşananlar talihsizlik, kurumlar arası çatışmadan kaçınmak lazım" sözlerini hatırlatarak, "Sınırları kanunla çizilmemiş bir görevi, devletin kurumlarına vermek midir talihsizlik? PKK'ya teslim olunması, devletin yere serilmesi midir talihsiz olarak görülen? Uludere hadisesinde yanlış istihbarat verdiği iddia edilerek hedefe oturtulan, iç çekişmeler yaşadığı sık sık gündeme getirilen ve görev tanımı dışına çıkarılarak özel işlerde kullanılan bir kurumun düştüğü içler acısı hal midir talihsiz olan" diye sordu.
'Türk tarihinin en büyük kalleşliği'
Büyük resimde, emniyet ile yargının bir yanda, hükümetle MİT'in diğer yanda olmasını ve devletin kanama geçirdiğini, DTK'nın, KCK'nın, sözde barış konseyi zırvalarının, demokratik özerkliğin ve dört parçalı Kürdistan soysuzluğunun taraflarını fark ettiklerini, AKP iktidarında devletin her kurumunu itibarsızlaştıranların, etkisizleştirenlerin ve içini boşaltanların şimdi de MİT'i liste başı yaparak kollarını sıvadıklarını gördüklerini anlatan Bahçeli şöyle devam etti: "Israrla üzerinde duruyorum ki, şayet MİT'le ilgili hususlar doğru ise, AKP, Türk tarihinin en büyük kalleşliğini aziz milletimize reva görmüş demektir ve bu tarifi olmayan sadakatsizlik bir mühür gibi iktidar kadrolarının alnına vurulacaktır."
Öcalan'a ev hapsi, Kürtçe eğitim gibi konularda ortaya çıkan AKP-PKK mutabakatı iddialarını hatırlatan Bahçeli "Bu karanlık resmin tek bir tanımı vardır; o da Türk milleti ihanet kuşatması altına alınmış ve milli kabulleri birer birer idam mangasının önüne dizilmiştir. PKK-KCK-BDP-AKP el ele vererek aynı karede buluşmuş ve aynı hıyanetin ortakları haline gelmişlerdir" dedi.
'Eli kanlı katil barış elçisi; MİT yıkımın piyonu'
Bahçeli, İmralı canisiyle görüşüldüğü sözlerine karşı şerefsizlik suçlaması yapıldığını hatırlatarak, "İmralı'yla görüşme trafiğinin kontrolü ve muhatabı olanlar, ortaya çıkan gerçekler karşısında şereften kimin mahrum ve azade olduğunu eminim görmüş ve idrak etmişlerdir" dedi. "Eli ve vicdanı kanlı katilden barış elçisi, tıkıldığı zindan müzakere platformu, düne kadar Interpol tarafından aranan PKK'lı alçaklar sözde barış görevlisi, devletin istihbarat yöneticileri hükümet oyuncağı ve yıkımın piyonu haline getirilmiştir" diyen Bahçeli şunları söyledi: "Adalet ve Kalkınma Partisi kaç vatan evladının şehadeti üzerine pazarlık yapmıştır? Kaç kanlı eylem memurlarınca izlenmiştir? Kaç şehidimiz ve kaç gazimiz pazarlıklar esnasında canını, bedenini ve uzvunu kaybetmiştir? Bunlar açıklanmalıdır. Bu soruların cevapları mutlaka verilmelidir. Eğer hükümet yeni bir oyalamanın ve savsaklamanın içine girerse, bilsin ki, aziz milletimiz çöküşün ve çözülmenin mimarlarını ve taraflarını bağışlamayacak ve her daim beddualarla hatırlayacaktır. Sonuç ve özet olarak diyebiliriz ki, AKP'nin, Türkiye'yi parçalamanın eşiğine kadar getirdiğini görmek gerekmektedir. Ülkemizin ayağa kalkması, sırtındaki kamburdan kurtulması lazımdır."
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Edirne'de korkunç kaza