İmam Hatip Okullarında Tarih ve Devrim Tarihi Dersleri Yok...
Maalesef dünyada bilimde, sanayide, yaratıcılıkta, yapıcılıkta, sanatta ileri gitmiş, gelişmiş hiçbir İslam devleti yok. İslam ülkeleri hep geri kalmış ve gelişmemiş ise bunun en birinci nedeni, düşünmeyi desteklemeyen, ezbere prim veren din ağırlıklı eğitim sistemleridir.
Sayın Başbakan, 17 Eylül 1994 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde “Türkiye’de bütün okulların imam hatip okulları olması” özlemini ifade etmişti. Her fırsatta da bu okullara ne kadar çok önem verdiğini biliyoruz. Ben doğrusu merak ettim, imam hatip okullarının özelliği nedir, bu okullarda acaba öğrenci hangi dersleri okuyor, bunu bilmek istedim ve Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler dergilerini inceledim.
Derginin 2012 Ağustos tarihli 2659. sayısında, 4+4+4 adıyla ünlenen yeni eğitim yasasına göre okulların haftalık ders programları belirlenmiş. Yeni eğitim yasasına göre imam hatip ortaokulunun hiçbir sınıfında tarih dersinin olmaması dikkatimi çekti. 5, 6, 7 ve 8’inci sınıflarda tarih dersi ve devrim tarihi diye bir ders yok. Yalnız 8’inci sınıflarda haftada 2 saat “TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” dersi görülüyor.
Ortaokul yılları boyunca hiç tarih dersi öğrenmeyecek olan öğrenci, haftada 2 saat Hazreti Muhammet’in hayatını okuyacak. Temel din bilgileri, Kuranıkerim, din kültürü ve ahlak bilgisi, Arapça dersleri haftada 11 saat ediyor. Dünya tarihini, Türkiye tarihini, Türkiye’nin kuruluşunu ve devrimlerini öğrenmeyen öğrenciye acaba 8’inci sınıfa geldiği zaman “Atatürkçülük” dersi adı altında ne öğretilecek?
Tarihi gerçeklere haksızlık
Okul yıllarında tarih derslerinin olup olmaması neden ilgimizi çekiyor? Bazı AKP’liler ve özellikle Sayın Başbakan tarihi gerçeklere karşı haksızlık yapabildiği için dikkatimizi çekiyor; Cumhuriyetin ilk dönemlerine objektif bakamadıkları için dikkatimizi çekiyor.
Ve sonunda Sayın Başbakan’ın “Türkiye’de bütün okulların imam hatip okulları olması” özlemi, hızla gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Hem de öyle hızla ki 30 Mart 2012 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeni eğitim yasası ele alınmış, bu yasanın içe-riğinden halkın haberi ilk kez o zaman olmuştu, tam 5 ay sonra, eylül ayında, bu köklü değişimin uygulanmaya başlayacağı anlaşılıyor.
Bu yasanın ilginç bir gelişim hikâyesi var. Milli Eğitim komisyonunlarında görüşülüp tartışılması gereken taslak, komisyonlarda gereğince tartışılamadı, en kritik aşamada muhalefet parti milletvekilleri tekme tokat komisyonlardan dışarı atıldı. TBMM’deki AKP çoğunluğu “Bu yasa derhal çıkacak!” talimatını veren Başbakan Tayyip Erdoğan’dan başka kimseyi dinlemedi. TBMM Genel Kurulu’nda alelacele oylama yapılıp yasa kabul edildi. CHP, yasanın şekil bakımından iptali ve yürürlüğün durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ise de son oylamada gerekli sayıyla kabul kararı verildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi başvuruyu şekil yönünden reddetti.
Bu yasa çocuklarımıza ne getiriyor? İlkokul dördüncü sınıfı bitiren öğrencinin karşısına iki seçenek çıkarıyor. Bilişsel gelişimi açısından 10 yaşındaki çocuktan bir tercih yapması beklenemeyeceğine göre, çocuğun annesi, babası, belki öğretmenler, belki mahalleli karar verecek; çocuğun ya imam hatip okulunda eğitime geçmesini isteyecek ya da normal ortaokul ve lisede eğitimine devam etmesini seçecek. Ortaokul ve lisede eğitimine devam edecekse, bu kez karşısına seçmeli dersler konusu çıkacak. Gene anne, baba, belki öğretmenler, belki mahalleli karar verecek; ya Kuranıkerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı dersini seçecek ya da bazı seçmeli dersleri tercih edebilecektir.
Bu seçimlik derslerin ne olacağı, yeterli eğitici bulunup bulunmayacağı belirsiz. Ama bildirilen bir şey var: Seçimlik ders için sınıf açılması koşulu, o dersin en az 12 öğrenci tarafından istenmiş olmasıdır. Seçimlik dersler için yeterli istekli yoksa seçimlik dersler sınıfı açılmayacak ya da öğrenci yakındaki bir başka okulda açılması olası seçimlik derslere devam edecektir.
Hangi veli, haftanın belli saatlerinde çocuğunun bir başka okula gidip gelmesine ve böylece seçimlik derse başka okulda devam etmesine izin verir? Hiç kuşku yok ki bu usulle, öğrencilerin en büyük çoğunluğunun Hz. Peygamberin hayatı ve dini amaçlı derslere devam etmesi amaçlanmaktadır. Normal okula giden öğrenciler zaten din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri almaktadır. Büyük olasılıkla bu dersler de aynen devam edecektir. Böylece normal eğitim kurumlarına da din ağırlıklı eğitim yerleştirilecektir. Ve inançları temel alan, ezbere dayalı eğitim, “bizim milli eğitimimiz” olacaktır..
Gümrükten mal kaçırır gibi
Türkiye’de eğitim alanındaki en büyük sorunlarımızın başında, okulöncesi eğitim yetersizliğinin ve ezbere dayalı, niteliksiz eğitimin geldiği biliniyor. Gelişmiş ülkeler düzeyinde eğitimin düzenlenmesi için köklü değişiklikler yapılmasının zorunlu olduğu her çevrede ve her fırsatta dile getirildi. Bizim tüm ihtiyacımızın sorgulayıcı, araştırıcı, yaratıcı eğitim olduğu görüşü hep vurgulandı. Şimdi eğitim bünyesinde hızla tamamen farklı bir yaklaşımın yerleştirilmekte olduğu dikkat çekici...
Türkiye eğitim konusunda gümrükten mal kaçırır gibi büyük bir acele ile bir eğitim yasası çıkarırken, Çin, Japonya ve Kore’ gibi Uzakdoğu ülkeleri, Hindistan, ABD; Kanada ve Batı Avrupa ülkeleri devletleri, aklı ve düşünmeyi temel alan, nitelikli eğitim için planlar-programlar yapıyor, uygulamalar gözleniyor, bilimsel yöntemlerle ölçülüp aksamanın olduğu yerde daha yenisi düzenleniyor. Öğrenci büyük yarışa böyle hazırlanıyor.
Ülkemizde ise yıllarını eğitime harcamış, bilgi ve uluslararası deneyim sahibi bilim insanlarımızın görüşü alınmadan, tartışılmadan, plansız, köksüz bir eğitim yasası uygulanmaya açılıyor. Din bir inanç meselesi olarak eğitimin içine sokuluyor. İnançlar tartışılamıyor. Ünlü Alman filozof Nietzsche, “İnanç, gerçeği bilmek istememektir” diye tarif etmişti. Acaba eğitim sistemimiz gerçeklerin bilinmesine karşı mı duruyor?..
Çağdaşlığı benimsemenin cezası
Ülkemizde çocukların eğitimi, ülkemizin geleceğine yön verecek temel unsurlar olmalıydı. Gelecek kuşaklarımızın güçlü ülkeler tarafından ezilmemesi için, onlara duygusal yasalar yerine, ülkemiz ihtiyaçlarına uygun gerçekçi eğitim fırsatları sunabilmeliydik. Eğitim yasaları çocuklarımızı dünya çocukları ile yarışa hazırlamalıydı. Oysa bu yeni eğitim yasası Atatürk ilkelerini içine sindirmiş, çağdaşlığı benimsemiş kuşaklardan intikam almak için çıkarılıyor.
Ve masum Türk çocuklarının geleceği bu intikam uğruna 90 yıl geriye götürülmeye çalışılıyor... Bunun vebali bugünkü iktidarda ve yöneticilerindedir
Bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Maalesef dünyada bilimde, sanayide, yaratıcılıkta, yapıcılıkta, sanatta ileri gitmiş, gelişmiş hiçbir İslam devleti yok. İslam ülkeleri hep geri kalmış ve gelişmemiş ise bunun en birinci nedeni, düşünmeyi desteklemeyen, ezbere prim veren din ağırlıklı eğitim sistemleridir.
Ben şahsen gelecek kuşaklarımıza böyle bir eğitim sistemini miras bırakmanın acısını yaşıyorum.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ABD basınından Esad iddiası